MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
MUKATEBE |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Mukatebe
20650- Şafii der ki:
Yüce Allah: "Sahip olduğunuz kölelerden mukatebe yapmak isteyenlere
gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mukatebe yapın"[Nur,
33] buyurmaktadır.
20651- Şafii der ki:
"Bu da kişinin ancak ne istediğini bilen aklı başında biri ile mukatebe
yapılabileceğine, mukatebenin ne olduğunu bilemeyen çocuk veya deli biri ile
yapılamayacağına delalet etmektedir.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/317)
ve Şafii, el-Ümm (8/31).
20652- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Hayır ifadesinden maksat nedir? Kişinin malı
veya iyi olması mıdır? Yoksa her ikisi midir?" dediğimde: "Burada
kastın ancak malolduğu görüşündeyiz" dedi. "Eğer yanında mal yoksa ve
doğru biri ise?" dediğimde: "Ben ayetteki hayır ifadesiyle sadece
malın ve iyiliğin kastedildiği görüşündeyim" karşılığını verdi.(--- Şafii,
el-Ümm (8/31).
20653- Mücahid:
"Eğer onlarda bir hayır görürseniz"[Nur, 33] buyruğunu açıklarken:
"Ahlakları ve dinleri ne olursa olsun, burada mal kastedilmektedir"
dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/318).
20654- Şafii der ki:
Hayır ifadesinin manası hitap şekli ile anlaşılmaktadır. Yüce Allah: "İman
eden ve salih amel işleyenler yaratılmışların en hayırlılarıdır"[Beyyine,
7] buyurmaktadır. Burada yaratılmışların en hayırlısı olmanın malla değil de,
iman ve salih amel ile olduğunu anlıyoruz.
20655- Yüce Allah:
"Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın dininin
nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır"[Hac, 36]
buyurmaktadır. Burada da hayır ifadesiyle en hayırlı faydanın ecirde olduğunu
anlıyoruz. Onlar için kurbanda hayır (ecir) vardır.
20656- Yine Yüce Allah:
"Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa"[Bakara,
180] buyurmaktadır. Burada da mal kastedilmektedir ki geriye bırakılan şey
maldır.
20657- Yüce Allah ayetin
devamında: "Anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek
Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur"[Bakara, 180] buyurmaktadır. Bu
kitaptaki delillere göre hayır ifadesinin en açık olan manaları kişinin mal kazanabilmesi
için kuvvetli ve emin biri olmasıdır. Eğer sadece kuvvetli olursa çalışıp mal
kazanabilir. Ancak emin biri olmazsa borcunu ödemez. Eğer sadece emin biri olur
ve kuvvetli olmazsa bu sefer çalışamaz ve borcunu ödeyemez.(--- Şafii, el-Ümm
(8/31).
20658- Şafii der ki:
"Eğer kölende bir malolduğunu bilirsen" ifadesinde açık olarak iki
mEma yok mudur! Bunlardan biri kölenin mal kazanabilme kabiliyetinin olması,
bir diğeri de kölenin yanında mal bulunan efendisinin malıdır.(--- Şafii,
el-Ümm (8/31) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/318).
20659- Hayır ifadesiyle
malın kastedildiği görüşünde olanlar, efendisi için mal kazanması görüşünde
olanlardır. Bu da kölenin daha önce çalışıp efendisine kazandırdığı gibi
çalışıp borcunu ödemesi için kazanmasına delalet etmektedir.(--- Şafii, el-Ümm
(8/31).
20660- Beyhaki der ki:
"Doğrusu da öncekilerin bunu malolarak açıklaması yönündedir."
20661- Bize bildirilene
göre İbn Abbas: "Eğer mukatebe yaptığın kişinin borcunu ödeyeceğini
bilirsen (mukatebe yap) manasındadır" demiştir.
20662- Başka bir
rivayette de: "Eğer onların bir meslek sahibi olduğunu bilirseniz mukatebe
yapın" demiştir.
20663- Başka bir
rivayette de: "Güvenilir ve ahde vefa gösteren biri olarak bilirseniz
manasındadır" demiştir.
20664- Mekhul:
"Burada kişinin kazancı kastedilmektedir" demiştir.
20665- Hasan:
"Burada doğruluk, ahde vefa, ödeyebilme gücü ve güvenirlik
kastedilmektedir" demiştir.(--- Şafii, el-Ümm (8/31).
20666- Ebu Davud
MerasU'de isnadıyla rivayet etti: Yahya b. Ebi Kesir der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayeti açıklarken: "Eğer onların bir
meslek sahibi olduğunu bilirseniz mukatebe yapın. Eğer öyle değilse onları
insanlara yük olarak bırakmayın'' buyurmuştur.
***********************
Kişinin Kölesinin
Kuvvetli ve Emin Biri Olması Halinde Onunla Mukatebe Yapması Vacip midir?
***********************
20667- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Eğer onda malolduğunu bilirsem onunla mukatebe yapmam vacip
midir?" diye sorduğumda: "Ben bunu ancak vacip olarak görüyorum"
karşılığını verdi, Amr b. Dinar ise: "Ata'ya: "Bunu birinden mi
naklettin?" diye sorduğumda: "Hayır" cevabını verdi
demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/319) ve Şafii, el-Ümm (8/31).
20668- Şafii der ki:
Eğer kuvvetli olmakla birlikte kazanabilen ve emin biri ise benim için
güzelolanı efendisinin onunla mukMebe yapmasıdır. Çünkü bu konudaki ayet buna
teşvik babındandır (emir babında değildir).
20669- "İlim
ehlinden tanıdığım birçok kişi de bu görüştedir." Sonrasında Şafii bu
konuda açıklamalarda bulundu.(--- Şafii, el-Ümm (8/31).
20670- Söyledikleri
arasında: "Eğer vacip olsaydı, en azından kitapta sınırları belirlenmiş
veya bundaki amaç belirtilmiş olurdu" cümlesi de vardır.
20671- Hasan ile Şa'bi
derler ki: "Bu, farz bir şey değildir. Kişi kölesi ile mukatebeyi dilerse
yapar, dilerse de yapmaz."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (11319).
20672- Habban b. Ebi
Cebele el-Kureşi'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Her bir kişi kendi malı üzerinde babasından, çocuğundan ve tüm
insanlardan dahafazla hak sahibidir" buyurmuştur.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (11319).
***********************
Kişinin Kölesi ile İki
Taksit Olmak Üzere Mukatebe Yapması
***********************
20673- Buvayti'nin
kitabında Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının taksitlerle
mukatebe yapmasını buna huccet saymıştır. Berıre, Allah Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bilgisi dahilinde efendileriyle her yıl bir Cıkiyyesini
ödemek üzere dokuz Cıkiyye üzerinden mukatebe yapmıştır.
20674- Beyhaki der ki:
Bize bildirilene göre Hz. Osman kendisiyle mukMebe yapmak isteyen bir köleye:
"Evet, eğer bu konuda Allah'ın ayeti olmasaydı seninle mukMebe yapmazdım.
Ancak ben iki taksitte yüz bin (dirhem) ödemen üzere seninle mukatebe yaparım.
Vallahi bundan sana bir dirhem bile kesmem" demiştir.
20675- Müslim b. Ebi
Meryem'in bildirdiğine göre adamın biri: "Hz. Osman'ın kölesi idim"
demiş ve bu konuda kendisiyle mukatebe yapmak istediğini ve Osman'ın kendisine
verdiği cevabı zikretmiştir.
20676- Selman der ki:
"Efendilerim ile kendilerine beş yüz fide dikmek üzere mukatebe akdi
yazdım. Fidelerin tutması halinde artık hür olacaktım."
20677- Başka bir
rivayette nakledildiğine göre de Selman: "Efendimle üç yüz hurma fidesi
dikip yetiştirmem ve kırk Cıkiyye ödemem karşılığında mukatebe yaptım"
demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/321,322).
***********************
Birden Çok Köle ile
Sadece Bir Mukatebe Akdi Yapmak
***********************
20678- İbn Cüreyc'in
bildirdiğine göre Ata (b. Rebah) şöyle demiştir: "Bir kölen, hem kendisi,
hem çocukları için seninle anlaşma yaparsa ve bu kölenin kendisi veya
çocuklarından biri ölürse, öldüğü günkü değeri, anlaşma fiyatından düşer.
Anlaşma yapan köleyi veya çocuklardan birini azad edecek olursan yine aynı şey
geçerlidir.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/323) ve Şafii, el-Ümm (8/46).
20679- Amr b. Dinar da
böyle demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/323) ve Şafii, el-Ümm
(8/46).
20680- Şafii der ki:
"Ata ile Amr b. Dinar'ın dediği gibi eğer çocuklar büyük ise ve babaları
onların adına da mukatebe yapmış ise onlardan her birinin mukatebede bir payı
vardır. Onlardan birinin ölmesi durumunda mukatebedeki payı oranında
diğerlerinin borcundan düşülür.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/323) ve
Şafii, el-Ümm (8/46).
***********************
Kölelerin Birbirlerine
Kefil Olması
***********************
20681- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Bir satışta iki kişi arasında: ''Hayatta kalan
ölene veya ölene hayatta kalan, zengin olan fakir düşene veya fakir düşene
zengin olan kefildir'' şeklinde bir akit yazdım" dedi.(--- Şafii, el-Ümm
(8/48).
20682- Beyhaki der ki:
Buradaki şüphe bana aittir. Bunun üzerine Ata: "Böylesi bir şey
geçerlidir" karşılığını verdi. Amr b. Dinar ve Süleyman b. Musa da bunun
geçerli olduğunu söylemişlerdir. (Ata): "Bunlar birbirlerine
kefildirler" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/323) ve Şafii,
el-Ümm (8/48).
20683- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "İki kölemle mukatebe yaptım ve (kendilerine:
''Hayatta kalan ölene, zengin olan fakir düşene kefildir'' şeklinde) şart
koştum" dediğimde: "Bu, geçerli değildir" karşılığını verdi.
Sonra: "Çünkü kölelerden biri iflas edecek olsa senden bir şey almadan
tekrar kölen olacaktır" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/323) ve
Şafii, el-Ümm (8/48).
***********************
Mukatebeli Kölenin
Borcundan Bir Dirhem Kalması Halinde Bile Yine Köle Olarak Kalması
***********************
20684- Şafii der ki:
"Rivayet edilene göre kişi kölesi ile yüz ukiyye bedel karşılığında
mukatebe yapar ve köle doksan dirhemi ödeyip borcundan on dirhem kalırsa yine
köledir demektir.''(--- Şafii, el-Ümm (8/53).
20685- Şafii,
el-Kadim'de şöyle demiştir: Amr b. Şuayb'ın bildirdiğine göre Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim kölesiyle yüz ukiyye üzerinden
mukatebe yapar ve kölesi doksan ukiyyeyi ödeyip de on ukiyyeyi ödemekte aciz
kalırsa yine köle olarak kalır" buyurmuştur.(--- Nesai, itk (6/307), İbn Mace,
ahkam (2519), Ebu Davud, itk (3926, 3927) ve Tirmizi. buyu (1260).
20686- Bunu Amr b.
Şuayb'dan başka Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet eden
birini bilmiyorum. Fetva verenler de buna dayanarak fetva vermektedir.
20687- Amr b. Şuayb'ın,
babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir köleyle yüz ukiyye üzerinden mukatebe
yapıldığı zaman, köle doksan ukiyyeyi ödeyip de on ukiyyeyi ödemekte aciz
kalırsa köle olarak kalır. Yine bir köleyle yüz dinar üzerinden mukatebe
yapıldığı zaman, köle doksan dinarı ödeyip de on dinarı ödemekte aciz kalırsa
köle olarak kalır.''
20688- Benim kitabımda
da Abbas el-Cüreyrı şeklinde geçmektedir. Bu hadis başka bir kanalla da rivayet
edilmiştir.(--- Darakutni, Sünen (4/121).
20689- Ali der ki:
"el-Mukrı ve Amr b. Asım bunu Hemmam kanalıyla Abbas el-Cüreyri'den
rivayet etmişlerdir."
20690- Beyhaki der ki:
İsmaIl b. Ayyaş'ın Süleyman b. Süleym kanalıyla Amr b. Şuayb'dan, onun babası
kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Mukatebeli köle borcundan bir dirhem dahi kalması halinde bile köle
olarak kalır" buyurmuştur.(--- Şafii, el-Ümm (8/53).
20691- Şafii der ki: Biz
de Zeyd b. Sabit, İbn Ömer ve Hz. Aişe'nin: "Mukateb üzerinde (azda olsa)
bir borç kaldığı müddetçe köledir" dediklerini rivayet etmekteyiz.
20692- Mücahid'in
bildirdiğine göre Zeyd b. Sabit: "Mukateb üzerinde bir dirhem bile borç
kaldığı müddetçe köledir" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/324) ve Şafii, el-Ümm (8/53).
20693- Beyhaki der ki:
"Şa'bi de bunu Zeyd b. Sabiften bu şekilde nakletmiştir. "
20694- Nafi'nin
bildirdiğine göre İbn Ömer: "Mukateb üzerinde bir dirhem bile borç kaldığı
müddetçe köledir" demiştir.(--- Malik, Muvatta (2/787).
20695- Süleyman b. Yesar
bildiriyor: Hz. Aişe'nin yanına girmek için izin istediğimde: "Sen
kimsin?" diye sordu. "Süleyman'ım" dediğimde, Hz. Aişe:
"MukMebe bedelinden
geriye ne kadar kaldı?" diye sordu. Ben: "On Okiyye kaldı"
karşılığını verdiğimde: "O zaman gir! Çünkü üzerinde bir dirhem olsa bile
borç kaldığı müddetçe kölesin" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/324) ve Malik, Muvatta (2/787).
20696- Rivayet
edildiğine göre Ömer b. el-Hattab: "Mukateb üzerinde bir dirhem bile borç
kaldığı müddetçe köledir" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/325) ve Abdurrezzak, Musannef (8/325,410).
20697- Yine rivayet
edildiğine göre Ömer b. el-Hattab: "Mukateb köle borcunun yarısını ödemiş
ise artık köle değildir" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/325).
20698- Rivayet
edildiğine göre mukatebeli köle (hür olan) karısını boşayınca, Hz. Osman
mukatebi köle konumunda saymıştır.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/325).
20699- İbn Abbas der ki:
"Mukatebe uygulanacak had cezası, köleye uygulanacak had cezası
kadardır.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübnı (10/325).
20700- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: "Mukateb, bedelini ödediği zaman artık hürdür.''(---
Şafii, el-Ümm (8/53).
20701- ŞafiI bunu
Iraklıların Abdullah b. Mes'ud'a olan hilaflarından dolayı irad etmiştir.
20702- Şa'bi'nin
bildirdiğine göre Hz. Ali: "Mukateb, ödemiş olduğu oranda hür olur"
demiştir. (--- Abdurrezzak, Musannef(8/406, 410) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/331).
20703- Haris'in bildirdiğine
göre Hz. Ali: "Ödemiş olduğu oranda hür olur ve ödemiş olduğu oranda varis
olur" demiştir.(--- Abdurrezzak, Musannef ( 8 / 410).
20704- Şafii der ki: İbn
Ömer ve Zeyd b. Sabit: "(Az da olsa) üzerinde borç kaldığı müddetçe
köledir" demişlerdir.
20705- Aynısı Amr b.
Şuayb'dan rivayet edilmiştir ve biz de onlar da aynı görüşteyiz. Ancak
kendileri Hz. Ali'den gelen rivayete muhalefet etmektedir.
20706- - İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Mukatebeli köle haddi gerektiren bir suç işlediğinde veya birine varis
olduğunda, anlaşma bedelinden ödediği miktar oranınca (hür gibi) mirastan
payalır. Yine anlaşma bedelinden ödediği miktar oranında (hür gibi) cezasını
çeker.''(--- Ebu Davud, diyet (4581,4582), Tirmizi, buyu (1259) ve Nesai, itk
(5/111, 174,7/434).
20707- Bu isnadla da
şöyle demiştir: "Mukatebeli köle, anlaşma bedelinden ödediği miktar
oranınca hür diyeti öder. Kalan kısmı ile de köle diyeti öder. "
20708- İlk hadisi Hammad
rivayette tek kalmıştır. İkinci hadisi ise Vuheyb, Eyyub kanalıyla İkrime'den o
da Hz. Ali'den merfu olarak rivayet etmiştir. İkrime'nin, Hz. Ali'den olan
rivayeti ise mürseldir.
20709- Hammad b. Zeyd
ile İsmail b. İbrahım bunu, "Eyyub - İkrime" kanalıyla Allah
Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak rivayet etmişlerdir.
20710- Diyet bölümünde,
"Yahya b. Ebi Kesir - İkrime" kanalıyla İbn Abbas'tan merfu olarak
rivayet edilmiştir. Hişam ed-Destuvai kanalıyla Yahya'dan rivayet edilmesine de
muhalefet edilmiştir. Bir grup ta bunu kendisinden merfu olarak aktarmıştır.
Bazıları da bunu İbn Abbas'tan mevkuf olarak rivayet etmiştir.
20711- Ali b. el-Mübarek
bunu Yahya'dan merfu olarak rivayet etmiştir. Sonra Yahya şöyle dedi:
"İkrime'nin bildirdiğine göre İbn Abbas: ''Ona köle haddi uygulanır''
demiştir."
20712- Bu da nass olarak
Hammad b. Seleme'nin rivayetine ve kıyas olarak merfu hadise muhaliftir.
20713- Bu hadis Ahmed b.
Hanbel'e sorulduğunda: "Ben, Berıre'nin hadisindeki hüküm görüşündeyim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun satın alınmasını emretmişti. Yani
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun satın alınmasını emredinceye
kadar Berıre köle hükmünde idi" karşılığını verdi. Doğrusunu da Allah
bilir.
20714- Şafii, el-Kadım'de
şöyle demiştir: Süfyan'ın bildirdiğine göre Zühri şöyle demiştir: "Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Ümmü Seleme'nin azatlısı Nebhan,
Ümmü Seleme ile birlikte idi. Ümmü Seleme kendisine: "Mukatebe bedelinden
ne kadarın kaldı?" diye sorunca, Nebhan kalan miktarı ve bu miktarın
yanında hazır bulunduğunu kendisine söyledi. Bunun üzerine Ümmü Seleme, bunu
kardeşine veya kardeşi oğluna vermesini söyledi ve örtüyü indirerek ona karşı
örtünüp: "Artık hürsün" dedi.
20715- İbn Abbas'ın bildirdiğine
göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Siz
kadınlardan birinizin mukateb kölesi varsa o kölenin de mukatebe bedelini
ödeyecek kadar parası varsa sahibi olan kadın, bu köleye karşı örtünsün.
"(--- Ebu Davud, ıtk (3928), Tirmizi, buyu (1261), İbn Mace, ahkam (2520),
Ahmed, Müsned (6/289) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/328).
20716- Başka bir kanalla
Ümmü Seleme'nin azatlısı Nebhan'dan söz konusu hadisin aynısı rivayet
edilmiştir. Süfyan: "Benim bunu Zühri'den işittiğim gibi Ma'mer de
işitti" demiştir.
20717- Şafii,
el-Kadim'de şöyle demiştir: "Süfyan kanalıyla Zühri'nin bunu Nebhan'dan
işittiğini hıfzetmiş değilim. İlim ehlinden bildiğim kişilerin de bu iki
kişiden hadis rivayet ettiğini görmedim. Doğrusunu da Allah bilir.
20718- Beyhaki der ki:
Burada Nebhan'ın ve Amr b. Şuayb'ın mükateb hakkındaki (Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir köleyle yüz fikiyye üzerinden mukatebe
yapıldığı zaman, köle doksan fikiyyeyi ödeyip de on fikiyyeyi ödemekte aciz
kalırsa köleliğine devam eder" şeklinde rivayet edilen) hadisler
kastedilmektedir. Nebhan'ın hadisinde, Ma'mer, Zühri'nin bunu Nebhan'dan
işittiğini zikretmiştir. Ancak Buhari ve Müslim, Sahih'lerinde bunu rivayet
etmemişlerdir. Çünkü bunu Zühri'den başka kendisinden rivayet eden birini
görmemişlerdir. Sanırım bu kişinin rivayeten dürüst biri olduğu yanlarında
sabit değildi. Doğrusunu da Allah bilir.
20719- Şafii der ki:
"ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ümmü Seleme'ye mukatebeli
olan kölesinin anlaşma bedelinden geriye kalan meblağa sahip olması halinde
onun önünde örtünmesini emretmesi (eğer öyle bir şey emretmiş ise), sanırım
müminlerin annesi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerine Allah'ın
merhamet etmiş olması, onları diğer kadınlardan takva olarak ayırması ve bunu
onlara has kılması açısındandır."
Sonra Şafii, hicabı
müminler arasından müminlerin annesine has kıldığını ve örtünmeleri gerektiğini
gösteren ayetleri okudu. Bu durum diğer kadınları kapsamıyordu. Yani diğer kadınların
kendilerine nikahı düşmeyen kişi karşısında örtünmesine gerek yoktu. Sonra
Şafii sözlerine şöyle devam etti:
"Kadının kendisini
görmesi helal olan kişiye karşı örtünme hakkı vardır. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Sevde'ye kardeşi hükmünde kıldığı kişi karşısında da
örtünmeyi emretmişti. Görüldüğü kadarıyla bunu da ihtiyat açısından yapmıştı.
Bu da kadının kendisini görmesinde bir sakınca olmayan kişiye karşı
örtünmesinin mübah olduğunu göstermektedir."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/327).
***********************
Yüce Allah'ın:
"Allah'ın size verdiği maldan onlara verin''[Nur, 33] Buyruğunun
Açıklaması
***********************
20720- Nafi bildiriyor:
"İbn Ömer kölesi ile otuz beşbin (dirhem) karşılığında mukatebe yaptı ve
bu meblağın beşbin dirheminden de vazgeçti." Ravi: "Sanırım son
taksitten vaz geçtiğini söyledi" dedi.(--- Şafii, el-Ümm (8/33), Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/330).
20721- Şafii der ki:
Bana göre bu -Allah doğrusunu bilir- Yüce Allah'ın: "Boşanmış kadınların
örfe göre geçimlerinin sağlanması onların hakkıdır"[Bakara, 241] buyruğu
gibidir.
20722- Beyhaki der ki:
İsmail b. Uleyye söz konusu hadisi Eyyub'dan bu şekilde rivayet etmiştir.
20723- Mukatebe
bedelinde meblağın bir kısmından vazgeçmek konusunda Ömer ve İbn Abbas'tan
rivayetlerde bulunmuştuk.(--- Şafii, el-Ümm (8/33).
20724- Ebu Abdirrahman
es-Sülemi'nin bildirdiğine göre Hz. Ali: uAllah'ın size verdiği maldan siz de
onlara verin"[Nur, 33] buyruğunu açıklarken: "Burada mukatebe
bedelinin dörtte biri kastedilmektedir" demiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/330).
20725- Mahfuz olanı bu
şekilde mevkuf alanıdır. Ancak Haccac b. Muhammed ve Abdurrezzak bunu İbn
Cüreyc kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merfu olarak
rivayet etmişlerdir.
***********************
Mukateb Kölenin Ölmesi
***********************
20726- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Kölenin geriye hür çocuklar ve mukatebe bedelinden fazla mal
bırakarak ölmesi halinde ne olur?" dediğimde: "Anlaşma bedelinden
kalan borcu ödenir, geriye kalan mal ise çocuklarına verilir" cevabını
verdi. "Bunu biri mi sana nakletti?" dediğim de ise: "Söylenene
göre Ali b. Ebi Talib bu şekilde hüküm verirdi" karşılığını verdi.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/331).
20727- Tavus'un
bildirdiğine göre babası: "Mukatebe borcu ödenir, geriye kalan ise
çocuklarına verilir" derdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/331).
20728- Amr b. Dinar ise:
"Artan malın çocuklarının olduğu görüşünde değilim" demiştir.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/331).
20729- Şafii der ki:
Yani geriye kalan mal efendisinin olur. Biz de Amr b.
Dinar'ın dediği
görüşteyiz. Zeyd b. Sabit te böyle demiştir. Ancak bize Ata'dan rivayet edilen
hadis kendisine Ali b. Ebi Talib'den nakledilmiştir. Kendisinin de Ali'den
naklederek: "Ödemiş olduğu oranda hür olur" derdi. Ancak bunun Hz.
Ali'den gelen sabit bir hadis olup olmadığını bilmiyorum. Bu sebeple Zeyd b.
Sabifin dediği görüşteyiz.
20730- Beyhaki der ki:
"Hz. Ömer kendisinden nakledilen iki rivayetinden birinde Zeyd'in dediği
gibi demiştir. İbn Ömer de Hz. Aişe de böyle demektedir. ''
***********************
Mukateb Kölenin İflas
Etmesi
***********************
20731- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "mukateb kölem insanlara olan borcuna yetmeyecek kadar ma!
bırakarak iflas etti. Ödemeye mukatebe borcundan önce insanlara olan borçtan mı
başlayayım?" dediğimde: "Evet" karşılığını verdi.
20732- Amr b. DInar da
bana aynı şeyi söylemişti.
20733- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Bir yıl geçmiş ve bana bir taksit ödeme zamanı gelmişti. Ben
de bu taksiti diğer alacaklılar gibi alabilir miyim?" dediğimde:
"Hayır (alamazsın)" karşılığını verdi.
20734- Şafii der ki:
"Bizim de görüşümüz bu yöndedir. Mukateb köle efendisinden başka kişilere
de borçlu olarak ölürse borç ödemeye efendisinden önce diğer kişilerden
başlanır. Çünkü o, köle olarak ölmüştür. Bu sebeple mukatebe akdi artık
geçersiz olmuş ve efendisine borcu kalmamıştır. Ancak borçlar ödendikten sonra
geriye kalan efendisinindir."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/332).
20735- Beyhaki der ki:
Bize bildirilene göre Zeyd b. Sabit: "Böylesi bir durumda (mukatebe
borcundan önce) diğer borçları ödenir" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/332, 333).
***********************
Birkaç Kişinin Ortak
Malı Olan Kölenin Mukatebe Yapması
***********************
20736- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata'ya: "Birkaç kişinin ortak malı olan köleyle ortaklardan biri
mukatebe yapmak istese bunu yapabilir mi?" diye sorduğumda: "Diğer
ortaklara da mukatebe bedelini verebilecek kadar malı yoksa içlerinden sadece
biri bunu yapamaz" dedi.
20737- Şafii der ki:
"Biz de bu görüşteyiz. Birkaç kişinin ortak malı olan köleyle ortaklardan
sadece biri mukatebe yapıp ondan böylesi bir bedel alamaz."(--- Şafii,
el-Ümm (8/54) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/333).
***********************
Mukateb Kölenin ve
Mukateb Cariyenin çocuğu
***********************
20738- Cafer b.
Muhammed'in, babasından bildirdiğine göre Hz. Ali: "Mukateb cariyenin
çocuğu kendisi konumundadır" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/333).
20739- İbn Sırın
bildiriyor: (Kadı) Şureyh'e, mükateb cariyenin çocuğunun satılması sorulunca:
"çocuğu da onun konumundadır. Eğer cariye azat edilirse çocuğu da azat
edilmiş olur. Eğer cariye olarak kalırsa çocuğu da köle olarak kalır"
cevabını verdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/334).
20740- İbrahım:
"Mukateb cariyenin, mukatebe bedeline katkısı olması için çocuğu
satılabilir" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/334).
20741- Bize bildirilene
göre Ata, mukMebe süresi içinde doğan çocuklar hakkında: "Onlar da
mukatebeye dahil olurlar" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/334).
20742- Amr b. Dinar da
aynı şeyi söylemiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/334).
20743- Şafii der ki:
Mukatebin kendi cariyesinden bir çocuğu olursa bu çocuğunu satma durumu yoktur.
Eğer kendisi azat edilirse çocuğu da azat olur. Eğer mukatebeli cariye bir
çocuk doğurursa çocuğu da kendisiyle birliktedir. Eğer borcunu öderse
kendisiyle birlikte çocuğu da azat olur. Eğer mukatebe bedelinin tamamını
ödemeden ölürse köle olarak ölmüş olur ve çocuğu da köle olarak kalır.
Sonra Şafii sözlerinde devam
ederek: "Daha önce mukatebeli cariye hakkında: ''Mukatebeli cariyenin
doğurduğu da köledir'' denilmişti" dedi. Ancak birinci söylenen benim için
daha hoş olanıdır.(--- Şafii, el-Ümm (8/56).
20744- Rabi'nin
bildirdiğine göre Şafii bir öncekini daha kısa bir şekilde zikretmiştir.
20745- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Adamın biri kölesiyle mukatebe ve mukataa yaptı. Ancak bu
köle, (anlaşma öncesi) sahip olduğu köle, para veya daha değişik bazı malları
efendisinden gizledi. Bunlar kimindir?" diye sorduğumda: "Bunlar
efendisinindir" dedi.
20746- Aynı şeyi Amr b.
DInar ve Süleyman b. Musa da söylemiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/334).
20747- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Efendisi kölesine malını sorsa, ancak köle sahip olduğu
malları gizlese?" dediğimde: "Gizlediği şeyler efendisinindir"
karşılığını verdi. "Kölenin cariyesinden bir oğlu olduğunu veya bir
cariyesi olduğunu gizlese ve efendisi bu yönde kendisine bir şey sormasa"
dediğimde: "Bunlar da efendisinindir" karşılığını verdi.(--- Şafii,
el-Ümm (8/54).
20748- Amr b. DInar ve
Süleyman b. Musa da bu konuda aynı şeyi söylediler.
20749- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Eğer efendi kölesinin bir oğlu olduğunu bilir ve ne efendi,
ne de köle bunu mukatebe akdinde zikretmezse" dediğimde: "Mukatebe akdinde
olmayan şeyler efendinin malıdır" karşılığını verdi.
20750- Amr b. DInar da
aynı şeyi söyledi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/334).
20751- Şafii der ki:
"Mukateb kölenin çocuğu olsa ve efendisi bunu bilse veya bilmese durum
Ata'nın ve Amr b. Dinar'ın dediği gibi çocuk efendisinin malıdır. Malı da bu
şekilde efendisinin malıdır.''(--- Şafii, el-Ümm (8/54).
***********************
Mukatebe Bedelini Zamanı
Gelmeden Ödemek
***********************
20752- Şafii der ki:
Enes'in mukatebeli kölesi Ömer b. el-Hattab'a gelip: "Mukatebe bedelimle
Enes'e gittim. Ancak o bunu benden almak istemedi" dedi. Ömer. "Enes
mirası istemektedir" dedi. Sonra Enes'e mukateblik bedelini almasını
söyledi. Ancak Enes yine kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer: "O zaman bu
parayı beytülmala koyuyorum" deyince, Enes (mukateblik bedelini) almayı
kabul etti.(--- Şafii, el-Ümm (8/62) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/334).
20753- Şafii der ki:
"Ata b. Ebi Rebah bunun bir benzerini bir idareciden rivayet etmiştir.
Sanırım bu durumdan hoşnut kalmıştı.''(--- Şafii, el-Ümm (8/62).
20754- Enes b. Sırın,
babasından naklen şöyle der: Enes b. Malik yirmi bin dirhem karşılığında
benimle mukatebe yaptı. Enes b. Malik'in yanına gittim ve mukatebe borcumun tamamını
ödemek istedim. Enes b. Malik bunu kabul etmedi ve borcu taksitlerle ödememi
istedi. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab'a gidip durumu kendisine zikrettim.
Ömer: "Enes mirası istemektedir" dedi ve kendisine: "Adamdan
bunu kabul et" diye bir mektup yazdı. O da bunu benden kabul etti.
20755- Başka bir isnadla
bu Şafii'nin zikrettiği ziyade rivayet edilmiştir.
20756- Bize rivayet
olunduğuna göre Said b. Ebi Said el-Makburi kırk bin dirhem karşılığında
mukatebe yapınca ve (bu meblağı ödemek istediğinde) efendisi olan kadın bunu
kabul etmeyip bunu ancak aydan aya ve yıldan yıla almak istediğini söyleyince,
Ömer b. el-Hattab: "Onu beytülmala götür" dedi. Sonra kadına şöyle
haber gönderdi: "Senin paran beytülmaldadır. Ebu Said azat edildi.
İstersen paranı aydan aya, istersen yıldan yıla al" diye haber gönderdi.
Bunun üzerine kadın da birini gönderip parayı aldırttı.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/334, 335).
20757- Bize bildirilene
göre Osman b. Affan da böyle yapmıştır.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/335).
20758- Yine bize
bildirilene göre İbn Ömer (kişinin mukatebeli kölesine): "Bana peşin
olarak şu kadarını ver ve kalan kısmını istemiyorum" demesini hoş
görmezdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/335).
20759- Bize bildirilene
göre İbn Abbas bunda bir sakınca görmezdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/335).
20760- Yine bize
bildirilene göre İbn Ömer: "Kişinin, mukatebinden mal almasında sakınca
yoktur" demiştir. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/335).
***********************
Mukateb Kölenin Kendi
Rızası Dahilinde Satılması
***********************
20761- Hz. Aişe
bildiriyor: Berıre yanıma geldi ve: "Efendilerimle her yıl bir ukiyyesini
ödemek üzere dokuz ukiyye üzerinden mukatebe yaptım. Ödemelerimde bana yardımcı
ol" dedi. Ona: "Efendilerin isterlerse taksitlerinin tümünü birden
onlara öderim (ve seni azat ederim). Ama vela hakkı bende olur"
karşılığını verdim. Berıre gidip efendileriyle bu konuyu konuştu, ancak böylesi
bir şartı kabul etmediler. Berıre bunu söylemek üzere geldiğinde Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımda oturuyordu. Berıre:
"Efendilerime
teklifini söyledim, ancak vela hakkı kendilerinde kalmadıkça bunu kabul
etmeyeceklerini söylediler" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bunu duyunca ve ne olduğunu sorunca durumu kendisine anlattım. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Veld hakkı sende olması
şartıyla onu satınalıp azat et. Zira veld hakkı azat eden kişiye aittir"
buyurdu. Ben de öyle yaptım. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
hutbe verdi ve Yüce Allah'a layıkıyla hamdu senada bulunduktan sonra şöyle
buyurdu: ''Sonrasına gelince, bazılarına ne oluyor da Yüce Allah'ın Kitab'ında
yeri olmayan bazı şartlar ileri sürüyorlar! Yüce Allah'ın Kitab'ında yeri olmayan
bir şart, bir değil yüz şart dahi olsa geçersizdir! Bilin ki bu konuda Allah'ın
Kitab'ının hükmü uyulmaya daha layıktır ve onun koştuğu bir şart sizin
koşacağınız bir şarttan daha sağlamdır. Veld hakkı azat eden kişinindir,''
Buhari, Sahih'de İbn Ebi
Uveys kanalıyla Malik'ten ve Buhari ile Müslim başka kanallarla Hişam b.
Urve'den tahric etmişlerdir.
20762- Ebu Abdillah'ın
rivayetinde Şafii şöyle demiştir: "Kölenin efendileri satmaya ve
mukatebeli köle satılmaya razı ise mukatebe akdi artık geçersiz oldu
demektir."
20763- Amre binti
Abdirrahman bildiriyor: Berire (mukatebe bedelini ödemede) yardım almak için
Hz. Aişe'nin yanına geldi. Hz. Aişe: "Efendilerin isterlerse taksitlerinin
tümünü birden onlara öderim ve seni azat ederim" dedi. Berire gidip
efendileriyle bu konuyu konuşunca: "Hayır, ancak vela hakkı bizim kalırsa
olur" dediler.
Malik'in bildirdiğine
göre Yahya şöyle demiştir: Amre, Hz. Aişe'nin bu durumu Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikrettiğini ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Bu onu satıp azat etmene engel değiL. Veld hakkı da azat eden
kişiye aittir" buyurduğunu söylemiştir.
Buhari, Sahih'de
Abdurrahman b. Yusuf kanalıyla Malik'ten rivayet etmiştir.(--- Buhari, Sahih
(3/200).
20764- Malik çoğu
rivayetlerinde bunu Yahya b. Said kanalıyla mürsel olarak rivayet etmiştir.
Mutarrif b. Abdillah bunu müsned olarak rivayet etmiştir. Şafii de bunu
İhtilafu'l-ahadis kitabında müsned olarak rivayet etmiştir. Muklitebe, Bahıre
ve Saibe bölümlerinde ise bunu Muzeni ve başkası kanalıyla mürselolarak rivayet
etmiştir. Malik kanalıyla mahfuz olan hadis te budur. Sanırım Şafii,
İhtilafu'l-ahadis kitabında şüpheye düşmüştür. Çoğu nüshalarında isnadını
zikretmiş ve metnini tam olarak zikretmemiştir.
20765- Malik'ten başkası
bunu mevsul olarak rivayet etmiştir.
20766- Hz. Aişe der ki:
Serire'yi satın alıp azat etmek istedim. Ancak efendileri onu azat etmem
halinde vela hakkının kendilerinin olması şartını koştu. Su durumu Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikrettiğimde: ''Onu satın alıp azat et. Zira
velli hakkı azat eden kişiye aittir'' buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir hutbe verdi ve: ''Bazılarına ne oluyor da Yüce Allah'ın
Kitab'ında yeri olmayan bazı şartlar ileri sürüyorlar! Yüce Allah'ın Kitab'ında
yeri olmayan bir şart, bir değil yüz şart dahi olsa geçersizdirr buyurdu.
20767- Şafii der ki:
Yahya'nın, Amre kanalıyla Hz. Aişe'den olan hadisi Hişam'ın hadisinden daha
doğrudur. Sanırım Hişam, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vela
hakkının senin olması şartını koş'' buyruğu hakkında hata etmiştir. Amre'nin
hadisinde Hz. Aişe bunun caiz olduğunu düşünerek Allah Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) emri olmadan bu konuda şart koşmuştur. Ancak Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine, onu azat etmesi halinde vela hakkının
kendisinin olacağını haber verdi ve onlara koştuğu şartın onu alıp az at
etmesine engelolmadığını bildirdi. Gördüğüm kadarıyla Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Hz. Aişe'ye, caiz olmayan bir şeyi kendilerine şart
koşmasını emretmemiştir.
20768- Beyhaki der ki:
"Amre'nin hadisini bir grup Süfyan b. Uyeyne gibi mevsul olarak rivayet
etmiştir. Bunlardan bazıları Yahya b. Said el-Kattan, Cafer b. Avn ve
Abdulvehhab es-Sekafı'dir. Hepsi de bunu, "Yahya b. Said el-En sari -
Amre" kanalıyla Hz. Aişe'den rivayet etmişlerdir.
20769- İbn Ömer
bildiriyor: Hz. Aişe bir cariye satın alıp azat etmek istedi. Ancak cariyenin
efendileri vela hakkı kendilerinde kalmak şartıyla onu satabileceklerini
söylediler. Hz. Aişe bu durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zikredince: "Bu, onu satın alıp azat etmene engel değil. Zira veld hakkı
azat eden kişiye aittir" buyurdu.
Buhari, Sahih'de Kuteybe
ve başkası kanalıyla Malik'ten ve Müslim ise Yahya b. Yahya kanalıyla Malik'ten
tahric etmiştir.(--- Buhari, buyu (2169) ve Müslim, ıtk (3704).
20770- Şafii der ki:
Sanırım Nafi'nin hadisi, müsned olmasından dolayı bu konudaki bütün hadislerden
daha sabittir (sahihtir). Nafi'nin hadisinde sanırım Hz. Aişe vela hakkının
karşı tarafın olması şartını kabul etmişti. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) kendisine, onu azat etmesi halinde vela hakkının kendisinin
olacağını bildirdi. Buna göre de Hz. Aişe vela hakkının karşı tarafın olması
şartını Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emri ile kabul etmemiştir.
-Allah doğrusunu bilir- Hişam veya Urve, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bu onu satın alıp azat etmene engel değildir" buyurduğunu
işittiklerinde vela hakkının karşı tarafın olması şartını kabul etmesini
emrettiğini düşündüler. Bu hadisi işiten kişi, bu konuda İbn Ömer'in düşündüğü
gibi düşünmemiştir. Doğrusunu da Allah bilir.
20771- Beyhaki der ki:
"İbn Ömer'in hadisinin bu manada olduğuna dair şahitler vardır ve bunlar
Sünen Kitabı'nda zikredilmiştir."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/336-339).
20772- Şafii der ki: Bir
kişi bana: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Berıre'nin
efendileri konusunda Hz. Aişe'ye koşulan şartı geçersiz kılması ne demektir?"
diye sordu. Bunun üzerine şöyle dedim. "-Allah doğrusunu bilir- bu durum
bu hadiste açık olarak görülmektedir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendilerine Yüce Allah'ın vela hakkının azat edenin olduğu yönünde hüküm
kıldığını bildirmiş ve: ''Evlatlıkları babalarına nisbet edin, bu Allah katında
en doğru olandır. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde
onları din kardeşi ve dostlarınız olarak kabul edin'' [Ahzab, 5] buyruğunu
okumuştur. Burada efendilerine nispet edildikleri gibi onları babalarına da
nispet etmiştir. Babalarından başkasına nispe edilmeleri caiz olmadığı gibi
vela hakkının da azat edenden başkasına geçmesi caiz değildir. Vela hakkı
onların özgürlük bedelini ödeyen kişinindir. Bu konuda Yüce Allah: ''Hani sen
Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte
bulunduğun kimseye, Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın"
diyordun''[Ahzab, 37] buyurmaktadır. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Vela hakkın azat eden kişinindir'' buyurmuş ve vela hakkının
satılmasını ve hibe edilmesini yasaklamıştır. Rivayet edildiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vela nesep gibi bir akrabalıktır.
Bundan dolayı vela hakkı ne satılır) ne de hibe edilir'' buyurmuştur. Bu haberi
aldıkları zaman Allah'ın ve Resulünün hüküm kıldığı konuda artık bunun aksine
şart koşmaları masiyet olacaktı. Masiyetlerde de had uygulama ve terbiye etme
vardır. Asi olanları en iyi terbiye etme şekli de böylesi şeylerden sakınmaları
veya başkalarının da böylesi bir şey yapmaması için şartlarının geçersiz
kılınmasıdır."
20773- Harmele der ki:
Şafii'nin, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vela hakkı
konusunda onlarla şart koş" buyruğunu açıklarken şöyle dediğini işittim:
"Vela hakkının kendilerinin olması şartını koş (kabul et). Zira Yüce
Allah: ''İşte lanet onlaradır''[Ra'd 25] buyurmaktadır. Yani lanet onların (asi
olarak şart koşanların) üzerinedir.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/339,
340).
***********************
Mukateb Kölenin Suç
İşlemesi
***********************
20774- İbn Cüreyc der
ki: Ata: "Mukateb köleye karşı işlenen suçların
diyeti kölenin kendisine
ödenir" dedi. Amr b. DInar da böyle demiştir. İbn Cüreyc der ki: Ata'ya:
"Kölenin bedeninin kendi malı olması ve malını koruduğu gibi bedenini
koruması gerektiğinden dolayı mı diyet de kendisine veriliyor?" dediğimde:
"Evet" cevabını verdi.
20775- Şafii der ki:
"Ata ve Amr b. DInar'ın dediği gibi mükateb köleye karşı işlenen suçun
diyeti kendisinindir, efendisinin değildir. Ancak mükateb kölenin borcunu
ödemeden ölmesi halinde efendisi ödenen diyeti alabilir.''(--- Şafii, el-Ümm
(8/70) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/340).
***********************
Mukateb Kölenin Mirası
ve Vela Hakkı
***********************
20776- İbn Cüreyc der
ki: İbn Tavus'a: "Baban, kişinin kölesi ile mukatebe yapması, sonra
ölmesi, kızının mükateb köleyi miras olarak alması, sonra kölenin mukatebe
bedelini ödeyip azat olması ve ölmesi durumunda (vela hakkı konusunda) ne
derdi?" dediğimizde: "Babam bu konuda: ''Vela hakkı kızındır''
derdi" karşılığını verdi. O bu konuda: "Hiç kimsenin buna muhalif
olacağını düşünmezdim" der ve: "Vela hakkı kızın değildir"
denilmesine şaşardı.(--- Şafii, el-Ümm (8/74) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/340,341).
20777- - İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Bir kişi vefat etti ve iki oğul ve bir mükateb köle bıraktı.
Mukateb bunlardan birisinin hissesine düştü ve bu köle hissesine düştüğü kişiye
mukatebe bedelini ödedikten sonra öldü. Bu durumda köleye kim varis olur?"
diye sordum. Ata: "İkisi de varis olur cevabını verdi. Amr b. DInar da
böyle dedi.
20778- Ata: "Bu
durumda vela hakkı, onunla mukatebe yapan (babalarına, döner" dedi. Bunu
başka bir zaman da kendisine sorduğumda yine aynı cevabıverdi.
20779- ŞafiI der ki: Biz
de kişinin kölesi ile mukatebe yapması, sonra efendinin ölmesi ve sonra kölenin
mukatebe bedelini ödemesi durumunda Ata ve Amr b. DInar'ın dediği gibi:
"Vefa hakkı kendisiyle mukatebe yapan kişinindir" demekteyiz.
Burada Ata, mükateb köleyi
taksim etmenin satmak demek olması, satmanın da caiz olmamasından dolayı
mükateb kölenin varisler arasında taksim edilmesini zikretmemiştir. Sonrasında
Şafii bu konuda açıklamalarda bulundu.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/341).
***********************
Mukateb Kölenin Bedelini
Ödemekten Aciz Kalması
***********************
20780- Nafi bildiriyor:
"İbn Ömer bir kölesiyle otuz bin dirheme mukatebe yaptı. Köle (bedelinin
bir kısmını ödedikten) sonra gelip: "Anlaşma bedelini ödemeye gücüm
yoktur" deyince, İbn Ömer: "O zaman anlaşmayı sil" dedi. Köle:
"Ben aciz kaldım, anlaşmayı sen sil" karşılığını verdi. Nafi der ki:
"Ben kölenin azad edilmeyi umud ettiğini anladım ve: "Anlaşmayı sen
sil" dedim. Bunun üzerine köle anlaşmayı sildi. Kölenin bir veya iki oğlu
vardı. İbn Ömer: "Cariyemden (karından) uzak dur" dedi. İbn Ömer daha
sonra bu kölenin oğlunu azad etti.(--- Şafii, el-Ümm (8/76) ve Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/341).
20781- Şebib b. Garkad
der ki: "(Kadı) Şureyh'in bedelini ödemekten aciz kalan mukatebi köleliğe
döndürdüğüne şahit oldum.''(--- Şafii, el-Ümm (8/76) ve Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/342).
20782- Nafi bildiriyor:
"İbn Ömer bedelini ödemekten aciz kalan mukatebi köleliğe
döndürdü."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/341, 342) ve Abdurrezzak,
Musannef (8/391).
20783- Hz. Ali der ki:
"Mukateb köle bedelini ödemekten aciz kaldıktan iki yıl sonra azatlık
bedelini kazanması için çalıştırılır."
20784- Beyhaki der ki:
Said bunu Katade kanalıyla rivayet derken: "Eğer kalan borcunu öderse ne
ala, eğer ödeyemezse köleliğe döndürülür'' ziyadesinde bulunmuştur.
20785- Hz. Ali der ki:
"Mukatebe yapan köle, ödemesi gereken bedelden iki taksiti art arda
ödeyemediği zaman (anlaşma bozulur ve) normal köleliğe döner."
20786- Başka bir yerde
de: "Bir veya iki yıl geçmesine rağmen bedelini tamamlayamadığı
zaman" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/342).
20787- Şafii der ki:
Onlar bu görüşte değildir. Biz bu konuda: "Mukateb bedelini ödemekten aciz
kalırsa köle olarak kalır" demekteyiz. Hz. Ali de: "Mukatebe yapan
köle ödemesi gereken bedelden bir taksiti ödeyemediği zaman (anlaşma
bozulur)" demiştir. Ne onlar, ne de fetva verenleri bu görüşte değildir.
20788- Şafii bunu
Iraklıların Hz. Ali'ye olan hilaflarından dolayı irad etmiştir. Hilas'ın Hz.
Ali'den olan rivayeti rivayeten güçlü değildir. Kendisinden gelen diğer rivayet
te zayıftır. Doğrusunu da Allah bilir.
***********************
Ümmü Veledlerin Azat
Edilmesi
***********************
20789- Şafii der ki:
Kişi cariyesi ile ilişkiye girer ve cariyenin çocuğu olursa yine cariye olarak
kalır. Ne varis olur, ne de kendisine varis olunur."
20790- Şafii sözlerine
devam ederek şöyle dedi: "Böylesi bir cariye her halükarda cariye olarak
kalır. Ancak efendisinin onu ne satması, ne de az at etmedikçe malından
saymaması caiz değildir. Efendisi öldüğü zaman da artık hür olur."
20791- Yine sözlerine
devamla: "Bu konuda Ömer b. el-Hattab taklit edilmiştir" dedi.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/342).
20792- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Herhangi bir cariye efendisinden çocuk doğurursa efendisi artık
onu ne satabilir, ne hibe edebilir, ne de kendine varis kılabilir. Efendisi
(yaşadığı sürece) ondan faydalanır, efendisi öldüğü zaman artık hür olur.''(---
Malik, Muvatta (2/776) ve Hakim, Müstedrek (2/19).
20793- Ubeydullah b.
Ömer ve başkası bunu Nafi kanalıyla bu şekilde rivayet etmiştir.
20794- Süfyan es-Sevrı,
Süleyman b. Bilal ve başkaları bunu, "Abdullah b. Dinar - İbn Ömer"
kanalıyla Hz. Ömer'den bu şekilde rivayet etmiştir. Ravilerin bazıları bunda
hata ederek bunu Abdullah b. Dinar kanalıyla AHat. Resulü'nden (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) merfu olarak rivayet etmiştir. Bu da yanılgıdar ibarettir ve
zikredilmesi uygun değildir.
20795- Hz. Ali der ki:
"Ümmü veledlerin satılması konusunda Ömer benimle istişare etti. Sonunda
ikimiz de ümmü veledin (doğum yapmasınır. ardından) azat edilmesinde karar
kıldık. Ömer hayatı boyunca ümmü veledlere yönelik bu hükmü verdi. Ardından
Osman da bu konuda ayn; hükmü verdi. Ancak onlardan sonra hilafete geldiğim
zaman (efendisi ölene kadar) ümmü veledin cariye olarak kalmasını uygun
gördüm."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/343).
20796- Abıde der ki: Hz.
Ali: "Ömer b. el-Hattab ile birlikte ümmü veledin (doğum yapmasının
ardından) azat edilmesinde karar kıldık. Daha sonra da ümmü veledin cariye
olarak kalmasını uygun gördüm" dedi. Bunun üzerine kendisine: "Ömer
ile bu konuda birlikte verdiğiniz hüküm benim için fitne zamanında senin tek
başına verdiğin hükümden daha sevimlidir" dedim.
20797- Şafii, bunu Abıde
kanalıyla: "Benim için şimdi senin tek başına verdiğin hükümden daha
sevimlidir" lafzıyla rivayet etmiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/343).
20798- Said b.
el-Müseyyeb'in bildirdiğine göre Hz. Ömer, ümmü veledleri azat etmiş ve:
"Resulullah ta (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları azat etti"
demiştir.
Abdurrahman b. Ziyad
el-İfrıkı bunu Müslim b. Yesar kanalıyla İbnu'lMüseyyeb'den rivayette tek
kalmıştır. (Abdurrahman) el-İfrıkı huccet biri değildir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/344).
20799- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Herhangi
bir cariyenin efendisinden çocuğu olursa, efendisinin ölümünden sonra bu cariye
artık azat olur" buyurmuştur. Şerık bunu İbn Abbas vasıtasıyla bu şekilde
rivayet etmiştir.
20800- Ebu. Uveys
el-Medenı iki rivayetinden birini de bunu bu mana ile rivayet etmiştir.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/344).
20801- İbn Abbas der ki:
Ümmü İbrahım doğum yaptığı zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Oğlu onu azat etti" buyurdu.(--- İbn Mace, ahkam (2516).
20802- Ebu Uveys bunu
Hüseyn kanalıyla bu şekilde mürselolarak rivayet etmiştir.
20803- Ayrıca, "İbn
Hüseyn - İkrime" kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet edilmiştir. Ancak sabit
bir hadis değildir.
20804- Sevri'nin babası
kanalıyla İkrime'den bildirdiğine göre Hz. Ömer: "Ümmü veled (efendisinden
olan) çocuğu düşürse dahi azat edilir'' demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/348) ve Abdurrezzak, Musannef (7/295).
20805- İbn Uyeyne bunu,
"Hakem b. Eban - İkrime" kanalıyla Ömer'den bu mana ile rivayet
etmiştir.
20806- Husayf el-Cezerı
bunu, "İkrime - İbn Abbas" kanalıyla Ömer'den. Ömer'in kendi kavli
olarak rivayet etmiştir ve asılolanı budur.
20807- Havvat b.
Cübeyr'in hadisi şöyle rivayet edilmiştir: Bir adam Havvat b. Cübeyr'e
vasiyette bulunmuştu. Bu adam geriye bir ümmü veled ve bir hür kadın
bırakmıştı. Hür kadınla ümmü veled arasında bazı şeyler vardı. Hür kadın, ümmü
velede: "Ey Luka'! Satılacaksın" diye haber gönderince Havvat,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına döndü (ve bu durumu
kendisine zikretti). Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"Satılamaz" buyurdu ve emri üzerine azat edildi.
20808- Bu isnad sadece
Rişdın b. Sa'd ve İbn Lehia'nın zikrettiği bir isnaddır. Her ikisi de huccet
değildir.
20809- Harice Kays Aylan
kabilesinden bir kadın olan Selame binti Ma'kil der ki: "Cahiliye'deyken
amcam beni götürüp Ebu'l-Yusr'un kardeşi olan Hubab b. Amr'a sattı. Yanındayken
ona Abdurrahman b. el-Hubab'ı doğurdum. Ama sonra öldü. Bunun üzerine karısı:
"Vallahi şimdi Hubab'ın borcu için satılacaksın" dedi. Ben de
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Ben
Harice Kays Aylan kabilesinden bir kadınım. Cahiliye'deyken amcam beni
Medine'ye getirdi ve Ebu'l-Yusr'un kardeşi olan Hubab b. Amr'a sattı.
Yanındayken ona Abdurrahman b. el-Hubab'ı doğurdum. Şimdi ise karısı bana:
''Vallahi Hubab'ın borcu için satılacaksın'' diyor" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hubab'ın velisi kiml" diye sorunca ona:
"Kardeşi Ebu'I-Yusr b. Amr" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona haber göndererek: ''Bunu azat edin ve bana
(ganimet) olarak köle geldiğini duyduğunuzda gelin yerine bir tane size
vereyim" buyurdu. Bu şekilde beni azat ettiler. Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) köle geldiği vakit de benim yerime onlara erkek bir köle
verdi. (--- Ebu Davud, itk (3953) ve Beyhakl, es-Sünenü'l-Kübra (10/345).
20810- Beyhaki der ki:
Belki de Hz. Ömer, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmü
veledlerin efendilerinin ölmesiyle onların azat edilmesi yönünde hüküm verdiği
haberini almıştır. Bu sebeple kendisi ve başkası onların satılmasının haram
olduğu görüşüne varmıştır. Belki de kendisi ve başkası Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ulaşan ve azat edildiklerine delalet eden
bazı rivayetlerimizi buna delil sayarak onların satılmasının haram olduğu görüşüne
varmıştır. Bizim için uygun olan da sünneti delil saymakla birlikte ihtilaftan
önce görüşte icma ettikleri yönde onlara uymaktır. Doğrusunu da Allah
bilir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/348).
20811- Ebu'z-Zübeyr
bildiriyor: Cabir b. Abdillah'ın: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) henüz hayatta ve aramızdayken ümmü veledleri satar ve bunda bir sakınca
görmezdik" dediğini işittim.(--- Ebu Davud, itk (3954), Nesai,
es-Sünenü'l-kübra (2/324), İbn Mace, ahkam (2517) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/347, 348).
20812- Muhtemelen Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu durumdan haberdar olmamıştır.
Muhtemelen de bu durum yasaklanmadan önce veya Ömer'in ve başkasının Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları azat etmesini delil
göstermesinden önce idi. Böyle yapanlara da belki de bu haber daha ulaşmamıştı.
Doğrusunu da Allah bilir.
20813- Zeyd b. Vehb'in
bildirdiğine göre Abdullah b. Mes'ud, ümmü veled hakkında: "çocuğunun
babasının mirasından olan payından hesaplanıp azat edilir" demiştir.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/348).
20814- Şafii der ki:
"Biz bu görüşte olmadığımız gibi onlar da (Iraklılar da) bu görüşte
değildir. Biz bu konuda Ömer'in dediği gibi demekteyiz. Ömer efendilerinin
ölmesi halinde ümmü veledleri azat etmiştir. Biz de efendisi öldüğü zaman artık
hür olduklarını söylemekteyiz."
20815- Beyhaki der ki:
"İbn Ömer kanalıyla bize bildirilene göre cariyenin efendisinden başka
birinden olan çocukları, efendileri yaşadıkları sürece kendisi konumundadır.
Ancak öldüğünde artık hür olurlar."
20816- Bize bildirilene
göre bir adam bir cariye ile evlenmiş ve bu cariyeden çocukları olmuştu. Sonra
bu kişi onu satın alınca durumu (kadı) Şureyh'e intikal ettirdiler. Şureyh de
onları Abıde'ye havale etti. Abıde: "Eğer ümmü veled çocukları hür kişiler
olarak doğurmuşsa kendisi de azat olunur. Eğer köle kişiler olarak doğurmuşsa
kendisi de köle olarak kalır" dedi.
Şafii der ki:
"çocuğun köleliği, cariye başkasının malıyken gerçekleşmiştir. "
***********************
Şafii'nin Kitapta
Zikretmediği Hadisleri
***********************
20817- İsmail b.
Kustantın der ki: "Ben bunu (Bakara Suresi'nin 255. ayetini) Şibl'e
okudum. Şibl de bunu Abdullah b. Kesir'e okuduğunu söyledi. Abdullah b. Kesir
de bunu Müdıhid'e okuduğunu söyledi. Mücahid de bunu İbn Abbas'a okuduğunu
söyledi. İbn Abbas ta bunu Ubeyy'e okuduğunu söyledi. Ubey de bunu Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) okuduğunu söyledi."
20818- Muhammed b.
Abdillah b. Abdilhakem dedi ki: Şafii der ki: Ben bunu (Bakara Suresi'nin 255.
ayetini) İsmail b. Kustantin'e okudum. İsmail şöyle derdi: "Kur'an bir
isimdir. Hemzeli değildir. "Kara'tu lafzından da türememiştir. Ancak O,
Tevrat ve İncil gibi Allah'ın kitabına verilen bir isimdir. Tıpkı, ''Kur'an'ı
okuduğun zaman ... ''[İsra, 45] ayetinde buyrulduğu gibi, ayete kara'te lafzı
hemzelenir ama, Kur'an lafzı hemzelenmez.
20819- İkrime der ki:
Bir gün İbn Abbas'ın yanına girdim. Daha ama olmamıştı ve ağlayarak mushafı
okumaktaydı. Kendisine: "Ey İbn Abbas! Allah beni sana feda etsin, neden
ağlıyorsun?" diye sordum. Bana: "Eyle'yi biliyor musun?" diye
sordu. "Eyle nedir?" dediğimde şöyle anlattı: Orası Yahudilerden bir
kabile idi. Cumartesi günü onlara balıklar gönderilir, sonra kaybolurdu. Cumartesi
günü balıklar onlara beyaz, etli ve hamileymiş gibi şişman olarak sürüyle
gelirdi. Onlar bir süre böyle devam ettiler. Cumartesi günü dışında ancak suya
dalmak suretiyle, zorluk ve şiddetli zahmetten sonra balık bulabiliyorlardı.
Bir gün birbirlerine:
"Biz balıkları cumartesi günü yakalayıp başka günlerde de yesek"
dediler. Bir ev halkı da böyle yaptı ve (Cumartesi gününden kalmış) bir balık
alıp onu pişirdi. Komşuları balık kokusunu alınca:
"Vallahi gördüğümüz
kadarıyla filan kişiler balığı tutmuş bulunmaktadır" dedi. Bu haber
yayılınca da herkes böyle yapmaya başladı. Bunun üzerine bu Yahudiler üç
fırkaya ayrıldılar. Bir fırka bundan yemiş, bir fırka bunu yasaklamış ve bir
fırka da: "Allah'ın kendilerini helak edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?"
demişti.
Bunu yasaklayan fırka:
"Sizi Allah'ın gazabı ve cezası ile uyarıyoruz. Allah; ya sizi yere
batıracak, ya sizi atacak veya katından bir azab ile cezalandıracak. Vallahi bu
gece biz şehrinizde sizinle birlikte gecelemeyeceğiz" dedi. Bu şekilde
onların bulundukları yeri terk ettiler. Sabahladıklarında geri gelip şehir
kapılarını çaldıklarında hiç kimse bir cevap vermedi. Bunun üzerine bir
merdiven koyup şehrin duvarlarına bir adam çıkardılar. Bu adam onlara dönüp üç
defa: "Ey Allah'ın kulları! Bunlar maymun olmuş bağırıyorlar ve kuyrukları
var" dedi. Açıp girdiklerinde, maymunlar; insanlardan olan yakınlarını ve
akrabalarını tanıdılar, insanlar ise maymun olan yakınlarını tanımadılar.
Maymunlar, insanlardan
olan yakınlarına gelip elbiselerini koklamaya başladılar. İnsan kendisine:
"Sen filan kişi misin?" diye sorunca da maymun ağlayarak başıyla:
"Evet" diye işaret ediyordu. Bunun üzerine insan kendisine:
"Sizi Allah'ın gazabına ve cezasına karşı uyarmıştık. Sizi atması veya
yere batırması veya katından bir azab ile cezalandıracağını söylemiştik"
diyordu.
Sonra İbn Abbas:
"Kendilerine yapılan öğütleri unutunca, Biz fenalıktan menedenleri
kurtardık ve zalimleri, Allah'a karşı gelmelerinden ötürü şiddetli azaba
uğrattık"[A'raf, 165] ayetini okuyup: "Üçüncü fırkanın ne yaptığını
bilmiyorum" dedi.
Sonra İbn Abbas:
"Biz ne kadar çirkin iş gördük te ondan nehyetmedik" dedi.
İkrime der ki:
"Allah beni sana feda etsin. Görmüyor musun? Onlar, diğerlerinin içinde
bulunduğu durumu hoş görmemiş, onlara muhalefet etmiş ve: ''Allah'ın
kendilerini helak edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?'' demişler"
dedim. İbn Abbas sözlerim hoşuna gittiği için bana iki kalın elbise verilmesini
emretti.(--- Hakim, Müstedrek (2/322).
20820- Urve der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıyametin ne zaman kopacağını sorup
duruyordu ki sonunda: "Sen onu nereden bilip bildireceksin!''[Nazi'at, 43]
ayeti nazil oldu. Sonra da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormaz
oldu.
20821- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar şimdi kendilerine
dediklerimin hak olduğunu bilmekteler" buyurunca, Yüce Allah,
Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz sen ölülere
duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın"[Rum,
52] buyurdu.
20822-20823- Bize
bildirilene göre Katade: "Yüce Allah kafirlerden öldürülenleri diriltti ve
onlar Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerini
işittiler" demiştir.
20824- İmran b. Husayn
biIdiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculukta iken
Ensar'dan bir kadın devesine lanet okudu. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Devenin üzerindeki eşyaları alın ve deveyi
salıverin, zira artık o lanetlenmiştir'' buyurdu. Artık kimse o deveyi
sahiplenmiyordu.
Müslim, Sahih'de İbn Ebi
Ömer kanalıyla Abdulvehhab'dan rivayet etmiştir.(--- Müslim, edeb (6481, 6482).
20825- Muhammed b. İdrıs
eş-Şafii der ki: İbn Uyeyne'nin yanında idim.
İbnu'I-Mübarek te oradaydı.
İbn Uyeyne cimrilikten bahsedince, İbnu'l-Mübarek: "Süleyman'ın Enes'ten
biIdirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cimrilikten Allah'a
sığınırdı".(--- Buhari, da'vat (6367) ve Müslim, da'vat (6743-6745).
20826- Hz. Aişe'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kendisine yumuşak huydan pay verilen kişi, dünya ve ahiret hayırlarından
nasibini almış demektir. Yumuşak huydan nasibini almamış kimse de dünya ve
ahiret hayırlarından mahrum kalmış demektir.''(--- Ahmed, Müsned (6/159), Ebu
Nuaym, Hilye (9/159) ve Beğavi, Şerhu's-sünne (13/74).
20827 - Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
''İşler gittikçe sıkıntıya girecek, insanlarda hırs gittikçe artacak, dünya
gittikçe sırt çevirecek, kıyamet ancak insanlardan en kötü olanların başına
kopacaktır. Meryem oğlu İsa'dan başka da Mehdı yoktur.''(--- İbn Mace, fiten
(4039).
20828- Beyhaki der ki:
Samit b. Muaz bunu Yahya b. es-Seken kanalıyla Muhammed b. Halid el-Cundi'den
rivayet etmiştir. Muhammed b. Halid bunu rivayette tek kalmıştır. Bunu bir
defa, "Eban b. Ebi Ayyaş - Hasan" kanalıyla Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak rivayet etmiştir. Eban b. Ebi Ayyaş
kanalıyla olan bu metinde doğruya daha yakındır. Doğrusunu da Allah bilir.
20829-20830- İbn Abbas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölmek üzere olan Ensar'dan
bir adamın yanına girdi ve (ölüm meleğine): "Ey Ölüm meleği! Bu
arkadaşımıza yumuşak davran; sevdiğimize acı vermektesin" buyurunca, ölüm
meleği Ensarlının dili ile: "Ey Muhammed! Bil ki ben her Müslümana yumuşak
davranınm" dedi.
20831- Beyhaki der ki:
"Bu hadisi sadece bu kanalla bilmekteyim."
20832- Beyhaki der ki:
"Bu isnadla bilinen hadis, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yeminin bir şahitle yeterli olacağına hükmetmesi hadisidir. Eğer bu Ebu Nasr
veya Süleyman'dan vehmedilerek nakledilen bir hadis değil ise o zaman bu
isnadla bu başka bir hadistir demektir. Ancak ben bunun yanılgıdan ibaret
olduğu görüşündeyim. Doğrusunu da Allah bilir."
20833- Ümmü Halid binti
Halid der ki: Ben küçük bir kızken Habeşistan'dan geldim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana, desenli küçük ve işlemeli bir aba giydirdi.
Elleriyle işlemelere dokunurken de: "Senah, senah!" diyordu."
Ravi der ki: "Yani Habeşce bu: "Pek güze!!" anlamındadır.(---
Ebu Davud, libas (4024).
20834- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı Süfyan'dan: "Elleriyle işlemelere dokunup: ''Senah,
senahI'' demeye başladı. Ravi der ki: "Yani bu: "Pek güzel! Pek
güze!!" anlamındadır" lafzıyla rivayet edilmiştir.
Buhari, Sahih'de
Humeydi'den rivayet etmiştir.
20835- Abdullah b.
Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Küçüğümüze merhamet
etmeyen ve büyüğümüzün hakkını bilmeyen kimse bizden değildir"
buyurmuştur.(--- Ahmed, Müsned (2/185, 207).
20836- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı Süfyan'dan: "Amir oğulları Mekke'de üç kişi idiler.
Amr bunu Urve b. Amir kanalıyla, İbn Ebi Necih, Ubeydullah b. Amir kanalıyla
rivayet etmiştir. Ben de bunu Abdurrahman b. Amir'den işittim" ziyadesiyle
rivayet edilmiştir.
20837- Enes b. Malik der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim evimizde Muhacirler
ile Ensar arasında antlaşma yaptı.''(--- Buhari, edeb (6083) ve Müslim,
el-feddil (6345,6346).
20838- Süfyan der ki:
Alimler bunu: "Aralarında kardeşlik bağı kurdu'' şeklinde açıklamıştır.
20839- Asım el-Ahvel der
ki: Enes b. Malik'in: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim
evimizde Muhacirler ile Ensar arasında antlaşma yaptı" dediğini işittim o
Kendisine: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İslam'da antlaşma
yoktur'' buyurmadı mı?" denilince, iki veya üç defa: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim evimizde Muhacirler ile Ensar arasında
antlaşma yaptı" karşılığını verdi.
20840- Beyhaki der ki:
"İslam'da antlaşma yoktur" buyruğu ile önceden olduğu gibi İslam
döneminde artık kendilerine miras verilmediği kastedilmektedir. Yüce Allah'ın:
"Akraba olanlar, miras hususunda, Allah'ın Kitab'mda birbirlerine müminler
ve muhacirlerden daha yakındırlar"[Ahzab, 6] buyruğu, antlaşma ve
sözleşmelerle birbirlerine varis olmayı neshetmiştir. Doğrusunu da Allah bilir.
20841-20842- Zir b.
Hubeyş der ki: Hz. Aişe'ye sorduğumda: "Allah Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mirasını mı soruyorsun? Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ne altın, ne gümüş, ne deve, ne köle, ne de cariye bırakmadı"
karşılığını verdi.
20843- Enes b. Malik der
ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sakalında sayılabilecek
kadar beyaz kıl vardı."(--- Buhari, menahb (3547, 3548) ve Müslim, fedail
(5974, 5975).
20844- Ebu Hureyre der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hapşırdığı zaman yüzünü
(elleriyle veya giysisiyle) kapatır ve kısık sesle hapşımdı.''(--- Ebu Davud,
edeb (5029) ve Tirmizi, isti'zan (2745, "hasen sahih").
20845- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı İbn Aclan'dan: "Yüzünü (elleriyle veya giysisiyle)
kapatır ve sesini kısardı" lafzıyla rivayet edilmiştir.
20846- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
''Yüce Allah: ''Büyüklük benim cübbem, ululuk ise izarımdır ve her kim bu
ikisinden birinde bana kafa tutarsa onu Cehennem ateşine atarım!''
buyurmaktadır. ''(--- Müslim, edeb (6557).
20847- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı Ata b. es-Saib'den: "Azamet ise izdrımdır" lafzı
zikredilmeksizin rivayet edilmiştir.
20848- A'meş der ki:
Said b. Cübeyr'in: "İşittiği ezaya Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur.
Allah'a ortak koşmalarına rağmen yine onlara rızık ve afiyet verir"
dediğini işittim. Kendisine: "Bunu kimden işittin?" dediğimde veya
denildiğinde: "Ebu Abdirrahman bunu Ebu Musa kanalıyla Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakletti" karşılığını verdi.(--- Buhari,
tevhtd (7378) ve Müslim, tevbe (6942-6944).
20849- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
''İşittiği ezaya Yüce Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Allah'a ortak
koşmalarına ve oğlu olduğunu söylemelerine rağmen yine onlara afiyet ve rızık
verir."
Müslim, Sahih'de Ebu
Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Ebu Muaviye'den rivayet etmiştir.
20850- Şa'bi der ki:
Nu'man b. Beşir'in minberde şöyle dediğini işittim: "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Helalolan şeyler açıklanmış, haram olan şeyler
de belli olmuştur ve ikisi arasında da şüpheli şeyler bulunmaktadır''
buyurduğunu işittim.''(--- Buhari, buyu (2051) ve Müslim, buyu (4017-4020).
20851- Şa'bi der ki:
Nu'man b. Beşir'in minberde bir şey anlattığmı işittim. Daha önce hiç kimsenin
bunu anlatmadığı gibi ben de bunu daha hiç kimseye anlatmadım. Onun şöyle
dediğini işittim: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Helalolan
şeyler açıklanmış, haram olan şeyler de belli olmuştur ve ikisi arasında da
şüpheli şeyler bulunmaktadır. Şüpheli şeylerden sakınan kişi haram olduğunu
bildiği şeylerden daha fazla sakınacaktır'' buyurduğunu işittim."
Müslim, Sahih'de İshak
b. İbrahim kanalıyla rivayet etmiştir.
20852- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Zina eden kişi zina ettiği sıra mümin olduğu halde zina etmez. Hırsızlık
eden kişi bunu mümin biri olarak yapmaz, İçki içen kişi bunu mümin biri olarak
içmez. İnsanların gözleri önünde başkasının değerli mallarını yağma eden kişi
de bunu mü min biri olarak yapmaz, ''(--- Buhari, eşribe (5578) ve Müslim, iman
(199-205).
20853- Hz. Aişe der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rablerinin azametinden korkup
titreyenler"[Mü'minun, 57] ayeti, hırsızlık yapan, zina eden, içki içen
kişiler hakkında mıdır?" diye sorduğumda: "Hayır ey Sıdd'ik'ın kızı!
Bu kişiler oruç tutan, namaz kılan ve zekat verenlerdir'' karşılığını
verdi.(--- Tirmizi, Tefstr (3175) ve İbn Mace, zühd (4198).
20854- Malik b. Miğvel
bunu bu isnad ile: "Hz. Aişe: ''Ey Allah'ın Resulü!'' dedi" lafzıyla
rivayet etmiştir. Ayrıca bunu tekil olarak zikredip: "Ama bu hal üzere iken
(bunların kendisinden kabul edilmeyeceği endişesi ile) Yüce Allah korkusunu
taşıyan kişidir" ziyadesinde bulunmuştur.
20855-20856- Hemmam der
ki: Huzeyfe'ye: "Bu kişi insanların konuştuklarını idareciye
ulaştırıyor" denilince, Huzeyfe: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''(İnsanların arasını bozmak için) söz taşıyan kimse cennete giremez''
buyurduğunu işittim" dedi.(--- Buhari, edeb (6056) ve Müslim, iman (285,
286),
20857- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Salih kişinin
gördüğü güzel rüya, peygamberliğin kırk altı bölümünden bir bölümdür"
buyurmuştur.
Buhari, Sahih'de
Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebi'den rivayet etmiştir.(--- Buhari, et-ta'bır
(9/38, 39) ve Müslim, Sahıh (5801).
20858- Ebu Hureyre,
Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir önceki hadisin aynısını
rivayet etmiştir.(--- Malik, Muvatta (2/956).
20859- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden biri
hoşlanmadığı bir rüya görürse iki rekat namaz kılsın ve bu rüyasını kimseye
anlatmasın" buyurmuştur.(--- Müslim, rüya (5796-5799).
20860- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Zaman (kıyamet) yaklaştığında artık Müslümanın gördüğü rüya neredeyse
yalan çıkmayacaktır. İçinizde rüyası en doğru çıkanlar doğru sözlü
olanlarınızdır. Rüya üç kısma ayrılır. Biri salih rüyalardır ki bu, Yüce
Allah'tan bir müjde gibidir. Diğeri, kişinin kendi kendine konuşması gibidir.
Üçüncüsü ise, şeytanın üzüntü verdiği rüyalardır. İçinizden her kim
hoşlanmadığı bir rüya görürse bu rüyasını kimseye anlatmasın ve kalkıp namaz
kılsın. "
20861- Ebu Hureyre der
ki: "(Rüyada) ayaklara vurulan zinciri severim, ama boyuna vurulan
zincirden hoşlanmam. Zira ayaklara vurulan zincir dinde sebat anlamına gelir.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müminin gördüğü rüya
peygamberliğin kırk altı bölümünden bir bölümdür" buyurmuştur.
Müslim, Sahih'de
Muhammed b. Rafi' kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etmiştir.
20862- Humeyd et-Tavil
der ki: Katade'nin, Enes b. Malik'e: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendine yüzük edindi mi?" diye sorduğunu işittim. Enes b. Malik:
"Evet, sanki şimdi ay ışığı olan o gecede elinde yüzüğün parlaklığını görür
gibiyim" karşılığını verdi.
20863- Humeyd der ki:
Enes b. Malik'e: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendine yüzük
edindi mi?" diye sorulunca şöyle dedi: "Evet! Bir defasında
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatsı namazını gece yarısına yakın bir
zamana kadar geciktirdi. Kıldırdıktan sonra da yüzüyle bize doğru döndü ve:
''İnsanlar namazı erkenden kılıp uyudular. Ancak bu namazı beklediğiniz sürece
namazdasınız demektir'' buyurdu."
20864- Enes b. Malik:
"Yüzüğünün parlaklığını şu an bile görür gibiyim" dedi.
Buhari, Sahih'de rivayet
etmiştir.(--- Buhari, libas (7/201).
20865- İbn Ebi Muleyke
der ki: Hz. Aişe'ye bir kadının (erkek) ayakkabı(sı) giydiği söylenince:
"Kadınlardan kendini erkeğe benzetmeye çalışanları Allah
lanetlemiştir" karşılığını verdi.(--- Ebu Davud, libas (4099).
20866- İbn Ebi Muleyke
der ki: Hz. Aişe'ye: "Bir kadın (erkek) ayakkabı(sı) giymektedir"
denilince, Hz. Aişe: "Kadınlardan kendini erkeğe benzetmeye çalışanları
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) lanetlemiştir" karşılığını verdi.
20867- İbn Abbas der ki:
Biz, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında iken bir yıldız
kayması oldu. Bunun üzerine bu konuda konuşmaya başladık. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Cahiliye döneminde bu konuda ne
derdiniz?" diye sorunca: "Biz: ''Bu gece büyük biri doğacaktır''
veya: ''Bu gece büyük biri ölecektir'' derdik" dedik. Bunun üzerine Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır öyle değildir. Şeytan kulak
hırsızlığı yapmak istiyor ve (bu şekilde) taşlanıyor" buyurdu.
Müslim, Sahih'de Salih
b. Keysan ve başkası kanalıyla Zühri'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, tıb
(5711, 5712).
20868- İbn Abbas der ki:
Önceleri Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy henüz nazil olurken ezberlemek
için hemen okumaya çalışır, dili ile dudaklarını oynatırdı. -Ravi der ki:
"Süfyan dilini nasıl oynatlığını gösterdi"- Bunun üzerine Yüce Allah:
"Onu çarçabuk almak için dilini kımıldatma''[Kıyamet, 16] ayetini indirdi.
Buhari, Sahih'de Humeydı
kanalıyla rivayet etmiştir. Buhari ve Müslim farklı kanallarla Musa'dan rivayet
etmişlerdir.(--- Müslim, salat (987, 988).
20869- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın
en sevmediği kişi, davalı olduğu şahsa aşırı düşmanlık yapan kişidir"
buyurmuştur.
Buhari, Sahih'de Ebu
Asım'dan rivayet etmiştir.(--- Buhari, mezalim (2457) ve Müslim, ilm (6655).
20870- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanları kendisine biat etmek için
çağırdığı zaman kendisine Ciddu b. Kays denilen bizden bir adamın devesinin
altında saklandığını gördük.
Müslim, İbn Cüreyc
kanalıyla Ebu'z-Zübeyr'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, meğazi (4727).
20871- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi
(kendisine iyilik yapıldığında) bunu yapan) kardeşine: ''Allah sana hayırlar
versin'' dediği zaman gereği gibi teşekkürünü etmiş olur'' buyurmuştur.(---
Heysemı, Mecmau'z-zevaid (4/150).
20872- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı: "Her kim kardeşine ... derse" lafzıyla rivayet
edilmiştir.
20873- Ebu Bekr
es-Sıddık der ki: Biz ve Ensar'ın misali el-Ganevi'nin, Cafer oğullarına dediği
gibidir. Onlar hakkında şöyle demiştir: "Bize saldıranlara karşı
yardımlarından dolayı Allah, Cafer oğullarına hayırlar versin.
Bize yardım edip
durmaktan bir türlü bıkmadılar Ki yaptıklarını annemiz yapsaydı o bile
usanırdı." Muhammed b. İdrıs rivayetinde şu eklemede bulunmuştur:
"Bizleri aralarına katıp evlerini paylaştılar Odalar verip soğuktan ve
sıcaktan korudular."
20874- Ebu Avn el-A'var
der ki: Ebu'd-Derda şöyle derdi: "Geçirdiğim her gecenin sabahında
insanlar bana ikiyüzlü davranmıyorsa mutlaka bunu bana Allah'tan bir nimet
olarak görürüm."(--- İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/308).
20875- Ebu Kılabe
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı çocuklarından
bahsederek: "Çocuklarımız bizden daha hayırlıdır. Onlar İslam döneminde
doğdular ve bir an olsun Allah'a şirk koşmadılar" dediler. Bu durum Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikredilince şöyle buyurdu: ''Yüce
Allah beni ancak en hayırlı bir ümmete göndermiştir. Biz çocuklarımızdan daha
hayırlıyız. Çocuklarımız da kendi çocuklarından daha hayırlıdır. Çocuklarının
çocukları da kendi çocuklarından daha hayırlıdır. "(--- Heysemi,
Mecmau'z-zevaid (10/16).
20876- İbn Cüreyc der
ki: Ata'ya: "Halkın Ateme dedikleri yatsı namazını imam olarak ve tek
başıma ne zaman kılmamı tercih edersin?" diye sorduğumda şöyle cevap
verdi: İbn Abbas'ın şöyle dediğini işittim: Bir gece Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yatsı namazını geciktirdi. Öyle ki Müslümanlar uyudular ve
kalktılar. Daha sonra Ömer kalkıp: "Namaza! Namaza!" diye seslendi. O
esnada Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza Çıktı. Şu an sanki
onu görür gibiyim. Elini başının orta yerine koymuştu."
20877- İbn Cüreyc der
ki: "Ata'dan, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini başına
nasıl koyduğunu, İbn Abbas'ın haber verdiği gibi tarif etmesini istedim. Ata,
parmaklarını biraz araladıktan sonra, parmak uçlarını başının tepesine koydu;
sonra onları yatırdı ve başının üzerinde gezdirdi. Hatta baş parmağı yüz
tarafından kulağının kenarına dokundu. Sonra şakaklarına ve sakalının kenarına
gezdirdi. Hiç bir yerini az veya çok değil hep bu kadar mesh etti."
Buhari ve Müslim,
Sahlh)de İbn Cüreyc kanalıyla ve Buhari bunu Süfyan kanalıyla da tahric
etmiştir.(--- Buhari, salat (2/49) ve Müslim, salat (1425).
20878- Muğire'nin katibi
Verrad der ki: Muaviye, Muğ!re'ye: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) her namazın ardından ettiği duayı bana yaz" diye bir mektup yazdı.
Bunun üzerine Muğire kendisine şöyle yazdı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Allah)tan başka ilah yoktur. Tektir ve ortaksızdır. Mülk onundur)
hamd da ona mahsustur. O) her şeye kadirdir. Allahım! Bir şey vermek
istediğinde buna kimse mani olamaz. Kendisine bir şey vermek istemediğine ise
kimseler bir şey veremez. Senin inayetin olmadıktan sonra kimsenin varlığı
kendisine bir fayda getiremez'' diye dua ederdi."
Müslim, Sahih'de İbn Ebi
Ömer kanalıyla Süfyan'dan ve Buhari ise başka bir kanalla Abdulmelik b.
Umeyr'den tahric etmiştir.(--- Müslim, salat (1314-1318).
20879- Ubeydullah b. Amr
b. İyad el-Karı bildiriyor: "Hz. Ali'nin öldürüldüğü günlerde Hz. Aişe'nin
yanında otururken Abdullah b. Şeddad içeriye girdi. Hz. Aişe kendisine:
"Ey Abdullah b. Şeddad b. el-Had! Sana soracağım şey hakkında doğru
söyleyecek misin?" dedi.
Sonrasında ravi Harura
halkını (Haricileri), Hz. Ali'ye karşı çıkmalarını, İbn Abbas'ın yanlarına
girmesini, bazılarının geri dönüp öldürülmesini ve Zu'sSudeyye'nin
öldürülmesini zikretti.
20880- Bunu Menakib
Kitabı'nda rivayet ettim.
20881- Mesruk
vasıtasıyla Ebu Abdillah'ın bildirdiğine göre bir ağaç cinlerin gelip (de
Kuran'ı dinlediklerini) Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber
vererek uyarmıştır.
bitti