DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Mazin et-Tai Kıssası

 

Ebu Ali bin Harb bin Muhammed bin Ali bin Hayyan bin Mazin el-Yafidi der ki: Ebu'l-Münzir Hişam bin Muhammed el-Kelbi ile karşılaştım ve bana: "Sen kimlerdensin?" diye sordu. "Tayy kabilesindenim" dediğimde: "Ya onlardan kimlerdensin?" diye sordu. "Nebhan oğullarındanım" dediğimde: "Ya onlardan kimlerdensin?" diye sordu. "Hitame'nin oğluyum" dediğimde:

 

"Sanırım Sadin'in oğullarındansın" dedi. Ona: "Evet" dediğimde bana ikramda bulundu ve beni yanına yaklaştırıp şöyle dedi: "Bir ara Tayy kabilesinden eskilerden olan yaşlı kimselerle karşılaşmıştım. Onlara Mazin'in kıssasını ve Müslüman olmasını, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gitmesini ve Amman'daki tarlasını ikta olarak vermesini sordum. Mazin, Amman'da Semayil denilen bir köyde idi ve ailesinin putlarına hizmet ederdi. Onun da Bacir adında bir putu vardı."

 

Mazin şöyle anlattı: Bir gün o put için bir kurban kestim. Bu sırada putun

içinden:

 

"Ey Mazin! Bana gel ki herkesin bildiği şeyleri sen de bilesin Herkesin duyduğu şeyleri sen de duyasın.

 

Bu, hak üzere gönderilmiş bir peygamberdir Ona iman et ki yakacağı taş olan cehennem ateşinden kurtulmuş olasın" diye bir ses işittim. Kendi kendime: "Vallahi bu, şaşılacak bir şeydir" dedim. Birkaç gün sonra ona bir kurban daha kestim ve yine onun içinden:

"Ey Mazin! Seni sevindirecek haberi dinle Zuhur etti hayır gizlendi şer Bir peygamber gönderildi Mudar'dan, Alah'ın büyük diniyle Yontma taşı bırak, cehennem ateşinden kurtulmaya bak" dediğini işittim. Yine kendi kendime: "Vallahi bu şaşılacak bir şeydir. Ancak benim hakkımda hayır istenmektedir" dedim. Bu sıralarda Hicaz halkından bir adam yanımıza geldi. Ona: "Geldiğin yerde ne haberler vardır?" dediğimizde:

 

"Tihame'de kendisine Ahmed denilen bir adam yanına gelen kimselere: ‘‘Yüce Allah'ın davetçisine icabet edin’‘ diyor" dedi. Bunun üzerine kendi kendime: "Vallahi (putun içinden) işittiğim haber işte budur" dedim. Kalkıp putu parçaladım ve bineğimi hazırlayarak yola çıkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana İslam'ı anlatınca da Müslüman oldum. Sonra şu şiiri okudum:

"Parçaladım sözde rabbimiz olan o yontma taş Bacir'i Parçaladım sapıklıkla etrafında döndüğümüz Bacir'i Haşimi peygamber sayesinde biz onun sapıklığından kurtulduk Halbuki daha önce de onun dinini dikkate almıyordum Ey Süvari! Amr ve kardeşlerine söyle

Bilsinler ki dinim Bacir'dir diyenlerden nefret etmekteyim." Burada o, Amr ve kardeşleri ile Hitame oğullarını kastetmektedir.

 

Mazin şöyle devam etti: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü!

Ben bazı kötü alışkanlıkları olan bir kimseyim; içki ve eğlenceye, kadınlara düşkünüm. Yıllardır kuraklık yaşamaktayız. Mallar yok olup gitti. Benim çocuğum da yoktur. Allah'a dua et de beni bu sıkıntılardan kurtarsın. Bana bolluk versin ve bana bir çocuk bağışlasın" dedim. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Onun eğlencesini Kur'an okumaya, haramını helal ile değiştir, ona haya ver ve ona bir çocuk bağışla" diye dua etti. Yüce Allah, benden bütün kötü alışkanlıklarımı giderdi. Umman diyarında bolluk, bereket ve ucuzluk oldu. Ben de dört kadınla evlendim. Sonra Yüce Allah, bana Hayyan bin Mazin'i bağışladı. Sonra şu şiiri okumaya başladım:

 

"Ey Allah'ın Resülü! Bineğimi sana doğru sevk ettim Sahraları kat ediyorum Umman'dan Arc'a Bana şefaat edesin Rabbim beni bağışlasın da kurtularak mağfiret edeyim Allah için dinlerine muhalefet ettiği topluluğa Onların görüşleri benim görüşüm, mizaçları da benim mizacım değildir Ben daha önceleri şehvete ve şaraba düşkün biri idim Nihayet vücudum bana tehlikeyi haber verdi Ben de bütün gayretimi ve niyetimi cihad yoluna çevirdim Orucum da, haccım da Allah içindir."

 

Sonra kavmimin yanına döndüğümde beni azarlayıp bana sövdüler.

Emirleri üzerine şairleri bana hicvetti. Ben de kendi kendime: "Ben onlara karşılık verirsem kendi kendimi hicvetmiş olurum" diyerek gittim ve şu şiiri okudum:

 

"Sizin sövmeniz bize acı gelmektedir Ey kavmimiz! Bizim sövmemiz ise size el uzatmaktır

Ayıplarınız ortaya döküldüğünde biz zamanı akılsızlıkla suçlamayız Ancak bizim kusurumuz ortaya çıkınca hepiniz zeki olursunuz."

 

Ebu Cafer der ki: "Ben bu rivayeti dedemden buraya kadar ezberledim ve aklımda tuttum."

Ancak şiirin devamı şöyledir:

 

"Bizim yanımızda size olan kin küllenmiştir Sizin şairiniz ise bizimle savaşmaya düşkün Bilin ki kalplerimizde size karşı kin yoktur Sizin içinizde ise kin ve nefret vardır."

Umman halkından dostlarımız bize atalarından bildirerek şöyle dediler:

 

Mazin kavminden ayrılınca bir yere gitti ve orada kendisinde ibadet ettiği bir mescid inşa etti. Zulme uğrayan her kim o mescidde üç gün ibadet yapıp, kendine zulmeden zalime beddua ederse o zalim kısa zamanda helak olurdu veya baras hastalığına yakolanırdı. Bu güne kadar o mescide "Mubris" denilmektedir.

 

Ebu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mazin şöyle demiştir: "Ben önceleri kavmimin önemli işlerini gördüğüm için kavmim yaptıklarına pişman oldu ve: ‘‘Keşke böyle yapmasaydık’‘ dediler. Sonra aşırı derecede bana saygı göstererek geldiler ve: ‘‘Ey amcaoğlu! Bir durumdan dolayı seni ayıpladık ve seni ondan menettik. Eğer kabul edersen bizim için bir sorun yoktur bizimle birlikte dön’‘ dediler. Bunun üzerine onlarla geri döndüm ve sonra hepsi Müslüman oldular.''

 

 

 

Yine Umman'lı Abdullah'ın bildirdiğine göre Mazin bin el-Gaduye şöyle demiştir: "Ben Umman'a yakın bir köyde "Simal" denilen bir puta hizmet ederdim. Bir gün o put için bir kurban kestik ... " Sonrasında ravi bunu mana olarak rivayet ettiğimiz hadis yönünde aktardı ve şu mısrayı ekledi:

 

"O peygamber ki içime şarabın yerine Allah korkusunu koydu Böylece namusu mu korumak için zinanın yerine iffeti koydu."

 

Mana olarak bu hadis gibi Mazin hakkında birçok rivayetler gelmiştir.

Bunlardan biri Amr bin Cebele'nin bir putun içinden: "Ey Asım! Ey Asım! İslam geldi ve putlar gitti" diye işittiğini bildiren hadistir.

 

Bir diğeri ibn Dakşe'nin cininin kendisine haber vermesi üzerine Zubab bin el-Haris'in yüzüne bakarak: "Ey Zübab! Ey Zübab! Dinle, şaşılacak olanların en şaşılacak olanını. Muhammed Kitab ile gönderildi. O, Mekke'de halkı davete başladı ve davetine icabet edilmedi" demesini bildiren hadistir.

 

Bir diğeri de Amr bin Murra el-Gatafani'nin rüyasında Kabe'nin üzerinde bir nur görmesi, sonra da: "Hak geldi ve yayıldı Batıl yıkıldı ve kahroldu" demesini bildiren hadistir.

 

Bir diğeri de Abbas bin Mirdas'ın işittiği ses hakkında rivayet edilen hadistir. Bir diğeri de Halid bin Satıh'in kendisine cininin gelmesi ve:

 

"Kaim olan hak geldi Daim olan hayır geldi" demesini bildiren hadistir. Bu rivayetler yönünde daha birçok hadisler vardır. Doğruya ulaşmak, Allah sayesindedir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hufaf bin Nadle es-Sekafi'nin Müslüman Olmasının Sebebi