DELAİLU

NÜBÜVVE

-RESULULLAH'IN (Sallallahu aleyhi ve Sellem) DUALARIYLA YİYECEK VE İÇECEKLERE BEREKETİN GELMESİNE DAİR

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Selman el-farisi İçin Diktiği Hurma Fidanlarının Aynı Yıl İçinde Mahsul Vermesi, Selman'ın Peygamberlik Konusunda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sınaması

 

Abdullah bin Bureyde, babasından bildiriyor: Selman, Medine'ye geldiği zaman Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir tabakta hediye getirip önüne koydu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Selman! Bu ne?" diye sorunca, Selman:

 

"Sana ve arkadaşlarına sadakadır" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben sadaka olan bir şeyi yemem'' buyurdu ve tabağı önünden kaldırdı. Selman diğer gün aynı şekilde bir tabakla gelip önüne koydu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Bu ne?'' diye sorunca, Selman: "Sana hediyemdir" dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ashabına: "Yiyin!'' buyurdu.

 

Selman'a: "Sen kimin kölesisin?" diye sorduklarında: "Filan kişilerin" karşılığını verdi. Ona: "O zaman seninle mükatebe yapmalarını iste" dediklerinde, Selman: "Şu sayıda hurma fidanı dikmem ve mahsul verene kadar bakımlarını yapmam üzere onlarla mükatebe yaptım" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biri hariç Selman'dan istenen hurma fidanlarını bizzat kendi dikti. Sadece bir tanesini Ömer dikti. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diktiği fidanlar aynı yıl içinde mahsul verdi. mahsul vermeyen fidan için: "Bunu kim dikti?'' diye sorunca: "Ömer dikti" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yerine bir fidan dikti ve o da aynı yıl içinde mahsul verdi. --- Heysem'i, Mecmau'z-Zevaid (9/336-337).

 

 

 

ibn Osman ise bunu Selman'dan rivayet ederken: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), benden istenen fidanlardan biri hariç hepsini kendi eliyle dikti. Onun diktikleri aynı yıl içinde mahsul verirken, benim diktiğim vermedi" demiştir.

 

Selman el-Farisi'nin Müslüman olmasını, haham ve rahiplerden Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında işittiği şeyleri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vasıfları konusu içinde zikretmiştik.

 

 

 

Selman anlatıyor: Babam, Esavir'den (Basra Farisilerinden) biriydi.

Mektebe gider gelirdim. Benimle birlikte mektebe giden iki öğrenci de dönüşte bir keşişin yanına uğrarlardı. Bir defasında ben de onlarla birlikte bu keşişin yanına girdiğimde keşiş onlara: "Sizden başka yanıma kimseyi getirmemenizi söylememiş miydim?" diye çıkıştı.

 

Daha sonraları bu keşişin yanına gide gele beni diğer iki çocuktan daha çok sevmeye başladı. Bir defasında bana: "Ey Selman! Ailen neden geciktiğini sorduğu zaman öğretmenin seni geç bıraktığını söyle. Öğretmen neden geç kaldığını sorduğu zaman da ailenin geç bıraktığını söylersin" dedi.

 

Bir zaman sonra keşiş bana: "Ey Selman! Buralardan gideceğim!" dedi.

Ona: "Ben de seninle geleceğim" karşılığını verdim. Oradan ayrılıp bir kasabaya gitti. Kadının biri de onun yanına gelip giderdi. Keşişin vefat anı gelince bana: "Ey Selman! Şurayı kaz!" dedi. Dediği yeri kazdığımda bir küp dirhem çıktı. Bana: "Dirhemleri göğsüme dök!" deyince onları göğsüne döktüm. Keşiş dirhemleri alıp göğsüne vurmaya ve: "Yazıklar olsun keşişe!" demeye başladı. Ardından vefat etti.

 

Keşiş ölünce oradaki boruyu çaldım. Boru sesini duyan diğer keşiş ve papazlar benim keşişin yanında toplandılar. Kazıp çıkardığım dirhemleri almak istedim, ancak Yüce Allah bir şekilde almama engel oldu. Keşişler toplanınca onlara: "Keşiş geriye bolca para bıraktı!" dedim. Bunun duyan kasaba gençlerinden bazıları hemen atılıp dirhemleri aldılar. Keşiş gömüldüğü zaman: "Ey keşişler! Yanına gidebileceğim bir bilgin gösterin" dedim. Keşişler: "Yeryüzünde Beytu'l-Makdis'e gelip giden bir adamdan daha bilginini bilmiyoruz. Şimdi gidersen eşeğini Beytu'l-Makdis'in kapısında görebilirsin" dediler.

 

Gittiğimde kapıda bir eşek gördüm. Adam içerden çıkana kadar eşeğin yanında oturup bekledim. Çıkınca başımdan geçenleri anlattım. Adam:

"Yanına dönene kadar burada bekle" dedi. Ama adamı ancak diğer yıl görebildim. Beytu'l-Makdis'e de her yıl bir defa o ayda gelirdi. Adam gelince:

"Benim konuyu ne yaptın?" dedim. Adam: "Sen hala o konu için burada mısın?" diye sorunca: "Evet!" karşılığını verdim. Adam: "Sumame bölgesinde ortaya çıkan yetim birinden daha bilginini bilmiyorum. Şimdi gidersen onu orada bulabilirsin. Üç özelliği vardır. Biri sadaka yememesidir. Diğeri hediyeyi kabul etmesidir. Bir diğeri de iki omuzu arasında yumurta büyüklüğünde ten renginde peygamberlik mührünün bulunmasıdır. Şimdi gidersen onu orada bulabilirsin" dedi.

 

Bunun üzerine yola düştüm. Dere tepe yol gittim. Araplardan birileri beni yakalayıp köle olarak sattılar. Köle olarak sonunda Medine'ye ulaştım. Bir defasında efendilerimin Nebi'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuştuklarını işittim. Yiyeceğin değerli olduğu zamanlardı. Efendilerimden bir gün beni kendi başıma bırakmalarını istediğimde bunu kabul ettiler.

 

Bana izin verilen günde gidip odun topladım. Odunu satıp karşılığında az bir yiyecek aldım. Yiyeceği götürüp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne koydum. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu ne?'' diye sorunca: "Sadaka!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ashabına: "Siz yiyin'' buyurdu ve kendisi yemedi. içimden: "Bu bir" dedim.

 

Bir süre sonra yine efendilerimden bir gün beni serbest bırakmalarını istediğimde kabul ettiler. Yine gidip odun topladım. Bir öncekinden daha pahalıya sattım. Parasıyla yiyecek alıp yemek yaptım ve götürüp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne koydum. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu ne?'' diye sorunca: "Hediye!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bismillahr deyip elini yemeğe uzattı. Ashabına da: "Yiyin''! buyurdu ve birlikte yemekten yediler.

 

Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasına geçtim. Bir ara Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ridasını çıkarınca omuzu arasında yumurtayı andıran peygamberlik mührünü gördüm. "Allah'tan başka ilah olmadığına, senin de Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ederim" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne oldu? Yoksa (mührü) gördün mü?'' buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Senin peygamber olduğunu söyleyen bir keşiş cennete girer mi?" diye sorduğumda, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sadece Müslüman olanlar cennete girer'' karşılığını verdi. "Ey Allah'ın Resulü! Ama senin bir peygamber olduğunu bana söyledi" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Sadece Müslüman olanlar cennete girer'' buyurdu.  --- Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (9/336).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Suffa'da Kalanları Az Miktardaki Süte Davet Etmesi, Bu Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler