DELAİLU NÜBÜVVE |
NEBİ'İN (S.A.V.) ZUHURU'NUN BİLİNİP BEKLENMESİNE DAİR DİĞER RİVAYETLER |
Zeyd bin Amr bin Nufeyl
ve Varaka bin Nevfel Hakkındaki ve Her ikisinin Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Peygamber Olarak Gönderilmesi Hakkındaki Hadisleri
ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) henüz kendisine vahiy gelmeden önce
Beldeh vadisinde Zeyd bin Amr bin Nufeyl ile karşılaştı. Orada kendisine bir
sofra kurulunca Zeyd ondan yemeyi kabul etmedi ve: "Biz sizin putlarınız adına
kestiklerinizden yemeyiz. Biz ancak Allah'ın ismi anılarak kesilen etlerden
yeriz" dedi. Zeyd bin Amr, Kureyşlileri kestiklerinden dolayı kınar ve:
"Koyunu Allah yarattı. Onun için gökten yağmur indirdi, yerden de bitki
çıkardı. Siz de bunları inkar ederek onu Allah'tan başkası adına
kesmektesiniz" derdi.
Buhari, Sahih'de
Muhammed bin Ebi Bükeyr kanalıyla Fudayl bin Süleyman'dan rivayet etmiştir.
--- Buhari,
menakibu'l-ensar (24).
Buhari başka bir
rivayette şöyle demiştir: Zeyd bin Amr bin Nufeyl gerçek dini sorup, ona tabi
olmak üzere Şam'a gitti. Orada Yahudi bir alime rastladı ve ona dinleri
hakkında sorarak: "Belki de dininize gireceğim, bana dininizi anlat"
dedi. Yahudi: "Sen, Allah'ın gazabından nasibini almadıkça bizim dinimize
giremezsin!" karşılığını verince, Zeyd: "Ben, Allah'ın gazabından
kaçarak buralara geldim, elimden geldiğince, Allah'ın gazabından herhangi bir
payalmaya asla niyetim yok. Sen bana içinde öyle bir şeyolmayan bir din
göstermez misin, ona gideyim?" dedi. Yahudi: "Ben haniflikten başka
bir şeyi tanımıyorum!" cevabını verince, Zeyd: "Haniflik nedir?"
diye sordu. Bunun üzerine Yahudi: "Hz. İbrahim'in dinidir. O, ne Yahudi ne
de Hıristiyandı, Allah'tan başka bir şeye de tapmıyordu" karşılığını verdi.
Zeyd onun yanından dediklerine razı olmuş ve İbrahim'in dininde ittifak etmiş
bir şekilde çıktı ve ellerini açıp: "(Allahım!) İbrahim'in dini üzere
olduğuma dair Seni şahit tutuyorum" dedi.
--- Buhari,
menakibu'l-ensar (24).
Nufeyl bin Haşim bin
Said bin Zeyd bin Amr bin Nufeyl el-Adevi, babası kanalıyla dedesinden
bildiriyor: Zeyd bin Amr bin Nufeyl ve Varaka bin Nevfel gerçek dini sorup
araştırmak için yola çıktılar ve Musul'da bir rahip ile karşılaştılar. Rahip,
Zeyd bin Amr'a: "Ey deve sahibi! Nereden gelmektesin?" diye sorunca,
Zeyd: "İbrahim'in evinden gelmekteyim" karşılığını verdi. Rahip:
"Ne aramaktasın?" diye sorunca, Zeyd: "(Gerçek) dini
aramaktayım" cevabını verdi. Bunun üzerine rahip: "Geri dön aradığın
şeyin sizin topraklarda çıkması yakındır" dedi. Sonra Varaka bin Nevfel
Hıristiyan oldu. Zeyd'e de Hıristiyan olması teklif edilince bunu kabul etmedi
ve oradan şöyle diyerek ayrıldı:
"Buyur ey hak! Sen
haksın ben emrine amadeyim Ben senin kulun kölenim ve emrine amadeyim. İyiliği sadece
Senden beklerim Muhacir hiç gölgede yatan gibi olur mu? İbrahim'in iman
ettiğine iman ettim Ya Rab! Senin için secdeye eğilirim Sen bana istediğini
yükle Ben onu taşırıın." Sonra da secdeye kapandı.
Sonra Zeyd'in oğlu,
Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü!
Babam gördüğün ve bildiğin gibidir. Onun için bağışlanma dile" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet (onun için bağışlanma
dilerim), o kıyamet gününde tek başına bir ümmet olarak haşr olunur'I buyurdu.
--- Hakim, Müstedrek
(3/439).
Zeyd bin Harise der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terkime binmiş bir şekilde çıktık ve
putlardan bir putun yanına geldik. O put için bir koyun kestik ve tandıra
koyduk. Piştiğinde onu çıkardık ve yolculuğumuz için azık olarak yanımıza
koyduk. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terkime binmiş bir
şekilde yola çıktık. Mekke'nin sıcak günlerinden bir gündü. Vadiye geldiğimizde
Zeyd bin Amr bin Nufeyl ile karşılaştık. Birbirlerini Cahiliye selamıyla
selamladılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Zeyd'e: ''Neden
kavminin seni sevmediğini görüyorum?" buyurunca, Zeyd şu karşılığı verdi:
"Vallahi ben onlara bir kötülük etmiş değilim. Ancak onların delalette
olduklarını görmekteyim. Bu sebeple çıkıp gerçek dini aramaya başladım. Yesrib
hahamlarının yanına geldim. Onlar hem Allah'a ibadet ediyorlar, hem de Allah'a
şirk koşuyorlardı. Bu sebeple (kendi kendime): ‘‘Aradığım din bu din değildir’‘
dedim ve Eyla hahamlarının yanına geldim. Onların da hem Allah'a ibadet edip
hem şirk koştuklarını gördüm. Yine (kendi kendime): ‘‘Aradığım din bu din
değildir’‘ dedim.
Sonra Şam ahalisinden
bir haham bana: ‘‘Bize öyle bir dini soruyorsun ki o dinde Allah'a ibadet eden
Cezıre' deki yaşlı birinden başka birini bilmiyoruz’‘ dedi. Ben de onun yanına
gittim ve kendisine aradığım şeyi haber verdim. Bunun üzerine o: ‘‘Bütün o
gördüklerin delalettedir. Sen öyle bir dini soruyorsun ki o din Allah'ın ve
meleklerin dinidir. Senin ülkenden bir peygamber çıkmıştır veya çıkmak
üzeredir. O, (insanları) bu dine davet etmektedir. Sen geri dön, onu tasdik et,
ona uy ve getirdiklerine iman et’‘ dedi. Bunun üzerine ben de geri döndüm. Daha
sonra da bu konuda bir haber almadım."
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) binmiş oldUğU deveyi çöktürdü ve içinde
kızartılmış etler bulunan azığımızı koyduk. Zeyd: "Bu nedir?"
deyince: "Bu falan falan putlarımız için kestiğimiz koyundur" dedik.
Bunun üzerine Zeyd: "Ben, Allah'tan başkası adına kesilen bir şeyi
yemem" dedi.
Zeyd bin Amr bin Nufeyl,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olarak gönderilmeden önce
vefat etti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Zeyd) kıyamet gününde
kendi başına bir ümmet olarak gelecektir" buyurdu.
--- Suyuti,
Hasaisü'l-kübra (1/61).
Zeyd bin Harise
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), çıkarak en yüksek sesiyle
(İslam'a) davetini yaptığında ona Zeyd bin Amr bin Nufeyl rastladı. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Amcacığım! Neden kavminin senden nefret
ettiğini görüyorum?'' buyurunca, Zeyd şu karşılığı verdi: "Vallahi, benim
onlara bir kötülüğüm dokunmuş değildir. Ancak onların sapkınlıkta olduklarını
görmekteyim. Bu nedenle çıkıp gerçek dini aramaya koyuldum. Nihayet Cezıre'de
bir ihtiyarın yanına vardım. Ona çıkıp geldiğim yörenin inanç durumunu
anlattım. Bana: "Kimlerdensin?" diye sorunca: "Beytullah
ahalisinden, diken ve (dikenli bir ağaç türü olan) karaza (yiyenlerden)iz"
dedim. Bunun üzerine: "Senin ülkende bir peygamber çıkmış bulunuyor ya da
çıkacak. (Çünkü onun çıkacağını müjdeleyen) yıldız doğdu. Şimdi geri dön ve
O'nu tasdik edip (davet edeceği dine) iman et" karşılığını verdi.
Muhammed bin ishak bin
Yesar der ki: Hatice binti Huveylid, eski kutsal kitaplara uyan, insanların
ilimlerini öğrenen ve Hıristiyan olan amcası oğlu Varaka bin Nevfel bin Esed'e,
Meysere'nin kendisine rahibin dediklerini ve iki meleğin kendisini
gölgelendirdiğini anlattığında Varaka şöyle dedi: "Ey Hatice! Eğer bu
söylediklerin doğru ise, şüphesiz Muhammed, bu ümmetin peygamberidir. Ben,
zaten bu ümmetten bir peygamberin çıkacağını biliyor ve onu bekliyordum. Bu
zaman, onun tam zamanıdır" dedi. Varaka sanki peygamberin gönderilmesinin
geciktiğini ifade ederek: "Ne zaman?" demeye başlamıştı. Söylenene
göre Varaka, Hz. Hatice'nin haberinin geciktiğini ifade ederek şöyle bir şiir
okumuştur:
"Erkenden mi, yoksa
geç mi ölüp gideceksin? İçindeki düşünceden dolayı çok üzüntülüsün
Ayrılmak istemediğin bir
kavimden ayrılacaksın Sanki iki gün sonra aralarından ayrılıp gideceksin. Doğru
haberci Muhammed hakkında haber vermektedir Doğru olan kişi bunu kendisine
haber verip bildirmektedir. İki yolu olan yerde kara taşlıkta Çorak bir yerde
kendilerine bu haber verildi Yük altında neredeyse ölecek olan hayvanlarla
Busra çarşısına giderlerken böyle denildi.
O, her bilgili rahipten
bizlere bu haberi vermektedir Hakikatlerin kapılarını açacak anahtarlar var
demektedir. Rahipler de sanki, Ahmed bütün yeryüzündekilere Gönderilen bir
peygamberdir demektedir.
Bana göre o da Allah'ın iki
kulu Hud ve Salih peygamber gibi Musa ve İbrahim gibi bir peygamber olarak
gönderilecektir. Onun kıymeti ve şanı, açık bir şekilde yayılacaktır Luey
kabilesi, genciyle, yaşlısıyla ve efendisiyle Toplu olarak gelip kendisine tabi
olacaktır.
İnsanlar onun
peygamberlik dönemine ulaşıncaya kadar yaşarsam O zaman onunla müjdelenir, ona
şefkat gösterir ve sevinirim Yoksa ey Hatice! Bilesin ki eğer gecikirse
Senin şu diyarından daha
geniş bir diyara göçer giderim."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Muhammed'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Peygamber Olarak Yazıldığı Zaman