DELAİLU

NÜBÜVVE

Bu Kitapta, Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Doğumundan Peygamberliğine, Peygamberliğinden Hicretine, Hicretinden Bilinen Gazvelerinin ve Nakledilmiş Tarihleriyle Seferlerinin Sonuncusuna Değin ve O'na Gelen Kabile Heyetleri Esnasında Zuhur Eden Daha Önce Zikri Geçmiş Olanlar Dışındaki Mucizelerine Dair Bölümler

 

Kelerin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Peygamberliğine Şahadet Etmesi

 

ibn Ömer (Ömer bin el-Hattab'dan) bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabıyla bir mecliste otururken Süleym oğullarından bir bedevi geldi. Bedevi bir keler avlayıp cebine koymuştu. Onu pişirip yemek için de çadırına gidiyordu. insanların toplandığını görünce: "Burada ne oluyor?" diye sordu. Oradakiler: "Peygamber olduğunu söyleyen adam burada" karşılığını verdiler. Bedevi insanları yararak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaklaştı ve: "Lat ve Uzza'ya yemin olsun ki insanlar içinde senin kadar kendisine öfke ve kin duyduğum başka biri yok! Kabilem aceleci olduğumu söylemeyecek olsaydı seni öldürür, siyah, kızıl, beyaz tenli ne kadar insan varsa hepsini sevindirirdim" dedi. Ömer bin el-Hattab: "Ey Allah'ın Resulü! Bırak da kalkıp şu adamı öldüreyim" diye araya girince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ömer! Yumuşak huyun kişiyi neredeyse peygamber yapacak bir haslet olduğunu bilmez misin?" buyurdu.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bedeviye döndü ve: "Meclisime saygısızlık edip de doğru olmayan bu şeyi şimdi neden söyledin?" buyurdu. Bedevi: "Hala konuşuyor musun! Lat ve Uzza'ya yemin olsun ki şu keler sana iman etmedikçe ben de sana iman etmem" dedi ve cebinden keleri çıkarıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne attı.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey keler'' diye seslenince keler herkesin duyacağı bir şekilde ve çok açık bir Arapçayla: "Buyur! Emrindeyim ey kıyamet gününün süsü!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey keler! Kime kulluk ediyorsun?'' diye sorunca, keler: "Semada Arş'ı, yerde saltanatı, denizde yolu, cennette rahmeti, cehennemde azabı olan zata kulluk ediyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey keler! Ben kimim?'' diye sorunca, keler: "Sen alemlerin Rabbinin elçisi, peygamberlerinin sonuncususun. Seni tasdik eden kurtulmuş, yalanlayan ise hüsrana uğramıştır" dedi.

 

Bedevi bunu görünce: "Vallahi gözlerimle bunu gördükten sonra artık senin hakkında söylenen hiçbir söze itibar etmem! Yanına geldiğimde dünyada en nefret ettiğim kişi sendin. Şimdi ise seni babamdan, gözümden hatta kendimden daha çok seviyorum. içimle, dışımla, açıkta veya gizli olan her şeyimle seni seviyorum. Allah'tan başka ilah olmadığına, senin de Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ediyorum" dedi. Bedevinin bu sözü üzerine de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benim vasıtamla seni hidayete erdiren Allah'a hamdolsun. Bu din her şeyden üstündür ve hiçbir şey üstüne çıkamaz. Namazsız bir din, Kur'an'sız bir namaz da kabul edilmez'' buyurdu.

 

Bedevi: "Bana Kur'an'ı öğret" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona ihlas Suresi'ni öğretti. Bedevi: "Daha fazlasını öğret! Zira nesir olsun şiir olsun bunlardan daha güzel sözler duymuş değilim" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey bedevi! Bunlar şiir değil, Allah'ın kelamıdır. İhlas Suresi'ni bir defa okuduğun zaman Kur'an'ın üçte birini okumuş gibi sevabını alırsın. İki defa okuman halinde Kur'an'ın üçte ikisini okumuş gibi sevabını alırsın. Üç defa okuman halinde Kur'an'ın tümünü okumuş gibi sevabını alırsın" buyurdu. Bedevi: "Ne güzel bir ilahmış! Azı kabul edip karşılığını çokça veriyor" dedi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Malın var mı?" diye sorunca, bedevi: "Süleym oğulları arasında benden daha fakiri yok" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına: ''Adama bir şeyler verin" buyurunca ashabı adama ihtiyacından daha fazlasını verdiler.

 

Abdurrahman bin Avf kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Benim yanımda on aylık gebe, Horasan devesinden düşük, normal develerden yüksek değerde bir devem var. Allah rızası için deveyi bu bedeviye vermek istiyorum" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Devenin nasıl bir şeyolduğunu iyi anlattın. Ben de buna karşılık kıyamet gününde Yüce Allah'ın sana vereceği devenin nasıl olduğunu anlatayım mı?" buyurdu. Abdurrahman: "Anlat" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İçi oyulmuş inciden, ayakları yeşil zebercedden, boynu sarı zebercedden bir deve verilecektir. Üzerinde bir hevdec, hevdecin üzerinde de ince ve kalın ipek örtüler olacaktır. Bu deve seni Sırat köprüsünden şimşek gibi geçirecektir. Kıyamet gününde gören herkes sana gıpta edecektir" buyurdu. Bunun üzerine Abdurrahman: "Kabul ediyorum" dedi.

 

Bedevi oradan aynıdıktan sonra Süleym oğullarından bin kişiyle karşılaştı.

Her birinin altında bineği, elinde de birer kılıç ile mızrağı vardı. Onlara:

"Nereye gidiyorsunuz?" diye sorunca, onlar: "ilahlarımıza dil uzatan şu adamı öldürmeye gidiyoruz" karşılığını verdiler. Bedevi onlara: "Bunu yapmayın! Ben Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ediyorum" deyip gördüklerini anlatınca, hepsi de birden: "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed de Allah'ın Resulü'dür" diyerek Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiler.

 

Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldikleri söylenince ridasını (üstlüğünü) bile giymeden aceleyle onları karşılamaya çıktı. Onlar da bineklerinden inip Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rast gelen yerini öpmeye ve: "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed de Allah'ın Resulü'dür" demeye başladılar. Sonra:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Emirlerini bekliyoruz" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Halid bin el- Velid'in sancağının altında olun'' buyurdu. Araplar için bu bin kişi gibi topluca Müslüman olan başka birileri de olmadı.

 

 

 

Şeyhimiz Ebi Abdillah (el-Hakim) el-Hafız da bunu icazetle Ebu Ahmed bin Adiy'den aktarmıştır. Sonunda şunu ilave etmiştir: Bize bildiren Muhammed bin el-Velid es-Sülemi der ki: ibn Abdila'la bunu maktu olarak kendi asli notlarıyla bize aktarmıştır ki üzerinde kaplayan kişinin burun kanı izi dahi vardı. Derim ki: Bu konuda Aişe ve Ebu Hureyre'den de rivayetler gelmiştir. Ancak zikrettiklerimiz isnadı en iyi olanlardandır. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kurdun Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Meclisine Gelip Bir Şeyler İstemesi