DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) KENDİSİNDEN SONRA MEYDANA GELECEK
OLAYLARI HABER VERMESİ |
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haricilerin Başkaldırmasını, Vasıflarını, İçlerindeki
Eli Sakat Adamı, Onları Öldürenlerin Sevabını ve Eli Sakat Adamı Öldüren Kişiyi
Bildirmesi, Hz. Ali'nin Onlarla Savaşacağına Dair İması ve Bu Olaylarda
Peygamberliğe Dair İşaretler
Ebu Said bildiriyor: Hz. Ali,
Yemen'deyken Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) henüz toprağı üzerinde olan bir
altın külçesi gönderdi. Allah Resulü de (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu altını Uyeyne
bin Bedr el-Fezari, Alkame bin Ulase el-Kulai, Akra'
bin Habis el-Hanzali ve Nebhan
oğullarından Zeydu'l-Hayl
et-Tai olmak üzere dört kişi arasında paylaştırdı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bu altını dört kişi arasında paylaştırması
Kureyş'ten ve Ensar'dan
bazılarını kızdırdı ve: "Bizi bırakıp Necd
ahalisinin ileri gelenlerine veriyor" diye söylenmeye başladılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onları bize ısındırmak istediğim için verdim'' karşılığını verdi.
O esnada gözleri çukur,
saçları kazınmış, elmacık kemikleri ve alnı çıkık bir adam kalktı ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Allah'tan kork!" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah'a ben isyan edeceksem o zaman kim itaat etsin? Allah yeryüzü
ahalisi için bana güveniyorken siz bana güvenmiyor musunuz?'' karşılığını
verdi. Adamın biri bu adamı öldürmek için izin istedi, ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona engel oldu. Sonra Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bunun soyundan
öyle bir nesil çıkacak ki Kur'an'ı okuyacak, ancak
okun hedefi delip geçmesi gibi dine girip çıkacaklardır. Putperestleri bırakıp
Müslümanları öldüreceklerdir. Vallahi onların zamanına yetişirsem Ad kavminin
öldürülmesi gibi onları öldürürüm."
Müslim, Sahih'de Hennad bin es-Seriy kanalıyla Ebu'l-Ahvas'tan ve Buhari ise Süfyan bin Said kanalıyla, babası
Said'den rivayet etmiştir.
Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir şeyi taksim ederken Temim
oğullarından Zu'l-Huvaysira
adında bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Adilane bir şekilde
paylaştır" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yazık sana! Ben adil olmayacaksam kim
olacak!" karşılığını verince, Ömer bin el-Hattab
kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bana izin ver de şunun boynunu
vurayım!" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu:
"Olmaz! Bunun öyle
arkadaşları var ki biriniz onlardan birinin namazını gördüğü zaman kendi
namazını değersiz bulur. Onun orucunu gördüğü zaman kendi orucunu değersiz
bulur. Okun hedefin bir yanından girip diğer yanından çıkması gibi bunlar da
dine öyle girip çıkarlar. Ok hedefe öyle hızlı girip çıkmıştır ki oku atan kişi
okun tüyüne bakar, kandan bir şey bulamaz. Yontulmamış kısımlarına bakar, bir
şey bulamaz. Demirine bakar, bir şey bulamaz. Gövdesine bakar, bir şey bulamaz.
Müslümanların ayrılığa düştükleri bir zamanda ortaya çıkarlar. Bunların
başındaki kişi, kolunun ucu kadın göğsü gibi veya sallanan bir et parçası gibi
duran siyah bir adamdır.''
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle dediğine şahidim! Hz. Ali onlarla savaşırken
ben de onunla birlikteydim. Bu adamın aranıp bulunmasını istediğinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) vasfettiği gibi
bir adam yanına getirildi.
Buhari, Sahih'de başka bir kanalla Evzai'den aktarmıştır. Buhari ve
Müslim de farklı bir kanalla rivayet etmişlerdir.
Yüseyr bin Amr der ki: Sehl bin Huneyf'e: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Hariciler hakkında bir şey dediğini
işittin mi?" diye sorduğumda Sehl şöyle dedi:
"işittim! Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle doğu taraflarını göstererek: ‘‘Şu
taraflardan bir topluluk çıkacak. Kur'an okuyacak,
ancak okudukları boğazlarından öteye gitmeyecektir. Okun hedefi delip geçmesi
gibi dine girip çıkacaklardır’‘ buyurdu."
Müslim, Sahih'de Ebu Bekr
bin Ebi Şeybe'den rivayet
etmiştir.
Ayrıca Abdulvahid bin Ziyad kanalıyla Ebu ishak eş-Şeybanı'den rivayet
etmiş, ancak burada: "Eliyle Irak tarafına işaret ederek" ibaresi
geçmektedir. Doğu tarafından da kasıt burasıdır.
Sehl bin Huneyf'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Doğu tarafından saçları kazınmış ve haktan
sapmış bir topluluk çıkacaktır'' buyurmuştur.
Müslim, Sahih'de Ebu Bekr
bin Ebi Şeybe ve başkası
kanalıyla Yezid bin Harun'dan rivayet etmiştir.
Buhari ve Müslim, Ebu Zer ve Rafi' bin Amr el-Gifari'den rivayet etmişlerdir,
Abdullah bin es-Samit der ki: Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Benden sonra ümmetimden Kur'an okuyan, ancak okudukları boğazlarından öteye
gitmeyen bir topluluk çıkacaktır. Okun hedefi delip geçmesi gibi dine girip
çıkacaklardır. Bunlar mahlukatın en kötü
insanlarıdır" buyurmuştur. Hakem bin Amr el-Gifari'nin kardeşi Rafi' bin Amr ile karşılaştığımda bu hadisi ona aktardım. "Ben
de bunu Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) işittim'' dedi.
Şeyban rivayetinde: "Okun hedefi delip geçmesi gibi dine
girip çıkacaklar ve bir daha ona dönmeyeceklerdir" ibaresi geçmektedir.
Süleyman rivayetinde
ise: "Alametleri saçlarını kazıtma olan bir topluluk" ifadesi
eklenmiştir.
Müslim, Sahih'de Şeyban'dan rivayet
etmiştir.
Enes bin Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimde ihtilaflar ve tefrikalar
olacaktır. Böylesi bir ortamda güzel sözler söyleyip kötü şeyler yapan bir
topluluk çıkacaktır. Bunlar Kur'an okuyacak, ancak
okudukları boğazlarını aşmayacaktır. Okun hedefi delip geçmesi gibi dine girip
çıkacaklar ve ok yaya geri dönmedikçe de dine geri dönmeyeceklerdir. Bunlar
insanların ve mahlukatın en kötüleridir. Onları öldüren kişilere ne mutlu!
Onları öldüren kişilere ne mutlu! Onları öldüren de Yüce Allah'a daha yakın
olanlardır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Bunların alametleri
nedir?" diye sorunca: "Saçlarını kazıtmalarıdır" buyurdu. --- Ebu Davud, sünnet (4765).
Ali bin Ebi Talib der ki: Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir hadis aktardığımı işittiğiniz zaman
gökten düşmemin benim için onun adına yalan söylemekten daha iyi olacağını
bilin. Size başka birinden bir şey aktardığım zaman ise bilin ki savaş
halindeyim ve savaşta hile de olur. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurduğunu işittim: "Ahir zamanda yaşları genç, akılları kıt bir
topluluk çıkacaktır. Sözleri en iyi insanların sözleri gibi olacak, ancak
imanları boğazlarından aşağıya (kalplerine) geçmeyecektir. Onları
karşılaştığınız yerde öldürün. Çünkü onları öldürmek, kıyamet gününde öldüren
kişinin mükafatlandırılmasına sebep olacaktır.''
Müslim, Sahih'de Ebu Kureyb
kanalıyla Ebu Muaviye'den
ve Buhari ise başka iki kanalla A'meş'ten
rivayet etmiştir.
Abide der ki: Ali bin Ebi Talib, Nehrevan'dakileri
(Haricileri) zikretti ve: "içlerinde kolu sakat veya küçük veya kesik olan
bir adam vardır. Şayet şımarıp azmayacağınızı bilseydim bu toplulukla savaşan
orduya Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diliyle Yüce Allah'ın vaad
ettiği şeyleri haber verirdim" dedi. Ali'ye: "Sen bunu bizzat Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) mi işittin?" diye sorduğumda:
"Kabe'nin Rabbine andolsun ki evet!" dedi.
Müslim, Sahih'de Kuteybe'den rivayet
etmiştir.
Abide der ki: "Hz.
Ali: ‘‘Şayet şımarıp azmayacağınızı bilseydim bu toplulukla savaşan orduya
Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
diliyle Yüce Allah'ın vaad ettiği şeyleri haber
verirdim’‘ dedi ... " Sonrasında ravi söz konusu
hadisi merfu olarak zikreder.
Abide bildiriyor: Hz.
Ali: "Size sadece Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
işittiğimi aktarıyorum" dedi. Ona: "Sen bunu bizzat Nebi'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mi
işittin?" diye sorduğumda: "Kabe'nin Rabbine andolsun
ki evet! içlerinde kolu sakat veya küçük veya kopuk olan bir adam vardır"
dedi. Savaş bittiğinde ölülerin arasında sağ veya sol kolunun ucunda kadının
meme ucuna benzeyen bir yumru, yumrunun üzerinde de birkaç kıl olan bir adam
bulundu.
Müslim, ibn Ebi Adiy
kanalıyla ibn Avn'dan
rivayet etmiştir.
Zeyd bin Vehb el-Cüheni
bildiriyor: Haricilerin üzerine giden Hz. Ali'nin ordusunun içinde ben de
vardım. Hz. Ali bizlere şöyle bir konuşma yapmıştı:
"Ey insanlar! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ‘‘Ümmetimden öyle bir topluluk çıkacak ki
sizin Kur'an'ı okuyuşunuz onların okuması yanında bir
hiç kalacaktır. Sizin namazınız onların namazının yanında bir hiç kalacaktır.
Sizin orucunuz onların oruçlarının yanında bir hiç kalacaktır. Kur'an'ı okuyacaklar, ama kıldıkları namazlar köprücük
kemiklerinden öte gitmeyecek. Okun hedefi delip geçmesi gibi İslam'a girip
çıkacaklardır’‘ buyurduğunu işittim. Şayet onlarla savaşan ordu,
Peygamberlerinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diliyle onlara vaad
edilen mükafatı bilse ameli bırakıp buna bel bağlarlardı. Bunun işaretleri de
içlerinde kolu dirsekten kesik olan bir adamın bulunmasıdır. Kolunun ucunda
kadının meme ucuna benzeyen bir yumru, yumrunun üzerinde de beyaz kıllar
vardır. Sizler şimdi Muaviye ile Şamlıların üzerine
gidecek, bunlar da ardınızdan çoluk çocuğunuz ve mallarınızla baş başa
kalacaklar. Vallahi ben bunların, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bahsettiği o topluluk olduklarını düşünüyorum. Zira haram olan kanı döktüler ve
insanların sürülerine saldırdılar. Siz de Yüce Allah'ın adıyla üzerlerine
yürüyün!"
Ravi Seleme der ki: Zeyd bin Vehb konakladıkları yerleri tek tek
anlatıp şöyle devam etti:
Bir köprüden geçtik.
Haricilerle karşılaştığımız o günde başlarında Abdullah bin Vehb
er-Rasibi bulunuyordu. Hz. Ali kendi ordusuna: "Mızraklarınızı
bırakıp kılıçlarınızı kınlarından çıkarın. Zira Harura
gününde olduğu gibi size yine Allah adına çağrı yapıp geri döndürmelerinden
korkuyorum" deyince, askerler mızraklarını atıp kılıçlarını çektiler.
Karşı tarafı kendi mızraklarıyla delik deşik ettiler. Üst üste düşüp öldüler. O
günü bizden sadece iki kişi öldürüldü. Ali: "içlerindeki o sakat adamı
arayıp bulun" dedi. O adam arandı, ancak bulunamadı. Bunun üzerine Ali
kalkıp kendisi aramaya koyuldu. Onu bulunca da: "Yüce Allah doğru söyledi ve
Resulü de doğru olanı bildirdi" dedi.
Abide es-Selmani kalkıp: "Ey müminlerin emiri!
Kendisinden başka ilah olmayan Allah adına söyle! Sen bu hadisi Resulullah'tan mı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) işittin?" diye sorunca, Ali:
"Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki evet!"
karşılığını verdi. Abide, ondan bu şekilde üç defa yemin istedi, Ali de yemin
ederek cevap verdi.
Müslim, Sahih'de Abd bin Humeyd kanalıyla Abdurrezzak'tan
rivayet etmiştir. Ubeydullah bin Rafi'nin
Hz. Ali'den olan hadisini de bu manada zikretmiştir.
Ebu'l-Vahiy es-Suhaymi der ki: Nehrevan savaşı sonrası Hz. Ali: "Şu kolu sakat olan
adamı arayıp bulun" dedi. Askerler aradılar, ancak bulamadılar.
Döndüklerinde onlara: "Gidip eli sakat adamı bir daha arayın! Vallahi ne
yalan söyledim, ne de bana yalan söylendi" dedi. Ali bu sözü bana birkaç
defa tekrarladı. Asker dönünce: "Onu ölülerin altında çamur içinde
bulduk" dediler. Adamı şu an bile görür gibiyim. Habeşli, kolunun ucunda
kadının meme ucuna benzeyen bir yumru, yumrunun üzerinde de tarla faresinin
kuyruk kıllarına benzer kıllar vardı. Hz. Ali bu adamın bulunmasına çok
sevindi.
Ebu Musa, kabilesinden bir adamdan bildiriyor: Nehrevan savaşında Hz. Ali'yle birlikteydim. Savaş sonrası:
"Şu kolu sakat olan adamı arayıp bulun" dedi. Askerler arayıp da
bulamadıklarında Hz. Ali terlemeye ve: "Vallahi ne yalan söyledim, ne de
bana yalan söylendi" demeye başladı. Bir ırmağın ya da havuzun içinde
bulununca da secdeye kapandı.
Sa'd bin Ebi Vakkas
der ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), kolu sakat olan adamı zikretti ve:
"At çobanı olan Redhe şeytanını zalim bir
topluluk içinde parmakla gösterilen ve Eşheb -veya İbnu'l-Eşheb- adında bir adam
geri püskürtecektir'' buyurdu.
Süfyan der ki: "Ammar ed-Dühni'nin bana bildirdiğine göre kolu sakat olan bu adamı Eşheb -veya ibnu'l-Eşheb- adında bir adam getirmiştir."
Sa'd bin Malik der ki: "Redhe
şeytanı -kolu sakat adam- Ali bin Ebi Talib tarafından öldürüldü. Onun emriyle arkadaşları onu
öldürdü."
Hz. Ali der ki:
"(Mısırlıların) Merv ordusu ile Nehrevan savaşına katılanların, Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
diliyle lanetlenmiş olduğunu Aişe de
bilmektedir."
ibn Ayyaş der ki: "Merve ordusu, Osman'ı
öldürenlerdir."
Mesruk der ki: Hz. Aişe bana:
"Haruriyye savaşında Ali'nin öldürdüğü eli sakat adam hakkında bilgin var
mı?" diye sorunca,: "Hayır!" karşılığını verdim. "O zaman
bu savaşa katılanların gördükleri konusunda bana yaz" deyince Kufe'ye döndüm. O sıralarda Kufe'de
topluluklar vardı. Her topluluktan on adamın bu konudaki tanıklığını yazıp Aişe'ye getirdim ve bunları ona okudum. Aişe
bana: "Bunların hepsi de bu adamı gördüler mi?" diye sorunca:
"Onlara sorduğumda hepsi de o adamı gördüklerini söyledi" karşılığını
verdim. Bunun üzerine Aişe: "Allah falan kişiye
(Amr bin el-As'a) lanet etsin! Çünkü Mısır'ın Nil
nehrinde bu adamları öldürdüğünü bana yazdı" dedi ve ağlamaya başladı.
Ağlaması kesilince: "Allah, Ali'ye merhamet etsin! O hak yoldaydı ve
benimle onu arasında olan sorun da dünürler arasında olan sorundan öte
değil" dedi.
Ebu Said el-Hudri
der ki: Oturmuş, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) çıkmasını bekliyorduk. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zevcelerinden birinin evinden çıkınca kalkıp yanına gittik. Yürürken ayakkabısının
bağı kopunca Hz. Ali onu aldı ve tamir etmek için biraz geride kaldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durunca biz de durup onu beklemeye başladık.
Aramızda Ebu Bekr ve Ömer
de vardı. O arada Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "İçinizden! Kur'an'ın indirilişi konusunda benim savaştığım gibi yorumu
konusunda da savaşacaklar var'' buyurunca Ebu Bekr ve Ömer öne çıkmak istediler. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır! Bunu ayakkabıyı tamir eden yapacak''
buyu rdu. Bu müjdeyi Ali'ye vermek için yanına
gittim. Ancak sanki bunu biliyormuş gibi başını bile kaldırıp bakmadı. --- Ahmed, Müsned (3/82).
Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''İçinizden, Kur'an'ın
indirilişi konusunda benim savaştığım gibi yorumu konusunda da savaşacaklar
var" buyurdu. Ebu Bekr:
"Ey Allah'ın Resulü! Bu kişi ben miyim?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır!" karşılığını verdi. Ömer: "Ey
Allah'ın Resulü! Ben miyim?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Hayır! Bu kişi ayakkabıyı tamir eden kişidir" karşılığını verdi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) tamir etmesi için ayakkabısını Hz. Ali'ye
vermişti.
Aynısı Abdulmelik bin Ebi Ganiyye kanalıyla ismail bin Reca'dan da rivayet edilmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: