DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) KATILDIĞI GAZVELER VE GÖNDERDİĞİ
ASKERİ BİRLİKLER BÜYÜK BEDİR SAVAŞI |
Resulullah'ın (s.a.v.)
Kızı ve Ebu'l-As bin er-Rabi bin Abdiluzza bin Abdişems'in Hanımı Zeyneb'in
Bedir Savaşından Sonra Mekke'den Babasının Yanına Hicret Etmesi
Hz. Aişe der ki: Mekke
halkı, esirlerini kurtarmak için fidye gönderince, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kızı Zeyneb de Ebu'l-As'ın fidyesini gönderdi.
Gönderilenlerin içinde Ebu'l-As'la evlendiği zaman, Hatice'nin kendisine
taktığı bir gerdanlık vardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), gerdanlığı
görünce duygulanıp: "Eğer isterseniz, Zeyneb'in esirini serbest bırakın ve
malını geri verin" buyurunca, sahabe: "Olur, bırakırız" dediler ve
onu serbest bıraktılar. Zeyneb'in malını da kendisine geri verdiler.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Zeyneb'in Medine'ye gelmesine izin vermesi için, Ebu'l-As'tan
söz almış veya Ebu'l-As kendiliğinden söz vermişti .
ibn İshak der ki: Abdullah
bin Ebi Bekr bin Muhammed bin Amr bin Hazm şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Bedir günü esirler arasında olan Ebu'l-As bin er-Rabı'yi
serbest bırakınca, Zeyd bin Harise ve Ensar'dan iki kişiyi göndererek:
"Zeyneb yanınıza gelinceye kadar siz de (Mekke yakınlarındaki) Ye'cic
vadisinde bekleyiniz ve onu alıp buraya getiriniz" buyurdu. Onlar Ebu'l-As
gittikten sonra yola çıktılar. Sahabe, Ebu'l-As'ın Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Zeyneb'i göndereceğine dair söz verdiğini düşünüyorlardı.
ibn ishak anlatıyor: Bu
olay Bedir savaşından bir ay sonra vaki olmuştur.
Abdullah bin Ebi Bekr
dedi ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Zeyneb şöyle dedi:
Ebu'l-As Mekke'ye gelince bana: "Hazırlan ve babanın yanına git"
dedi. Bunun üzerine ben de hazırlığımı yapmak üzere çıktım. Hind binti Utbe
karşıma çıktı bana: "Ey Muhammed'in kızı! Senin babana gitmek istediğine
dair bir haber ulaştı" deyince ona: "Öyle bir isteğim yok"
karşılığını verdim. O da şöyle dedi: "Öyle olsun amca kızı. Böyle bir şey
yapma. Ben, varlıklı bir kadınım. Senin gerek duyacağın mallarım var. Eğer
istediğin herhangi bir mal varsa, onu sana satarım. Yahut da herhangi bir
harcamaya ihtiyacın varsa sana borç verebilirim. Zaten erkekler arasına giren şeyler
kadınlar arasında görülmemelidir" dedi. Zeyneb dedi ki: "Allah'a
yemin ederim, görüşüme göre o bu sözlerini ancak gereğini yapmak kastıyla
söylemişti. O bakımdan, ben de ondan korktum ve niyetimi gizleyerek: ‘‘Hayır
böyle bir şey de istemiyorum’‘ dedim."
Nihayet Zeyneb
hazırlıklarını bitirince, bineğine bindi ve kayınbabası Kinane bin er-Rebı,
gündüzün onun devesini çekerek yola koyuldu. Mekkeliler bunu haber alınca
Hebbar bin el-Esved ile Fihr oğullarından Nevf bin Abdilkays onu takibe
çıktılar. Hz. Zeyneb'in yanına ilk yaklaşan kişi Hebbar oldu. Hebbar,
mızrağıyla hevdecinde bulunan Hz. Zeyneb'i korkuttu.
Kinane bin er-Rebi' diz
çöktü ve yayını alıp: "Allah'a yemin ederim ki, bana kim yaklaşırsa ona
bir ok saplayacağım" dedi.
Bu sefer Ebu Süfyan,
Kureyşlilerin ileri gelenleri ile birlikte yanına gelip şöyle dedi: "Be
adam, bize ok atmaktan vazgeç ki, seninle konuşabilelim." Ebu Süfyan,
yanına gelip durdu ve şöyle dedi: "Sen kötü bir şey yapmış değilsin. Fakat
herkesin gözü önünde bu kadını alıp çıktın. Bedir'de başımıza gelen musibeti
biliyorsun. Bu sefer Araplar senin herkesin gözü önünde aramızdan O adamın
kızını alıp çıktığın için bizim zaafa düştüğümüzü, gevşediğimizi söyleyip
duracaklar. O bakımdan sen bu kadını geri getir, birkaç gün onunla beraber
Mekke'de kal. Sonra da geceleyin kimsenin fark etmeyeceği bir şekilde gizlice
onu al ve babasına gönder. Yemin olsun ki, onun babasının yanına gitmemesine
bizim ihtiyacımız yok. Fakat şu anda da başımıza gelen bu musibetten dolayı bu
yolla intikam almak istiyor değiliz.''
Kinane, Ebu Süfyan'ın
dediğini yaptı. iki veya üç gün geçtikten sonra, gizlice Hz. Zeyneb'i Mekke'nin
dışına çıkardı. Hz. Zeyneb de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına vardı. Naklettiklerine göre, Hz. Zeyneb, Hebbar bin Ümmü Dirhem
kendisini korkutunca, dehşetinden dolayı karnındaki yavrusunu düşürmüştü.
Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiği
zaman, kızı Zeyneb, Kinane (veya ibn Kinane) ile beraber Mekke'den çıktı.
(Mekke'dekiler) Onu bulmak için çıktıklarında Hebbar bin el-Esved ona yetişti.
Zeyneb'in bindiği deveye mızrağıyla devamlı vurarak, Zeyneb'in karnındaki
çocuğu düşürmesine sebep oldu. Çok kan kaybetti. Onu taşıyıp götürdüler. Zeyneb'e
sahip çıkma konusundan dolayı Beni Haşim ve Beni Umeyye birbirine girdi. Beni
Umeyye şöyle dedi: "Onu almak bizim hakkımızdır." Çünkü amcaları
oğlu, Ebu'l-As'ın nikahı altındaydı. Zeyneb, Hind binti Utbe bin Rabia'nın
yanındaydı. Hind ona şöyle derdi: "Bütün bunlar baban sebebiyle
olmaktadır." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zeyd bin Harise'ye:
"Gidip Zeyneb'i getirir misin?" deyince, Zeyd: "Evet getiririm,
ey Allah'ın Resulü!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Yüzüğümü al, ona ver" dedi. Zeyd gizlenerek Mekke'ye geldi. Bir çoban
görünce: "Kim için çobanlık yapıyorsun?" diye sordu. Çoban:
"Ebu'l-As için" cevabını verince Zeyd: "Bu koyunlar kimin?"
diye sordu. Çoban: "Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı
Zeyneb'in" cevabını verdi. Zeyd onunla bir müddet yürüdükten sonra:
"Sana bir şey versem, onu kimseye söylemeden Zeyneb'e verir misin?"
diye sordu. Çoban: "Veririm" deyip yüzüğü alıp gitti. Koyunlarını
ağıla soktuktan sonra yüzüğü Zeyneb'e verdi. Zeyneb, yüzüğü tanıdı ve: "Bunu
sana kim verdi?" dedi. Çoban: "Bir adam" deyince, Zeyneb:
"Onu nerede bıraktın?" dedi. Çoban: "Şöyle şöyle bir yerde"
dedi. Zeyneb bekledi ve gece olunca Zeyd'in yanına gitti. Yanına geldiğinde
Zeyd ona: "Önüme bin" dedi. Zeyneb ise:
"Hayır sen benim önüme
bin!" dedi. Zeyd bindi, Zeyneb de Medine'ye varana kadar onun arkasına
bindi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zeyneb kızlarımın en
hayırlısıdır" derdi.
Bu söz, Ali bin
Hüseyin'in kulağına gidince Urve'nin yanına gidip: "Senden duyduğum bu söz
nedir. Fatıma'nın hakkını (değerini) azaltıyorsun?" dedi. Urve dedi ki:
"Vallahi yeryüzündeki doğudan batıya kadar olan her şeyin benim olması,
Fatıma'nın hakkı olan bir şeyi eksiltmemden daha sevimli değildir. Bundan sonra
bunu kesinlikle bir daha söylemem."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: