DELAİLU NÜBÜVVE |
NEBİ’İN (S.A.V.) ÜSTÜN AHLAKI, NEBİLİK VASIFLARI VE ZUHURUNUN ÖNCEDEN BİLİNMESİ |
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) İnsanların En Cömerdi Olması ve Allah'ın, Duayla Kendisine
Bereket İhsan Etmesine Rağmen Açlığa En Çok Sabretmesi
Muhammed bin Cübeyr'in
babasından bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer
Mut'im hayatta olsaydı ve Bedir esirlerini serbest bırakmamı isteseydi,
yapardım" buyurdu.
Süfyan der ki: Mut'im,
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iyilik yapmıştı. Mut'im insanların
en cömertlerindendi.
Ebu'l-Heysem bin
et-Teyyihan der ki: Ebu Bekr evinden çıkınca Ömer'in Mescid'de oturmuş olduğunu
gördü. Yanına gidip başında durdu ve selam verdi. Ömer selamı alınca Ebu Bekr
ona: "Bu saatte seni evinden çıkaran nedir?" diye sordu. Ömer:
"Asıl bu saatte seni evinden çıkaran nedir?" karşılığını verdi. Ebu
Bekr: "Ben senden önce sordum" deyince, Ömer: "Beni açlık
dışarıya çıkardı" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Bekr: "Beni de
aynı şey dışarıya çıkardı" dedi. Oturup karşılıklı sohbet ederlerken Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıktı. Onları görünce yanlarına gelip
başlarında durdu ve selam verdi. Ebu Bekr ile Ömer verilen selamı alınca Allah
Resulü: ''Bu saatte sizleri dışarıya çıkaran nedir?" diye sordu. Bu soru
üzerine Ebu Bekr ile Ömer birbirlerine bakmaya başladılar; zira her biri bu
soruya diğerinin cevap vermesini istiyordu. Sonunda Ebu Bekr şöyle dedi:
"Ey Allah'ın Resulü! Ömer benden önce çıktı. Sonradan ben çıkınca bu
saatte onu dışarıya çıkaran şeyi sordum. O: ‘‘Asıl bu saatte seni dışarıya
çıkaran nedir?’‘ karşılığını verdi. Ben: ‘‘Önce ben sordum’‘ dediğimde onu
dışarıya açlığın çıkardığını söyledi. Ben de: ‘‘Beni de aynı şey dışarıya
çıkardı’‘ dedim."
Bunun üzerine Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Beni de sizi dışarıya çıkaran şeyevimden
çıkardı'' buyurdu ve: ''Misafiri olacağımız birini biliyor musunuz?" diye
sordu. Ebu Bekr ile Ömer: "Evet, biliyoruz. Ebu'l-Heysem bin et-Teyyihan!
Zira onun hurmaları ile oğlakları var. Yanına gidersek fazla hurma
bulabiliriz" dediler.
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile iki arkadaşı yola çıktılar ve Ebu'l-Heysem'in
bahçesine geldiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verince
Ebu'l-Heysem'in karısı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selamını
duydu. "Anam babam sana feda olsun!" diyerek onu karşıladı ve kıldan
bir yaygı getirip altlarına serdi. Oturduktan sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem):
''Ebu'l-Heysem
nerede?" diye sordu. Kadın: "Ebu'l-Heysem bize su getirmeye
gitti" dedi. Biraz sonra Ebu'l-Heysem su tulumunu boynuna asmış bir
şekilde karşıdan göründü. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parlayan
yüzünü hurma ağaçlarının önünde görünce tulumu ağacın birine dayadı ve:
"Anam babam sana feda olsun!" diyerek yaklaştı. Yanlarına varınca
içinde bulundukları durumu fark etti. Karısı Ümmü'l-Heysem'e: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile arkadaşlarına yiyecek bir şeyler ikram ettin
mi?" diye sorunca, kadın:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha yeni oturdu" dedi. Ebu'l-Heysem:
"Yiyecek olarak neyin var?" diye sorunca, kadın: "Arpa taneleri
var" dedi. Ebu'l-Heysem: "O zaman onları öğüt ve yoğurup ekmek
yap" dedi. Ki o zamanlar henüz hamuru mayalamayı bilmiyorlardı. Bu arada
Ebu'l-Heysem eline bıçağı aldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
elinde bıçağıyla gittiğini görünce: ''Sakın sağmal olanlarından kesme!"
buyurdu. Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Bir oğlak keseceğim"
dedi. Gidip oğlağı kesip parçaladı. Çok zaman geçmedi ki yaptığı yemeği
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile iki arkadaşı daha önce hiç olmadığı kadar yiyip karınlarını doyurdular.
Bu olay üzerinden fazla
bir zaman geçmedi ki Yemen'den bir esir getirildi.
Hz. Fatıma, Nebi'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip işten yana şikayette bulundu ve ellerini
göstererek hizmetçilik yapması için bu esiri kendisine vermesini istedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır! Bu esiri Ebu'l-Heysem'e vereceğim.
Zira onlara misafir olduğumuz zaman karısı ile birlikte sıkıntı içinde
olduklarını gördüm'' buyurdu. Sonra bu esiri Ebu'l-Heysem'e gönderdi ve:
"Bu esiri al. Bahçe işlerinde sana yardımcı olur, ama ona iyi bir şekilde
davran'' buyurdu. Esir, Ebu'l-Heysem'in yanında Allah'ın dilediği kadarıyla
kaldı. Daha sonra Ebu'l-Heysem ona: "Daha önce karımla birlikte de
bahçenin işlerini görebiliyorduk. Git! Artık Allah'tan başka da efendin
yoktur" diyerek azat etti. Azat edilen bu köle Şam bölgesine gitti ve
orada çalışıp mal sahibi oldu.
--- Heysemi, Mecma
(10/316-317).
ibn Huzeyme bunu
Muhammed bin Yahya kanalıyla Amr bin Osman'dan, o Züheyr'den, o da Ebu
ismail'den aktarmıştır. ibn Huzeyme der ki: Bu hadis, "Beşir bin Selman -
Ebu Hazım - Ebu Hureyre" kanalıyla da nakledilmiştir.
ibn Abbas, Ömer bin
el-Hattab'dan: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün öğle
vakti çıktığında Ebu Bekr'i Mescid'de otururken buldu" şeklinde başlayan
aynı manada bir hadis rivayet edip bazı kısımlarını zikretmeyip bazı ilaveler
yapmıştır. Yaptığı ilavelerden biri de şudur: "Ebu'l-Heysem gelip onları
görünce sevinip çok mutlu oldu. Bir hurma ağacına çıkarak onlara birkaç salkım
hurma topladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Yeter ey
Ebu'l-Heysem!" deyince: "Ey Allah'ın Resulü! Hurmanın koruğundan,
olgunlaşmışından ve henüz olgunlaşmaya başlamış olanından yersiniz" dedi.
Hurmaları yedikten sonra onlara su getirdi ve içtiler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): '(Bu, kendisinden hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir"
buyurdu. Bu rivayette önceki hadiste geçen hizmetçiden bahsedilmemiştir.
--- Heysemi, Mecma
(10/317).
Bu hadis başka bir
kanalla Hz. Fatıma zikredilmeden nakledilmiştir. Ebu Avane bunu Abdulmelik
kanalıyla Ebu Hureyre'yi zikretmeden mürsel olarak nakletmiştir.
Ayrıca bu hadis,
"Abdullah el-Ömeri - Nafi' - ibn Ömer" kanalıyla nakledilmiştir.
Enes bin Malik
anlatıyor: Bir gün Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
geldiğimde ashabıyla oturmuş onlarla sohbet ettiğini gördüm. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) karnına bir kuşak bağlamıştı. Sahabeden birine:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) neden karnına taş
bağlamış?" diye sorunca: "Açlıktan" cevabını verdi. Üvey babam
olan Ebu Talha'nın yanına gidip: "Babacığım! Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) karnına bir kuşak bağladığını gördüm ve sahabeden birine
sorduğumda: "Açlıktan" cevabını verdi. Ebu Talha, annemin yanına
girip: "Yiyecek bir şey var mı?" diye sorunca, annem: "Evet,
yanımda ekmek parçaları ve birkaç hurma var. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
tek başına gelirse onu doyurabiliriz. Eğer yanında biri gelirse yetmez"
cevabını verdi. Ebu Talha bana şöyle dedi: "Ey Enes! Gidip Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakınında dur. Kalkınca, sahabe dağılana kadar
bekle. Sonra onu takib et ve kapının eşiğine gelince: ‘‘Babam seni davet
ediyor’‘ de." Denileni yapıp:
"Babam seni davet
ediyor" deyince, ashabına: "Oradakiler! geliniz" deyip elimi
tutarak çekti. Sonra ashabına döndü. Evimize yaklaşınca elimi bıraktı. Yanında
gelenlerin çok olması sebebiyle üzgün bir şekilde girdim ve: "Babacığım!
Dediğin gibi söyledim, ancak o ashabını da çağırdı ve yanına onlarla
geldi" dedim.
Ebu Talha yanlarına
çıkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Enes'i, sadece seni davet etmesi için
gönderdim. Bu gördüklerimi doyuracak yemek yoktur" deyince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gir, Şüphesiz ki Allah yanındaki yemeğe
bereket verecektir'! buyurdu ve içeri girip: "Yanınızdaki yiyeceği
toplayıp getirin'' dedi. Onunla beraber gelenler sofada oturmuşlardı.
Yanımızdaki ekmek ve hurmaları getirip hasırımızın üzerine koyduk ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bereket için dua etti ve: "Yanıma sekiz kişi
girsin!' buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına sekiz
kişiyi aldım. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) avucunu ekmeğin üzerine koydu
ve: "Bismillah diyerek yiyin'' buyurdu. Onun parmakları arasından doyana
kadar yediler. Sonra sekiz kişi daha getirmemi emretti. ilk gelenler kalkınca
diğer sekiz kişiyi getirdim ve doyana kadar yediler. Sonra sekiz kişi daha
getirmemi emretti ve bu şekilde yanına seksen kişi girip doyana kadar yediler.
Sonra beni, annemi ve Ebu Talha'yı çağırdı ve: "Yiyiniz" dedi.
Doyuncaya kadar yedikten sonra elini kaldırdı ve: "Ey Ümmü Süleym! Senin
getirdiğin yemek bu kadar mıydı?'' buyurdu. Annem:
"Anam babam sana
feda olsun. Eğer ben onların yediğini görmeseydim, yemeğimizden hiçbir
şeyeksilmedi derdim" dedi.
Müslim bu hadisi
Sahih'te ibn Vehb'den rivayet etmiştir.
--- Müslim, eşribe (20).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: