DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER |
Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Kendini Arap Kabilelerine Arz Etmesi; Rabbinin Risaletini
Tebliğ Ederken Gördüğü Eziyetler; Yüce Allah'ın Medine Ahalisinden Olan Ensar'ı Onun Vesilesiyle İkrama Mazhar Kılması; Dinini Aziz
ve Üstün Kılması Yönünden Peygamberine Mucize ile İkramda Bulunması
Cabir anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde kendini halka arz ediyor ve: "Beni
kavmine götürecek olan yok mu? Kureyşliler, Rabbimin
sözünü tebliğ etmeme engel oldular" diyordu. Bu sırada Hemedan'dan
bir adam gelip: "Ben götürürüm" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kavminin beni koruyacak gücü var mı?" diye sorunca, adam:
"Evet" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen kimlerdensin?" diye sorunca: ''Hemedan'dan"
cevabını verdi. Ancak adam böyle dedikten sonra kavminin, verdiği ahdi
tanımamasından korkup Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
daha geldi ve: "Kavmime gidip söyleyeyim, gelecek yıl sana gelirim"
dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Olur" deyince adam
gitti. Receb ayında da Ensar'dan
bir grup geldi.
ibn Şihab der ki: O yıllarda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her hac mevsiminde kendini Arap kabilelerine arz
ediyor, kavimlerin her şerefli adamıyla konuşuyordu. Onlardan, davetine icabet
etmelerini ve kendisini barındırmalarını isteyerek: "Sizden herhangi bir kimseyi
bir şeye zorlamıyorum. Sizden davetime razı olan varsa ne ala. Ama davetimden
hoşlanmazsanız kimseyi zorlamam. Ben sizden sadece, Rabbimin risaletini tebliğ edinceye ve Allah'ın benimle ashabım
hakkında hükmünü verinceye kadar suikastlara karşı beni korumanızı istiyorum''
buyuruyordu.
Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
isteğini hiç kimse kabul etmedi ve yanına vardığı her kabile: "Bu adamın
kavmi kendisini bizden daha iyi tanır. Kavmini ifsad
eden ve kavmi tarafından dışlanan bir adamın bizi ıslah edeceğine inanır
mısınız?" diyordu. Ancak Yüce Allah, Ensar'ı
onun vesilesiyle ikrama mazhar kılacağı için diğer kabileler onu kabul
etmemişti. Lafız, Kattan'ın lafzıdır. --- İbnu'l-Cevzi, Vefau'l-vefa (1/216)
Ebu Talib vefat edince (Kureyşliler) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisine daha önce yapmadıkları eziyetleri yapmaya başladı. Bunun üzerine
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini korurlar ümidiyle Taif'e
Sakiflilerin yanına gitti. Sakif'in
efendilerinden olan üç kişilik bir grupla karşılaştı. Bunlar kardeştiler.
Bunlar Abdu Yaleyl bin Amr, Hubeyb bin Amr ve Mes'ud bin Amr idi. Onları Allah'a davet edip kavminin yaptıklarını şikayette bulununca biri söyle dedi:
''Eğer Allah, seni
peygamber olarak göndermişse, ben, Kabe'nin örtüsünü çıkarıp atacağım"
dedi. Diğeri: "Allah, senden başka peygamber olarak gönderecek birini
bulamadı mı?" dedi. Bir diğeri de: "Vallahi burada seninle oturduktan
sonra seninle asla konuşmayacağım. Eğer sen Allah katından gönderilmiş bir elçi
isen sana cevap vermeme gerek kalmayacak kadar büyük bir adamsın demektir. Eğer
Allah'a karşı yalan söyleyip iftira ediyorsan,
yine sana cevap vermeme
gerek yok" dedi.
Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile eğlenmeye
ve kendisine karşı yaptıklarını kavimlerine anlatmaya başladılar. Yolunda iki
saf halinde oturrdular ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
aralarından geçerken her adımında kendisini taşlamaya başladılar. Öyle ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ayaklarından kanlar akmaya başlamıştı.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ayakları kanlar içinde onlardan kurtularak bahçelerinden bir bahçeye sığındı ve
bir asmanın gölgesine geldi. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) üzüntülü idi ve ayaklarından kanlar
akıyordu. O sırada bahçede Ukbe bin Rabia ve Şeybe
bin Rabia bulunmaktaydı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onları görünce Allah'a ve Resulü'ne olan düşmanlıklarını bildiği için rahatsız
olmuştu. Bu ikisi Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) görünce Addas
adında bir köleleri ile kendisine üzüm gönderdiler. Bu köle Ninova
Hıristiyanlarından idi. Addas, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gelince, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem):
''Ey Addas!
Sen nerelisin?'' diye sordu. Addas: "Ben Ninova halkındanım" karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Salih adam Yunus bin Matta'nın şehrinden mi?''
buyurunca, Addas: "Yunus bin Matta'yı
nereden biliyorsun?" karşılığını verdi. Bunun üzerine Rabbinin risaletini ulaştırmakta kimseyi hakir görmeyen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Allah'ın elçisiyim. Yunus bin Matta'nın durumunu Yüce Allah bana haber verdi"
buyurdu. Addas, Yunus bin Matta'nın
durumunu O'na Yüce Allah'ın haber verdiğini öğrenince Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
karşı secdeye kapandı ve kanlar içinde olan ayaklarını öpmeye başladı.
Ukbe ve Şeybe kölelerinin böyle yaptığını görünce yerlerinde
kaldılar.
Addas yanlarına dönünce: "Ne oldu da Muhammed'e secdeye
kapandın? Niçin onun ayaklarını öptün? Bizim için böyle bir şey yaptığını
görmedik" dediler. Addas: "Bu, salih bir adamdır. Bana, bize peygamber olarak gönderilmiş
olduğunu bildiğim Yunus bin Matta hakkında haberler verdi" deyince ikisi
de güldü ve: "Bu adam seni dininden çıkarmasın. Çünkü bu aldatan
biridir" dediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Mekke'ye geri döndü.
--- İbn
Hişam, es-Sire (2/28-30) ve
Ahmed, Müsned (4/335).
Bakın: İbn Kesir, el-Bidaye
ve'n-nihaye (3/136)
Urve bin ez-Zübeyr bildiriyor: Hz. Aişe, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
Başından Uhud gününden daha ağır bir gün geçti mi?" diye
sorduğunda, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kavminden neler çektim neler!
En ağırı da Akabe gününde idi. Zira o zaman kendimi (himayesi için) İbn Abdi Yaleyl bin Abdi Külalla arzettim; ama kabul
etmedi. Üzgün bir şekilde oradan ayrıldım ve yüzümün yönüne doğruca gitmeye
başladım. Kendime geldiğimde kendimi Kamu's-Sealib'de buldum. Başımı yukarıya kaldırdığımda beni
gölgeleyen bir bulutla karşılaştım. İçinde ise Cibril'i gördüm. Bana: ‘‘Yüce
Allah kavminin sana söylediğini ve senin reddetmelerini işitti. Onlara hakkında
istediğini yaptırman için de sana dağların meleğini gönderdi’‘ diye seslendi.
Sonra dağların meleği bana seslendi ve selam verip: ‘‘Ey Muhammed! Bana
isteğini söyle. İstiyorsan şu iki dağı başlarına geçireyim!’‘ dedi. Bunun
üzerine ‘‘Aksine Yüce Allah'tan, onların soyundan sırf kendisine ibadet eden ve
hiçbir şeyi O'na ortak koşmayan kimseler çıkarmasını dilerim’‘ dedim. ''
Buhari, Sahih'de Abdullah bin Yusuf
kanalıyla ibn Vehb'den ve
Müslim ise Amr bin Sevad ve
başkası kanalıyla rivayet etmiştir. --- Buhari, bedu'l-halk 7 (3231).
- Müslim, el-cihad
ve's-Sire 39 (111).
Zühri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kindelilerin yanlarına gitti. Aralarında kendisine Melih
denilen efendileri de bulunmaktaydı. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onları Allah'a davet etti ve risaletini onlara arz etti. Ancak onlar kendisine iyilik
olmasın diye bunu kabul etmediler. Sonra
Abdullah oğullarından
bir oymağa gitti ve: ''Ey Abdullah oğulları! Allah babanızın adını en güzel
kılmıştır" buyurdu. Ancak onlarda dediklerini kabul etmediler. --- İbn Hişam, es-Sire
(2/32, 33).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: