DELAİLU NÜBÜVVE |
MEKKE'NİN FETHİ |
Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fetih Yılında Verdiği Hutbenin ve Mekke Konusunda
Verdiği Hükümlerin Kısa Olarak Zikredilmesi
Said bin Ebi Said
el-Makburi'nin bildirdiğine göre Amr bin Said ordusunu Mekke'ye gönderdiği
zaman Ebu Şureyh el-Adevi kendisine şöyle demiştir: Ey komutan! Bana izin ver
de sana, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke fethinin ertesi
gününde yapmış olduğu bir konuşmayı anlatayım. Zira o konuşmayı yaparken
kulaklarım onu duydu, kalbim onu ezberledi ve gözlerim onu gördü. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a hamdü sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
"Allah Mekke'yi haram kıldı, insanlar haram kılmadı. Allah'a ve ahiret
gününe iman eden kimse artık orada kan akıtmasIn, ağaç kesmesin. Eğer bir kimse
Allah ResUlü 'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orada savaşmasInI kendine
ruhsat sayarsa ona: ‘‘Şüphesiz ki Allah onu sadece ResUlü'ne helal kıldı. Size
helal kılmadı’‘ deyin. Allah bana Mekke'yi günün belli bir zamanında helal
kıldı. Bilmiş olun ki dün gibi eski haramlığı tekrar yerine gelmiştir. Sizden
burada hazır bulunan kişi, hazır bulunmayana bunu tebliğ etsin.''
Ravi der ki: Ebu
Şureyh'e: "Amr (bu konuda) sana ne dedi?" denilince, Ebu Şureyh şu
karşılığı verdi: "O bana: ‘‘Ey Ebu Şureyh! Ben bu işi senden daha iyi
bilirim. Orası, isyancıyı, birini öldürüp kaçanı ve bir bozguncuyu
barındırmaz’‘ cevabını verdi."
Buhari, Sahih'de Said
bin Şurahbil kanalıyla Leys'ten ve Müslim ise Kuteybe kanalıyla Leys'ten
rivayet etmiştir.
Ebu Şureyh el-Huzai der
ki: Amr bin Said ordusunu Mekke'ye ibnu'z-Zübeyr ile savaşmaya gönderdiği zaman
yanına geldim ve şöyle dedim: "Bakar mısın! Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) işittiğim bir şeyi sana anlatayım. Zira Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu şeyi orada hazır bulunan kişinin, hazır bulunmayana tebliğ
etmesini emretti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'yi fethettiği
zaman Huzaalılar Hüzeyl kabilesinden bir adamı öldürdü. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe vermek için aramızda kalkıp
şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri yarattığı
günden beri Mekke'yi haram kılmıştır. Kıyamet gününe kadar da haram kalacaktır.
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kişi için orada kan dökmek veya bir
ağacı kesmek helal olmaz. Benden önce hiç kimseye helal olmadığı gibi benden
sonra gelen hiç kimseye de helal olmayacaktır. Allah bana Mekke'yi günün belli
bir zamanında helal kıldı. Bu da Mekkelilere bir gazap olarak böyle oldu.
Bilmiş olun ki dün gibi eski haramlığı tekrar yerine gelmiştir. Sizden burada
hazır bulunan kişi, hazır bulunmayana bunu tebliğ etsin. Size: ‘‘Allah'ın
Resulü orada savaşmıştır'' diyen kimselere: ‘‘Şüphesiz Allah orayı Resulü için
helal kılmıştır. Sizin için ise helal kılmamıştır'' deyin. Ey Huzaalılar
topluluğu! Artık öldürmeyin. Çok zaman da bu (öldürme) olmaktadır. Eğer birini
öldürürseniz diyeti ödersiniz. Şu bulunduğum andan itibaren kim öldürülürse, öldürülenin
ailesi için şu iki şeyden birini tercih etme hakkı vardır. Ya öldürenin kısas
olarak öldürülmesini ya da öldürülenin diyetini ister. ''
Amr bin Said bana:
"Şöyle çekil ey yaşlı! Biz onun haramlığını senden daha iyi biliriz. Orası
kan döken kişiyi, itaat etmeyip asi geleni ve haramlığı men edeni öldürmekten
men etmez" deyince, ona: "Ben orada hazır idim. Sen ise yoktun. Ben
de sana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bizden hazır bulunan
kişinin hazır bulunmayana tebliğ etmemizi emrettiği gibi sana tebliğ ettim.
Artık sen bilirsin" karşılığını verdim.
Ebu Hureyre de bir
sonraki hadiste mana olarak öldürme hakkındaki bu ziyadeyi rivayet etmiştir.
Ebu Hureyre bildiriyor:
Mekke'nin fetih yılında Huzaalılar Leys oğullarından bir adamı Cahiliye
döneminde olan kan davalarından dolayı öldürdü. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp şöyle buyurdu: ''Yüce Allah, Mekke'de
öldürmeyi yasakladı. Fakat Resulü ile müminleri buna muzaffer kılmıştır. Bilmiş
olun ki benden önce hiç kimseye helal kılınmadığı gibi benden sonra da kimseye
helal kılınmayacaktır. Allah bana Mekke'yi günün belli bir zamanında helal
kıldı. Artık bir dikeni ve ağacı kesilmez, bulun tu şey de alınmaz. Ancak kişi
bulun tu şeyi ilan etmek için alabilir. Şu andan itibaren kim öldürülürse,
öldürülenin ailesi için şu iki şeyden birini tercih etme hakkı vardır. Ya
öldürenin kısas olarak öldürülmesini ya da öldürülenin diyetini ister.''
Bunun üzerine Yemen ahalisinden
kendisine Ebu Şah denilen bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bunu bana
yazın" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Şah'a
yazın!" buyurdu. Sonra Kureyş'ten bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın
Resulü! Yalnız izhir otu müstesna!" dedi.
Buhari bunu isnadında
"Abdullah bin Reca der ki" diyerek muallak olarak rivayet etmiştir.
Buhari ve Müslim, Şeyban ve başkası kanalıyla Yahya'dan rivayet etmişlerdir.
ibn Ömer der ki: Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'nin fetih gününde Kabe'nin
merdivenlerinde durup şöyle buyurdu: "(Mekke'nin fethine dair) vaadini
yerine getiren, bunda kuluna yardım edip düşman topluluklarını tek başına
hezimete uğratan Yüce Allah'a hamdolsun. Bilmiş olun ki kırbaçla veya as ayla
bilerek öldürmeye benzeyen hata ile öldürmenin diyeti, kırk tanesi gebe olmak
üzere yüz devedir. Bilmiş olun ki Cahiliyeden kalma bütün üstünlükler, kan
gütme ve mal davaları bugün ayaklarımın altındadır. Ancak hacılara su dağıtma
işi ve perdedarlık yine aynı kişilerde kalacaktır.''
Cabir bildiriyor:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fetih yılında Mekke'de:
"Allah ve Resulü;
içki, ölü hayvan eti, domuz eti ve (altından da olsa) putları satmayı haram
kılmıştır'' buyurduğunu işittim. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Ölü
hayvanın iç yağı hakkında ne dersin? Çünkü iç yağı ile gemiler cilalanır,
deriler yağlanır ve insanlar onunla ışık yakıp aydınlanır" denilince:
"Hayı, ıoda haramdır'' buyurdu. Sonra da: "Allah Yahudileri
kahretsin! Allah iç yağını, haram kıldığı zaman onlar bu yağı erittiler,
sattılar ve parasını yediler'' buyurdu.
Buhari ve Müslim,
Sahih'lerinde Kuteybe'den rivayet etmişlerdir.
Amr bin Şuayb, babası
kanalıyla dedesinden bildirir: Mekke'nin fethi sırasında Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Müslümanlara bir hutbe verdi. Hutbesinde şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Cahiliye döneminde yapılmış olan anlaşmaları İslam daha da
sağlamlaştırmıştır. Ancak artık böylesi anlaşmalar yapılmaz. Müslümanlar
başkalarına karşı tek el gibidirler. Onlardan en alt seviyede olanlar dahi
hepsi adına eman verebilir, en uzaktakileri bile himaye edebilir. Müfrezelere
çıkanlar ele geçirdiklerini geride kalanlarla paylaşmak üzere gönderirler.
Kafir karşılığında (kısas olarak) mümin öldürülemez. Kafirin diyeti müminin diyetinin
yarısı kadardır. Zekatta malı memurun ayağına getirme olmadığı gibi bulunduğu
yerden daha uzağa götürme de yoktur. İnsanların zekatı ancak meskenlerinde
alınır.'' diye seslendi. Sonrasında ravi söz konusu hadisi ve hadiste
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eman vermediği kişileri,
gusletmesini ve kuşluk namazını zikrederek şöyle devam etti: Sonra Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) halka dönüp: "Ne dersiniz ve (size) ne
(yapacağımı) zannedersiniz?" diye sordu. Halk: "Sen cömert olan bir
amcaoğlusun" karşılığını verince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin. O, merhametlilerin
en merhametlisidir.[Yusuf 92] Bilmiş olun ki Cahiliye'den kalma bütün
üstünlükler, kan gütme ve mal davaları bugün şu iki ayağımın altındadır. Ancak
hacılara su dağıtma işi ve perdedarlık yine aynı kişilerde kalacaktır"
buyurdu .
Sonra kan davaları ile
faizin kaldırılmasını ve Mekke'nin haram bölge kılınmasını zikrederek şöyle
devam etti: "Müminler canları konusunda birbirlerine eşittirler.
Diğerlerine karşı da tek el gibidirler. Onlardan en alt seviyede olanlar dahi
hepsi adına eman verebilir, en uzaktakileri bile himaye edebilir. Kafir
karşılığında (kısas olarak) bir mümin öldürülemez. Aynı şekilde anlaşmalı da bu
anlaşma süresince kafir karşılığında öldürülemez. Bir kadın teyzesinin üzerine
kuma gidemediği gibi halasının da üzerine kuma gidemez. Iki günde oruç
tutulmaz. Iki vakitte de namaz kılınmaz. (Ramazan ve Kurban bayramlarında oruç
tutulmaz. Sabah namazından sonra güneş doğana kadar, ikindi namazından sonra da
güneş batana kadar namaz kılınmaz) İki ayrı dinden olan birbirine varis olamaz.
Açık bir delil olmadıkça yemin etmek davalıya düşer."
Bir adam kalkıp:
"Ey Allah'ın Resulü! Müzdelife'de bir adam öldürüldü" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın en azılı
düşmanları birini bu bölgede öldüren, katilinden başkasını öldüren ve
Cahiliye'deki bir davadan dolayı birinin kanını talep eden olmak üzere üç
kişidir" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Ben Cahiliye döneminde
zina ettim" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her
kim sahip olmadığı bir kadın ile veya başkalarının cariyesi ile zina ederse,
sonra ondan çocuğu olduğunu söylerse o iddiası geçerli değildir. Ne o, çocuğa
ne de çocuk kendisine varis olabilir. Lubbeteynden ve tu'mateynden
sakının" buyurdu.
Babama: "Lubbeteyn
nedir?" dediğimde: "Kişinin gökyüzü ile hayası arasında bir örtü
olmadan çömelerek oturmasıdır veya kalçaları açıkta kalacak şekilde peştamal
giymesidir" karşılığını verdi. "Ya tu'mateyn nedir?" dediğimde:
"Kişinin sol eli ile yemesi veya karnı üzeri uzanarak yemesidir"
karşılığını verdi.
Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Hz. Aişe der ki: Fetih gazvesinde hırsızlık
eden kadının durumu Kureyşlileri üzmüş ve: "Bunun hakkında Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile kim konuşacak?" demişlerdi. Bazıları:
"Buna kim cesaret edebilir ki! Bu kişi ancak Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) çok sevdiği Usame bin Zeyd olabilir" deyince, Usame bu
konuyu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile konuştu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın hadlerinden bir had (ceza)
hakkında aracılık mı ediyorsun?" buyurunca, Usame: "Ey Allah'ın Resulü!
Benim için Allah'tan bağışlanma dile" dedi. Yatsı vakti Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp kendisine yaraşır bir şekilde Allah'a
övgüde bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Sizden öncekileri
helak eden şeyı onların aralarından soylu birinin hırsızlık etmesi halinde onu
bırakmaları ve zayıf olan birinin hırsızlık etmesi halinde ona had uygulamaları
idi. Canım elinde olana yemin olsun ki eğer kızım Fatıma hırsızlık edecek
olursa onun da elini keserim." Sonra hırsızlık eden kadının elinin
kesilmesini emretti ve kadının eli kesildi.
Hz. Aişe der ki:
"Sonraları kadın güzel bir şekilde tövbe etti ve evlendi. Bu işten sonra
bana gelir ben de onun ihtiyacını Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bildirirdim."
Buhari, ibn Ebi Üveys
kanalıyla ibn Vehb'den ve Müslim ise Harmele'den rivayet etmiştir.
Hz. Aişe der ki: Utbe
bin Ebi Vakkas kardeşi Sa'd'a: "Zem'a'nın oğlu benim oğlumdur. Onu yanına
al" diye vasiyette bulunmuştu. Fetih yılında Sa'd çocuğu yanına aldı. Abd
bin Zem'a: "Ey Allah'ın Resulü! Bu benim kardeşimdir. Bu, babamın
cariyesinin oğludur" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) çocuğun Abd bin Zem'a'ya verilmesine hükmederek:
"Çocuk kimin
döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için de recmetme ya da
mahrumiyet vardır" buyurdu. Sonra Sevde'ye ona karşı örtünmesini emretti
ve bu çocuk ölene veya Sevde ölene kadar Sevde'yi görmedi.
Buhari, Sahih'de Ka'nebi
ve başkası kanalıyla Malik'ten rivayet etmiştir.
İyas bin Seleme bin
el-Ekva'nın bildirdiğine göre babası şöyle demiştir: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Evtas yılında bize kadın la rla mut'a (nikahı)
için üç gün ruhsat verdi. Sonra da bunu yasakladı.
Müslim, Sahih'de Ebu
Bekr bin Ebi Şey be kanalıyla Yunus bin Muhammed'den rivayet etmiştir. Evtas yılı
ile fetih yılı aynıdır. Bu hadis ile Rebi' bin Sebre'nin hadisi aynıdır.
Amr bin Osman
bildiriyor: Usame bin Zeyd: "Ey Allah'ın Resulü! Yarın Allah kısmet ederse
nereye ineceğiz (konaklayacağız)?" deyince (veya Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) böyle denilince) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Akil
(b. Ebi Talib) bize yer bıraktı mı ki?'' buyurdu. Bu, Fetih zamanında
gerçekleşmiştir.
Sonra da: "Mümin
kişi kafire varis olamaz. Kafir de mümine varis olamaz'' buyurdu. Zem'a
rivayetinde: "Müslüman kişi kafire varis olamaz. Kafir de müslümana varis
olamaz" ibaresi geçmektedir. ibn Ebi Hafsa der ki: Zühri'ye: "Ebu
Talib'e kim varis oldu?" denilince: "Akil ve Talib (varis oldu)"
karşılığını verdi.
Müslim, Sahih'de
Muhammed bin Hatim kanalıyla Ravh'tan rivayet etmiştir ve Buhari ise başka bir
kanalla Muhammed bin Ebi Hafsa'dan rivayet etmiştir Ma'mer, Zühri'den olan
rivayetinde: "Bu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hac yaptığı
zaman gerçekleşti" demiştir.
Ebu Hureyre der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yarın inşaallah içinde
konaklayacağımız yer Kinane oğullarının, küfür üzerine yeminleştikleri vadi
olacaktır'' buyurdu.
Buhari bunu bu şekilde
rivayet etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Fetih
Gününde İnsanların Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Biat Etmesi