DELAİLU

NÜBÜVVE

ARAP HEYETLERİNİN RESULULLAH'A (Sallallahu aleyhi ve Sellem) GELMESİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda Haccında İnsanlara Kendi Ölüm Haberini Vermesi, Bunun Yüce Allah'ın Nasr Suresi ve: "Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı beğendim .... " [Maide 3] Ayetlerini İndirdiği Zaman Olması; Sonra Hutbesinde Şeytanın Bölgelerinde Kendisine Tapılmasından Yana Umudunu Kaybettiğini, Ancak Yine de Basit ve Küçük Gördükleri Günahlarına Razı Olacağını Haber Vermesi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Buyurduğu Gibi Olması

 

Tarık bin Şihab der ki: Yahudilerden bir adam Hz. Ömer'e gelip: "Sizin kitabınızda okuduğunuz bir ayet vardır. Eğer o ayet biz Yahudilere inmiş olsaydı, biz o günü bayram ilan ederdik" dedi. Ömer: "O hangi ayettir?" diye sorunca: "O: ‘‘Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım’‘[Maide 3] ayetidir" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Vallahi bu ayetin indiği günü ve yeri biliyorum. Bu ayet Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Arafat'ta Cuma günü inmişti" dedi.

 

Buhari, Sahih'de Hasan bin es-Sabbah kanalıyla Cafer bin Avn'dan ve Müslim ise Abd bin Humeyd kanalıyla Cafer'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Ammar bin Ebi Ammar der ki: ibn Abbas'ın yanında idik ve aramızda bir de Yahudi biri bulunmakta idi. ibn Abbas: "Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı beğendim"[Maide 3] ayetini okuyunca, Yahudi: "Eğer bu ayet bize inmiş olsaydı, bu ayetin indiği günü bayram ilan ederdik" dedi. Bunun üzerine ibn Abbas: "Bu ayet bayram günü olan cuma ve Arefe gününde inmiştir" karşılığını verdi.

 

 

 

ibn Abbas der ki: Hz. Ömer, Bedir savaşına katılan yaşlı kişilerle birlikte beni de meclisinde bulundururdu. Bir defasında ona: "Onun yaşında çocuklarımız varken neden bu genci de bizimle birlikte meclisine alıyorsun?" diye sorulunca, Ömer: "Ama o öyle biridir ki, onun konumunu siz de iyi bilmektesiniz" karşılığını verdi. Daha sonraları bir gün Ömer onları yanında topladı ve beni de çağırdı. Ancak Ömer'in beni de çağırmasının onlara beni kanıtlamak için olduğunu anladım. Herkes toplandığında: "Allah'ın yardımı ve fetih gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir"[Nasr 1-3] ayetlerini okudu ve: "Bu ayetler hakkında ne diyorsunuz?" diye sordu. Bazıları: "Yüce Allah burada, ilahi yardım ile fethin gelmesi halinde kendisine hamd edip bağışlanma dilememizi emrediyor" dedi. Bazıları da susup hiçbir şey demedi. Ömer bana: "Ey ibn Abbas! Sen de böyle mi düşünüyorsun?" diye sorunca, şu cevabı verdim: "Burada Yüce Allah, Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ecelinin geldiğini haber vermektedir. Yani Allah'ın yardım ile fethi geldiği zaman (ki buradaki fetihten kasıt Mekke'nin fethidir) vefat anın da yaklaşmış demektir. Onun için Rabbini hamd ile tesbih et ve ondan bağışlanma dile. Zira Rabbin tövbeleri kabul edendir, denilmiştir." Ben bu cevabı verince Ömer: "Bu sürenin manası konusunda ben de senin bildiğinden başkasını bilmiyorum" dedi.

 

Buhari, Sahih'de Ebu'n-Nu'man kanalıyla Ebu Avane'den rivayet etmiştir.

 

 

 

ibn Abbas bildiriyor: Hz. Ömer bize Nasr Suresini sorunca bazıları: "Buradaki fetihten kasıt, Medain'in fethi ile bazı sarayların ele geçirilmesidir" dediler. Ömer bana: "Ey ibn Abbas! Sen ne diyorsun?" diye sorunca, ben: "Bu, Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yapılan bir örneklemedir ve yakın zamanda vefat edeceği haberi verilmiştir" dedim.

 

Buhari, Sahih'de Abdullah bin Ebi Şeybe'den rivayet etmiştir.

 

 

 

ibn Ömer der ki: "Nasr Suresi, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teşrik günlerinin ortasında nazil oldu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun kendi ölümünün habercisi olduğunu anladığı için bineği Kasva'nın hazırlanmasını emretti. Bineği hazırlanınca da ona binerek Akabe'de insanlara konuşma yapmak üzere durdu ve insanlar toplandı." Sonrasında ravi kan davalarının, ribanın (faizin) kaldırılmasını ve zamanın dönmesi konusunu zikrederek ibn Ömer'den naklen şöyle devam etti: "Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için haram ayı bir yıl helal, bir yıl haram sayıyorlar.[Tevbe 37] Onlar bir yıl Safer ayını, bir yıl da Muharrem ayını haram sayıyorlar ki işte bu da ‘‘Nesi'‘‘ (hürmetli ayların yerlerini değiştirip geciktirmek) demektir. Ey insanlar! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Ey insanlar! Kişiye kardeşinin malından ancak gönül rızası aldığı helaldir." Sonrasında ravi söz konusu hadisi aktarmıştır.

 

Bu rivayet te bu şekilde zikredilmiştir. Ebu Said'den gelen rivayet ise bu Surenin fetih yılında indiğine delalet etmektedir. Doğrusunu da Allah bilir.

 

 

 

Urve bin ez-Zübeyr, Veda Haccı kıssasını zikrederek şöyle dedi: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğine binerek insanları topladı. Onlara hac ibadetlerini göstermişti ki sonra: ''Ey insanlar! Size söyleyeceğimi (iyi) dinleyin. Bilemiyorum, belki de gelecek yıl sizinle burada buluşamayabilirim" buyurdu. Sonrasında ravi söz konusu hutbeyi zikredip sonunda şöyle dedi: "Ey insanlar! Sözlerimi (iyi) dinleyin. Size iki şey bırakıyorum ve bunlara tutunduğunuz sürece dalalete düşmezsiniz. Bunlar Allah'ın Kitab'ı ve Peygamber'inizin sünnetidir.''

 

Musa bin Ukbe mana olarak aynısını aktarmıştır.

 

 

 

Musa bin Ukbe kanalıyla bir öncekinin aynısı: "Size iki şey bırakıyorum ve bunlara tutunduğunuz sürece dalalete düşmezsiniz. Bunlar Allah'ın Kitab'ı ve Peygamber'inin sünnetidir" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Ben, Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bayram günü hayvanının üzerinde taş atarken: ''Hac ibadetlerini almalısınız (öğrenmelisiniz)! Çünkü bilmiyorum; belki bu haccımdan sonra bir daha haccedemem!" buyurduğunu işittim. 

Müslim, Sahih'de Ali bin Haşrem'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Serra' binti Nebhan, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teşrik günlerinin ortasında Ruus günündeki hutbesini anlatırken (hutbenin sonunu): "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Bilmiyorum, belki de bundan sonra sizinle görüşemem’‘ buyurdu" şeklinde zikretmiştir. --- Ebu Davud, hac (2/197).

 

 

Rabia bin Ebi Abdirrahman bin Husayn der ki: Serra' binti Nebhan: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Veda Haccında şöyle buyurduğunu işittim" dedi. Sonrasında söz konusu hadisi bu lafızla zikretti.

 

 

 

ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda haccında bize verdiği hutbede şöyle buyurdu: "Şeytan bu bölgede kendisine tapılmasından yana umudunu kaybetmiştir. Ancak yine de sizin basit ve küçük gördüğünüz günahlarınıza razı olacaktır. Ey insanlar! Bu konuda dikkatli olun! Size iki şey bırakıyorum ve bunlara tutunduğunuz sürece dalalete düşmezsiniz. Bunlar da Allah'ın Kitab'ı ve Peygamber'inin sünnetidir. Her Müslüman diğer bir Müslümanın kardeşidir. Müslümanlar kardeştir. Gönül rızasıyla vermedikten sonra kişinin malı bir başkasına helal değildir. Birbirinize zulmetmeyin! Benden sonra birbirlerinin boyunlarını vuran kafirlere dönmeyin. "

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda Haccını Bitirince Dönüşe Geçmesi