DELAİLU

NÜBÜVVE

HENDEK -AHZAB- SAVAŞINA

DAİR BÖLÜMLER

 

Hendeği Kazma Sırasında Gerçekleşen (s.a.v.) Peygamberliğine Delalet Eden Mucizeler

 

ibn ishak der ki: Hendeğin kazılması sırasında bazı mucizeler meydana geldi ki, bu mucizelerde, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdike ve nübüvveti tahkike dair alınması gereken ibretler vardı. Bu mucizeleri Müslümanlar açıkça görmüşlerdi.

 

 

 

Cabir bin Abdillah'ın anlattığına göre hendek kazımı sırasında kazma işlemeyen sert bir yere rastladılar. Bu durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdiklerinde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap su getirilmesini emrederek suyun içine tükürdü, sonra dua edip suyu o sert yere serpti. Orada hazır bulunanlardan biri şöyle dedi: "Onu hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, o sert yer yumuşayıp kum haline geldi. Oraya vurulan bir kazma ve kürek boş dönmüyordu."

 

 

 

Cabir bin Abdillah anlatıyor: Hendek günü hendeği kazarken önümüze bir kaya çıkınca: "Ey Allah'ın Resulü! Hendekte bir kaya kütlesi ortaya çıktı" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Üzerine su serpin" buyurdu ve sonra kalkıp oraya geldi. Açlıktan karnına taş bağlamıştı. Balyozu veya külüngü eline alıp, üç kere Besmele çekip kayaya balyozu vurdu. Kaya sanki akıp giden kum haline geldi. Ben Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Eve gitmeme izin versen" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin verdi. Ben eve varıp hanıma: "Yanında yiyecek bir şey var mı?" diye sorunca hanımım: "Bir sa' arpa ve bir oğlak var" cevabını verdi. Arpayı öğütüp yoğurdum, oğlağı boğazlayıp yüzerek bunları hanımıma vererek Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip yanında bir müddet oturdum. Sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Eve gitmeme izin versen" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin verdi. Ben eve gidince ekmeğin ve etin piştiğini gördüm. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönüp: "Yanımızda biraz yiyecek var. Ey Allah'ın Resulü! Ashabından iki kişiyle kalk" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yemek ne kadar?'' diye sorunca: "Bir sa' arpa ve bir oğlak" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bütün müslümanlara: "Kalkın Cabir'in yanına gidelim" deyince müslümanlar kalktılar. Düştüğüm bu duruma çok utanıp: "Bir sa' arpa ve bir oğlak için bütün halkı getirdi" dedim.

 

Sonra hanımımın yanına girip: "Rezil oldum! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bütün orduyu getirdi" deyince: "Yemeğin ne kadar olduğunu sana sordu mu?" dedi. Ben: "Evet" cevabını verince hanımım: "Allah ve Resulü en doğrusunu bilir. Ne kadar yemeğimiz olduğunu kendisine söyledik" dedi. Bu sözüyle hanımım üzüntümü gidermişti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) girip:

''Sen bana yardımcı ol ve etin taksimini de bana bırak" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizzat kendisi eti parçalıyor, ekmeği koparıp dağıtıyordu. Sonra da tencerenin ve tandırın ağzını kapatıyordu. Herkese doyuncaya kadar yemek dağıttı. Geride tandırdaki ekmek ile kazandaki et sanki eksilmemiş gibi dopdolu kaldı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:

"Hem kendin ye, hem başkalarına hediye et" buyurdu. Şimdiye kadar ondan hem kendin yiyor, hem de başkalarına hediye ediyorum.

 

Buhari bunu Sahih'te Hallad bin Yahya kanalıyla Abdulvahid'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Selman der ki: Hendeğin bir tarafını kazarken balyozu çok sert bir yere vurup kırmakta zorlanınca yakınımda olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni görüp hendeğe indi ve külüngü elimden alıp öyle bir darbe indirdi ki, balyozun altından kıvılcım çıktı. Sonra bir daha vurdu, tekrar aynı yerden kıvılcım çıktı. Sonra üçüncüyü indirdi yine kıvılcım çıktı. Ben: "Anam babam feda olsun ey Allah'ın Resulü! Bu parıltı ne?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yoksa gördün mü ey Selman?" karşılığını verdi. Ben: "Evet" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Birinci kıvılcımla Allah bana Yemen'in fethini, ikinci ile Şam ve Mağrib'in fethini, üçüncü ile de Maşrık'ın fethini nasib etti" buyurdu.

 

 

 

ibn ishak der ki: Güvenilirliğinden kuşku duymadığım birinin bana bildirdiğine göre Ebu Hureyre; Hz. Ömer, Hz. Osman ve sonrasında şöyle derdi: "Aklınıza gelen yerleri fethediniz. Ebu Hureyre'nin canı elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, sizin fethettiğiniz ve kıyamet gününe kadar fethedeceğiniz memleketlerin anahtarları mutlaka daha önce Allah tarafından Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verilmiştir."

 

Bu rivayet, Muhammed bin ishak bin Yesar'ın, Selman kıssasından zikrettiğidir. Aynı manada bir rivayet, Muaz bin Ebi'l-Esved kanalıyla Urve'den, Musa bin Ukbe'den rivayet edilmiştir.

 

 

 

Kesir bin Abdillah bin Amr bin Avf el-Müzeni'nin babasından bildirdiğine göre dedesi şöyle dedi: Ahzab yılında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Semur hisarlarından Midad'a kadar uzanan bir çizgi çizip, her on kişiye kırk arşın uzunluğunda yer ayırdı. Ensar ve Muhacirler

Selman'la ilgili tartışıp: "Selman bizdendir" dedi. Muhacirler de: "Selman bizdendir" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Selman bizden, Ehl-i beyt'tendir'' buyurdu. --- Hakim, MÜstedrek (3/598).

 

 

 

Amr bin Avf der ki: Ben, Selman, Huzeyfe bin el-Yeman, Nu'man bin Mukarrin ve Ensar'dan altı kişi kırk arşınlık yeri kazmakla görevlendirilmiştik. Hendeği kazarken sert yuvarlak bir kaya parçası ile karşılaştık ve kazmamız kırıldı. Kayayı yerinden çıkarmamız zorlaşınca Selman, kıldan yapılmış Türk çadırı içinde bulunan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına giderek şöyle dedi:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Babalarımız, analarımız sana feda olsun! Hendeğin içinden, karşımıza ak bir yuvarlak kaya çıktı. Onunla uğraşırken, bütün demir araçlarımız kırıldı, kazmaktan aciz kaldık. Çizmiş olduğun çizgiden sapılacak olan yer yakın olduğuna göre, o kayanın yanından biraz sapıverelim mi, yoksa bu hususta bize vereceğin bir emir var mı? Biz senin çizdiğin çizgiyi aşmak istemiyoruz."

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Selman ile beraber hendeğe inince biz kenara çekildik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Selman'dan balyozu alıp kaya parçasına vurdu ve kaya yarıldı. Ama darbe anında kayadan bir kıvılcım çıkıp bütün Medine'yi aydınlattı. Sanki karanlık gecedeki bir kandili andırıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fetih ve zafer tekbiri getirince Müslümanlar da tekbir getirdiler. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikinci darbeyi vurunca kayadan bir kıvılcım çıkıp bütün Medine'yi aydınlattı. Sanki karanlık gecedeki bir kandili andırıyordu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fetih tekbiri getirince Müslümanlar da tekbir getirdiler. Sonra üçüncü darbeyi vurunca kayadan bir kıvılcım çıkıp bütün Medine'yi aydınlattı. Sanki karanlık gecedeki bir kandili andırıyordu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fetih tekbiri getirince Müslümanlar da tekbir getirdiler.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Selman'ın elinden tutup hendekten çıktı.

 

Selman: "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Ben şimdiye kadar hiç görmediğim şeyi gördüm" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilere dönüp: "Selman'ın söylediği şeyi gördünüz mü?'' buyurdu. Sahabe: "Evet ey Allah'ın Resulü! Anamız babamız sana feda olsun. Kayaya vurduğunda ondan dalga gibi şimşek çaktığını biz de gördük. Sen tekbir getirdin, biz de tekbir getirdik. Biz bu ışık parıltısından başka bir şey görmedik" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Doğru söylediniz. Kayaya ilk darbeyi indirdiğim zaman çıkan, sizin de gördüğünüz kıvılcım, bana Hire şehrinin köşklerini ve Kisra 'nın şehirlerini aydınlattı da, onlar bana köpeğin altlı üstlü yan dişleri gibi göründü! Cibril de, ümmetimin oralara hakim olacaklarını haber verdi. Kayaya ikinci darbeyi indirdiğim zaman çıkan, sizin görmüş olduğunuz kıvılcım, bana Rum ülkesinin kızıl köşklerini, saraylarını aydınlattı da, onlar bana köpeğin altlı üstlü yan dişleri gibi gözüktüler. Cibril de, ümmetimin oralara hakim olacaklarını bana haber verdi. Sonra, kayaya üçüncü darbeyi indirdiğim zaman, sizin de görmüş olduğunuz kıvılcım, bana San 'a diyarının köşklerini, saraylarını aydınlattı da, onlar bana köpeğin altlı üstlü yan dişleri gibi gözüktüler. Cibril de, ümmetimin oralara hakim olacaklarını bana haber verdi. Sevininiz ki; zafere nail olacaksınız. Sevininiz ki; zafere nail olacaksınız. Sevininiz ki; zafere nail olacaksınız. "

 

Bu yardım vaadi kendilerine müjdelenince, Müslümanlar: "Allah'a hamd olsun ki, O, vaadinde sadıktır. Kuşatıldıktan sonra yardıma nail olacağımızı bize vaad ediyor" dediler. Düşmanlar muhasarayı bırakıp gidince müslümanlar: "işte bu, Yüce Allah'ın ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vaad ettiğidir" deyip sevindiler ve bu onların imanını arttırdı. Münafıklar ise şöyle dediler: "Hayret edilecek bir şey! Siz hendek kazarken ve dışarıya çıkamazken size boş vaatlerde bulunuyor ve Yesrib'den, Hire köşklerini ve Kisra'nın şehirlerini gördüğünü, onları fethedeceğinizi söylüyor." Bunun üzerine: "ikiyüzlüler ve kalplerinde hastalık olanlar: ‘‘Allah ve Peygamberi bize sadece kuru vaatlerde bulundular’‘ diyorlardı"[Ahzab 12] ayeti nazil oldu.

 

 

 

Bera bin Azib el-Ensari anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hendek kazmamızı emretti. Biz hendeği kazarken, karşımıza kazmaların işlemediği bir kaya çıktı. Durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip üzerindeki elbiseyi bir kenara bıraktıktan sonra hendeğe inerek kazmayı aldı ve: ''Bismillah" deyip bir darbe indirdi. Kayanın üçte biri kırıldı. Sonra şöyle buyurdu: "Allahu ekber. Bana Şam diyarının anahtarları verildi. Allah'a yemin ederim, ben şu anda bu bulunduğum yerden oranın kırmızı tuğlalı saraylarını görmekteyim.'' Sonra bir darbe daha indirdi ve:

 

''Bismillah" dedi. Bir üçte biri daha kırıldı ve arkasından şöyle buyurdu: ''Allahu ekber. Bana Perslerin diyarının anahtarları verildi. Allah'a yemin ederim, Medain'in beyaz sarayını görüyorum.'' Sonra ''Bismillah'' deyip üçüncü darbeyi vurunca, taş parçalandı ve buyurdu ki: ''Allahu ekber. Bana Yemen'in anahtarları verildi. Allah'a yemin ederim San'a'nın kapılarını görüyorum. ''

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hendek Günlerinde Verilen Ziyafetteki Bereket ve Görülen Mucizeler