DELAİLU

NÜBÜVVE

HAYBER SAVAŞINA DAİR

BÖLÜMLER

 

Ebu Katade el-Ensari'nin Matarası Kıssası, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Geride Kalan Ashabının Ebu Bekr ve Ömer'e İtaat Etmeleri Halinde Doğru Yolu Bulacaklarını Söylemesi, Bu Olaylarda Peygamberliğe Dair İşaretler

 

Ebu Katade anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere bir konuşma yaptı ve: "Bugün öğleden sonrası ile gece boyu yol aldıktan sonra inşaallah yarın suya varacaksınız!" buyurdu. Bunun üzerine insanlar yola düştüler. Kimse kimseye dönüp de bakmıyordu. Ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında yol alıyordum. Gece yarısı olduğunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uykusu bastırdı ve devesi üzerinde bir tarafa eğildi. Onu uyandırmadan, devesinin üzerinde dimdik duracak şekilde doğrulttum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine yola devam etti. Gecenin çoğu geçince yine devesinin üzerinden yan tarafa doğru eğilmeye başladı. Devesinin üzerinde dimdik duruncaya kadar ve uyandırmadan onu tekrar doğrulttum.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar yola devam etti. Seher vakti olduğu zaman bu kez öncekilerden daha fazla yan tarafa eğildi ve neredeyse düşecekti. Gelip doğrulttum. Başını kaldırıp: "Sen kimsin?" diye sordu. "Ebu Katade" dedim. "Ne zamandan beri yanımdasın?" diye sorunca: "Geceden beri yanındayım" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Resulü'nü koruduğun gibi Allah da seni korusun" buyurdu. Sonra: "İnsanların gözünden kaybolduk mu dersin?" dedi ve: ''Kimseleri görüyor musun?" diye sordu. Ben: "işte bir yolcu! işte bir yolcu daha!" demeye başladım. Bu şekilde yedi kişi bir arada toplanana kadar saydım. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yoldan çıktı ve uyumak için başını koyarken: ''Dikkat edin de sabah namazını kaçırmayalım" buyurdu.

 

Sabah ilk uyanan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oldu ve güneş de sırtına vuruyordu. Telaş içinde bizler de kalktık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bineklerinize binin!" buyurunca bindik ve yola koyulduk. Güneş yükselince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mola verdi. Bende olan ve içinde az bir şey su bulunan matarayı abdest almak için istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o suyla hafif bir abdest aldı. Kabın içinde az bir su kalmıştı. Sonra bana: "Bu su kabını muhafaza et zira, ondan yana bazı şeyler olacaktır!" buyurdu.

 

Sonra Bilal, namaz için ezan okudu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki rekat namaz kıldıktan sonra her zaman yaptığı şekilde sabah namazını kıldırdı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola koyulmak için bineğine binince biz de bindik. Aramızda, namaza karşı işlediğimiz kusurun kefareti nasıl olacak, diye fısıldaşmaya başladık: "Ne fısıldaşıyorsunuz?" diye sorunca, biz: "Ey Allah'ın Resulü! Namaz konusunda kusur ettik" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben sizin için örnek değil miyim?" buyurdu ve şöyle devam etti: "Uykudayken kusur olmaz. Asıl kusur diğer bir namazın vakti gelene kadar namazı kılmamaktır. Uyuyakalıp da namazını kılamayan kişi uyanınca bu namazı kılsın. Diğer gün ise namazı vaktinde kılsın. "

 

Sonra: "Diğerleri sizce ne yapıyor?" diye sordu ve yaptıklarını şöyle anlattı: "Sabah olunca onlar peygamberlerini aralarında göremediler İçlerinden Ebu Bekr ve Ömer: ‘‘Resulullah henüz arkadan geliyor. Zira sizi arkada bırakıp gidecek değil’‘ dedi. Bazıları ise: ‘‘Resulullah önümüzde gitti’‘ karşılığını verdi. Şayet Ebu Bekr ile Ömer'e uyarlarsa doğru yolu bulurlar. "

 

Onlara yetiştiğimizde gün ilerlemiş, her şeyin gölgesi dibine vurmuştu.

 

Yanlarına vardığımızda: "Ey Allah'ın Resulü! Susuzluktan helak olduk!" demeye başladılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizler helak olmazsınız!" karşılığını verdi. Sonra: "Bana tasımı getirin!" buyurdu. Sonra da benim su mataramı getirmemi istedi. Getirdiğimde kendisi su döküyor, ben de insanlara içiriyordum. insanlar mataranın içinde su olduğunu görünce hemen üzerine üşüştüler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Birbirinize saygı gösterin! Hepiniz bu sudan içeceksiniz" buyurdu. Onlar da denileni yaptılar.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su döküyor, ben de onlara içiriyordum. Nihayet benim ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışında su içmeyen kalmadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su döküp bana: ''İç!'' buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Sen içmeden ben içmem!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanlara su ikram eden kişi en son içer'' buyurunca alıp içtim. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içti. insanlar suya kanmış bir şekilde yanımıza gelmeye başladılar.

 

Abdullah bin Rebah der ki: Merkez camiinde ben bu hadisi rivayet ederken imran bin Husayn bana: "Ey genç! Neler dediğine dikkat et! Zira o geceki yolculardan biri de bendim" dedi. Ona: "Ey Ebu Nüceyd! Sen bu hadisi daha iyi biliyorsun, o zaman sen anlat" dediğimde: "Sen kimlerdensin?" diye sordu. "Ensar'dan biriyim" karşılığını verdiğimde: "Siz hadis konusunda daha bilgilisiniz. Hadisi sen anlat" dedi. Bitirdiğimde imran: "O geceye ben de şahit oldum ve bu olayı benim gibi aklında tutan kişilerin olduğunu düşünmüyordum" dedi.

 

Müslim, Sahih'de Şeyban bin Ferruh kanalıyla Süleyman bin el-Muğire'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Ebu Katade anlatıyor: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir orduyla yola çıktı. Yolun bir yerinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihtiyacını görmek için geride kaldı. Ben de yanıma mataramı alıp geride kaldım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihtiyacını giderdikten sonra yanıma geldi. Mataramdan döktüğüm suyla abdest aldı. Sonra bana: "Bu kalan suyu sakla, zira önemli bir şeye sebep olacak'' buyurdu.

 

Ordunun geri kalan kısmı ise yoluna devam etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şayet Ebu Bekr ve Ömer'in sözünü dinlerlerse zahmetten kurtulmuş olurlar. Dinlemezlerse de kendilerini sıkıntıya sokmuş olurlar" buyurdu. Zira o sırada Ebu Bekr ve Ömer, su kaynağına ulaşana kadar mola verilmemesi yönünde görüş bildirmişti. Diğerleri ise: "Mola verip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelene kadar bekleyelim" demişti. Sonunda da mola vermişlerdi.

 

Öğle sıcağında yanlarına vardığımızda susuzluktan helak olmuşlardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mataramı isteyince getirdim. Açıp onlara su dökmeye başladı. Döktüğü bu suyla herkes kanana kadar su içti, abdestlerini alıp kaplarını da doldurdu. En son Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Henüz su almayan kaldı mı?'' diye sormaya başladı. Herkes su ihtiyacını giderdikten sonra mataradaki suyun aynıyla durduğunu düşünüyordum. O zaman orada yetmiş iki kişiydik.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Nadir, Kurayza ve Hayber Fetihlerinden Sonra Medine'ye Dönen Muhacirlerin Daha Önce Yardım Olarak Aldıkları Şeyleri Ensar'a Geri Vermesi