DELAİLU

NÜBÜVVE

HENDEK -AHZAB- SAVAŞINA

DAİR BÖLÜMLER

 

Yaralanan Sa'd bin Muaz'ın Duası, Yüce Allah'ın Bu Duasına İcabet Etmesi ve Bu Yöndeki Kerameti

 

Hz. Aişe der ki: Hendek savaşında Sa'd, Kureyş'ten Habban bin Araka adında bir adamın attığı okla kol damarından yaralandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tedavisiyle yakından ilgilenmek ve onu sık sık ziyaret etmek için Mescid'de ona bir çadır kurdu.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hendek savaşından dönünce silahlarını çıkarıp yıkandı. O esnada Cebrail geldi. Başındaki tozları silkeleyerek:

 

"Silahlarını bıraktın mı? Vallahi biz henüz bırakmış değiliz!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Nereye?" diye sorunca, Cebrail: "Şu tarafa" diyerek Kurayza oğulları tarafına işaret etti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kurayza oğulları üzerine yürüdü.

 

Kurayza oğulları Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vereceği hükme razı olup teslim oldu. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hüküm verme işini Sa'd'a devretti. Sa'd: "Savaşçılarının öldürülmesine, çoluk çocuklarının esir alınmasına ve mallarının paylaştırılmasına hükmediyorum" dedi. Babamın bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd'ın verdiği bu hükmü duyunca: "Onlar hakkında Allah'ın verdiği hükmü verdin" buyurmuştur.

 

 

 

Hz. Aişe bildiriyor: Sa'd, yarası kabuk bağladığı zaman: "Allahım! Sen de biliyorsun ki senin yolunda en çok onlarla (Kureyş'le) savaşmayı istiyordum. Zira onlar Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yalanlayıp, yurdundan çıkardılar. Allahım! Zannedersem onlarla aramızdaki savaşı bitirdin. Eğer Kureyşlilerle yine bir savaşımız olacaksa onlara karşı savaşmam için beni yaşat. Yok eğer onlarla savaşımızı bitirdiysen şu yaramı patlat ve ölümümü bundan kıl!" dedi.

 

Bu duasının ardından aynı gece yarası patladı. Sa'd'ın kanı, Mescid'de diğer çadırda bulunan Gifar oğullarına doğru sızınca ürktüler ve: "Ey çadır sahipleri! Sizden bize doğru gelen bu şey de ne?" dediler. Baktıklarında Sa'd'ın yarasından kanların aktığını gördüler. Sa'd da bundan dolayı öldü.

 

Buhari, Sahih'de Zekeriyya bin Yahya kanalıyla Abdullah bin Nümeyr'den ve Müslim ise Ebu Kureyb kanalıyla Abdullah'tan rivayet etmiştir.

 

 

 

Muhammed bin ishak bin Yesar bunu Asım bin Ömer bin Katade'den rivayet ederken, Sa'd'ın duasında: "Yok eğer onlarla savaşımızı bitirdiysen şahadetimi şu yaradan kıl ve Kurayza oğullarından yana içimi rahatlatmadan canımı alma" dediğini zikreder.

 

 

 

Cabir der ki: Hendek savaşında Sa'd bin Muaz'ın, koluna isabet eden bir okla damarlarından biri kesildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yarasını ateşle dağlayınca kolu şişti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bırakınca kan tekrar akmaya başladı. Bir daha dağlayınca kolu yine şişti. Sa'd bunu görünce:

 

"Allahım! Kurayza oğullarına karşı beni sevindirmeden canımı alma!" diye dua etti. Bu duayı edince kanı durdu. Kurayza oğulları teslim olup Sa'd bin Muaz'ın hükmüne razı oluncaya kadar da tek damla kanı akmadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd'a hüküm vermesi için haber gönderince Sa'd, erkeklerinin öldürülmesi, çocukları ile kadınlarının ise Müslümanların ihtiyaçları için sağ bırakılmaları yönünde hüküm verdi. Bu hükmü üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd'a: "Onlar hakkında Yüce Allah'ın hükmüne uygun hüküm verdin'' buyurdu. Kurayza oğulları dört yüz kişilerdi. Öldürülme işleri bitince Sa'd'ın damarı tekrar patladı ve bundan dolayı da öldü. --- Tirmizi, siyer (1582) ve Ahmed, Müsned (3/350).

 

 

 

ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd bin Muaz için: "Ölümüne Arş'ın sarsıldığı ve cenazesine yetmiş bin meleğin katıldığı bu adam kabrinde bir defa sıkıldı, ardından yeri genişletildi'' buyurdu.

 

 

 

Hasan der ki: "Rahman'ın Arş'ı onun (Sa'd bin Muaz'ın) ruhunun gelişinin sevinciyle sarsıldı.''

 

Cabir bin Abdillah der ki: Cebrail, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ölümüne semanın kapılarının açıldığı bu salih adam kim?'' diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp baktığında Sa'd bin Muaz'ın öldüğünü gördü. Defnedilirken de mezarının kenarında oturdu. Otururken iki defa "Sübhanallah!'' deyince oradakiler de Allah'ı tesbih ettiler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahu Ekber! Allahu Ekber!'' deyince oradakiler de tekbir getirdi. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu salih kulun durumuna şaşırdım! Zira kabri onu önce sıktı ve işte şimdi rahat bırakıldı" buyurdu. --- Ahmed, Müsned (3/327).

 

 

 

Muaz bin Rifaa bin Rafi' ez-Zuraki der ki: Kabilemden sorduğum kişilerin bana bildirdiğine göre Cebrail gece yarısı ipek sarık takmış bir şekilde Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Muhammed! Kendisine semanın kapılarının açıldığı ve Arş'ın sallandığı bu ölü kim?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giysisini sürüyerek aceleyle Sa'd bin Muaz'ın yanına gitti. Ancak onun ölmüş olduğunu gördü.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Sa'd bin Muaz kabrine konulduğu zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tesbih etti. Oradaki insanlar da onunla birlikte tesbih ettiler. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekbir getirince oradakiler de tekbir getirdi. "Ey Allah'ın Resulü! Neden tesbih ettin?" diye sorulunca: ''Şu salih kulun durumuna tesbih getirdim. Kabri onu sıkınca Yüce Allah yerini genişletti'' buyurdu.

 

 

 

Umeyye bin Abdillah bildiriyor: Sa'd'ın ailesinden birilerine: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd hakkında neden bu sözü söylediği konusunda size ulaşan herhangi bir bilgi var mı?" diye sorduğumda şöyle dediler: "Bize anlatıldığına göre Resulullah'a da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) neden böyle dediği sorulmuş, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Küçük abdestini bozduktan sonra iyice temizlenmezdi’‘ buyurmuştur."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Sa'lebe Sa'ye, Esid bin Sa'ye ve Esed b, Ubeyd'in Müslüman Olması ve Bu Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler