DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) DOĞUMUYLA İLGİLİ BÖLÜMLER |
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Babası Abdullah, Annesi Amine Binti Vehb ve
Dedesi Abdulmuttalib bin Haşim'in Vefatı
ibn Şihab der ki:
Abdulmuttalib, Abdullah bin Abdilmuttalib'i ticaret amacıyla Yesrib'e hurma
getirmesi için gönderdi ve Abdullah orada vefat etti. Vefatından kısa bir süre
sonra da Amine Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dünyaya getirdi.
Babası vefat ettiği için de dedesi Abdulmuttalib'in himayesinde büyüdü.
Muhammed bin ishak bin
Yesar der ki: Abdullah vefat ettiği zaman Amine hamileydi.
Abdullah'ın, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) on sekiz aylıkken vefat ettiği de söylenir. Allah
en doğrusunu bilir.
Bazıları da Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yedi aylıkken babasının vefat ettiğini söylemiştir.
--- İbn Hişam, Siyer
1(171).
Abdullah b, Ebi Bekr bin
Hazm der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) annesi Amine binti
Vehb, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayıları olan Adiy bin
en-Neccar oğullarının yanına Medine'ye gitti. Geri dönerken Ebva'ya yetişince
de orada vefat etti, O zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) altı
yaşındaydı.
Haşim bin Abdimenaf,
Medine'den Neccar oğullarından Selma bin Amr ile
evlenmişti. Ondan da
Abdulmuttalib doğmuştu. Neccar oğullarının
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayıları olmasının sebebi budur.
ibn ishak der ki:
Abdulmuttalib, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sekiz yaşındayken vefat
etti. Öldüğünde ona kimse ağlamadı.
Sikaye (hacılara su
verme) ve Zemzem işini oğullarından Abbas bin Abdilmuttalib devraldı ve İslam
gelinceye kadar bu görevi devam ettirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) de bunu aynı şekilde devam ettirdi.
Süleyman bin Bureyde'nin
bildirdiğine göre babası şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bir mezarın yanına gidip oturunca etrafında birçok kişi oturdu.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sanki kendisine bir şey söyleniyormuş gibi başını sallayıp ağlamaya
başlayınca Hz. Ömer: "Neden ağlıyorsun, ey Allah'ın Resulü?" diye
sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu, Amine binti Vehb'in
mezarıdır. Onun mezarını ziyaret etmek için Rabbimden izin istedim, verdi.
Ancak onun için bağışlanmasını diledim, izin vermedi. Bu sebeple ona acıyıp
ağladım'' cevabını verdi. O zamana kadar bu kadar çok ağlayanı görmemiştim.
Muharib bin Disar, ibn
Bureyde kanalıyla babasından rivayette bulunarak buna mutabaat etmiştir.
Abdullah bin Mes'ud der
ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kabristana doğru çıkınca
biz de onunla gittik. Oturmamızı emredince oturduk. Sonra mezarlar arasından
geçip bir mezarın yanında durarak uzun süre sessizce dua etti. Sonra ağlayınca
biz de ağlamaya başladık. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize
dönünce Hz. Ömer yanına gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Neden ağladın? Senin
ağlamana biz de ağladık ve endişelendik" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelip yanımızda oturdu ve: "Ağlamamdan endişelendiniz mi?"
diye sordu. Biz: "Evet ey Allah'ın Resulü!" cevabını verince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yanında dua
ettiğim mezar, Amine binti Vehb'in mezarıydI. Rabbimden onu ziyaret için izin
istediğimde bu izni verdi. Ancak ona bağışlanma dileme konusunda izin
istediğimde buna izin vermedi ve: ‘‘Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra,
akraba bile olsalar müşrikler için mağfiret dilemek Peygamber'e ve müminlere
yaraşmaz ... İbrahim'in, babası için mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği bir
sözden ötürü idi’‘[Tevbe 113, 114] ayetini indirdi. Beni de bir çocuğun
annesine karşı olan şefkati tuttu da onun için ağladım.''
--- İbn Kesir, el-Bidaye
(2/280).
Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) annesinin mezarını ziyaret edince hem
kendisi ağladı, hem etrafındakileri ağlattı. Sonra şöyle buyurdu:
"Rabbimden annemin
mezarını ziyaret için izin istediğimde bu izni verdi. Ancak ona bağışlanma
dileme konusunda izin istediğimde buna izin vermedi. Kabirleri ziyaret ediniz.
Zira bu, size ölümü hatırlatır.''
Müslim bu hadisi
Sahih'te Ebu Bekr bin Ebi Şeybe kanalıyla Muhammed bin
Ubeyd'den rivayet
etmiştir.
--- Müslim, cenaiz
11(36), Nesai, cenaiz (4/90) ve İbn Mace, cenaiz (6/48).
Enes'in bildirdiğine
göre bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Babam nerede?" diye sorunca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cehennem'de" cevabını
verdi. Adam dönüp giderken onu çağırıp: "Babam da, baban da
cehennemdedir" buyurdu.
Müslim bu hadisi
Sahih'te Ebu Bekr bin Ebi Şeybe'den rivayet etmiştir.
--- Müslim, iman 1(88)
Amir bin Sa'd'ın
babasından bildirdiğine göre bir bedevi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelerek: "Babam akrabayı gözetirdi ve güzel hasletleri vardı.
Şimdi o nerede?" diye sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cehennem'de" cevabını verince bu cevap sanki bedevinin zoruna gitti
ve: "Ey Allah'ın Resulü! Peki senin baban nerede?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hangi kafirin mezarının
yanından geçersen onu cehennemle müjdele" dedi. Daha sonra bedevi müslüman
olunca şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana yorucu
bir yük yükledi. Hangi kafirin mezarının yanından geçsem onu cehennemle
müjdeledim."
--- Heysemi, Mecma
(1/118).
Abdullah bin Amr der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir adamı defnettikten
sonra geri dönünce kapısının hizasına gelince bir kadının bize doğru döndüğünü
gördü ve: "Ey Fatıma! Nereden geliyorsu?'' diye sordu. Fatıma: "Şu
ölünün ailesinin yanından geliyorum. Onlara başsağlığı diledim ve taziyede
bulundum" cevabını verince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sakın
onlarla beraber kabristana gitmiş olmayasın?" dedi. Fatıma: "Bu
konuda söylediklerini işittikten sonra onlarla kabristana gitmekten Allah'a
sığınırım" karşılığını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Eğer onlarla beraber kabristana gitmiş olsaydın, babanın dedesi görmedikçe
cenneti göremezdin" buyurdu.
--- Nesai 4/27) ve
Ahmed, Müsned 2(169).
Fatıma'nın babasının
dedesi Abdulmuttalib bin Hişam'dır.
Neden ölünceye kadar
putlara tapmalarına, İsa bin Meryem'in dinine girmedikleri için babalarının
ahiretteki durumunun bu olduğunu söylemesine rağmen nesepleriyle ilgili kötü
bir şey söylememiştir? Çünkü kafirlerin nikahı geçerlidir. Çünkü hanımlarıyla
beraber müslüman olduktan sonra nikahlarını yenilemeleri veya onlardan
ayrılmaları gerekmemişti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yüzü