DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) KENDİSİNDEN SONRA MEYDANA GELECEK
OLAYLARI HABER VERMESİ |
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Osman bin Affan'ın Maruz Kalacağı Bela ve Fitneyi
Bildirmesi; Mezarının Ebu Bekr
ve Ömer'in Mezarlarına Göre Konumuna İşaret Eden Olay
Ebu Musa el-Eş'ari anlatıyor: Evimde
abdestimi alıp çıktım. Çıkarken kendi kendime: "Bugün Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanından ayrılmayacağım" dedim. Mescid'e gelip Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sordum. Bana: "Çıktı ve şu tarafa
doğru gitti" dediler. Bunun üzerine ben de peşinden çıktım ve Eris kuyusunun bulunduğu bahçeye geldim. Bahçe kapısı hurma
dallarından yapılmıştı. Bahçe kapısının önünde otu rdum.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içeride ihtiyacını giderip oturduğunu düşününce de
yanına gittim. Varıp selam verdiğimde kuyunun ağzının kenarında oturduğunu ve
baldırlarını açıp ayaklarını kuyuya sarkıttığını gördüm.
Dönüp bahçe kapısının
önünde oturdum ve kendi kendime: "Bugün Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kapıcısı olacağım!" dedim. Ebu Bekr gelip kapıyı itti. "Kim o?" diye
seslendiğimde: "Ebu Bekr!"
dedi. Ona: "Yavaş ol!" karşılığını verdim ve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr gelmiş, yanına girmek için izin istiyor" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Girmesine izin ver ve onu cennetle müjdele''
buyurdu. Gittim ve Ebu Bekr'e:
"Gir! Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) seni cennetle de müjdeliyor!"
dedim. Ebu Bekr girdi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sağ tarafına oturdu. O da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gibi baldırlarını açıp ayaklarını kuyuya sarkıttı.
Dönüp yine kapının önünde oturdum.
Ben evden çıkarken
kardeşim abdest alıyordu ve: "Abdest alıp peşinden geleceğim"
demişti. içimden: "Yüce Allah filana (kardeşime)
hayır dilemişse onu da buraya getirir" dedim. O esnada birinin kapıyı
oynattığını fark ettim. "Kim o?" diye sorduğumda: "Ömer"
karşılığını verdi. Ona: "Yavaş ol!" dedim ve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gittim. Selam verip Ömer'in geldiğini söyledim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Girmesine izin ver ve onu cennetle müjdele'' buyurdu. Ömer'in yanına
gelip girmesine izin verdim ve: "Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) seni cennetle müjdeliyor!"
dedim. Ömer girip Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sol tarafına oturdu. O da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in yaptığı gibi baldırlarını açıp ayaklarını kuyuya
sarkıttı.
Gidip tekrar kapı önünde
oturdum ve: "Yüce Allah filana (kardeşime) hayır dilemişse onu da buraya
getirir" dedim. O esnada biri gelip kapıyı oynatmaya başladı. "Kim
o?" diye sorduğumda: "Osman bin Affan!" karşılığını verdi. Ona:
"Yavaş ol!" dedim ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gittim. "Osman gelmiş ve girmek için izin istiyor" dediğimde
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Girmesine izin ver ve onu, uğrayacağı bir musibetle beraber cennetle
müjdele'' buyurdu. Osman'ın yanına gelip:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) girmene izin veriyor ve seni maruz kalacağın bir
musibetle birlikte cennetle müjdeliyor" dedim. Osman girdi, ancak kuyu
ağzının bir kenarının dolu olduğunu gördü. Bunun üzerine karşı taraflarında
oturdu. O da Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ve Ömer gibi baldırlarını açıp ayaklarını kuyuya
sarkıttı.
Ravi Şu'be der ki: "Onların
kuyuda bu şekilde oturmalarını mezarlarının birbirlerine olan konumuna
yordum."
Buhari ve Müslim, Sahih'de Süleyman bin
Bilal'dan rivayet etmişlerdir.
Zeyd bin Erkam der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Ebu Bekr'in yanına git. Onu evinde bağdaş kurup oturmuş halde
göreceksin. Ona: ‘‘Resulullah sana selam ediyor ve cennetle
müjdeliyor’‘ de. Sonra tepeye git. Orada Ömer('i eşeğinin üzerinde) kafasının
keli parlıyorken bulacaksın. Ona: ‘‘Resulullah sana
selam ediyor ve cennetle müjdeliyor’‘ de. Sonra Osman'ın yanına git. Onu
çarşıda alışveriş yaparken göreceksin. Ona: ‘‘Resulullah
sana selam ediyor ve büyük bir beladan sonra cennetle müjdeliyor’‘ de''
buyurarak gönderdi.
Ebu Bekr'in yanına gittiğimde onu
evde Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) söylediği şekilde bağdaş kurup
otururken buldum. Ona: "Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sana selam ediyor ve cennetle
müjdeliyor" dedim. Bana: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
nerede?" diye sorunca: "Filan yerde" dedim. Ebu
Bekr kalkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bulunduğu yere gitti.
Sonra söz konusu tepeye
gittim. Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) söylediği gibi Ömer'i eşeğinin
üzerinde, kafasının keli parlarken buldum. Ona: "Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sana selam ediyor ve cennetle
müjdeliyor" dedim. Bana: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
nerede?" diye sorunca: ''Filan yerde" dedim. Ömer de kalkıp Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bulunduğu yere gitti.
Ondan sonra çarşıya
gittim. Osman'ı Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) söylediği gibi alışveriş yaparken
buldum. Ona: "Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sana selam ediyor ve büyük bir
beladan sonra cennetle müjdeliyor" dedim. Bana: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
nerede?" diye sorunca: "Filan yerde" dedim. Osman elimden tuttu
ve birlikte Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına geldik.
Osman: "Ey Allah'ın
Resulü! Zeyd yanıma geldi ve: ‘‘Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sana selam ediyor ve büyük bir beladan sonra cennetle müjdeliyor’‘ dedi. Ey
Allah'ın Resulü! Başıma nasıl bir bela gelebilir ki? Seni hakla gönderene yemin
olsun ki sana biat ettiğimden beri ne gıybet, ne de dedikodu yapmış değilim!
Cinsel organıma bile elimle dokunmuş değilim! Başıma nasıl bir bela gelebilir
ki?" deyince, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem):
"Gelecek!''
buyurdu.
Abdula'la bin Ebi'l-Musavir
hadiste zayıf biridir. Şayet bu hadisi aklında tutmuşsa Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Zeyd bin Erkam'ı onlara
gönderirken Ebu Musa'nın bu konuda bilgisi yoktu. Ebu Musa bahçe kapısında oturup da onlar gelince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir de Ebu Musa
aracılığıyla onlara aynı şeyleri söyledi. Doğrusunu da Allah bilir.
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Osman bin Affan'ın öldürüleceği konusunda da bir
çok hadis rivayet edilmiştir. Bazıları şöyledir:
Hz. Aişe
bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bana ashabımdan birini
çağırın'' veya: "Keşke ashabımdan biri yanımda olsaydı'' buyurdu. Ona:
"Ebu Bekr mi?"
diye sorduğumda: "Hayır!'' karşılığını verdi. "Ömer mi?" diye
sorduğumda: ''Hayır!'' karşılığını verdi. "Amcan oğlun mu Ali mi?"
diye sorduğumda yine: ''Hayır!'' karşılığını verdi. "Osman mı?" diye
sorduğumda: "Evet'' karşılığını verdi. Osman gelince bana: ''Sen git!''
buyurdu ve onunla baş başa bir şeyler konuştular. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) konuştukça Osman'ın rengi
değişiyordu. Daha sonra halife olup da evi kuşatıldığı zaman ona: "Ey
müminlerin emiri! Neden onlarla savaşmıyorsun?"
diye sorduğumuzda: "Hayır! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana
bir söz söylemişti ve bu sözden dolayı sabrediyorum" dedi.
Huzeyfe'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Başınızdaki
lideri öldürmedikçe, birbirinize kılıç çekmedikçe ve dünyanız en kötülerinizin
eline geçmedikçe kıyamet kopmaz.'' --- Tirmizi, fiten (2170), İbn Mace, fiten (4043) ve Ahmed, Müsned (5/389).
Başka bir kanalla
Huzeyfe, Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir öncekinin aynısını zikreder ve:
''Dünyada insanların en mutlusu, alçak oğlu alçaklar olmadıkça kıyamet
kopmaz" eklemesini yapar.
Aynısı "Süleyman
bin Bilal - Huzeyfe" kanalıyla da rivayet edilmiştir.
Abdullah bin Havale el-Esedi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Üç
şeyden sağlam çıkan kişi kurtulmuş demektir" buyurdu. Ona: "Ey
Allah'ın Resulü! Bunlar nedir?" diye sorduklarında, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Biri benim ölümümdür. Diğeri, hak üzerinde olup sabreden bir halifenin
öldürülmesidir. Diğeri de, Deccal fitnesidir" buyurdu.
Rabia bin Seyf bildiriyor: Bir gün Şufey
el-Asbahi'nin yanında oturmuşken Abdullah bin Amr'dan şunu nakletti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"On iki halifeniz olacaktır. Ebu Bekr es-Sıddik benden sonra fazla
kalmayacaktır. Arapların değirmenin sahibi de övgüye layık bir şekilde yaşayıp
şehit biri olacak ölecektir" buyurdu. Adamın biri: "Ey Allah'ın
Resulü! O da kim?" diye sorunca: "Ömer bin el-Hattab'dır"
karşılığını verdi. Sonra Osman'a doğru döndü ve: "Sana gelince, insanlar
Yüce Allah'ın sana giydirdiği bir gömleği çıkarmanı isteyecekler! Beni hakla
gönderene yemin olsun ki şayet o gömleği çıkarırsan, deve iğne deliğinden
girmedikçe sen de cennete giremezsin" buyurdu.
Musa bin Ukbe der ki:
Annemin babası Ebu Habibe bana şunu anlattı: Hz.
Osman'ın evi kuşatma altındayken içeriye girdim. içeride Ebu
Hureyre konuşmak için Osman'dan izin istedi. Osman
izin verince Ebu Hureyre
kalktı. Yüce Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra
şöyle dedi: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ‘‘Benden sonra ihtilafa düşecek,
fitneye maruz kalacaksınız’‘ buyurduğunu işittim. Biri: "Ey Allah'ın
Resulü! O zaman ne yapmamızı emredersin?'' diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Osman'a işaret ederek: "Güvenilir olan kişi (Osman) ile arkadaşlarının
yanında yer alın'' karşılığını verdi.''
ibn Mes'ud der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İslam dininin çarkı (düzeni) otuz beş veya
otuz altı veya otuz yedi yıl boyunca dönmeye devam edecektir. Şayet bu süreden
sonra Müslümanlar helak olurlarsa kendilerinden önce olan ümmetlerin yolundan
onlar da yürümüş olurlar. Ancak bu süre sonunda dinleri hala ayakta duruyorsa o
zaman yetmiş yıl boyunca ayakta durmaya devam eder'' buyurdu. Ömer: ''O (otuz
beş veya otuz altı veya otuz yedi yıllık) süre yetmişe mi tamamlanır yoksa (bu
yetmiş yıllık süre) yeniden mi başlar?'' diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yeniden başlar'' buyurdu. --- Ebu Davud, fiten (4254), Ahmed, Müsned (1/390, 393, 395,
451) ve Hakim, Müstedrek (4/521).
A'meş ve Süfyan bunu Mansur'dan rivayet
ederek mutabaat etmişlerdir.
Bana ulaşana göre de bu
hadiste hicri otuz beş yılında Hz. Osman'ın öldürülmesine yol açan fitne ile
Hz. Ali'nin zamanında çıkan fitnelere işaret vardır. Yetmiş yılla da -Allah
doğrusunu bilir- Umeyye oğullarının saltanatını
kastetmiştir. Zira Umeyye oğullarının saltanatlarını
sağlamlaştırmaları ile Horasan'da muhalif grupların ortaya çıkıp saltanatın
zayıflaması arasında yetmiş yıl vardır.
Abdurrahman bin Udeys der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Öyle bir
topluluk çıkacak ki okun hedefi delip geçmesi gibi dine girip çıkacaklardır.
Bunlar Lübnan dağının yanında veya Celil'de veya Lübnan dağının yanında
öldürülürler." --- İbn Hacer,
el-İsabe (2/411).
Yezid bin Ebi Habib bildiriyor: Abdurrahman bin Udeys, Mısır'a
dönerken Muaviye bin Ebi Süfyan tarafından yakalanıp Baalbek'te
hapsedildi. Ancak Abdurrahman oradan kaçtı. Süfyan bin Mucib onun peşine
düştü. Kureyşlilerin okçularından biri ona yetişti ve
okunu ona doğru çevirdi. Abdurrahman:
"Allah için kanımı
akıtma! Zira (Hudeybiye'de) ağaç altında biat
edenlerden biriydim" dedi. Ancak adam: "Dağda -veya Celil'de- ağaç
çok!" karşılığını verip onu öldürdü. --- İbn Hacer, el-İsabe (2/411).
ibn Lehia der ki: "Abdurrahman bin Udeys el-Belevı, Mısır ahalisiyle Hz. Osman'ın yanına gelip onu
öldürmüştü. Bu olaydan bir veya iki yıl sonra Lübnan dağında veya Celil'de
öldürüldü."
Başka bir kanalla merfu olan hadisin mana olarak aynısı Abdurrahman
bin
Udeys'ten rivayet edilir, sonra da öldürülmesi zikredilir.
Umeyr bin el-Haris ise Yezid bin Ebi Habib kanalıyla Abdurrahman'dan
merfu olan hadisin aynısını rivayet etmiştir.
Bana bildirilene göre
Muhammed bin Yahya el-Hüzeli: "Abdurrahman elBelevı fitnenin
başıdır ve ondan bir şey rivayet edilmesi doğru değildir" demiştir.
Yine bana bildirildiğine
göre Ebu Hamid bin eş-Şarki
şöyle demiştir: Bize anlattıklarına göre bu Abdurrahman
el-Belevı, Hz. Osman muhasara altındayken bir konuşma
yaptı. Konuşmasında: "ibn Mes'ud'dan
işittiğime göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ‘‘Osman'ın doğruyu bulması,
kilitli ve anahtarıyla birlikte çölde kaybolmuş sandığı bulmaktan daha zordur’‘
buyurmuştur" dedi. Osman bundan haberdar olunca: "el-Belevı yalan söylüyor! Bunu ne Abdullah bin Mes'ud'dan, ne de Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
işitmiş değildir" dedi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: