DELAİLU

NÜBÜVVE

TEBUK GAZVESİNE

DAİR BÖLÜMLER

 

Tebuk Gazvesinin Zorluk Ordusu Diye Adlandırılmasının Sebebi, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Azıklarda Kalan Yiyeceklere Bereket Duası Etmesi, Su İçin Dua Etmesi, Münafıkların Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Gıyabında Hakkında Konuştuklarını Yüce Allah'ın Kendisine Haber Vermesi ve Kaybolan Devesinin Yerini Bildirmesi Yönündeki Peygamberlik Mucizeleri

 

Ma'mer'in bildirdiğine göre Muhammed bin Akil bin Ebi Talib: "Peygamber'i ve güçlük zamanında ona uyan Muhacirlerle Ensar'ı affetti"[Tevbe 117] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Müslümanlar Tebuk savaşına aşırı sıcakların olduğu bir zamanda çıktılar. Binek azlığından her bir deveye sırasıyla üç kişi biniyordu. Bu sıcaklarda susuzluk ta çekince develerini keserek işkembelerin suyunu sıkıp içmeye başladılar. Bu savaşta su temininde, yemek ve binek konusunda güçlükler çekilmiştir." --- Kurtubi, Tefsir (8/278).

 

Ebu Hureyre der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculukta idik ve insanların yiyeceği bitmişti. Hatta içlerinden biri bineklerinden bazılarını kesmek istemişti. Ömer: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Yolcuların kalan yiyeceklerini bir yere toplasan ve Allah'a (bereket için) dua etsen'' deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de öyle yaptı. Bunun üzerine yanında buğdayı olan buğdayını, hurması olan da hurmasını getirdi."

 

Mücahid ise rivayet ederken: "Hurma çekirdeği olan da bu çekirdeği getirdi" demiştir. Ebu Salih der ki: Ebu Hureyre'ye: "Hurma çekirdeği ile ne yapıyorlardı?" diye sorduğumda: "Onu emerler ve üstüne su içerlerdi" dedi ve şöyle devam etti: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) toplanan yiyeceklere dua ettikten sonra yolcuların tümü azıklarını doldurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim de O'nun Resulü olduğuma şahadet ederim! Her kim bu iki şahadet hususunda içinde şüphe taşımadan Yüce Allah'a kavuşursa Cennete girer" buyurdu.

 

Müslim, Sahih'de Ebu Bekr bin en-Nadr'dan rivayet etmiştir.

 

 

 

Ebu Salih, Ebu Hureyre veya Ebu Said el-Hudri'den bildiriyor -ki buradaki şüphe A'meş'e aittir-: Tebuk gazvesinde iken insanlar(ın yiyecekleri bitmiş ve) açlığa maruz kalmışlardı. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü! Bize izin versen de su taşıdığımız develerimizi boğazlasak ve onları hem yesek, hem yağlarını kullansak'' dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öyle yapın'' buyurdu. Ömer, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Eğer böyle yaparsan binilecek hayvan azalır. Ancak öyle yapacağına onlara kalan yiyeceklerini getirmelerini söyle. Sonra Allah'a onlara bereket koyması için dua et. Umulur ki Allah ona bereket koyar" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet (haklısın)'' buyurdu. Sonra deriden bir yaygı istedi ve onu yere açtı. Sonra herkesin yiyeceğinden kalanı getirmesini istedi. Bunun üzerine kimisi bir avuç mısır, kimisi bir avuç hurma, kimisi bir parça ekmek getirmeye başladı. Bu şekilde yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bereket duasında bulunduktan sonra: ''Kaplarınıza doldurun'' buyurdu. Herkes kaplarına doldurdu. Öyle ki, askerler arasında doldurmadık bir tek kap bile bırakmadılar ve doyuncaya kadar yediler. Fakat yine de yiyecek artmıştı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim de O'nun Resulü olduğuma şahadet ederim! Her kim bu iki şahadet hususunda içinde şüphe taşımadan Yüce Allah'a kavuşursa Cennete girer" buyurdu.

 

Müslim, Sahih'de Ebu Kureyb'den rivayet etmiştir.

 

Ayrıca "Süheyl bin Salih - A'meş - Ebu Salih" kanalıyla Ebu Hureyre'den şüphe etmeksizin: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazvelerden bir gazvede iken" şeklinde aktarılmıştır.

 

Asım bin Ubeydillah bunu babası kanalıyla dedesi Ömer bin el-Hattab'dan: "Tebuk gazvesinde iken" şeklinde rivayet etmiştir.

 

 

 

Abdurrahman bin Ebi Amre el-Ensari kanalıyla babasından: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir gazvede idik" şeklinde aktarılmıştır.

 

Başka bir rivayette ise Ebu Hubeyş el-Gifari'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Tihame gazvesine çıkmıştım. Nihayet Usfan'a geldik." Sonrasında sözkonusu hadisi zikretmiş ve şu ilavede bulunmuştur: "Sonra yola çıkmak için emir verdi. Yola Çıktığımızda yağmura tutulduk ve bineklerimizden inip yağmur suyundan içtik."

 

Bütün bu rivayetler Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalan yiyeceklere bereket ile dua etmiş olması, yiyeceklerin çoğalmasıyla Yüce Allah'ın duasını kabul buyurmuş olması, herkesin kaplarını yiyecekle doldurması ve yine de artması yönünde ittifak etmektedir.

 

 

 

Abdullah bin Abbas bildiriyor: Ömer bin el-Hattab'a: "Ayette bahsedilen güçlük zamanını bize anlatsana" dediklerinde Ömer şöyle anlattı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte şiddetli sıcakların olduğu bir zamanda Tebuk savaşına çıktık. Konakladığımız bir yerde ise öyle susuz kaldık ki bundan dolayı boyunlarımızın kopacağını sandık. Hatta biri birine bakmak için gittiğinde ve geri dönmediğinde artık öldüğünü düşünürdük. Bazılarımız develerini kesmeye, işkembelerin suyunu sıkıp içmeye, geri kalan artığı da serinlemek için ciğerinin üzerine koymaya başladı. Bunu gören Ebu Bekr esSıddık: "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Allah sana hep hayırlı dualara alıştırmıştır. Bizim için dua et" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bunu istiyor musun?" buyurdu. Ebu Bekr: "Evet" karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dua için ellerini kaldırdı. Ellerini indirmeden bulut üzerimizi kapladı ve yağmur inmeye başladı. Bu şekilde yanımızdaki kapları su ile doldurduk. Ancak iyice baktığımızda yağmurun bizim askeri karargahın dışına inmediğini fark ettik." --- Heysemi, Mecma'uz-zevaid (6/194,195).

 

 

 

Asım bin Ömer bin Katade der ki: "Hiç kimsede su kalmamıştı. Bu durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şikayette bulunduklarında, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a dua etti. Bunun üzerine Yüce Allah bir bulut gönderdi ve yağmur indi. Herkes kana kana içti ve ihtiyaçları kadar suyu yanlarına aldılar."

 

Asım kavminden olan bazı adamlardan bildiriyor: Herkes tarafından münafık olduğu bilinen bir kişi vardı ve bu kişi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculuğa çıktığı zaman kendisi de birlikte giderdi. Hicr'de insanlar susuzluğa maruz kalınca ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dua edince Yüce Allah bir yağmur bulutu gönderdi. insanlar suya kanıncaya kadar yağmur yağınca bu münafığa döndük ve: "Vay haline! Bundan sonra artık ne kaldı?" dedik. Bunun üzerine münafık: "Bu zaten gelip geçmekte olan bir (yağmur) bulutu idi" karşılığını verdi.

 

Sonra Nebi yola devam etti ve bir ara yolda devesi kayboldu.

 

Bunun üzerine ashabından birkaç kişi onu aramaya gittiler. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında ashabından Umare bin Hazm en-Nasri vardı. Umare'nin kafilesinde Zeyd de bulunmaktaydı ve münafık biri idi. Zeyd (kafile içinde birine): "Muhammed peygamber olduğunu söylemiyor mu? Size gökten haberler vermiyor mu? Oysa o daha devesinin nerede olduğunu bile bilmiyor" dedi. Yanında Umare bin Hazm bulunan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Adamın biri: ‘‘Muhammed peygamber olduğunu söylemiyor mu? Size gökten haberler vermiyor mu? Oysa o daha devesinin nerede olduğunu bile bilmiyor’‘ dedi. Vallahi ben Allah'ın bana öğrettiğinden başka bir şeyi bilmem. İşte şimdi Allah bana devemin yerini gösterdi. O şimdi falan vadide yuları bir ağaca takılıp kalmıştır.'' Bunun üzerine gidip deveyi getirdiler.

 

Umare kafilesinin yanına döndü ve bir adamın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında neler konuştuğunu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olduğunu anlattı. Umare'nin kafilesinde olan bir adam: "Vallahi bu dediğin sözleri, sen buraya gelmeden az önce Zeyd söylemişti" dedi. Umare bunu duyunca fırlayıp Zeyd'in boğazına vurdu ve: "Meğer benim kafilemde bir bela varmış da benim haberim yokmuş! Ey Allah düşmanı! Benim kafilemden çık ve bana yoldaşlık etme" dedi. Bazı insanlar: "(Daha sonra) Zeyd tövbe etti" derken, bazıları da: "Ölene kadar münafıklığına devam etti" demiştir. ı

 

ibn Mes'ud kanalıyla buna benzer mevsul bir rivayette bulunmuştuk.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yolculuğu Sırasında Hicr'de Semud Kavminin Yurdu Olan Yere Gelmesi, Oraya Girilmesini Yasaklaması, Allah'ın Kendilerinden Hiçbir Şeyi Geri Çeviremeyen Bir Kavmi Göndereceğini Haber Vermesi ve Haberinin Gerçekleşmesi