DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) KATILDIĞI GAZVELER VE GÖNDERDİĞİ ASKERİ BİRLİKLER BÜYÜK BEDİR SAVAŞI

 

Abdullah bin Cahş Müfrezesi2

 

Urve bin ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah bin Cahş el-Esedi komutasında bir müfreze gönderdi. Müfreze haram aylara bir gün kala Nahle vadisinde, başında Amr bin el-Hadramı'nin bulunduğu Kureyş'e ait ticari bir kervanla karşılaşınca, müslümanlardan bazıları: "Şu an düşmana karşı bir gazveye çıkmış bulunmaktayız. Yüce Allah da bizi böylesi bir ganimetle rızıklandırmış. Bu günün de haram aydan bir gün olup olmadığını bilmiyoruz" derken, bazıları: "Bu gün haram olan aydan bir gün. Önünüze çıkan bir ganimete tamah ederek böylesi bir günde savaşı helal kılamazsınız" dediler. Ancak ganimeti elde etmek isteyenlerin görüşü daha ağır basınca ibnu'l-Hadrami'ye saldırıp onu öldürdüler ve kervandaki malları ele geçirdiler. Kureyş kafirleri durumdan haberdar olunca bir heyeti Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gönderdiler. Zira ibnu'l-Hadrami, müşrikler ile müslümanlar arasında öldürülen ilk kişiydi. Heyet Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haram ayda öldürmeyi helal mi kılıyorsun?" diye sorunca, Yüce Allah: "Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkar etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mani olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır .. ."[Bakara 217] ayetini indirdi.

 

Yüce Allah cevaben onlara şöyle demek istemiştir: "Haram bir ayda savaşmak ve adam öldürmek eskiden olduğu gibi yine haram olan bir şeydir. Ancak sizlerin müslümanları Allah yolundan çevirmeye çalışmanız, onları hapsetmeniz, işkence ve eziyetler etmeniz, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına hicret etmelerine engel olmanız, Allah'ı inkar etmeniz, hac ve umre için gelen müslümanları geri çevirip Mescid-i Haram'a sokmamanız, müslümanların orada namaz kılmalarına engel olmanız, Mescid-i Haram sakinlerinden sayılan müslümanlar oradan çıkarmanız, İslam dininden çıkmaları için baskı yapmanız ibnu'l-Hadrami'nin öldürülmesinden daha büyük bir şeydir."

 

Bize ulaşana göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldürülen ibnu'l-Hadrami'nin diyetini vermiş ve eskiden olduğu gibi haram bir ayda öldürmeyi yine yasaklamıştır. Bu durum Tevbe Suresi nazil olana kadar da devam etmiştir. --- Beyhaki: (3/17, 18).

 

 

 

Urve bin ez-Zübeyr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), haram olan ayda Abdullah bin Cahş'ı bir müfreze ile Nahle vadisine gönderip: "Oraya git ve bize Kureyşlilerin yaptıkları hakkında bilgi getir'' emrini verdi. Ancak savaşmasını söylemedi. Nereye gideceğini söylemeden önce de ona bir mektup yazdı ve: "Arkadaşlarınla birlikte iki gün yol al. İki gün sonra da mektubu açıp oku. Mektupta sana emrettiğim şeyi de yerine getir. Ancak bunu yerine getirirken arkadaşlarından hiç kimseyi seninle gitmesi için zorlama'' buyurdu.

 

Abdullah iki gün yol aldıktan sonra mektubu açıp okudu. içinde: "Nahle vadisine git ve yapabildiğin kadar Kureyşlilerin yaptıkları hakkında bize bilgi getir'' emri vardı. Abdullah arkadaşlarına mektubu okuduktan sonra: "işittik ve itaat edeceğiz! içinizden şahadeti isteyen benimle birlikte gelsin. Zira ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu emrini yerine getireceğim. içinizden gelmek istemeyen de geri dönebilir. Zira Allah Resulü bu konuda sizi zorlamamamı istedi" dedi.

 

Ardından yanındakilerle birlikte yola devam etti. Buhran bölgesine geldiklerinde Sa'd bin Ebi Vakkas ile Utbe bin Rabia arkadan getirdikleri bir deveyi kaybettiler. Onu aramak üzere diğerlerinden geri kaldılar. Diğerleri de devam edip Nahle vadisine ulaştı. Nahle vadisinde Taif'ten kuru üzüm ve başka yiyecek yüklü bir kervanla gelen Amr bin el-Hadrami, Hakem bin Keysan ve Abdullah'ın iki oğlu Osman ve Muğire ile karşılaştılar. Kervanı gördüklerinde saçlarını kazıtmış olan Vakid bin Abdillah yüksek bir yerden onlara baktı. Müşrikler onun saçlarının kesilmiş olduğunu görünce: "Bunlar umreci, size bir zararları olmaz" demeye başladılar.

 

Recep ayının son günüydü ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı ne yapacakları konusunda aralarında konuşmaya başladılar. Konuşmalar sonucunda: "Şayet onları öldürürsek haram olan bir ayda öldürmüş oluruz. Ancak bırakırsak bu gece Mekke'ye girecekler ve bizden kurtulacaklar" dediler ve onları öldürmeye karar verdiler. Ardından Vakid bin Abdillah etT eymı attığı bir akla ibnu'l-Hadrami'yi öldürdü. Osman bin Abdillah ve Hakem bin Keysan esir alınırken Muğire kaçmayı başarabildi. Sonra kervanı önlerine katıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları görünce: ''Vallahi haram ayda size savaşmayı söylemedim!'' buyurdu. Kervan malları ile iki esiri bekletip herhangi bir işlem yapmadı ve onlardan bir şeyalmadı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü üzerine onları getiren müslümanlar üzüldüler ve helak olacaklarını düşündüler. Diğer müslümanlar da bu yaptıklarından dolayı onları kınadı.

 

Kureyş durumdan haberdar olunca: "Muhammed haram olan bir kan akıttı, malımızı alıp adamlarımızı da esir etti. Haram ayda öldürmeyi helal kıldı!" demeye başladılar. Ardından bu konuda: "Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkar etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mani olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır ... "[Bakara 217] ayeti nazil oldu.

Bu ayet nazil olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kervandaki malları aldı ve esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılması kararını verdi. Bunu gören Müslümanlar: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun gibi bir savaş daha yapmamızı ister misin?" diye sorunca: "İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder"[Bakara 218] ayeti nazil oldu. Müfreze dokuz kişiden oluşuyordu. Başlarında komutan olarak Abdullah bin Cahş vardı.'' --- İbn Hişam, es-Sire (2/239-243).

 

 

 

ibn Şihab, Abdullah bin Cahş hakkındaki hadisle aynı manada bir rivayette bulunmuş ancak: "iki adam geride kaldı" demiş, devenin kaybolduğunu zikretmemiştir. Ayrıca Ukkaşe bin Mihsan'ın saçlarını tıraş ettiğini söylemiştir. Bu olay, Bedir savaşından iki ay önce Receb ayında vaki olmuştur.

 

ibn Şihab kıssaya şöyle devam etti: Kureyşliler esirleri için fidye vermek isteyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu reddedip: "Sa'd bin Malik ve Utbe bin Gazvan'ı öldürmüş olmanızdan korkuyorum" buyurdu ve Said ve Utbe geri dönünce fidye karşılığında esirleri serbest bıraktı. Ancak esirlerden Hakem bin Keysan müslüman olarak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında kaldı. Osman bin Abdillah bin el-Muğire ise müslüman olmayı kabul etmeyip kavminin yanına döndü. Yahudiler olayı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aleyhine yorumlayıp kendi adlarına da hayra yorumlayarak şöyle dediler: "Vakıd'ın anlamı savaş ateşinin tutuşacağı, Amr savaşın uzun süre devam edeceği, el-Hadramı ise savaşın yakın olacağı anlamına gelir."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir'de Öldürülecek Müşrikleri Haber Vermesi ve Bunda O'nun Peygamberliğine Dair Mucizeler