DELAİLU NÜBÜVVE |
HAYBER'İN FETHİNDEN SONRA KAZA UMRESİNDEN ÖNCE YAPILAN
MÜFREZELER |
Zatu's-Selasil Gazvesi
Urve ve Musa bin Ukbe
bildiriyor: "Amr bin el-As, Şam'ın üst taraflarındaki Zatu's-Selasil mıntıkasına
Beliy, Sadullah ve bunların çevresinde bulunan Kudaalılarla birlikte savaşa
gitti."
Urve ise rivayetinde:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Beliy ve çevresinde bulunan
Kudaalıları Amr'ın komutasında gönderdi. Beliy, As bin Vail'in dayılarıdır"
der.
Musa bin Ukbe rivayetine
şöyle devam eder: "Amr bin el-As karşılaşacağı düşmanların çokluğundan
endişeye kapılınca takviye kuvvetler göndermesi için Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) haber yolladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk
Muhacirlere çağrı yapınca Ebu Bekr ve Ömer bin el-Hattab, Muhacirlerden seçkin
bir toplulukla çağrıya karşılık verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bu takviye kuvvetinin başına komutan olarak Ebu Ubeyde bin el-Cerrah'ı atadı ve
Amr bin el-As'a yardım için gönderdi."
Urve rivayet ederken:
"O sıralarda Amr, Kudaalılara yakın bir yer olan Sadullah
bölgesindeydi" der.
Musa bin Ukbe rivayetine
şöyle devam eder: Bu takviye kuvvet ulaştığında Amr: "Sizin komutanınız
benim! Zira yardım için Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben haber
yolladım" dedi. Muhacirler: "Sen kendi arkadaşlarının komutanısın!
Biz Muhacirlerin komutanı ise Ebu Ubeyde'dir" karşılığını verdiler. Amr
da: "Siz bana takviye kuvvet olarak gönderildiniz" dedi. Güzel ahlaklı,
yumuşak huylu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çağrısına icabet
etmiş olan Ebu Ubeyde bu durumu görünce: "Biliyor musun ey Amr!
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana söylediği son söz: ‘‘Amr'ın
yanına vardığın zaman birbirinize karşı gelmeyin’‘ şeklindeydi. Sen bana karşı
gelsen de ben sana itaat ederim" dedi. Bu şekilde Ebu Ubeyde komutanlığı
Amr bin el-As'a teslim etti.
Lafız Musa bin Ukbe'nin
lafzıdır. Urve de mana olarak aynısını rivayet etmiştir.
Muhammed bin Abdirrahman
bin Abdillah bin el-Husayn, Beliy ve Uzre bölgelerine yapılan Zatu's-Selasil
gazvesini anlatırken şöyle demiştir:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Arapları İslam'a davet etmek üzere Amr bin el-As'ı gönderdi.
Zira As bin Vail'in annesi Beliy kabilesindendi. Zorlamadan İslam'a girmeleri
için de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara Amr bin el-As'ı
gönderdi. Amr, Cüzam bölgesinde Zatu's-Selasil adlı suyun -Zatu's-Selasil
gazvesi de adını bu sudan almaktadır- yanına ulaşınca korkuya kapıldı ve
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) takviye istedi. Resulullah da
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Ubeyde komutasında, içlerinde Ebu Bekr ve
Ömer'in de bulunduğu ilk Muhacirlerden takviye kuvvet gönderdi. Gönderirken de
Ebu Ubeyde'ye: "İhtilafa düşmeyin!" buyurdu.
Bu şekilde Ebu Ubeyde
yola çıktı. Vardığında Amr ona: "Sen bana yardımcı olarak gönderildin''
dedi. Ebu Ubeyde: "Hayır! Ben geldiğim kişilerin komutanı, sen de başında
olduğun kişilerin komutanısın!" karşılığını verdi. Ebu Ubeyde de yumuşak
huylu ve dünya işlerine önem vermeyen bir kişiydi. Amr: "Aksine sen benim
yardımcımsın!" diye ısrar edince, Ebu Ubeyde: "Ey Amr! Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ‘‘İhtilafa düşmeyin!" buyurmuştu. Sen
bana karşı gelsen de ben sana itaat ederim" karşılığını verdi. Amr:
"Sen benim yardımcımsın! Ben de senin komutanınım!" diye diretince,
Ebu Ubeyde: "Komutanlığı sen al!" dedi. Sonrasında namazı insanlara
komutan olarak Amr bin el-As kıldırdı.
Abdullah bin Bureyde der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Amr bin el-As'ı, içlerinde Ebu
Bekr ve Ömer'in de bulunduğu bir ordunun başında savaşa gönderdi. Savaşılacak
yere vardıklarında Amr kimsenin ateş yakmamasını emretti. Ömer buna kızıp ona karşı
çıkmak istediyse de Ebu Bekr ona engel oldu ve: "Savaş konusundaki bilgisi
dolayısıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu senin komutanın
yaptı" dedi. Bunun üzerine Ömer sakinleşti.
Ebu Ma'şer, hocalarından
birinden bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bazen birini bir
topluluğa, içlerinde kendisinden daha hayırlı biri olmasına rağmen savaş
konusundaki bilgi ve tecrübesi dolayısıyla komutan yapıyorum" buyurdu.
Amr bin el-As der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Zatu's-Selasil'e ordu komutanı
olarak gönderdi. Ordunun içinde Ebu Bekr ve Ömer de vardı. Kendi kendime:
"Yanındaki değerimden dolayı beni Ebu Bekr ve Ömer'e komutan yaptı"
dedim. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip önünde oturdum
ve: "Ey Allah'ın Resulü! insanlardan en çok kimi seviyorsun?" diye
sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aişe'yi!" cevabını
verdi. Ona: "Ailenden kimi sevdiğini sormuyorum" dediğimde,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Aişe'nin) babasını"
karşılığını verdi. "Sonra kimi?" diye sorduğumda: "Ömer'i!"
cevabını verdi. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra
kimi" diye sora sora bir çok kişinin ismini saydı. Bunun üzerine kendi
kendime: "Bir daha sormayacağım" dedim.
Buhari ve Müslim,
Sahih'de rivayet etmişlerdir.
Yezid bin Ruman
bildiriyor: "Ebu Ubeyde takviye kuvvetlerle Amr'ın yanına varınca beş yüz
kişi oldular. Ordu gece gündüz yol alıp Beliy ve Duha bölgelerine geldi.
Müslümanlar hangi bölgeye geldilerse, orada daha önce düşman birliklerinin
toplandığı, ancak Amr'ın geldiğini duyduklarında dağılıp kaçtığı haberini
aldılar. Sonunda Beliy, Uzre ve Belkin bölgelerinin en uç sınırlarına
ulaştılar.
Son olarak sayıları
fazla olmayan bir düşman birliğiyle karşılaştılar. Bir müddet çarpıştıktan
sonra birbirlerine ok atmaya başladılar. O günü Amir bin Rabia isabet eden bir
okla kolundan yaralandı. Müslümanlar topluca üzerlerine saldırıya geçince
düşmanlar dört bir yana dağılıp kaçtı. Amr günler boyu oradaki bütün bölgeleri
dolaştı. Nerede bir düşman teşekkülü olduğunu duysa hemen oraya gidiyordu. Amr
atlı birlikleri gönderiyor, onlar da koyun ve deve sürüleriyle dönüyorlardı.
Elde edilen bu hayvanlardan da kesip yiyorlardı. Ganimet olarak elde edilen de
bundan fazlası olmadı, ellerine taksim edilecek kadar bir ganimet
geçmedi."
Ebu Bekr bin Hazm
anlatıyor: latu's-Selasil gazvesi dönüşü aşırı soğuk bir gecede Amr bin el-As
ihtilam oldu. Arkadaşlarına: "ihtilam oldum ve yıkanmam halinde Vallahi
ölürüm. Ne dersiniz?" diye sordu. Sonra su getirtip abdest aldı ve cinsel
organını yıkadı. Ardından teyemmüm etti. Teyemmümden sonra da onlara namazı
kıldırdı. Ordunun habercisi olarak önden Avf bin Malik gönderildi. Avf
sonrasını şöyle anlatır:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına seher vakti geldiğimde evinde namaz
kılıyordu. Selam verdiğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Avf bin
Malik! Sen misin?’‘ diye sordu. ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Evet, Avf bin Malik'im’‘
dedim. ‘‘Develeri parçalayan kişi mi?’‘ diye sorunca: ‘‘Evet!’‘ dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başka da bir şey demedi. Sonra:
‘‘Haberler nedir?’‘ diye sorunca, seferimiz boyunca olanları, Ebu Ubeyde bin
el-Cerrah ile Amr arasında tartışmayı, Ebu Ubeyde'nin Amr'a itaat etmesini
anlattım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Allah, Ebu Ubeyde bin
el-Cerrah'a merhamet etsin’‘ buyurdu.
Daha sonra Amr'ın cünüp
olmasını, yanında su olmasına rağmen sadece cinsel organını yıkayıp teyemmüm ederek
insanlara namazı kıldırmasını anlattım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) SUSUp bir şey demedi. Amr geldiğinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona bu şekilde namazı kıldırmasını sordu. Amr: ‘‘Seni hakla gönderene
yemin olsun ki yıkansaydım soğuktan ölecektim. Zira böylesine bir soğuk görmüş
değilim. Yüce Allah da: "Kendinizi de öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size
karşı çok merhametlidir"[Nisa 29] buyuruyor’‘ deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü. Bu konuda ona herhangi bir tepki verdiği
de bize ulaşmış değildir."
Amr bin el-As der ki:
Zatu's-Selasil savaşı sırasında aşırı soğuk bir gecede ihtilam oldum. Yıkanmam
halinde ölmekten çekindiğim için de teyemmüm edip arkadaşlarıma sabah namazını
kıldırdım. Dönüşte bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattılar.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Ey Amr! Cünüp iken arkadaşlarına
namaz mı kıldırdın?" buyurunca neden öyle yaptığımı anlattım ve:
"Ayrıca Yüce Allah'ın: ‘‘Kendinizi de öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size
karşı çok merhametlidir’‘[Nisa 29] buyruğunu işittim" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca güldü ve bir şey demedi.
Amr bin el-As'ın
azatlısı Ebu Kays bildiriyor: "Amr bin el-As bir müfrezenin komutanıydı
... " Sonrasında bir öncekinin aynısını nakledip: "Cinsel organını
yıkayıp namaza alır gibi abdestini aldı. Sonra da arkadaşlarına namazı
kıldırdı" der, ancak teyemmüm ettiğini zikretmez.
Ebu Davud der ki:
"Bu kıssa Evzai kanalıyla Hassan bin Atiyye'den rivayet edilirken teyemmüm
ettiği zikredilmiştir."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: