DELAİLU NÜBÜVVE |
NEBİ'İN (S.A.V.) ZUHURU'NUN BİLİNİP BEKLENMESİNE DAİR DİĞER RİVAYETLER |
Yüce Allah, Resulullah'ı (s.a.v.) Peygamber Olarak Göndermeden Önce
Hahamların ve Rahiplerin Kitaplarında Gönderilecek Peygamber Hakkında
Buldukları Vasıflara Dayanarak Bunun Kendisi Olduğunu Haber Vermeleri,
Peygamberliğini Tasdik Etmeleri ve Müşriklere Karşı Fetihler
Gerçekleştireceğini Tasdik Etmeleri
ibn ishak der ki: iki Kitap ehli olan hahamlar ve rahipler Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) peygamber olarak gönderilmeden önce en iyi
bilenlerdi. Kitaplarında buldukları vasıflardan, kitaplarında
sabit olan isminden, peygamberleri ve kitapları zamanında kendisine uymaları
konusunda kendilerinden ahid ve misak alınmış
olunmasından" şirk ehlinden olan putperestlere karşı kendisiyle fetihler
gerçekleşeceğinin ve ibrahim'in dini ile Ahmed adında bir peygamberin gönderileceğinin kendilerine
haber verilmesinden dolayı onunla beraber Arap müşriklerine karşı savaşacakları
zamanı da en iyi bilenlerdi. Yüce Allah: "Onlar, yanlarındaki
Tevrat'ta ve incil'de yazılı buldukları ResUle, o ümmi peygambere uyan kimselerdir. O, onlara
iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal,
kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri
kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona
indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte onlar
kurtuluşa erenlerdir"[A'raf 157] buyurmaktadır.
Yine: "Meryem oğlu İsa: ‘‘Ey israil oğulları!
Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayan, benden sonra gelecek
ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah'ın size gönderilmiş bir
peygamberiyim’‘ demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman:
‘‘Bu, apaçık bir sihirdir’‘ demişlerdi. Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek
isterler. inkarcılar ne kadar istemeseler de, Allah
nurunu, dinini tamamlayacaktır"[Saff 6]
buyurmaktadır. Yine: "Muhammed, Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde
bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükuya varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve
hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. işte
bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle
vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış,
gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah
böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah,
inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaad
etmiştir"[Fetih 29] buyurmaktadır. Yine:
"Oysa, daha önce
(bu kitabı getirecek peygamber ile) inkarcılara (Arap müşrikterine)
karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat'tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber)
kendilerine gelince ise onu inkar ettiler. Allah'ın laneti inkarcıların üzerine
olsun. Karşılığında nefislerini sattıkları şeyi kıskançlıkları sebebiyle
Allah'ın, kullarından dilediğine lütfuyla indirdiği
vahyi inkar etmeleri ne kötüdür! Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. İnkar
edenlere alçaltıcı bir azap vardır''[Bakara 89, 90] buyurmaktadır.
ibn ishak der ki: "Araplar ümmı
idi yani okuma yazma bilmezlerdi. Onlar peygamberlerin zamanını, cenneti ve
cehennemi, tekrar dirilmenin ve kıyamet gününün var olduğunu bilmezlerdi.
Bunları ancak kitap ehlinden işittikleri kadarıyla bilirlerdi. Kalplerinde bu
konuda sağlam bir iman yoktu. Yüce Allah, Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
peygamber olarak göndermeden önce onun hakkında hahamlardan ve rahiplerden bize
ulaşan haberler vardı."
ibn ishak'ın bildirdiğine göre Asım
bin Ömer bin Katade şöyle demiştir: Bizim
kabilemizden olan ihtiyarlardan bazıları şöyle dediler: "Araplar içinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) vasıflarını bizden daha iyi bilen yoktur.
Bizimle beraber Yahudiler vardı ve onlar Kitab
ehliydi. Biz ise putlara tapıyorduk. Yahudilerin hoşuna gitmeyen bir şey
yaptığımızda: "Gönderilecek peygamberin zamanı yaklaştı. Bu peygamber
geldiği zaman ona tabi olacağız ve tıpkı Ad ve irem
kavminin öldürüldüğü gibi sizleri öldüreceğiz" derlerdi. Yüce Allah, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) gönderdiği zaman biz ona tabi olduk,
Yahudiler ise inkar ettiler. Vallahi Yüce Allah: ‘‘Daha önce kafirlere karşı
zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan
bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına
dikilince onu inkar ettiler. İşte Allah'ın laneti böyle inkarcılaradır’‘[Bakara
89] ayetini bizler ve onlar hakkında indirmiştir."
--- İbn
Hişam, es-Sire (1/221).
Ali el-Ezdi der ki:
Yahudiler: "Allahım! (Tevrat'ta vasıflarını
gördüğümüz) bu peygamberi bize gönder de bizimle insanlar arasında hüküm
versin" diye dua ederlerdi. Onunla insanlara karşı fetihler
gerçekleştireceklerini yani insanlara karşı ondan yardım alacaklarını ümit
ediyorlardı.
ibn Abbas der ki: Hayber Yahudileri Gatafan kabilesiyle savaşıyor, her hezimete uğrayışında ise
şu duayı yapıyordu: "Allahım! Ahir zamanda bize
göndermeyi vaad ettiğin Ümmi olan Muhammed hürmetine,
Gatafan kabilesine karşı bize yardım et."
Savaşacakları zaman bu duayı yapıyorlar ve Gatafan'ı
hezimete uğratıyorlardı. Ancak Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gönderildiği zaman onu inkar
ettiler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Daha önce kafirlere karşı" (Ey
Muhammed! Senin hürmetine) "zafer isterlerken kendilerine Allah katından
ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip
öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkar ettiler. İşte Allah'ın Ianeti böyle inkarcılaradır"[Bakara 89] ayetini
indirdi."
Aynı mana ile Atiyye kanalıyla ibn Abbas'tan
rivayet edilmiştir.
--- Hakim, Müstedrek (2/263).
ikrime bildiriyor: Ehl-i Kitab'dan bazıları kendi peygamberlerine inanmış ve onları
tasdik etmişlerdi. Henüz gönderilmeden önce de (kitaplarında geçtiği için)
Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
de iman etmişlerdi. Ancak gönderilince onu inkar ettiler. "Yüzleri
kararanlara: ‘‘İnanmanızdan sonra inkar mı ettiniz? İnkar etmenizden dolayı
tadın azabı’‘ denecektir"[Al-i İmran 106] ayetinde de ifade edilen budur. Ehl-i Kitab'dan bazıları da hem
kendi peygamberlerine, hem de henüz gönderilmeden önce Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
inanmışlardı. Gönderilince de ona iman ettiler. işte: "Doğru yolu
bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını
sağlar"[Muhammed 17] ayetinde anlatılan budur.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Abduleşhel Oğullarından Bir Yahudi'nin
Resulullah'ın (s.a.v.) Geleceğini Haber Vermesi