DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER |
Süraka bin Malik bin
Cu'şum'un Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Peşinden Gitmesi ve
Peygamberlik Alameti Olarak Gerçekleşen Mucize
Bera anlatıyor: Ebu
Bekr, Azib'den on üç dirhem karşılığında bir eğeri satın aldı ve kendisine:
"Bera'ya söyle, eğeri bizim evimize kadar götürsün" dedi. Azib
(babam) ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
müşrikler peşinizde iken Mekke'den çıkışınızı bana anlatmadan bunu yapmam"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Bekr şöyle anlattı: "Bir gece vakti
hızlı bir şekilde Mekke'den ayrıldık ve bir gün bir gece yol aldık. Öğle vakti
durup gölgelik bir yer ararken bir kaya gördüm. Hemen kayanın yanına gidip
gölgesinden kalan yeri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için düzelttim.
Altına da bir post serdim ve: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Şurada uzan'' dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gölgede uzanınca ben peşimizden
gelenler var mı diye etrafı gözetlemeye çıktım. Bu çıkışımda koyunlarını kayaya
doğru süren bir çobanla karşılaştım. ‘‘Sen kimin kölesisin?’‘ diye sorduğumda:
‘‘Kureyş'ten filan kişinin kölesiyim’‘ dedi ve efendisinin adını verdi. Adını
verdiği kişiyi de tanıdım.
Çobana: ‘‘Koyunlarında
süt var mı?’‘ diye sorduğumda: ‘‘Var!’‘ karşılığını verdi. ‘‘Bize biraz sağar
mısın?’‘ dediğimde de: ‘‘Evet’‘ karşılığını verdi. Sağmasını söylediğimde
koyunun birini tuttu. Koyunun memesindeki tozu toprağı temizlemesini
söylediğimde onları temizledi. Sonra ellerindeki tozu toprağı silkeleyip
temizlemesini istedim. O da ellerini birbirine vurarak temizledi. Bende de
küçük bir su tulumu vardı. Tulumun ağzında da bir bez parçası vardı. Çoban az
bir süt sağdıktan sonra bir kaseye boşalttım. Dönene kadar kasenin alt tarafı
soğumuştu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde henüz
yeni uyanıyordu. ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Süt iç’‘ dedim. Ben doyduğuna kanaat
getirinceye kadar sütten içti. Kendisine: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Yola çıkma
zamanı gelmedi mi?’‘ dedikten sonra da yola düştük.
Müşrikler de peşimizden
geliyordu. Onlardan sadece atı üzerinde Süraka bin Malik bin Cu'şum adında biri
bize yetişebildi. ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Peşimizden gelen bu adam bize
yetişti!’‘ dediğimde: ‘‘Üzülme! Yüce Allah bizimledir’‘ buyurdu. Adam bize
yaklaştı ki aramızda iki veya üç mızrak atımı boyu kadar kaldı. Bir daha: ‘‘Ey
Allah'ın Resulü! Peşimizden gelen bu adam bize yetişti!’‘ dedim ve ağlamaya
başladım. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Neden ağlıyorsun?’‘
diye sorunca: ‘‘Vallahi kendim için değil, senin için ağlıyorum’‘ dedim. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Allahım! Dilediğin şekilde
bizi ondan kurtar’‘ diye dua etti. Bu duanın ardından yerin sertliğine rağmen
Suraka'nın atı karnına kadar yere gömüldü. Bunu gören Süraka hemen atından
atladı ve: ‘‘Ey Muhammed! Bunu senin yaptığını biliyorum. Allah'a dua et de
beni bu durumdan kurtarsın. Vallahi sizi aramak için benim peşimden gelenlere
sizi görmediğimi söylerim. işte bu da ok torbamdır. Bunun içinden bir ok al.
Filan yerde bana ait olan deve ile koyun sürüsüyle karşılaşacaksın. Onlardan
ihtiyacın kadarını al’‘ dedi. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
‘‘Benim onlara ihtiyacım yoktur’‘ buyurdu ve kurtulması için dua etti. Süraka
bu şekilde kurtulunca arkadaşlarının yanına döndü. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte biz de yolumuza devam edip gece vakti Medine'ye
vardık."--- Ahmed, Müsned (1/2,3) ve Yakub bin Süfyan, el-Ma'rifetu
ve't-tarih (1/239-241).
Başka bir kanalla bir
öncekinin aynısı rivayet edilmiştir.
Buhari, Sahih'de
Abdullah bin Reca'dan ve Müslim ise başka bir kanalla israil'den rivayet
etmiştir. --- Müslim, zühd 19 (4/2310).
Bera der ki: "Ebu
Bekr, babamın yanına eve geldi ve bir eğeri satın aldı."
Sonrasında ravi söz
konusu hadisi israil'in rivayeti yönünde zikrederek şöyle devam etti:
"Güneş zeval vaktini geçtikten sonra yola çıktık. Onlardan Suraka bin
Malik peşimize düştü. O zaman sert topraklar üzerinde idik. Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Bize yetişti!’‘ dediğimde:
‘‘Üzülme! Yüce Allah bizimledir’‘ buyurdu. Sonra ona beddua etti. Bunun üzerine
Suraka'nın atı karnına kadar yere gömüldü. Bunu gören Suraka: ‘‘Bana beddua ederek
bunu sizin yaptığınızı anladım. Kurtulmam için de dua edin. Vallahi peşinizden
gelenleri geri çevireceğim’‘ dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) kurtulması için dua etti. Suraka geri döndü ve karşılaştığı her
kişiye: ''Bu tarafta kimse yoktur'' diyerek onu geri çevirdi. Böylece bize
vermiş olduğu sözünü yerine getirdi.''
Müslim, Sahih'de Seleme
bin Şebib'den 1 Buhari ise başka bir kanalla Züheyr bin Muaviye'den rivayet
etmiştir. --- Müslim, zühd 19 (75).
Süraka bin Malik bin
Cu'şum anlatıyor: Kureyş kafirlerinin elçileri bize geldiler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in her biri için onları ölü veya diri
getirene ödül veriyorlardı. Kavmim Mudlic oğullarının meclislerinden birinde
oturuyorken, o elçilerden biri geldi ve yanımızda durup: "Ey Suraka! Az
önce sahil taraflarında uzaktan karartılar gördüm. Sanırım Muhammed (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ve ashabıdırlar" dedi. Bense onların gerçekten Muhammed
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabı olduklarını anladım. Ancak: "Onlar
değiller! Ben filanla filanı gördüm. Zira demin önümüzden geçip gittiler"
dedim. Orada biraz daha kaldıktan sonra oradan ayrıldım. Eve gelip cariyeme
atımı çıkarıp bir tepenin ardına götürmesini ve orada beni beklemesini
söyledim. Mızrağımı alıp evin arka tarafından çıktım. Belli olmasın diye
mızrağımın alt tarafını yerde sürükledim, üst tarafını da aşağıya doğru tuttum.
Sonra atımın yanına gelip bindim.
Onlara yetişmek için atı
şahlandırdım. Uzaktan da onların karartısını gördüm. Onlara sesimi duyacakları
kadar yaklaştığım zaman atım tökezledi ve yere düştüm. Elimi torboya götürüp
fal oklarımı çıkardım. Onlara zarar verip veremeyeceğimmi diye fal baktım. Fal
sonucunda istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama fal
oklarını önemsemeyerek atıma bindim. Onlara bir daha yaklaştım. Öyle ki
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) okumalarını bile işittim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasına hiç bakmıyordu; ama Ebu Bekr
devamlı olarak arkaya bakınıyordu. O esnada atımın ayakları dize kadar yere
battı. indim ve ata bağırdım. At kalkmaya çalışıyor; ama zor kalkıyordu. Sonra
az bir doğrulduktan sonra ayaklarının gömüldüğü yerden göğe doğru ateş dumanı
gibi bir duman çıktı. Yine fal oklarıyla fal baktım. Yine hoşlanmadığım şey,
yani onlara zarar vermemem gerektiği çıktı. Onlara güvence verip seslenince
durdular. Atıma binip yanlarına geldim. Onların benden dolayı korunduklarını
görünce Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zafere ulaşacağı hissi
içime düştü. Geldiğimde ona: "Kavmin başına ödül koymuşlar" dedim.
Kureyşlilerin onlara yapacaklarından bahsettim ve yol azığı ile eşya vermek
istedim. Ama benden bir şey almadılar, bir şey de istemediler. Sadece
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Bizi gördüğünü söyleme''
buyurdu. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bir teminat mektubu
yazmasını istedim. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Amir bin
Fuheyre'ye emretti. O da bir deri parçasına yazıp verdi. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yoluna devam etti.
Buhari, Sahih'de Yahya
bin Bükeyr kanalıyla Leys'ten rivayet etmiştir. --- Buhari, menakibu'l-ensar 45
(3906).
Süraka bin Cu'şum
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'den Medine'ye
hicret amacıyla çıktığı zaman Kureyşliler onu kendilerine geri getirene mükafat
olarak yüz deve ödül koydu. Ben kavmimin yanında oturmuşken bir adam geldi ve:
"Vallahi az önce binitli üç kişi gördüm. Sanırım bunlardan biri Muhammed
idi" dedi. Ona gözümle susmasını işaret ederek: "Onlar filan
oğullarıdır ve kaybolmuş bir hayvanlarını aramaktadırlar" dedim. Bunun
üzerine adam: "Sanırım öyledir" dedi ve sustu.
Biraz bekledikten sonra
evime gittim. Atımın hazırlanıp vadinin içine gizlice getirilmesini emrettim.
Sonra silahımı ve fal bakmak için ok torbamı alıp evin arka tarafından çıktım.
Sonra zırhımı giydim ve ok torbamı çıkarıp fal baktım. Fal sonucunda
istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ancak ben onları geri
götürüp (ödül olarak konulan) yüz deveyi almak istiyordum. Bu sebeple (fal
oklarını önemsemeyerek) atıma bindim ve peşlerine takıldım. Atım yoluna devam
ederken tökezledi ve ben attan düştüm. Bir daha fal baktım ve fal sonucunda
istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ancak ben yine
peşlerinden gitmeye devam ettim. Onları önümde görmeye başladığımda at bir daha
tökezleyip ön ayakları yere battı ve ben yine üzerinden düştüm. At az bir
doğrulduktan sonra ayaklarının gömüldüğü yerden göğe doğru ateş dumanı gibi bir
duman çıktı. Bunun üzerine onlara gitmemin engellendiğini ve onun bana üstün
geleceğini anladım. Onlara:
"Beni bekleyin.
Vallahi size bir zarar verecek değilim. Size karşı hoşlanmayacağınız bir
davranışta bulunmayacağım" diye seslendim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sor bakalım ne istiyor?" buyurdu.
Kendisine: "Benimle senin aranda kalacak bir yazı yazıp bana vermeni
istiyorum" dediğimde: "Ey Ebu Bekr! Ona istediği şeyi yaz"
buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekr bir belge yazıp onu bana fırlattı. Geri döndüm
ve bu konuda kimseye bir şey söylemedim.
Yüce Allah Mekke'yi
fethetmeyi nasip edince ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hayber
halkıyla işini bitirince, belgeyle birlikte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına gittim. Bu şekilde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gitmek isterken Ensar'dan bir topluluğun içine girmiş bulundum. Bana:
"Nereye nereye?" diyerek beni mızraklarıyla dürtmeye başladılar.
Ancak ben devesi üzerinde olan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına yaklaştım. Üzengisi üzerinde baldırına baktığımda hurma ağacının içi
gibi (beyaz) olduğunu gördüm. Sonra elimdeki belgeyi kalDirarak: "Ey
Allah'ın Resulü! Bu bana yazmış olduğun belgedir" dedim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ahde vefa gösterme ve iyilik yapma günü bu
gündür. Yaklaş" buyurdu. Böylece Müslüman oldum ve Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormak istediğim bir şeyi hatırladım.
ibn Şihab der ki:
Suraka, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yitik hayvan ve daha önce
kendisini yakalayıp götürme hakkında yapmış olduğu şeyi sordu. Suraka şöyle
devam etti: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendi develerimi
sulamak için hazırlayıp sıvadığım havuzlarıma gelen yolunu kaybetmiş yitik
deveyi sularsam benim için bir sevap olur mu?" diye sordum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, hararetli her ciğer sahibini
sulamakta bir sevap vardır" buyurdu. Sonra gidip zekat mallarımı
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına getirdim. --- İbn Hişam,
es-Sire (2/102-104) Bakın: İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye (3/185).
ibn ishak der ki: Ebu
Cehil, Suraka hakkında bazı beyitler söyleyince, Suraka ona şu karşılığı verdi:
"Ey Ebü Hakem! Sen de orada olup bir görseydin Sen de atımı ayakları yere
battığı zaman bir görseydin O zaman ne durumda olduğumu anlar ve şaşırırdın
Şüphesiz ki Muhammed bir peygamberdir Artık, ona karşı kim dayanabilir ki?
Artık sana düşen, ona saldıranlara engel olmaktır. Sanırım onun yaymak istediği
şeyelbette bir gün yayılacaktır. Öyle ki, insanlar ona karşı çıkmak
istemeyecektir Aksine onunla barış içinde olmayı isteyecektir!"
Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye girdiği zaman Ebu Bekir'e:
"İnsanları benden oyala. Zira yalan söylemek bir peygambere yakışmaz"
buyurdu. insanlar Ebu Bekr'e: "Sen kimsin?" diye sorunca: "Ben
bir satıcıyım" diyordu. "Yanındaki kimdir?" diye sorulunca da:
"Bana yol gösteren kılavuzdur" diyordu. --- Salihi,
es-Siretu'ş-Şamiyye (3/357).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bir Kadın ile Oğluna Uğraması ve Orada Zuhur Eden
Mucize