DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) KATILDIĞI GAZVELER VE GÖNDERDİĞİ ASKERİ BİRLİKLER BÜYÜK BEDİR SAVAŞI

 

Ka'b bin el-EşrePin Öldürülmesi ve Yüce Allah'ın Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanları Onun Şerrinden Koruması

 

Abdullah bin Eb'i Bekir bin Hazm ve Salih bin Eb'i Umame bin Sehl bin Huneyf dediler ki: Bedir savaşından sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye müjdeci olarak iki kişi gönderdi. Medine'nin alt tarafına Zeyd bin Harise'yi, üst tarafına da Abdullah bin Revaha'yı gönderdi. Zeyd bin Harise, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Rukiyye defnedilirken Medine'ye girince Usame'ye: "Baban geldi" denildi. Usame der ki: Babamın yanına geldiğimde halka: "Utbe bin Rabia, Şeybe bin Rabia, Ebu Cehl bin Hişam, Nübeyye, Münebbih ve Umeyye bin Halef öldürüldü" diyerek Kureyş'in ileri gelenlerinin öldürüldüğünü anlatıyordu. Ben: "Bu doğru mu babacığım?" diye sorunca: "Vallahi doğru ey oğul" cevabını verdi. Abdullah bin Revaha da Medine'nin üst tarafında aynı şeyi anlatıyordu. Ka'b bin el-Eşref bunu öğrenince: "Yazık size! Bu doğru mu? Bunlar Arapların kralları ve efendileridir. Hiçbir kralın başına böyle bir şey gelmemiştir" dedi.

 

Sonra Mekke'ye gidip Atike binti Useyd bin Ebi'l-lys'in yanında konakladı.

Atike, Muttalib bin Ebi Vedaa'nın yanındaydı. Ka'b, Kureyş'in ölülerine ağlayıp halkı Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı kışkırtarak şöyle demeye başladı: "Bedir değirmeni Bedr'e katılanları öğüttü Bedir gibisi için gözyaşı akıtıp ağlanır.

İnsanların hayırlıları çadırlarının yanında öldürüldüler Artık kralların da yere serilmesini garipsemeyin Orada nice değerli insan öldürüldü Kaybolanların sığınağı olacak kadar parlak kişiler Yıldızlar cimrileşince onlar cömertti Ağır yükler taşır, liderlik yapıp mallarının dörtte birini alır Bazıları onları kızDirarak zelil düşürdüğünü söyler İbnu'l- Eşref hala çok korkmaktadır Bunları nakleden kişi bir darbeyle serildi Veya kör ve sağır olarak yaşadı Bana Haris bin Hişam'larının İnsanlar arasında birçok güzel şeyler yaptığı Büyük topluluklarla Yesrib'e gideceği Akrabalarını koruyup gözeteceği söylendi Bana söylendiğine göre bütün Beni Kinane Ebu'l-Velid'in öldürülmesine çok üzüldüler."

 

ibn ishak der ki: Ensar'dan bir kadın ibnu'l-Eşref'in söylediklerini işitince şöyle dedi:

 

Bedir halkı için ağlayanlar ağladı Luey bin Galib bunun iki katı ağladı

 

Hassan bin Sabit ise şöyle dedi:

 

Ka'b'ın gözleri ağladı, sonra bir daha ağladı Bundan sonra zelil bir şekilde işitmeden yaşadı.

 

Bedr'in ortasında arkalarından gözyaşı dökülen ölüler gördüm.

ibn ishak der ki: Sonra Ka'b, Medine'ye dönüp Ümmü'l-Fadl hakkında şu şiiri söyledi:

 

Hiçbir hayır bırakmadan mı gidiyorsun Ümmü'l-Padl'ı Harem'de bırakarak.

 

ibn ishak başka bir yerde: "Müslüman kadınlar hakkında şiirler söyledi" demiştir.

 

 

 

Musa bin Ukbe der ki: Ka'b bin el-Eşref, yahudiydi ve Nadir oğullarının ileri gelenlerindendi. Bu kişi Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicvederek ona eziyet etmişti. Ka'b, Bedir'den sonra Kureyşlilere giderek onları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı kışkırttı. Ebu Süfyan: "Allah için söyle; Bizim dinimiz mi Allah'ın daha çok hoşuna gider, yoksa Muhammed ile arkadaşlarının dini mi? Sana göre onlar mı, yoksa biz mi daha doğru yolda ve hakka daha yakınız? Biz iri hörgüçlü develeri kesip insanlara yedirir, onlara su üzerine süt içirir ve rüzgarın savurduğu her şeyi yediririz" dedi. ibnu'l-Eşref: "Siz onlardan daha doğru yoldasınız" karşılığını verdi.

 

Ka'b bin el-Eşref, müşrikleri Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile savaşma konusunda ittifak etmiş bir şekilde oradan ayrıldı ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) düşmanlığını ilan ederek onu hicvetmeye devam etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bizim için, kim İbnu'l-Eşrefin hakkından gelir? Çünkü o bize karşı düşmanlığını ve hicivlerini açığa vurmuş, Kureyş müşriklerine gidip onları bizimle çarpışmaya hazırlamış bulunmaktadır. Bunu, Yüce Allah bana haber verdi" buyurdu. Sonra: "Kendilerine kitap verilmiş olanların, puta ve şeytana kanıp, inkar edenlere: ‘‘Bunlar, inananlardan daha doğru yoldadırlar’‘ dediklerini görmedin mi?"[Nisa 51] ayetini okudu.

 

Allah doğrusunu bilir, bize anlatıldığına göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Dilediğin şeyle beni İbnu'l-Eşreften kurtar" dedi. Muhammed bin Mesleme: "Ey Allah'ın Resulü! Ben onu öldürürüm" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olur'' karşılığını verdi.

 

Muhammed bin Mesleme kalkıp ailesinin yanına giderken mezarlığın yanında Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru gelen Silkan bin Selame ile karşılaştı. Ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ibnu'l-Eşref'i öldürmemi emretti. Cahiliye döneminde sen onun yakın dostuydun. Senden başkasına güvenmez. Onu öldürmem için dışarıya çıkar" dedi. Silkan da: "Eğer Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapmamı emrederse yaparım" karşılığını verdi. Muhammed bin Mesleme de onunla Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) döndü ve Silkan "Ey Allah'ın Resulü! Ka'b bin el-Eşref'in öldürülmesini emrettin mi?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet'' cevabını verince Silkan: "Ey Allah'ın Resulü! ibnu'l-Eşref'i ele geçirmek için ona dilediğimi söylememe izin ver" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilediğini söyleyebilirsin'' karşılığını verince Silkan, , Muhammed bin Mesleme, Abbad bin Bişr bin Vakş, Seleme bin Sabit bin Vakş ve Ebu Abs bin Cebr yola çıktılar. Dolunayın olduğu bir gece hurma kütüklerinin arkasına saklandılar ve Silkan çıkıp: "Ey Ka'b!" diye seslenince, Ka'b: "Sen kimsin?" karşılığını verdi. Silkan: "Ebu Leyla'yım, ey Ebu Naile" dedi. Ka'b'ın künyesi Ebu Naile idi. Hanımı ona: "Dışarıya çıkma, ey Ebu Naile! Çünkü seni öldürecek" deyince, Ka'b: "Kardeşim bana hayırdan başka bir şey getirmez. Delikanlı adam, vurulmaya çağrılsa bile yine gider" dedi.

 

Ka'b çıkıp kapıyı açıp: "Sen kimsin?" diye seslenince Silkan: "Kardeşinim" dedi. Ka'b: "Başını uzat ta göreyim" deyince Silkan başını uzattı ve Ka'b onu tanıyarak yanına geldi. Silkan onu arkadaşlarına doğru götürürken: "Şu arkadaşlarımızla sıkıntı içindeyiz ve bu sebeple geldik. Arpa karşılığında zırhımı sana rehin vermek istiyorum" dedi. Ka'b: "Böyle bir şeyle karşılaşacağınızı sana söylemiştim. Halbuki bizde hurma, arpa ve güzel koku boldur. Geliniz verelim" dedi. Silkan: "Belki de öyle yaparız" deyip elini Ka'b'ın başına değdirip koklayarak: "Şu kokun ne güzel" dedi. Ona güven vermek için bunu bir veya iki defa yaptı. Sonra Silkan onun başını tutunca Allah düşmanı Ka'b bağırmaya başladı. Silkan onu iyice yakaladı ve: "Allah'ın düşmanını öldürün" dedi. Sonunda biri kılıcıyla karnına vurarak onun bağırsaklarını deşti. Kılıçlarıyla Ka'b'a vururlarken yanlışlıkla Abbad bin Bişr'i yüzünden veya ayağından yaraladılar.

 

Sonra hızlı bir şekilde oradan ayrıldılar ve Buas vadisine gelince yaralı olan arkadaşlarının yanlarında olmadığını görüp geri döndüler. Onu vadinin ardında görünce taşıyıp o gece ailesine götürdüler. Allah, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şiirleriyle hicvederek Kureyşlileri müslümanlara karşı kışkırtan Ka'b bin el-Eşref'i bu şekilde öldürdü.

 

Abaye bin Rifaa der ki: Muaviye'nin yanında Ka'b bin el-Eşref'in öldürülmesinden bahsedildiğinde, ibn Yamın: "ihanetle (hileyle) öldürülmüştü" deyince, Muhammed bin Mesleme: "Ey Muaviye! Yanında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihanet ettiği söyleniyor da sen sesini çıkarmıyorsun. Vallahi artık seninle bir çatı altında durmam. Fırsatını bulursam bu adamı da öldürürüm" dedi.

 

Ahmed (Beyhaki) der ki: Ka'b bin el-Eşref'in ahdine sadık kalmaması, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve müslümanları hicvedip düşmanlık etmesi, müşrikleri onların aleyhinde kışkırtması yukarıdaki sözü söyleyeni yalanlamaktadır. Çünkü Ka'b bin el-Eşref, bizzat kendisi müslümanları arkadan vurduğu, ahdine sadık kalmadığı ve küfrüyle beraber düşmanlık ta yaptığı için öldürülmeyi hak etmiştir.

 

 

 

ibn Abbas der ki: Huyey bin Ahtab ile Ka'b bin el-Eşref, Mekke'ye Kureyşlilerin yanına geldiler ve Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı savaşmak üzere onlarla anlaşma yaptılar. Kureyşliler onlara: "Sizler eski ilimleri biliyorsunuz ve bir kitabınız var. Bizim ile Muhammed'in durumunu söyleyin" dediler. Huyey ile Ka'b: "Sizler nasıl birileriniz ve Muhammed nasıl biri?" diye sorunca, Kureyşliler: "Biz en güzel develeri keseriz, su kaynaklarında süt dağıtırız. Esirlerin fidyesini verip kurtarırız, hacılara su dağıtırız ve akrabalık bağlarını gözetiriz" dediler. Huyey ile Ka'b: "Muhammed nasıl biri?" diye sorunca, Kureyşliler: "Muhammed kimsesi olmayan biridir. Akrabaları birbirinden ayırdı, Gifar oğullarından hacıları soyan kişiler kendisine taabi oldu" karşılığını verdiler. Huyey ile Ka'b: "O zaman sizler ondan daha hayırlısınız ve daha doğru yoldasınız" deyince de Yüce Allah: "Kendilerine Kitab'dan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar cibt'e ve tağUta inanıyorlar. İnkar edenler için de, ‘‘Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır’‘" diyorlar"[Nisa 51] ayetini indirdi.

 

Süfyan der ki: Gifar kabilesi, Cahiliye döneminde soygunculuk yaparlardı.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) suikast girişimi yapıldıktan sonra Ka'b bin el-Eşref, Nadir oğullarından ayrılıp Mekkelilere katıldı ve Allah Resulü için: "Onunla ne savaşırım, ne de ona karşı savaşanlara yardım ederim" dedi. Mekke'de ona: "Ey Ka'b! Bizim dinimiz mi daha hayırlıdır yoksa Muhammed ile ona tabi olanların dini mi?" diye sorulunca: "Sizin dininiz daha hayırlıdır. Hem sizin dininiz eski, onun dini ise henüz yenidir" dedi. Bunun üzerine: "Kendilerine Kitab'dan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar cibt'e ve tağuta inanıyorlar. İnkar edenler için de, ‘‘Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır’‘ diyorlar"[Nisa 51] ayeti nazil oldu.

 

Sonra Ka'b bin el-Eşref Medine'ye gelip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) açıkça

düşmanlığını ilan ederek hicvetmeye başladı. ilk olarak ta şu sözleri söyledi:

"Hiçbir hayır bırakmadan mı gidiyorsun Ümmü'l-Fadl'ı Harem'de bırakarak Korkudan sararmış, sıksan suyu çıkar Üzerindeki kına ve ketem boyasından Amir oğullarından bir kadına akıl takıldı Eğer isterse Ka'b'ı bu halden kurtarır Ondan önce doğan bir güneş görmedim Ta ki, karanlık bir gecede bize uğrayana kadar." Yine şöyle dedi:

Bedir değirmeni Bedr'e katılanları öğüttü Bedir gibisi için gözyaşı akıtıp ağlanır.

 

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir toplulukla beraberken: "Kim Ka'b bin el-Eşrefin hakkından gelir? O, şiirleriyle bize eziyet etti ve müşrikleri bize karşı kışkırttı'' buyurdu. Muhammed bin Mesleme: "Ben hakkından gelirim, ey Allah'ın Resulü!" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Olur'' buyurdu. Muhammed kalkıp biraz yürüdükten sonra geri dönüp: "Senin aleyhinde bazı şeyler söylemem gerekecek" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilediğini söyle" buyurdu. Bir veya iki gün sonra Muhammed, bahçesinde olan Ka'b'ın yanına gitti ve: "Ey Ka'b! Bir ihtiyaç için geldim" dedi. Ravi bundan sonra Ka'b'ın öldürülüşüyle ilgili hadisi aktarmıştır.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Ka'b bin elEşrefin hakkından gelir? O, Allah ve ResUlü'ne eziyet etti" buyurunca Muhammed bin Mesleme kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Onu öldürmemi ister misin?" diye sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verince Muhammed: "Senin aleyhinde bazı şeyler söylememe izin ver" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Söyleyebilirsin" buyurdu.

 

Muhammed bin Mesleme, Ka'b'ın yanına gidip: "Bu adam bizden sadaka isteye isteye takatten düşürdü. Bunun için senden ödünç istemeye geldim" dedi. Ka'b: "Vallahi ondan bıkacaksınız" karşılığını verince, Muhammed bin Mesleme: "Biz bir defa ona uyduk. Bir sonuca varmadan onu bırakmak istemiyoruz. Varsa bize borç ver" dedi. Ka'b: "Olur, fakat yerine bana rehin olarak kadınlarınızı bırakma şartı ile" karşılığını verince, Muhammed: "Sen Arapların en güzeli iken, kadınlarımızı sana nasıl bırakabiliriz?" dedi. Ka'b:

"Öyleyse çocuklarınızı rehin bırakın" deyince: "Bunu da yapamayız. Çünkü bu bizim için bir zillettir. Çocuk büyüdükten sonra ona: ‘‘Sen o kimse değil misin ki, bir iki yük hurma yerine rehin bırakıldın?’‘ diyecekler" karşılığını verdiler. Ka'b: "Peki rehin olarak ne vereceksiniz?" diye sorunca da: "Rehin olarak sana silahlarımızı bırakalım" dediler. Muhammed bin Mesleme gece gelmek üzere Ka'b ile anlaştı ve gece gelirken yanında Ka'b'ın süt kardeşi Ebu Naile'yi getirdi. Muhammed Ka'b'ın evine gidip aşağı inmesi için seslenince hanımı: "Bu saatte nereye çıkıyorsun?" diye sordu. Ka'b: "Gelenler Muhammed bin Mesleme ve kardeşim Ebu Naile'dir" dedi. Muhammed bin Mesleme: "Ka'b geldiği zaman, saçını tutup koklayacağım. Onu iyice tuttuğumu gördüğünüz zaman hiç beklemeden ona vurun" dedi. Ondan sonra Ka'b indi, üzerinde deriden sırmalı bir elbise vardı ve misk kokusu saçıyordu. Muhammed ona: "Senden ne güzel bir koku geliyor, hayatımda böyle güzel bir koku görmedim. Saçını koklayabilir miyim?" dedi. Ka'b:

 

"Evet" deyince, saçını tutup kokladı. Sonra oradakiler de kokladılar. Sonra yine: "Bir daha koklamama izin verir misin?" diye sorunca: "Olur" cevabını verdi. Muhammed, bu defa Ka'b'ın saçını iyice tutup arkadaşlarına:

 

"Durmayın vurun" dedi ve onu öldürüp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giderek olanları anlattılar.

 

Buhari bunu Sahih'te Ali bin el-Medin'i"den: "Bu, kardeşim Muhammed bin Mesleme ve sütkardeşim Ebu Naile'dir. Kaldı ki mert adam, geceleyin vurulmaya da çağrılsa yine gider" ilavesiyle rivayet etmiştir. ilk isnadda ibare: "Kişi vurulmak için çağrılsa bile gider" şeklindedir. --- Buhari, megazi 15(4037).

 

 

 

Abdurrahman bin Abdillah bin Ka'b bin Malik'in bildirdiğine göre Yahudi Ka'b bin el-Eşref şairdi ve şiirleriyle Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicveder, Kureyşlileri onunla savaşa kışkırtırdı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiğinde, Medine; Müslümanlardan, puta tapan müşriklerden ve kalelere sahip olan yahudilerden oluşmaktaydı. Yahudiler Evs ve Hazrec kabilesiyle anlaşmalıydı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye gelince hepsiyle barış anlaşması yapmak istedi. Medine'de kiminin kendisi müslümanken babası müşrik, kiminin oğlu müşrikti.

 

Müşrikler ve Medineli Yahudiler, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicret ettiğinde ona ve ashabına çok eziyet ediyordu. Allah ona ve ashabına bu eziyete sabretmelerini ve onları affetmelerini emretti. Allah şu ayetleri onlar hakkında indirmiştir: "And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız; hiç şüphesiz, sizden önce Kitab verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinde sebat edilecek işlerdendir.'" "Kitab ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir."[Al-i İmran 186]

 

Ka'b bin el-Eşref, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve müslümanlara eziyet etmekten vazgeçmediği için Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sa'd bin Muaz'a onu öldürmeleri için bir grubu göndermesini emretti. Sa'd bin Muaz, Muhammed bin Mesleme el-Ensari, Ebu Abs el-Ensari, Sa'd bin Muaz'ın kardeşinin oğlu Haris beş kişiyle akşam vakti Medine'nin üst tarafında olan Ka'b'ın yanına gittiler. Ka'b onları görünce hallerinden endişelendi. Ka'b onlardan korkardı. Onlara: "Neden geldiniz?" diye sorunca: "Bir ihtiyacımız için geldik" cevabını verdiler. Ka'b: "Biriniz bana yaklaşsın da ihtiyacını anlatsın" deyince, içlerinden biri yaklaşarak: "Zırhlarımızı sana satıp parasıyla ihtiyaçlarımızı gidermek istiyoruz" dedi. Ka'b: "Bu adam yanınıza gelmekle sizi büyük sıkıntıya sokmuş demektir" karşılığını verip, akşam vakti insanlar yanından gidince gelmelerini söyledi. Akşam vakti geldiler ve içlerinden biri ona seslendi. Ka'b çıkmak isteyince hanımı: "Bu saatte kapını iyi bir şey için çalmazlar" deyince Ka'b: "Bunlar daha önce neden geldiklerini söylemişlerdi" karşılığını verdi. Ka'b dışarıya çıkınca Ebu Abs onu yakaladı ve Muhammed bin Mesleme de kılıçla vurdu. Birisi de böğrüne kılıç sapladı.

 

Ka'b öldürülünce yahudiler ve onlarla olan müşrikler korkuya kapılarak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gittiler ve: "Bu gece ileri gelenlerimizden biri öldürüldü" dediler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara Ka'b'ın şiirlerinde çirkin hicivler yaptığını anlatıp sonra onlara, kendisi ile yahudiler arasında bir anlaşma metni yazmaya davet etti. Onlar kabul edince aralarında bir barış anlaşması yaptılar. O anlaşma sayfası Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra Ali bin Ebi Talib'in yanındaydı. --- Ebu Davud, Sünen (3000).

 

Bu hadis başka bir kanalıyla da aktarılmış olup önceki Abdülkerim rivayeti bundan daha detaylıdır.

 

 

 

Abdullah bin el-Muğis: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu Ka'b bin el-Eşrefin hakkından kim gelecek?" buyurduğunu söyleyip hadisi uzun bir şekilde zikrederek onu öldürmek için bir araya gelenlerin adının şöyle olduğunu söyledi: Muhammed bin Mesleme, Silkan bin Selame bin Vakş -ki bu kişinin künyesi Ebu Naile'dir ve Abduleşhel oğullarından olup Ka'b'ın sütkardeşidirAbbad bin Bişr bin Vakş, Haris bin Evs bin Muaz, Ebu Abs bin Cebr'dir. Haris bin Evs ise Ka'b'ın öldürülüşü sırasında yanlışlıkla arkadaşları tarafından ayağı ve başından yaralanmıştı. Onu taşıyıp gece sonunda Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sırada namaz kılıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazdan sonra yanlarına çıktı. Ona Ka'b'ın öldürüldüğü ve arkadaşlarının yaralı olduğunu söylediler ve ailelerine döndüler.

 

 

 

VAkıdi' bunu: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaralı olan sahabinin yarasına tükürüğünü sürünce ağrısı geçti" sözüyle nakletmiştir.

 

Musa bin Ukbe hadisi: "Yaralanan kişi Abbad bin Bişr'dir. Yüzünden veya ayağından yaralanmıştı" şeklinde nakletmiştir. Cabir bin Abdillah'tan olan ilk rivayet te aynı şekildedir.

 

 

 

ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ka'b'ı öldürecek kişilerle Bakiu'l-Garkad'a kadar yürüdü ve: ''Allah'ın adıyla gidiniz. Allahım, Onlara yardım et'' diyerek gönderdi.

 

 

 

Muhayyisa bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yahudilerden ele geçirdiğinizi öldürün'' buyurunca, Muhayyisa bin Mes'ud Yahudi facirlerden olan ibn Süneyne'nin üzerine atlayıp öldürdü. Huvayyisa bin Mes'ud o zaman henüz müslüman olmamıştı ve Muhayyisa'dan daha büyüktü. Muhayyisa adamı öldürünce Huvayyisa Muhayyisa'yı döverek: "Ey Allah düşmanı! Adamı öldürdün. Vallahi senin şu karnındaki yağlar bile bu adamın malından meydana gelmedir" diye söylenmeye başladı. Bunu gören kardeşi: "Vallahi onu öldürmeyi bana emreden zat, seni öldürmeyi bana emretmiş olsaydı, hiç tereddüt etmeden senin de boynunu vururdum" karşılığını verince Huvayyisa:

 

"Muhammed sana beni öldürmeyi emretseydi, gerçekten öldürür müydün?" diye sordu. Muhayyisa: "Evet, Vallahi o emretseydi, kesinlikle seni öldürürdüm" deyince o: "Seni bu dereceye ulaştıran bir din gerçekten çok enteresan bir dindir" diyerek Müslüman oldu.

 

Vakıdi bu hadise şu ilaveyi yapmıştır: "O gün Huvayyisa müslüman oldu ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ibnu'l-Eşref'in öldürüldüğü gecenin sabahı bu emri verdi."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Uhud Gazvesinin Yapıldığı Tarihi