DELAİLU

NÜBÜVVE

MEKKE'NİN FETHİ

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Taif'e Gitmesi ve Bunun Hicretin Sekizinci Yılında Şevval Ayında Olması

 

ibn Şihab der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huneyn savaşını yaptıktan sonra hicri sekizinci yılın Şevval ayında Taif kuşatmasını yaptı."

 

 

 

Urve ve Musa bin Ukbe derler ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha sonra Taif'e gitti. Esirleri Ci'rane'de bıraktı. Mekkelilerin çadırları onlarla dolmuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taif kalesinin yanındaki tepede on küsur gece kaldı ki, karşılıklı olarak kale gerisinde savaştılar. Sakifliler kalelerinden Müslümanların üzerine oklar ve taşlar atarak mukavemet ediyordu. Ancak Ziyad'ın anne bir kardeşi Ebu Bekre bin Mesruh dışında onlardan hiç kimse, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına çıkmadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onu azad etti. Ancak birçok yaralı vardı. Taiflileri kızdırmak için sahabiler onların üzüm bağlarını kesince, Sakifliler: "Malı telef etmeyin, çünkü bu bağlar ya bizimdir ya da sizin olacaktır" dediler. Müslümanlar kaleye hep birden saldırıya geçmek için izin isteyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O'nu fethedeceğimizi sanmıyorum ve bu konuda bize daha izin verilmedi'' buyurdu.

Lafız Musa'nın lafzıdır.

 

 

 

Urve'nin hadisi de bu manadadır. Musa der ki: Söylenene göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taif'e gittiği zaman emri üzerine Malik bin Avf'ın kalesi yakıldı. Öldürdüğü adamlardan birini de kısas olarak öldürmüştü. Yine söylenene göre İslam döneminde kısas olarak öldürülen ilk kişi bu idi.

 

Urve rivayetinde şu eklemede bulunmuştur: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sakiflileri kuşatma altına aldığı zaman her Müslümanın beş hurma ağacı veya beş asma kesmesini emretti. Bunun üzerine Ömer bin el-Hattab kendisine gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Orası terkedilmiş bir yerdir ve meyveleri yenilmemektedir" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk olarak kesmeye meyveleri yenilen bağlardan başlanılmasını emretti. Sonra bir tellal çıkararak:

"Bize gelen her kişi hürdür" diye seslenmesini emretti. Aralarında Ziyad'ın anne bir kardeşi Ebu Bekre bin Mesruh'un da bulunduğu birkaç kişi çıkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları azad etti. Onlardan her birini yanına alması ve azığını temin etmesi için Müslümanlardan bir kişiye teslim etti.

 

 

 

ibn ishak der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emri üzerine esirler ve mallar Ci'rane'de tutuldu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıktı ve Taif'e yakın bir yerde konakladı. Burada onun ashabından bazıları oklarla öldürüldüler. Bunun sebebi, askerlerin Taif bahçelerine yaklaşmış olmalarındaydı. Bu sebeple atılan oklar onlara ulaşıyordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), askerlerini mescidin yerine doğru geri çekti. Onları yirmi küsur gün kuşatma altında tuttu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerinden ikisi yanında idi ki bunlardan biri Ümmü Seleme binti Ebi Umeyye idi. Sakif, Müslüman olunca Ebu Umeyye bin Amr bin Vehb, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazgahına bir mescid inşa etti. Bu mescidde öyle bir direk vardı ki anlatıldığına göre her sabah güneş doğduğunda o direkten bir ses duyulurdu.

 

 

 

Ebu ishak bin Abdillah bin el-Mukeddem es-Sekafi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taif halkını kuşatma altına alınca yanına bir köle geldi. Bu kişi Haris bin Kelede'nin kölesi Ebu Bekre idi. Sonra el-Munbais geldi. -ibn ishak der ki: Bu kişinin önceki adı el-Mudtaci (uzanmış) idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun adını değiştirip el-Munbais (uyarıcı) koydu.- Yuhannes ve Verdan kölelerinden birkaç kişiyle birlikte gelip Müslüman oldular. Daha sonra Taif heyeti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Müslüman olduklarında: "Ey Allah'ın Resulü! Sana gelmiş olan kölelerimizi bize geri ver" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, onlar Allah'ın azatlılarıdır" buyurdu ve her kişiye kölesinin vela hakkını verdi.

 

 

 

Ebu Necih es-Sülemi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Taif kalesini kuşattık. O sırada Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim (düşmana) bir ok ulaştırırsa ona cennette bir derece vardır" buyurduğunu işittim. O gün ben (düşmana) on altı ok ulaştırdım.

 

Yine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim Allah yolunda bir ok atarsa bu, onun için bir köle azat etmeye denk olur. Her kim de Allah yolunda saçının bir telini ağartırsa, bu onun için kıyamet gününde nur olur" buyurduğunu işittim.

 

Yine: ''Herhangi bir adam Müslüman bir adamı azat ederse, Allah azad etmiş olduğu o adamın kemiklerinden her birine karşılık azat eden kişinin kemiklerinden birini cehennem ateşinden korur" buyurduğunu işittim.

 

Yine: ''Herhangi bir kadın Müslüman bir kadını azat ederse, Allah azad etmiş olduğu o kadının kemiklerinden her birine karşılık azat eden kişinin kemiklerinden birini cehennem ateşinden korur" buyurduğunu işittim.

 

Her iki kanalın lafzı aynıdır.

 

 

 

Ümmü Seleme der ki: Yanımda muhannes biri vardı ve kardeşim Abdullah'a: "Eğer Allah, size Taif'i fethetmeyi nasip ederse sana Gaylan'ın kızını göstereceğim. O (öyle güzel ki) önden dörde, arkadan ise sekize benzer" diyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onun bu dediğini işitince, Ümmü Seleme'ye: ''Böylesi kişiler bir daha yanınıza girmesin" buyurdu.

 

Buhari ve Müslim, Sahih'lerinde başka kanallarla Hişam'dan rivayet etmişlerdir.

 

 

 

ibn ishak der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında teyzesi Fahite binti Amr bin Aiz'in muhannes azatlısı vardı. Bu kişiye Mati' denilirdi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerinin yanına rahat bir şekilde girip çıkardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kişinin, erkeklerin anladığı şekilde kadınlarla ilgili hususlara akıl erdiremediğini ve kadınlara meyli olmadığını düşünürdü. (Bir gün) onun Halid bin el-Velid'e: "Ey Halid! Eğer Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taif'i fethederse, Badiye binti Gaylan'ı kaçırmamaya bak. O (öyle güzel ki) önden dörde, arkadan ise sekize benzer" dediğini işitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu böyle söylediğini işitince: "Bu pisliğin kendisinden işittiğim şeylere meyli olmadığını sanırdım'' buyurdu. Sonra da hanımlarına: "Bir daha yanınıza girmesin'' buyurdu. Böylece Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evine girmekten men edildi.

 

 

 

Vakıdi, hocalarından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taif kuşatmasında ashabı ile istişare edince Selman el-Farisi: "Ey Allah'ın Resulü! Bana kalırsa onların kalelerine karşı mancınıklar kuralım. Biz iran topraklarında kalelere karşı mancınıklar kurardık. Düşman da bize karşı mancınık kurardı. Biz mancınıklarla düşmanlarımızı vururken onlar da bizi vururdu. Ancak mancınıklar olmasa daha uzun bir süre burada kalırız" dedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emri üzerine Selman el-Farisi kendi eli ile bir mancınık yaptı ve onu Taif kalesine karşı kurdu. Söylenene göre mancınığın başına iki dabbabe (düşmana yaklaşmak için içine girilebilen ağaçtan yapılmış tanka benzer savaş aracı) ile Yezid bin Zem'a geçmiştir. Aynı zamanda bu kişinin Tufayl bin Amr ve Halid bin Said olduğu da söylenmektedir. Sakifliler ateşle kızdırılmış kalın demirler atın ca dabbabeleri yaktı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzüm bağlarının kesilmesini ve yakılmasını emredince, Süfyan bin Abdillah es-Sekafi: "Mallarımızı neden kesmektesiniz? Eğer bize üstün gelecek olursanız onlar sizin olacaktır. Yoksa onları Allah için ve akrabalık hakkın için bırakın" dedi. Böyle deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de onları Allah için ve akrabalık hakkı için bırakıyorum" buyurdu ve bıraktı.

 

Esved bin Mes'ud oğulları, Ebu Süfyan bin Harb ile Muğire bin Şu'be'ye: "Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları Allah için ve akrabalık hakkın için bırakması yönünde konuşturun" deyince, bu ikisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile konuştular ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları bıraktı.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Uyeyne bin Hısn bin Bedr'in Sakif'e Gelmesi ve Onlara Dediğini Yüce Allah'ın Resulü'ne (-sav-) Bildirmesi