DELAİLU

NÜBÜVVE

-RESULULLAH'IN (Sallallahu aleyhi ve Sellem) DUALARIYLA YİYECEK VE İÇECEKLERE BEREKETİN GELMESİNE DAİR

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yağmur Duası Edip Duasına icabet Edilmesi, Aşırı Yağmurun Kesilmesi için Dua Etmesi ve Bu Duasına da icabet Edilmesi, Bu Olaylarda Peygamberliğe Dair işaretler

 

Enes bin Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında insanlar kuraklığa maruz kaldı. Bir cuma günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberin üzerinde hutbe verirken, bedevinin biri geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Mallarımız telef çoluk çocuğumuz da helak oldu. Bizim için Allah'a dua et" dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini dua için havaya kaldırdı. Gökyüzünde tek bir bulut bile göremiyorduk. Canım elinde olana yemin olsun ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini indirmeden gökyüzünde dağlar gibi bulutlar göründü. Minberden inmeden de yağmur sularının sakallarından aşağıya süzüldüğünü gördüm. O günü, diğer gün, diğer gün, öbür cuma'ya kadar durmadan yağmur yağdı.

 

Diğer cuma günü aynı bedevi veya başka bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! (Aşırı yağmurdan) evlerimiz yıkılmaya başladı ve çocuklarımız aç kaldı. Bizim için Allah'a dua et" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırdı ve: "Allahım! Üzerimize değil, çevre bölgelere yağdır" diye dua etti. Ondan sonra eliyle hangi tarafa işaret ettiyse o taraftaki bulutlar dağıldı. Sonunda Medine'nin üst tarafı tabak gibi açıldı. Bu yağmurun ardından Kanat vadisi bir ay boyunca akıp durdu. Çevre bölgelerden gelenler bol bol yağmur yağdığı haberini veriyordu.

 

Buharive Müslim, Sahih'de farklı kanallarla Evzai'den rivayet etmişlerdir.

 

 

 

Enes bin Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Medine ahalisi kuraklığa maruz kaldı. Bir cuma günü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbesini verirken adamın biri kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Ağaçlarımız helak oldu, hayvanlarımız telef oldu. Bizim için Allah'a dua et de yağmur yağdırsın" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırıp dua etti. Gökyüzü de cam gibiydi ve tek bir bulut dahi yoktu. Duadan sonra bir rüzgar çıktı, ardından bulutlar görünmeye başladı. Bu bulutlar bir araya geldi ve gökyüzü bütün suyunu bıraktı. Suların içinden geçerek evlerimize ulaştık.

 

Diğer cuma gününe kadar da yağmur hiç kesilmedi. Diğer cuma günü aynı adam veya bir başkası kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! (Aşırı yağmurdan) evlerimiz yıkıldı! Allah'a dua et de yağmuru kessin" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebessüm etti ve: "Üzerimize değil, çevre bölgelere yağdır" diye dua etti. Bu duanın ardından bulutlara baktığımda Medine'nin üst tarafının bir çiçek gibi açıldığını gördüm.

 

Buhari, Sahih'de Müsedded'den rivayet etmiştir. --- İbn Hacer, Fethu'l-Bari (2/508).

 

 

 

Enes bin Malik der ki: Bedevinin biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve:

"Ey Allah'ın Resulü! (Kuraklıktan) böğüren devemiz, ağlayan çocuğumuz kalmadı" dedi ve şu şiiri okudu:

 

"Sana geldik, kızlarımızın göğüslerinden kan akıyor Anneler artık kendi çocuğuna bakamıyor Çocuklarımız zillet içinde başkalarına el açıyor Açlıktan ağzını açıp tek kelime bile etmiyor

Ebu Cehil karpuzu ve lezzetsiz otlardan başka İnsanların yiyeceği bir şey bulunmuyor

Senden başka da gidebileceğimiz bir yer yok İnsanlar peygamberlerden başka kimlere gitsin?"

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca ridasını arkasında sürüyerek minbere çıktı. Ellerini semaya kaldırdı ve: "Allahım! Bizlere yardım eden, bereketli, otu bol, her tarafı kaplayan, geç değil acele olan, zararlı değil faydası dokunan bir yağmur gönder ki hayvanların memeleri sütle dolsun, ekinler yeşersin ve öldükten sonra bizim de dirilmemiz gibi ölmüş topraklar hayat bulsun'' diye dua etti.

 

Vallahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) henüz ellerini indirmemişti ki gökyüzü bütün sularını bıraktı. Fakat çok geçmeden şehirde oturanlar geldiler ve: "Ey Allah'ın Resulü! Boğulacağız! Sular altında kalacağız!" demeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar ellerini kaldırdı ve: ''Allahım! Üzerimize değil, çevre bölgelere yağdır" diye dua etti. Bu dua üzerine bulutlar Medine'nin üzerinden çekildi ve şehrin üst tarafı bir çiçek gibi açıldı. Bunu gören Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişleri görünecek kadar güldü ve: ''Allah Ebu Talib'e hayırlar versin! Hayatta olsaydı bu duruma çok sevinirdi'' buyurdu ve: ''Onun şiirini bizlere kim okur?" diye sordu. Ali bin Ebi Talib ayağa kalktı: "Ey Allah'ın Resulü! Sanırım kastettiğin onun şu şiiridir'' dedi ve şu beyitleri okudu:

 

"Yüzü suyu hürmetine yağmur istenir, yüzü aktır Yetimlerin sığınağı, dulların barınağıdır Haşim oğullarında sıkışanlar ona koşarlar Yanında nimet ve lütuflara mazhar olurlar

Allah'ın evine andolsun ki sizler yalancısınız Muhammed'i yalnız bırakmayacak, onu savunacağız Bizler düşüp ölmedikçe onu teslim etmeyeceğiz

Çocuk ve kadınlarımızı bırakmadıkça onu terk etmeyeceğiz." Sonra

Kinane kabilesinden bir adam kalkıp şu beyitleri okudu:

"Sana hamdolsun ki şükür için hamd etmek gerek Peygamberi hürmetine yağmur yağdırıldı

Yaratıcı olan Allah'a öyle bir dua etti ki Bütün gözler ona dönüp bakakaldı Giysi çıkarmaya kalmadan, hatta daha az sürede Birden yağmur damlalarını gördük yerde Çevre tepelerde sağanak halinde indi yağmurlar Allah'ın yardımına nail oldu Mudarlılar Amcası Ebu Talib'in dediği gibi çıktı Alnı açık yüzü de paktı Allah onun hürmetine gönderdi bulutları

Dediğinin çıkmasıydı burada görülenler Allah'a şükredenler daha fazlasını alır Nankörlük edenler de cezaya maruz kalır."

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dinledikten sonra adam için: "Şair olsaydı güzel şiir yazardı. Doğru söyledin'' buyurdu.

 

 

 

Enes bin Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'deyken bedevinin biri geldi ve şöyle dedi: "Sana geldik ... "

 

Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını zikreder, ancak: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp Allah'a hamdu senada bulundu. Sonra ellerini semaya kaldırdı" eklemesini yapar. Yine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duasına ''Hızlı olan" lafzını ekler.

 

 

 

Salim, babasından bildiriyor: Minberin üzerinde yağmur duası eden Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzüne bakarken aklıma şairin o sözleri gelirdi. Zira Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberden inmeden oluklardan yağmur suları akmaya başlardı. Bunu görünce aklıma şairin şu sözleri gelirdi: "Yüzü suyu hürmetine yağmur istenir, yüzü aktır Yetimlerin sığınağı, dulların barınağıdır."

 

Buhari, Sahih'de rivayet etmiş, Ömer bin Hamza'nın: "Salim bize babasından bildirdi" dediğini zikretmiştir. --- İbn Hacer, Fethu'l-Bari (2/494).

 

 

 

Ebu Vecze Yezid bin Ubeyd es-Sülemi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk savaşından döndükten sonra yanına Fezare oğullarından on küsur kişilik bir heyet geldi. içlerinde Harice bin Hısn ve Hur bin Hısn da vardı. Hur bin Hısn, heyettekilerin yaş olarak en küçüğü ve Uyeyne bin Hısn'ın yeğeniydi. Heyet Ensar'dan bir kadın olan Remle binti'l-Haris'in evinde misafir oldu. Zayıf ve bitkin develerle gelmişler, kuraklığa maruz kalmışlardı. Müslüman olarak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelmişlerdi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara memleketlerinin durumunu sordu. Onlar:

"Ey Allah'ın Resulü! Memleketimiz kuraklığa, insanlarımız susuzluğa maruz kaldı. Hayvanlarımız telef, çoluk çocuğumuz da helak oldu. Rabbine dua et de bize yağmur göndersin. Rabbinin katında bize şefaatçi ol ki Rabbin de sana şefaatçi olsun" dediklerinde, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Sübhanallah! Yazık size! Ben size Rabbimden şefaat dileyeceğim de, Rabbimiz kimden şefaat dileyecek? Oysa ondan başka ilah yoktur, yücedir, Kürsü'sü gökler ile yeri kaplamıştır. Onun azameti ve yüceliği karşısında bu Kürsü, yeni semerin gıcırdaması gibi gıcırdar" karşılığını verdi.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bu endişe ve korkunuzdan dolayı gülüyor. Yardımı da yakın olacaktır" buyurdu. Bedevi: "Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz güler mi ki?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Evet!" karşılığını verdi. Bedevi: "Ey Allah'ın Resulü! Hayırlı bir şey için gülen bir Rabbimiz varken asla mahrum kalmayız" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun bu sözüne ldü.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere çıktı. Biraz konuştuktan sonra koltuk altlarının beyazlığı görülecek şekilde ellerini kaldırıp dua etti. Yaptığı duadan akılda kalanlar şöyleydi: ''Allahım! Beldene ve hayvanlarına su gönder. Rahmetini yay ve ölü beldeni canlandır. Allahım! Bizlere yardım eden, bereketli, otu bol, her tarafı kaplayan, geç değil acele olan, zararlı değil faydası dokunan bir yağmur gönder. Allahım! Azaba, yıkıma, boğulmaya ve helak olmaya değil rahmete vesile olan bir yağmur gönder. Allahım! Bize yağmur gönder ve düşmanlarımıza karşı bizi muzaffer kıl."

 

Bu duadan sonra Ebu Lubabe bin Abdilmunzir kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ama hurmalarımız harman yerinde" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Bize yağmur gönder" diye duasını tekrarladı. Ebu Lubabe bir daha: "Ama hurmalarımız harman yerinde" dedi. Bu şekilde Ebu Lubabe uyarısını üç defa tekrarlayınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Ebu Lubabe harmanda su sızan yerleri çıplak bir şekilde ridasıyla kapatana kadar yağmur yağdır" diye dua etti.

 

Vallahi gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu. Mescid ile Sel' dağı arasında ev veya bina bulunmuyordu. Bir anda Sel' dağının arkasından kalkan gibi bir bulut yükseldi. Gökyüzünün orta yerine gelince genişledi. Herkes de bu manzarayı seyrediyordu. Ardından yağmur yağmaya başladı. Vallahi yağmur başladıktan sonra altı gün boyunca güneşi göremedik. Ebu Lubabe de çıplak bir şekilde harman yerinde, hurmalar akıp gitmesin diye sızıntı yapan yerleri ridasıyla kapatmaya başladı.

 

Daha sonra yağmur isteyen adam: "Ey Allah'ın Resulü! Mallarımız telef oldu, yollar su altında kaldı" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha minbere çıktı. Koltuk altlarının beyazlığı görülecek şekilde ellerini kaldırıp: ''Allahım! Üzerimize değil çevremize, yüksek yerlere, vadilere ve ağaçlık alanlara yağdır" diye dua etti. Bu duasının ardından Medine'nin üzerindeki bulutlar perdenin çekilmesi gibi gökyüzünden çekildi.

 

 

 

Ebu Umame bin Abdilmünzir el-Ensari der ki: Bir cuma günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım Bize yağmur gönder! Bize yağmur gönder!" diye dua etti. Ebu Lubabe kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ama hurmalarımız harman yerinde" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ebu Lubabe harmanda su sızan yerleri ridasıyla kapatana kadar yağmuru yağdır'' diye dua etti. Ardından sağanak yağmur başladı.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere namazı kıldırdıktan sonra yanına Ebu Lubabe'yi alıp Ensar'ı dolaşmaya başladı. Karşılaştığı herkes Ebu Lubabe'ye: "Ey Ebu Lubabe! Vallahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediği gibi çıplak bir şekilde harman yerindeki sızıntı yerleri ridanla kapatana kadar yağmur durmayacak" diyordu. Bunun üzerine Ebu Lubabe ridasını çıkardı ve harman yerinde su sızan yerleri kapatmaya başladı. Bunu yapınca da yağmur kesildi.

 

 

 

Ebu Umame el-Bahili der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kuşluk vakti Mescid'de kalkıp üç defa tekbir getirdi. Üç defa: "Allahım! Bizlere yağmur gönder'' diye dua ettikten sonra da: "Allahım! Bizlere tereyağı, süt, yağ ve et ihsan et'' dedi. Bu duayı ederken gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu. Duanın ardından bir rüzgar koptu, ardından bulutlar oluştu ve yağmur inmeye başladı. Çarşıda olanların da bağrış sesleri duyuldu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'den çıkıp yağmurun altında yürümeye başlayınca ben de ona ayak uydurup yürümeye başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yürürken: "Bu, Rabbinizden henüz yeni gelen bir rahmettir'' diyordu.

 

 

 

Salim bin Ebi'l-Ca'd bin es-Sıbt der ki: Ka'b bin Murre el-Behzi'ye (veya Murre bin Ka'b el-Behzi'ye): ''Allah babana hayırlar versin! Bize Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğin bir şeyler anlat, ancak doğru aktarmaya dikkat et'' dediğimde şu karşılığı verdi: ''Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mudar kabilesine beddua edince, Ebu Süfyan geldi ve: ‘‘Kuraklıktan dolayı hayvanları bile çiftleşemeyen, çobanları bile azık bulamayan bir topluluğun yanından geliyorum’‘ dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Allahım! Bizlere yardım eden, bereketli, otu bol, her tarafı kaplayan, geç değil acele olan, zararlı değil faydası dokunan bir yağmur gönder’‘ diye dua etti. Aradan bir hafta geçmeden de yağmur yağdı.''

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Ömer bin el-Hattab'ın, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Amcası Abbas ile Yağmur Duasına Çıkması ve Yüce Allah'ın Dualarına İcabet Etmesi