DELAİLU

NÜBÜVVE

HUDEYBİYE UMRESİ

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye'deyken Osman bin Affan'ı Mekke'ye Göndermesi ve Ashabını Biata Davet Etmesi

 

Ebu'l-Esved'in bildirdiğine göre Urve bin ez-Zübeyr, Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye'de konaklamasını anlatırken şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hudeybiye'de konaklayınca, Kureyşliler bu kadar yakınlarına gelmesinden dolayı korkuya kapıldılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birini onlara göndermek istedi ve bunun için Ömer bin elHattab'ı çağırdı. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Ben gidersem hayatımdan yana güvende olamam. Zira Kureyşliler bana zarar verecek olsa Ka'b oğullarından kimse bana arka çıkmaz. Ama Osman bin Affan'ı gönderebilirsin. Akrabalarının çoğu orada ve istediğin şeyi onlara ulaştırabilir" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Osman bin Affan'ı çağırttı. Onu Kureyşlilere gönderirken: ''Onlara savaş için gelmediğimizi, sadece Kabe'yi ziyaret için geldiğimizi söyle. Onları İslam'a da davet et'' buyurdu. Bunun yanında Mekke'de bulunan erkek ve kadın müminlere de uğramasını, onlara fethin müjdesini vermesini, Yüce Allah'ın dinini Mekke'de üstün getirmesinin yakın olduğunu ve artık kimsenin imanını gizlemesine gerek kalmayacağını söylemesini istedi.

Osman, Beldah'ta Kureyşlilerle karşılaşınca ona: "Nereye?" diye sordular.

Osman: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni, sizleri Allah'a ve İslam'a davet etmem için yolladı. Savaş için gelmediğini sadece umre yapmak istediğini de bildirmemi istedi" dedi. Osman, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrettiği gibi onlara davette bulundu. Onlar: "Diyeceklerini dinledik, işine gidebilirsin" dediler. Aban bin Said bin el-As ise kalkıp onu hoş bir şekilde karşıladı. Ona kendi atını hazırladı. Himayesine alıp Mekke'ye ulaşana kadar atının arkasına bindirdi.

 

Sonrasında Kureyşliler Budeyl bin Verka el-Huzai'yi, sonra Kinane oğullarının kardeşlerinden birini, sonra da Urve bin Mes'ud es-Sekafi'yi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiler ...

 

Ravi bunların dedikleri ile kendilerine verilen cevapları zikrettikten sonra şöyle devam eder: Sonrasında Urve, Kureyşlilerin yanına döndü ve: "Adam arkadaşlarıyla birlikte sadece umre yapmak için gelmiş. izin verin de Kabe'yi tavaf etsinler" dedi. Ancak Kureyşliler Urve'ye söverek karşılık verdiler. Sonra Kureyşliler anlaşma yapmak üzere Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Süheyl bin Amr'ı, Huvaytib bin Abdiluzza'yı ve Mikraz bin Hafs'ı gönderdiler. Bunlar gidip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlaşma ve uzlaşma teklif ettiler.

 

Bu görüşmeler sonucu anlaşma şartları henüz belli olmamasına rağmen taraflar birbirlerine karşı yumuşadı. Her bir taraf karşı taraftan yana kendini güvende saydı ve herhangi bir korku taşımadan bazı Müslümanlar müşriklerin arasına karıştı. Zira her iki taraf da anlaşmanın olmasını bekliyordu. O arada taraflardan biri diğer taraftan birine bir ok attı. Bu şekilde çıkan kargaşada birbirlerine ok ve mızraklarla saldırdılar ve bağrışlar koptu. Müslümanlar yanlarında bulunan Süheyl bin Amr ve diğer müşrikleri rehin alınca, müşrikler de Osman bin Affan ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından onunla beraber gelenleri rehin aldılar.

 

Orada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanları biata çağırdı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) münadisi: "Herkes duysun ki Ruhu'l-Kudüs, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indi ve herkesin ona biat etmesini emretti. Bunun için Allah adına gelip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat edin!" diye seslenince bütün Müslümanlar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına koşuştular. O sırada Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ağacın altında bulunuyordu. Oradaki bütün Müslümanlar asla kaçmayacaklarına dair Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettiler. Yüce Allah müşriklerin kalplerine korku salınca da ellerinde rehin olarak tuttukları Müslümanları serbest bıraktılar ve Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlaşma yapmaya davet ettiler.

 

Sonrasında ravi anlaşmanın nasıl yapıldığını ve niyet edilen umreden vazgeçmelerini zikredip şöyle devam eder: Osman bin Affan henüz Mekke'den dönmeden ve Müslümanlar Hudeybiye'de iken: "Osman gidip Kabe'yi tavaf edebildi" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bizler burada bu şekilde tutulmuşken onun Kabe'yi tavaf edeceğini zannetmiyonım'' buyurdu. Müslümanlar: "Ey Allah'ın Resulü! imkanı varken neden tavaf etmesin?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bizimle birlikte olmadıktan sonra tavaf edeceğini zannetmiyorum'' buyurdu.

 

Ardından Osman yanlarına geldi. Ona: "Ey Ebu Abdillah! Kabe'yi tavaftan mı geliyorsun?" diye sorunca, Osman: "Hakkımda suizanda bulunmuşsunuz! Canım elinde olana yemin olsun ki orada bir sene kalsam dahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye'de durduktan sonra ve onunla birlikte olmadıktan sonra tavaf etmem. Kureyşliler tavaf etmemi istediler, ancak ben kabul etmedim" karşılığını verdi. Bunun üzerine Müslümanlar:

 

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ı bizden daha iyi biliyor ve bizden daha fazla hüsnü zanda bulunuyor" dediler. --- Bakın: Salihi, es-Siretu'ş-Şamiyye (5/77).

 

 

 

Abdullah bin Ebi Bekr bin Hazm bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Osman'ın öldürüldüğü söylenince: "Şayet onu öldürmüşlerse onlarla savaşacağım!'' buyurdu. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanları kendisine biat etmeye çağırdı. Müslümanlar savaşmak ve savaştan kaçmamak üzere ona biat ettiler.

 

 

 

ibn ishak der ki: Hz. Osman'ın ailesinden birisinin bize anlattığına göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat esnasında bir eliyle diğerine vurmuş ve: "Şayet Osman hala yaşıyorsa bu el benim elim, diğeri de Osman'ın elidir" buyurmuştur. Daha sonra Osman'ın öldürülme haberinin yalan olduğunu öğrenmişler ve Osman geri dönmüştür. Böylece orada bulunan müslümanlardan Seleme oğullarına mensup Cedd bin Kays dışında Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biattan geri kalmış hiç kimse yoktur.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: "Vallahi! Osman döndüğünde insanların ilgisinden korunmak için neredeyse Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin ayağına yapışmasını hala görür gibiyim."

 

 

 

Ebu'z-Zübeyr bildiriyor: Cabir bin Abdillah'ın: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölüm üzerine değil, savaştan kaçmama üzerine biat etmiştikıl dediğini işittim.

 

 

 

Yine aynı isnadla Cabir bin Abdillah'ın: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanları biata davet edince bizden Cedd bin Kays adlı bir adamı devesinin altında saklanırken bulduk" dediğini işitmiştir.

 

 

 

ilk hadisi Müslim, Sahih'de Ebu Bekr bin Ebi Şeybe ve başkası kanalıyla Süfyan'dan rivayet etmiştir. ikincisi hadisi de ibn Cüreyc kanalıyla Ebu'z-Zübeyr'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Cabir der ki: "Hudeybiye'de bin dört yüz kişiydik. Hepimiz Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Semure denilen bir ağacın altında biat ettik. Ömer de onun elinden tutuyordu. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölüm üzerine değil, savaştan kaçmamak üzere biat ettik."

 

Müslim, Sahih'de rivayet etmiştir.

 

 

 

Cabir der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölüm üzerine değil, savaştan kaçmamak üzerine biat ettik."

 

 

 

Ma'kil bin Yesar der ki: "(Hudeybiye'de) ağacın altında Müslümanlar Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ederken ben de bulundum. Biat esnasında ağacın dallarından birini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başına değmesin diye tutup kaldırmıştım. O zamanlar bin dört yüz kişiydik. Orada Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölüm üzerine değil, savaştan kaçmamak üzerine bi at ettik."

 

Müslim, Sahih'de Yahya bin Yahya'dan rivayet etmiştir.

 

 

 

Şa'bi der ki: (Hudeybiye'de) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanları biata çağırdığı zaman yanına ilk ulaşan kişi Ebu Sinan el-Esedi oldu. Ebu Sinan, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Elini uzat sana biat edeyim" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne üzerine biat edeceksin?'' diye sorunca, Ebu Sinan: "istediğin şey ne ise onun üzerine" karşılığını verdi.

 

 

 

Yezid bin Ebi Ubeyd bildiriyor: Seleme bin el-Ekva': "O ağacın altında Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettim" dedi. Ona: "Ey Ebu Müslim! O günü Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne üzerine biat ediyordunuz?" diye sorduğumda:

"Ölüm üzerine" dedi.

 

Buhari rivayet etmiştir.

 

 

 

Yezid bin Ebi Ubeyd bildiriyor: Seleme bin el-Ekva' şöyle dedi: "Hudeybiye'de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettikten sonra bir kenara çekildim. Az bir zaman geçtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Ey Seleme! Sen biat etmeyecek misin?’‘ buyurunca, ben: ‘‘Biat etmiştim’‘ dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Tekrar biat et’‘ buyurunca yaklaşıp yine biat ettim."

 

Seleme'ye: "Ey Seleme! Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne üzerine biat ettin?" diye sorduğumda: "Ölüm üzerine" dedi.

 

Buhari, Sahih'de Ebu Asım'dan ve Müslim başka bir kanalla Yezid bin Ebi Ubeyd'den rivayet etmiştir.

 

 

 

iyas bin Seleme, babasından bildiriyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber Hudeybiye'ye geldik. Bin dört yüz kişiydik. Kuyunun yanında elli koyun bulunuyordu ve kuyunun suyu bu elli koyuna bile yetmiyordu. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kuyunun kenarına oturdu ve dua etti veya kuyuya doğru tükürdü. Ardından kuyunun suyu coştu. Hem biz su içtik, hem de hayvanlarımıza içirdik. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağacın altında bizi biat etmeye çağırdı. insanlardan ilk ben ona biat ettim. Sonra teker teker diğer insanlar da biat etmeye başladılar. Biatta insanların yarısına ulaştığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Seleme! Sen de biat et'' buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Ben herkesten önce sana biat etmiştim" dediğimde: ''Tekrar biat et" buyurdu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni silahsız gördüğünde de bana deriden bir kalkan verdi. Sonra biat almaya devam etti. Biat almada insanların sonlarına doğru ulaştığında: ''Ey Seleme! Bana biat etmeyecek misin?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Cemaatin başında ve ortasında sana biat etmiştim" dediğimde: ''Tekrar biat et" buyurdu. Ben de ona üçüncü kez biat ettim. Sonra bana: ''Ey Seleme! Sana verdiğim kalkan nerede?" diye sordu. Ben:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Amcam Amir'e rastladım, silahsızdı. Kalkanı ona verdim" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve: ''Sen zamanında: ‘‘Allahım! Bana kendi canımdan daha sevimli olan bir dost ver’‘ diyen ilk kişi gibisin'' buyurdu.

 

Sonra müşrikler bizlerle barış yapmak için elçiler gönderdiler. Hatta birbirimize gidip barıştık. Ben Talha bin Ubeydillah'a hizmet ediyordum. Atını sular, kaşağılardım. Ona hizmet eder ve yemeğinden yerdim. Malımı ve ailemi bırakarak Yüce Allah ve Resulüne hicret etmiştim. Mekke ahalisi ile barış yapıp birbirimize karıştığımızda bir ağacın dibine geldim. Dikenlerini temizleyip gövdesine yaslandım. Yanıma Mekke müşriklerinden dört adam geldi ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında kötü sözler söylemeye başladılar. Onlara kızıp başka ağacın dibine gittim. Onlar da silahlarını asıp bir ağaca yaslandılar.

 

Onlar bu durumdayken vadinin aşağısından biri: "Yetişin ey Muhacirler ibn Züneym öldürüldü!" diye bağırmaya başladı. Bunun üzerine kılıcımı kuşandım ve o dört kişinin üzerine gittim. Onlar öylece uyurken ben silahlarını alıp elimde deste yaptım. Sonra onlara: "Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünü şereflendirene yemin olsun ki içinizden başını kaldıranın kafasını keserim!" dedim. Sonra onları önüme katıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim. Amcam Amir de yiyecek yüklü atı üzerinde, Abalat'tan Mikraz adında birini önüne katmış getiriyordu. Bu şekilde müşriklerden yetmiş kişiyle Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde durduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara baktıktan sonra: ''Bırakın onları! Alçaklığın başı da, sonu da onların olsun!" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları bu şekilde affedince Yüce Allah: "Sizi onlara üstün kıldıktan sonra, Mekke bölgesinde, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan geri tutan, savaşı önleyen O'dur. Allah yaptıklarınızı görendir"[Fetih 24] ayetini indirdi.

 

Müslim, Sahih'de ishak bin İbrahim'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Enes der ki: (Hudeybiye'deyken) Mekke ahalisinden bazı adamlar Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldürmek için Ten'im dağı taraflarından Müslümanların üzerine indiler. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) herhangi bir çarpışma olmadan onları yakaladı. Sonra onları affedip serbest bıraktı. Bunun üzerine Yüce Allah: "Sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke'nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çeken O'dur"[Fetih 24] ayetini indirdi.

 

Ravi Hammad der ki: Bunu Kelbı'ye zikrettiğimde: "Öyle oldu" dedi.

 

Müslim başka bir kanalla Hammad'dan rivayet etmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Ağaç Altında Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Biat Edenlerin Fazileti