DELAİLU NÜBÜVVE |
ARAP HEYETLERİNİN RESULULLAH'A (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) GELMESİNE DAİR BÖLÜMLER |
Hanife Oğullarının
Heyeti
ibn ishak der ki: Aralarında Müseylimetü'l-Kezzab'ın da bulunduğu Hanife oğullarının heyeti, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına geldi. Bu heyet Neccar
oğullarından Ensar'dan olan bir kadının evinde
misafir oldu. Heyet Müseylime'yi giysilere bürüyerek Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına getirdi. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ise ashabının arasında oturmakta
idi. Elinde ise hurma ağacının ucundan kesilmiş, üzerinde yapraklar bulunan bir
dal vardı. Müseylime, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile konuştu ve kendisinden bazı şeyler istedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benden istediğin şu hurma dalı olsa bile onu
sana vermezdim" buyurdu.
ibn ishak der ki: Yemame ahalisinden
Hanife oğullarından olan ihtiyar bir adam bana Müseylime'nin
durumunun bundan daha başka olduğunu anlatarak şöyle dedi: Hanife oğullarının
heyeti Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve Müseylime'yi
eşyalarının yanında bıraktılar. Müslüman oldukları zaman onun nerede olduğunu
hatırladılar ve: "Ey Allah'ın Resulü! Biz bir arkadaşımızı eşyalarımızın
ve bineklerimizin yanında onları muhafaza etsin diye bıraktık" dediler.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelen heyete emrettiği şeyin
aynısını onun için de emrederek ve onun, arkadaşlarının mallarını koruyor
olmasını kastederek: "Ama onun konumu sizinkinden daha kötü değildir''
buyurdu.
Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanından ayrıldılar. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisine vermiş olduğu şeyi Müseylime'ye getirdiler.
Yemame'ye vardıklarında Allah düşmanı dininden dönerek
peygamberlik iddiasında bulundu ve: "Ben peygamberlikte ona ortak oldum.
Beni ona anlattığınızda size: ‘‘Ama onun konumu sizinkinden daha kötü
değildir’‘ buyurmadı mı? Bunu da onunla ortak olduğumu bildiğinden dolayı
söylemektedir" demeye başladı. Sonra onlara: "Allah yüklü kadına
nimetler verdi. Ondan karnı ile cildi arasında oluşan ve yürüyen bir canlı
çıkardı" diye Kur'an'a benzer şeyler söylemeye
başladı. Ayrıca namazı kaldırdı onlara içkiyi ve zinayı helal kıldı. Bununla
birlikte kendisi Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Allah'ın peygamberi olduğuna
şahadet ediyordu. Hanife oğulları da bu konuda ona destek veriyordu.
ibn ishak der ki: Müseylime bin
Habib, Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah Resulü Müseylime'den, Allah Resulü Muhammed'e. Selam üzerine
olsun. Şimdi ben yönetimde sana ortak kılındım. Yönetimin yarısı bize, diğer
yarısı da Kureyş'e aittir. Ama Kureyş,
haddi tecavüz eden bir kavimdir" diye bir mektup yazdı ve Müseylime'nin iki elçisi bu mektubu alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) getirdi.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
cevaben şöyle yazdı: "Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla. Allah ResUlü Muhammed'den, Müseylimetü'l-Kezzab'a. Hidayete tabi olanlara selam olsun. Şimdi yeryüzü
şüphesiz Allah'ındır ve kullarından dilediğini ona mirasçı kılar. Güzel sonuç,
Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır'' diye bir cevap yazdı. Bu mektuplaşma
olayı hicretin onuncu senesinin sonunda gerçekleşmiştir.
Nuaym bin Mes'ud, babasından
bildiriyor: Müseylimetü'l-Kezzab'ın
elçileri mektup ile Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelince, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara: "Siz de mi onun
(mektupta) dediği gibi demektesiniz?'' buyurdu. Onlar da: "Evet"
karşılığını verince: "Vallahi! eğer elçiler
öldürülmez olmasaydı boyunlarınızı vururdum" buyurdu.
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor: ibnu'n-Nevvaha ve ibn Esal, Müseylimetü'l-Kezzab'ın elçileri olarak Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
geldiler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara: "Benim Allah Resulü
olduğuma şahadet ediyor musunuz?" diye sorunca, onlar: "Biz Müseylime'nin Allah Resulü olduğuna şahadet ediyoruz"
cevabını verdiler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ben Allah'a ve
peygamberlerine iman ettim. Eğer elçi öldürme adetim olsaydı kesin olarak
ikinizi öldürürdüm'' buyurdu.
Abdullah der ki: Bu
şekilde artık: "Elçiler öldürülemez (elçiye zeval olmaz)" düsturu
gerçekleşmiş oldu. ibn Esal'e
gelince, Allah bize ona kafi gelecek şeyi verdi (ve İslam'a girdi). ibnu'n-Nevvaha'ya gelince, hala
içimde Allah'ın ona karşı bana bir imkan vereceği duygusunu taşıyorum. Sümame bin Esal ise Müslüman
oldu. Daha önce de Müslüman olması konusundaki hadis zikredilmişti. ibnu'n-Nevvaha'yı Kufe'de ibn Mes'ud
öldürdü.
Kays bin Ebi Hazım der ki: Bir adam,
Abdullah bin Mes'ud'a gelip: "Ben, Hanife
oğullarının bazı mescidlerine uğradım. Onlar:
"Buğday öğütenlere, hamur yoğuranlara, ekmek pişirenlere, tirit yapanlara
ve lokmayı yutanlara andolsun ki ... " şeklinde
Allah'ın, Muhammed'e indirmediği şeyler okumaktadır" dedi. Bunun üzerine
Abdullah onlara haber gönderdi ve yanına getirtti. Bunlar başlarında Abdullah
bin en-Nevvaha olmak üzere yetmiş kişi idiler.
Abdullah'ın emri üzerine Abdullah bin en-Nevvaha
öldürüldü. Sonra da: "Biz şeytanı bunlardan uzaklaştıramayız, ancak
bunları Şam'a süreriz. Belki Allah bizi bunlardan bu şekilde kurtarır"
dedi.
Ebu Reca el-Utaridı
der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olarak gönderildiği haberini işittiğimiz
zaman biz Müseylimetü'l-Kezzab'a
katıldık. Yani bir nevi ateşe sığınmış olduk, Bizler Cahiliye döneminde taşa
tapardık. Taptığımız taştan daha güzel bir taş bulduğumuz zaman da taptığımız
taşı atar, o güzel taşı alırdık. Taş bulamadığımız zaman da bir miktar toprak yığar,
sonra davarı getirir, o toprak yığınının üzerine bir miktar süt sağardık. Sonra
da o yığını tavaf ederdik. Yine Cahiliye döneminde Recep ayı geldiği zaman:
"Okların demirini çıkaran geldi" derdik. Artık kendisinde demir
bulunan hiçbir mızrak ok bırakmaz, hepsini çıkarır bir tarafa atardık.
Buhari, Sahih'de Salt bin Muhammed
kanalıyla Mehdi bin Meymun'dan rivayet etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: