DELAİLU NÜBÜVVE |
ARAP HEYETLERİNİN RESULULLAH'A (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) GELMESİNE DAİR BÖLÜMLER |
Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz bin Cebel ile Ebu Musa el-Eş'ari'yi Yemen'e
Göndermesi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz b. Cebel'e
Dediklerinin Zuhur Etmesi ve Sonra Muaz bin Cebel'in Rüya Görmesinin
İslamiyetin Açık Delillerinden Olması
Ebu Musa el-Eş'ari
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onu ve Muaz'ı Yemen'e
gönderdi. Gidecekleri sırada da kendilerine: "Kolaylaştırın,
zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin" buyurdu.
Buhari ve Müslim,
Sahih'lerinde Ebu Davud et-Tayalisı'den rivayet etmişlerdir.
Ebu Musa anlatıyor:
Eş'arilerden iki adamla birlikte Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına geldim. Biri sağımda, biri de solumda duruyordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) dişlerini misvaklıyordu. Her ikisi de Nebi'den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) görev istemeye başladılar. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana: "Ey Ebu Musa! -veya: Ey Abdullah bin Kays!- Bu konuda sen ne
diyorsun?'' diye sorunca: "Seni hakla gönderene yemin olsun ki bu konuda
bana bir şey demediler ve geldiğimizde görev isteyeceklerini bilmiyordum"
dedim. Dudağının altında duran misvakını şu an bile görür gibiyim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biz görevi onu isteyene vermeyiz''
karşılığını verdi ve bana: "Ey Ebu Musa! -veya: Ey Abdullah bin Kays!- Sen
(Yemen'e) git!'' buyurdu.
Ebu Burde der ki: Bu
şekilde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (babam) Ebu Musa'yı vali olarak
Yemen'e gönderdi. Ardından Muaz bin Cebel'i yolladı. Muaz oraya varınca, Ebu
Musa: "in!" dedi ve ona bir minder verdi. Yanında bağlı olan bir adam
görünce, Muaz: "Bu kim?" diye sordu. Ebu Musa: "Bu adam
Yahudiyken müslüman oldu. Ancak tekrar kötü dinine döndü" karşılığını
verince, Muaz üç defa: "Yüce Allah'ın ve Resulü'nün hükmüne göre
öldürülene kadar oturmam!" dedi. Ebu Musa emrederek Yahudi adam öldürülünce
de oturdu.
Sonra oturup gece namazı
konusunu müzakere ettiler. Muaz bin Cebel:
"Ben gece namazı
kıldıktan sonra uyuyorum" veya: "Ben uyuduktan sonra kalkıp gece
namazı kılıyorum. Bu namazdan beklediğim karşılığı uykum için de
bekliyorum" dedi.
Buhari, Sahih'de
Müsedded'den ve Müslim ise Ebu Kudame ve başkası kanalıyla Yahya'dan rivayet
etmiştir.
Başka bir kanalla bir
öncekinin aynısı: "Muaz oraya varınca Ebu Musa ona bir minder serdi ve:
"in!" dedi lafzıyla ve: "Bu adam Yahudiyken müslüman oldu. Ancak
tekrar kötü bir din olan Yahudiliğe döndü" lafzıyla aktarılmıştır.
Ebu Burde anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz bin Cebel ile Ebu Musa'yı
Yemen'e gönderdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunlardan her birini
bir eyalete gönderdi ve: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin,
nefret ettirmeyin" buyurdu. Zira Yemen iki eyaletten oluşmaktaydı. Bunun
üzerine bunlardan her biri görevlendirildiği yere gitti.
ikisinden biri kendi
mıntıkasında dolaştığında ve arkadaşının mıntıkasına yaklaştığında arkadaşını
ziyaret ederdi. Bir gün Muaz bin Cebel kendi mıntıkasını dolaşıp, arkadaşı Ebu
Musa'nın mıntıkasına yaklaştığında katırı üzerinde onu ziyarete etti. Ebu
Musa'nın bulunduğu yere geldiğinde, onun oturmuş olduğunu ve etrafında da
insanların toplanmış olduğunu gördü. Bir de yanında iki eli boynuna bağlanmış
durumda birinin durduğunu gördü. "Ey Abdullah bin Kays! Bu nedir?"
diye sorunca, Ebu Musa: "Bu kişi İslam'a girdikten sonra dinden dönmüş bir
kişidir" dedi. Muaz: "Bu kişi öldürülmedikçe (katırımdan) inmem"
deyince, Ebu Musa: "Sen in, bu kişi zaten öldürülmek için
getirilmiştir" karşılığını verdi. Ancak Muaz yine de: "Bu kişi
öldürülmedikçe inmem" dedi. Bunun üzerine adam öldürülünce Muaz (katırından)
indi.
Sonra Muaz, Ebu Musa'ya:
"Ey Abdullah! Kur'an'ı nasıl okuyorsun?" diye sorunca: "Gündüz
ve geceleri ayrı ayrı zamanlarda okuyorum. Ey Muaz! Ya sen nasıl
okuyorsun?" dedi. Muaz: "Ben gecenin başlangıcında uyurum, sonra
kalkar ve Allah'ın bana takdir ettiği kadar okurum. (Bunun sevabını umduğum
gibi) uykumdan da sevap umuyorum" karşılığını verdi.
Buhari, Sahih'de Musa
bin İsmail kanalıyla Ebu Avane'den rivayet etmiştir
Ebu Musa el-Eş'ari der
ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni kavmimin topraklarına göndermişti.
Oradan geldiğimde Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebtah denilen
yerde konaklamış buldum. Kendisine selam verdiğimde: ''Ey Abdullah bin Kays!
Hac ihramına girdin mi?'' diye sordu. "Evet, ey Allah'ın Resulü!"
dediğimde: ''Niyet ederken nasıl dedin?'' diye sordu: "Ben:
‘‘Resulullah'ın ihrama girdiği gibi ihrama girip Lebbeyk!’‘ dedim"
karşılığını verdim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Beraberinde kurban
getirdin mi?'' diye sorunca: "Hayır getirmedim" dedim. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman Beyti tavaf et ve Safa ile
Merve arasında sa'yet. Sonra da ihramdan çık'' buyurdu. Ben de öyle yaptım.
Hatta Kays oğulları kadınlarından bir kadın başımı taradı. Ömer bin el-Hattab
halife olana kadar bu uygulama üzerine kaldık. Sonrasında ravi söz konusu
hadisi zikretti.
Buhari, Sahih'de Abbas
bin el-Velid'den rivayet etmiştir.
Bu rivayet Ebu Musa'nın
Veda haccında Mekke'ye geri döndüğüne ve Muaz bin Cebel'in Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene kadar geri dönmediğine delalet
etmektedir.
Asım bin Humeyd
es-Sekuni bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz bin
Cebel'i Yemen'e gönderdiği zaman, Muaz atı üzerinde iken Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendisiyle birlikte atının yanında yürüyüp ona nasihat
etmekteydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nasihatini bitirince de:
''Ey Muaz! Bu yılımızdan sonra belki de beni bir daha göremeyeceksin ve
Mescidim'e kabrime geleceksin'' buyurdu. Bunun üzerine Muaz hıçkırarak ağlamaya
başlayınca:
''Ağlama ey Muaz! (Bu
şekilde) ağlamak şeytandandır'' buyurdu. --- Ahmed, Müsned (5/235).
Abdurrahman bin Abdillah
bin Ka'b bin Malik der ki: "Muaz bin Cebel müsamahakar ve sabırlı genç
biri idi. Kavmi içindeki gençlerin en üstünü idi. Mekke'nin fetih yılında Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini Yemen'den Taif'e vali olarak
gönderdi ve Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene dek orada
kaldı. Sonra Ebu Bekr'in hilafeti zamanında geri geldi ve oradan Şam'a
gitti."
Bu rivayette bu şekilde
geçmektedir. Bu konuda daha önce Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Muaz'ı ve kendisiyle birlikte Attab bin Esid'i Mekke'nin fetih yılında
Mekke'de insanlara dinlerini öğretmeleri için bıraktığına, sonrasında
kendisiyle birlikte Tebuk savaşına katıldığına delalet eden rivayetler
zikredilmişti. Görüldüğü kadarıyla da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bundan sonra onu Yemen'e göndermiştir.
ibn Ka'b bin Malik der
ki: Muaz bin Cebel, yakışıklı ve müsamahakar bir gençti. Kavminin en hayırlı
gençlerinden idi. Kendisinden bir şey istenildiğinde mutlaka istenileni
verirdi. Öyle bir duruma geldi ki artık borçları bütün malı kadar oldu.
Alacaklılarıyla konuşması için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gitti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlarla konuştuysa da
alacaklıları ona borçtan bir şey düşmedi. Eğer borçlulardan her hangi birine
alacaklıyla konuşma ile borcu bırakılacak olsaydı, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) konuşması sebebiyle Muaz'ın borcu bırakılırdı. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz'ı yanına çağırdı, ancak Muaz malını sattı
ve borçlarını ödedi. Artık Muaz'ın hiç malı kalmamıştı. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hac ettiği zaman Muaz'ı Yemen'e gönderdi. Bu
şekilde bu mal ile ticaret yapan ilk kişi Muaz oldu. Sonra Yemen'den Ebu
Bekr'in yanına geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etmişti.
Ömer kendisine gelip: "Benim sözümü dinler misin? Yemen'den getirdiğin şu
malları Ebu Bekr'e verir misin? Eğer o sana verirse sen de kabul edersin"
dedi. Muaz: "Hayır, ona vermem. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) zararlarımı kapatmam için beni Yemen'e göndermişti" karşılığını
verdi.
Ömer, Muaz'ın bunu kabul
etmediğini görünce Ebu Bekr'in yanına gidip: "Şu adama bir haber gönder ve
malın bir kısmını alıp bir kısmını kendisine bırak" deyince, Ebu Bekr:
"Ben böyle bir şey yapamam. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onu zararını kapatması için Yemen'e göndermişti. Ben ondan bir şey almam"
karşılığını verdi. Sabah olunca Muaz, Ömer'in yanına gidip: "Bana
dediğinden başka bir şey yapmayacağım. Çünkü dün rüyamda bana ateşe
sürüklendiğim gösterildi. Sen ise beni böğrümden tutup geri çekiyordun"
dedi.
Sonra Muaz, Yemen'den
getirmiş olduğu malların tamamını hatta kırbacını dahi alıp Ebu Bekr'e
götürünce ve Yemen'den getirdiği mallardan hiçbir şeyi saklamadığına dair yemin
edince, Ebu Bekr: "Bu mal senindir, ondan hiçbir şey almayacağım"
dedi.
Bu rivayette:
"Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hac ettiği zaman Muaz'ı
Yemen'e gönderdi" şeklinde geçmektedir. Sanırım doğrusu: "Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haccetmek istediği zaman Muaz'ı Yemen'e
gönderdi" şeklindedir. Muaz bin Cebel'in gördüğü rüyaya da bu hadise
şahittir.
Abdullah (b. Mes'ud) der
ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edip Ebu Bekr halife
olduğu zaman Ömer'e yıllık geliri toplamasını emretmişti. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından önce Muaz'ı Yemen'e göndermişti. Ömer,
Mekke'de Muaz'ı yanında köleler ile görünce: "Bunlar nedir?" diye
sordu. Muaz: "Bunlar bana, bunlar da Ebu Bekr'e hediye edilenlerdir"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Gördüğüm kadarıyla senin için en
uygun olanı onları Ebu Bekr'e götürmendir" dedi. Muaz ertesi günün sabahı
Ömer ile karşılaşınca: "Ey ibnu'l-Hattab! Dün gece rüyamda bana ateşe
sürüklendiğim gösterildi. Sen ise beni böğrümden tutup geri çekiyordun. Bunları
sana vermekten başka bir çare göremiyorum" dedi. Sonra Ebu Bekr'e gidip:
"Bunlar bana, bunlar da sana hediye edilenlerdir" deyince, Ebu Bekr:
"Biz sana hediye
edilenleri yine sana teslim ediyoruz" dedi. Sonra Muaz namaz için çıktı.
Bir de baktı ki o köleler de arkasında namaz kılmaktadır. Onlara: "Namazı
kimin için kıldınız?" diye sorunca: "Allah için kıldık" cevabını
verdiler. Bunun üzerine Muaz: "O zaman siz de Allah için
serbestsiniz" dedi ve onları azat etti.
Amr bin Meymun
bildiriyor: Muaz, Yemen'e gelip sabah namazını ashaba imam olarak kıldı.
Namazda: "Allah İbrahim'i dost edinmişti" ayetini okuyunca, cemaatten
biri: "Hz. İbrahim'in annesinin gözü aydın olsun" dedi.
Buhari, Sahih'de
Süleyman bin Harb kanalıyla rivayet etmiştir.
Muhammed bin ishak bin
Yesar, Muaz bin Cebel'in, Yemen'e gidiş vaktini bir sonraki rivayette daha önce
zikredilen rivayetlerden daha açık bir şekilde bildirmiştir.
ibn ishak der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Tebuk'ten döndüğü sırada Himyer
krallarının mektubu ve Müslüman olduklarının haberi gönderilen elçiler ile
kendisine geldi. Bunlar (krallar) Haris bin Kulal, Nuaym bin Abdi Kulal, Nu'man
Kayl Zi Ruayn, Hemdan ve Meafir'dir. Zur'atu zı Yezen de, Müslüman olduklarını,
şirki ve şirk ehlini bıraktıklarını haber vermek üzere Malik bin Murre er-Rehavi'yi,
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdi.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onlara şöyle bir mektup yazdı: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla. Allah Resulü Muhammed'den, Haris bin Abdi Kulal'a, Nuaym bin Abdi Kulal'a,
Numan Kayl Zi Ruayn'a, Meafir'e ve Hemdan'a. Derim ki! Ben O'ndan başka ilah
olmayan Allah'a hamd ederim.''
Sonrasında ravi mektupta
onların müslüman olmalarını, onlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini ve
başka şeyleri de emrettiğini zikrederek Muaz bin Cebeli, Abdullah bin Zeyd'i,
Malik bin Ubade'yi ve Malik bin Murra'yı onlara gönderdiğini, bunların başında
Muaz bin Cebel'in bulunduğunu zikretti. Mektubun sonunda ise şöyle yazdı:
"Ben ehlimin salihlerinden, dindarlarından ve ilim sahiplerinden olan
kimseleri size gönderdim. Onlara iyi davranmanızı emrediyorum. Çünkü onlar
seçkin insanlardır. Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.''
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Ferve
bin Amr el-Cüzami Hakkında