DELAİLU

NÜBÜVVE

HAYBER'İN FETHİNDEN SONRA KAZA UMRESİNDEN ÖNCE YAPILAN MÜFREZELER

 

Hamza bin Abdilmuttalib'in Müslümanların Peşinden Mekke'den Çıkması

 

Bera anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Zilkade ayında umre yapmak istedi, ancak Mekke ahalisi Mekke'ye girmesine izin vermedi. Sonra Mekke'de üç gün kalma üzerine onlarla anlaşma yaptı. Anlaşma metnini yazdıkları zaman da: "Bu, Allah'ın Resulü Muhammed'in kabul ettiği anlaşma metnidir" şeklinde yazılmak istendi, ancak Mekkeliler: "Bunu kabul edemeyiz! Senin Allah'ın Resulü olduğunu kabul etseydik Mekke'ye girmene engel olmazdık. Muhammed bin Abdillah şeklinde yaz" diyerek itiraz ettiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben hem Allah'ın Resulü'yüm, hem de Abdullah'ın oğlu Muhammed'im! Ey Ali ‘‘Allah'ın Resulü Muhammed’‘ ifadesini sil" buyurdu. Hz. Ali: "Vallahi senin adını asla silmem!" karşılığını verdi.

 

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlaşma kağıdını aldı. "Allah'ın Resulü" ifadesi yerine başkasını yazacak kadar da yazmayı iyi bilmiyordu. Sonunda anlaşma metnine: "Bu, Muhammed bin Abdillah'ın kabul ettiği anlaşma metnidir. Buna göre Mekke'ye kılıç dışında silah sokmayacak ve bu kılıçlar da kınında olacaktır. Mekkelilerden kendisiyle birlikte gitmek isteyenlere izin vermeyecek, ashabından da Mekke'de kalmak isteyenlere engel olmayacak" yazıldı.

 

Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'ye girip de anlaşmaya göre kalacağı süre bitince Mekkeliler Hz. Ali'ye gelip: "Arkadaşına söyle de artık buradan çıksın, zira vakit doldu" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den çıkınca Hamza'nın kızı peşlerinden çıktı ve: "Amca! Amca!" diye seslenmeye başladı. Hz. Ali onu elinden tuttu ve Fatıma'ya: "Onu yanında götür" dedi. Hz. Fatıma da kızı yanında taşıdı.

 

Medine'ye geldiklerinde kızın velayetinin kimde olacağı konusunda Hz. Ali, Zeyd ve Cafer anlaşamadılar. Hz. Ali: "Onu ben getirdim ve amcamın da kızıdır" dedi. Cafer: "O hem amcamın kızıdır, hem de teyzesi benimle evlidir" dedi. Zeyd de: "O benim kardeşimin kızıdır" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızın teyzesinde kalmasına hükmetti ve: ''Teyze anne konumundadır" buyurdu. Sonra Hz. Ali'ye: "Sen bendensin, ben de sendenim" buyurdu. Cafer'e: "Hem yaratılış, hem de huyolarak bana benziyorsun" buyurdu. Zeyd'e de: "Sen bizim kardeşimiz ve dostumuzsun" buyurdu.

 

Buhari, Sahih'de Ubeydullah bin Musa'dan rivayet etmiştir.

 

Hani bin Hani ve Hubeyre bin Yerım de Ali bin Ebi Talib'den Hamza'nın kızının kıssasını, anlaşma ve umre bölümünü zikretmeden nakletmişlerdir. Zekeriyya bin Ebi Zaide de Ebu ishak kanalıyla Bera'dan kaza umresi kısmını zikretmiştir. Sonrasında Ebu ishak: "Hani bin Hani ve Hubeyre bin Yerim de Ali bin Ebi Talib'den naklen şöyle anlattılar" demiş ve Hamza'nın kızının kıssasını nakletmiştir. Bu hadisi de Sünen eserinde zikrettim. --- Beyhaki, Sünenü'l-Kübra (8/5-6).

 

 

 

ibn Abbas bildiriyor: Umare binti Hamza bin Abdilmuttalib Mekke'de kalıyordu. Annesi de Selma binti Umeys idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye geldiği zaman, Ali bin Ebi Talib bu kız konusunda onunla konuştu ve: "Amcamızın yetim kızını ne diye müşriklerin arasında bırakıyoruz?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun kızı Mekke'den çıkarmasına karşı çıkmadı.

 

Sonrasında Hz. Ali kızı Mekke'den çıkardı. Medine'ye geldiklerinde Zeyd bin Harise kız konusunda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile konuştu. Zeyd, Hamza'nın vasisi idi ve Muhacirler ile Ensar arasındaki kardeşleşmede Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu Hamza'yla kardeş yapmıştı. Zeyd: "Kız üzerinde benim herkesten çok hakkım var! Zira kardeşimin kızıdır" dedi. Cafer bunu duyunca o da: "Teyze anne gibidir. Kızın teyzesi Esma binti Umeys karım olduğu için onu daha fazla hak ederim" dedi. Hz. Ali de: "Bakıyorum da amcamın kızı konusunda çekişiyorsunuz! Oysa onu müşriklerin içinden çıkaran benim! Akrabalık bağı olarak da ben sizden ona daha yakınım" dedi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aranızda ben hükmederim. Ey Zeyd! Sen ki Allah'ın ve Resulü'nün azatlısısın. Ey Ali! Sen ise benim kardeşim ve dostumsun! Sen de ey Cafer! Huyolarak ta, yaratılış olarak da bana benziyorsun. Kızın teyzesi seninle evli olduğu için onu diğerlerinden daha çok hak edersin. Kadın teyzesinin veya halasının üzerine kuma getirilemez'' buyurdu ve kızın Cafer'de kalmasına hükmetti.

 

 

 

Vakıdi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızın Cafer'de kalmasına hükmedince Cafer sevinçten kalkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafında oynamaya başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Cafer! Bu ne?'' diye sorunca, Cafer: "Ey Allah'ın Resulü! Necaşi birine bir iyilikte bulunduğu zaman sevinçten kalkıp onun etrafında oynardı" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman bu kızla evlen'' buyurunca, Cafer: "Süt kardeşimin kızıdır'' dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Seleme bin Ebi Seleme ile evlendirdi. Bundan dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Acaba bununla Seleme'ye gereken karşılığı verebildim mi?'' derdi .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İbn Ebi'l-Avca es-Sülemi'nin Süleym Oğulları Üzerine Düzenlediği Müfreze