MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
DAVALAR |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kaiflik ve Babalık
Davası
20312- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün neşesi yüzüne yansımış bir
şekilde yanıma girdi ve şöyle buyurdu: ''Gördün mü! Mucezziz el-Mudlicı yanıma girdi.
Yanımda bulunan Usame b. Zeyd ile Zeyd b. Harise'yi gördü. Üzerlerinde
başlarını örtmüş ayaklarını da açıkta bırakmış kadife bir örtü vardı. Mucezziz:
''Bu ayaklar birbirlerinden meydana gelmişlerdir'' dedi.''
Şafii: "Süfyan'ın
biIdirdiğine göre" dedi ve söz konusu hadisi zikretti. Buhari ve Müslim,
Sahih'lerinde Süfyan kanalıyla tahric etmişlerdir.
Ayrıca bunu İbn Cüreyc,
İbrahım b. Sa'd ve Leys b. Sa'd kanalıyla Zühri'den rivayet etmişlerdir.(---
Buhari, menakib (3555) ve Müslim, kitabu'r-rada (3553-3556).
20313- Müslim bunu Yunus
b. Yezid kanalıyla Zühri'den: "Mucezziz kaif biri idi" ziyadesiyle
rivayet etmiştir.
20314- Za'ferani'nin
rivayetinde Şafii, şöyle demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hak olan bir şeyde neşelenir ve onu kabul ederdi. Eğer kaiflik batıl
bir şeyolsaydı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu konuda bir şey
deme. Bazı görüşlerinde isabet etsen de bazılarında hata edebilirsin"
buyururdu. Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez. Ancak Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bunu -Allah doğrusunu bilir- (Allah'tan kuluna) verilen bir
ilim olarak görmüştür. ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı da
kaiflik yapardı. Bizim bölgemizden ilim ehline ve hakimlere yetiştim ve buna
muhalefet eden kimseyi görmedim."
20315- Şafii der ki:
Kaiflik hakkında sadece bu hadis olsa bile bu, bunu işiten kişi için bir delil
sayılır. Eğer bu durum bazı kişilerin dediği gibi (yanlış bir şey) olsaydı,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu konuda görüş bildirme. Birinde
isabetli görüş bildirsen de diğerinde hata etmeyeceğinden emin olamam. Hata
etmen durumunda da Müslüman bir kadına suçlamada bulunma veya bir nesebi
nifyetme durumu hasıl olur" buyururdu. Ancak neşelenmesi buna razı olması
ve bunu bir ilim olarak kabul etmesinden dolayıdır. Çünkü Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ancak hak olan bir şeyi kabul eder ve bu sebeple
neşelenirdi.
20316- Şafii der ki:
"Medine ve Mekke'den ilim ehlinden olan birden fazla kişi bana hakimlerin
kaiflerin sözü ile hüküm verdiklerine yetiştiklerini söyledi. Öncekiler de
kendilerine böyle yapıldığı zamana yetiştiklerini ve aralarından hiç kimsenin
kaiflerin dediğine muhalefet etmediğini söylemiştir. "
20317-, Şafii,
el-Kadim'de, Malik kanalıyla Yahya b. Said'den bildiriyor: Süleyman b. Yesar
anlatıyor: İki adam bir kadının çocuğunun kendilerine ait olduğunu iddia etti.
Bunun üzerine Ömer bir kaif çağırdı. Kaif gelip (hem çocuğa hem de) onlara
baktı ve: "İkisi bu çocukta ortaktır (her ikisinin de olabilir)"
dedi. Bu kararından dolayı Ömer b. el-Hattab ona kamçısıyla vurdu ve (bu kadını
çağırtıp) ona: "Bana bildiğini anlat" dedi. Bunun üzerine kadın
adamlardan birini göstererek: "Ailemin develerini otlatırken bu bana
gelir, benimle beraber olur ve benden ayrılmazdı. Her ikimiz de hamile
kaldığıma kanaat getirinceye kadar bu ilişki devam etti. Sonra da benden
ayrıldı. Gittikten sonra kanamam (aybaşı) oldu" dedi. Sonra diğer adamı
göstererek:
"Ondan sonra bu adam
bana gelmeye başladı. Bu sebeple çocuğun hangisinden olduğunu bilmiyorum"
dedi. Bunu duyan kaif (doğrulandığı İçin) tekbir getirdi. Bunun üzerine de Ömer
çocuğa: "Dilediğini seç" dedi.(--- Malik, Muvatta (2/740,741), Şafii,
el-Ümm (6/247), Abdurrezzak, Musannef(7 /360) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(10/263).
20318- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı, Malik'ten ilk kısmında: "Ömer b. el-Hattab Cahiliye
döneminde doğan çocukları İslam geldiğinde kendisinin olduğunu söyleyen kişinin
nesebine katıyordu" ziyadesiyle rivayet edilmiştir.
20319- Yahya b.
Abdirrahman b. Hatib bildiriyor: İki adam bir çocuğun kendilerinin olduğunu
iddia etti. Bunun üzerine Ömer kaifleri çağırdı. Kaifler:
"Bu çocuk her
ikisinindir" deyince, Ömer çocuğa: "Dilediğini seç" dedi.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/263), Malik, Muvatta (2/740) ve Abdurrezzak,
Musannef (7/360).
20320- Başka bir kanalla
mana olarak bir öncekinin aynısı rivayet edilmiştir.
20321- Başka bir kanalla
mana olarak aynısı Urve vasıtasıyla Ömer b. el-Hattab'dan rivayet edilmiştir.
20322- Humeyd'in
bildirdiğine göre Enes kendisine ait olan bir çocukta şüphe edince onu
incelemeleri için kaifleri çağırmıştır.(--- Şafii, el-Ümm (6/247).
20323- Beyhaki der ki:
Hişam'ın hadisini Ebu Usame ve Abdurrahman b. Ebi'z-Zinad, "Hişam - babası
- Yahya b. Abdirrahman b. Hatib Abdirrahman b. Hatib" kanalıyla Ömer'den
mevsCıl olarak rivayet etmişlerdir.
20324- Abdurrahman, İbn
Ebi'z-Zinad'ın hadisinde: "Sanki şimdi çocuğun ikisinden birinin peşine
takılıp gittiğini görür gibiyim" demiştir.
20325- Bize rivayet
olunduğuna göre Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr der ki:
"Abdurrahman b. Avf
kendisiyle ilişkiye girdiği bir cariyesini istibra etmeden satmıştı. Ancak onu
satın alan adamın yanında hamile olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine satın alan
adam Abdurrahman'ı dava etmek için Ömer'e çıkardı. Hz. Ömer kimleri çağırdı ve
ona baktılar. Sonra çocuğu Abdurrahman'ın nesebine kattılar."(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/263).
20326- Humeyd, Musa b.
Enes'ten bildiriyor: Enes b. Malik hastalanınca hamile kalan bir cariyesinden
şüphelendi ve: "Eğer ölürsem ona kaifleri getirin" dedi. Daha sonra
Enes iyileşti.
20327- Muhammed b.
Sirin'in bildirdiğine göre Ebu Musa kaiflerin kavli ile hüküm kılmıştır.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/264).
20328- İbn Abbas'ın da
kaiflerin kavli ile hüküm kıldığına delalet eden şeylerin olduğu
söylenmektedir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/265).
20329- Bu konuda
Basralıların, İbnu'l-Müseyyeb kanalıyla Hz. Ömer'den ve Hasan(-ı BasrI) kanalıyla
yine Ömer'den rivayetleri gelmiştir.
Said b. el-Müseyyeb
bildiriyor: İki adam bir kadının aynı temizlik döneminde kendisiyle ilişkiye
girmiş ve kadın bir çocuk doğurmuştu. Davalaşmak için Ömer b. el-Hattab'a
çıktılar ve Ömer onları incelemek için üç kaif çağırdı. Toprak getirilmesi
istendi ve iki adamla çocuk bu toprağın üzerine bastı. Sonra Ömer kaiflerden
birine: "Bak bakalım" dedi. Bunun üzerine kaif sağdan ve soldan
ileriden ve geriden ayak izine bakarak:
"Gördüğümü gizli mi
tutayım yoksa açıklayayım mı?" dedi. Ömer: "Açıkla" deyince,
kaif: "Çocuk ikisine de benzemektedir. Hangisinin oğlu olduğunu
bilemedim" dedi. Ömer bu kaifi yerine oturttu ve ikincisine: "Sen bak
bakalım" dedi. -Ravi ikinci ve üçüncü kaifin de ilk bakan kaif gibi aynı
şeyler söylediklerini bildirerek şöyle devam etti- Bunun üzerine Ömer üç defa:
"Biz izlere bakarak kaiflik ederiz" dedi. Ömer de kaif idi. Böylece
Ömer çocuğu onlara ve onları çocuğa varis kıldı.
Ravi der ki: Said:
"Onun asabesinin kim olduğunu biliyor musun?" deyince:
"Hayır" dedim. Bunun üzerine bana: "O iki adamdan geriye
kalanlar onun asabesidir" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/264) ve
Abdurrezzak, Musannef (7/360).
20330- Hasan bildiriyor:
İki adamın bir kadınla aynı temizlik döneminde ilişkiye girmesi ve kadının bir
çocuk doğurması üzerine Ömer'e çıkarıldılar. Ömer üç kaif çağırdı ve kaifler
çocuğun adamların ikisine de benzediği görüşüne vardı. Ömer de kaif idi ve
(aynı benzerliği görünce): "Dişi köpeğin siyah, sarı ve benekli siyah
beyaz köpeklerden gebe kaldığı ve bu şekilde eniklerin babalarına çektiklerini
biliyordum. Ancak iki erkeğin suyunun bir çocukta bir araya geleceğini
bilmiyordum" dedi. Sonra Ömer çocuğu onlara ve onları çocuğa varis kıldı.
çocuğu bu iki adamdan geriye kalan kişilere de varis kıldı.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (10/264).
20331- Şafii kendisiyle
bu konuda münazara eden kişiye: "Hz. Ömer'in kaifleri çağırdığını rivayet
etmekte ve sen böylesi bir durumda kaifler. çağırmadığını söylemektesin. Bu
şekilde kendisine muhalefet etmektesindedi.(--- Şafii, el-Ümm (6/247).
20332- Beyhaki der ki:
Naklettiğimiz rivayetler Hz. Ömer'in çocuğu onlara nispet ettiğine delalet
etmektedir. Çünkü çocuk onlara benzemektedir ve kaifler çocuğun hangisinden
olduğunu bilememiştir. Ömer'in de: "Biz izlere bakarak kaiflik
ederiz" dediğini görmez misin!
20333- Ravi der ki:
"Ömer de kaif biri idi. Bu da delalet etmektedir ki eğer çocuk sadece
birine benzeseydi Abdurrahman b. Avf'ın kıssasında olduğu gibi Ömer çocuğu ona
nispet ederdi."
20334- Bu da Şafii'nin
dediği gibi onların görüşlerine muhaliftir. Çocuğu onlara nispet etmesi ise
kaifin şüpheye düşmesi halinde çocuğu onlardan birine nispet etmesi konusunda
kendisinden rivayet ettiğimize muhaliftir.
20335- Şafii şöyle demiştir:
"Hişam'ın hadisinin isnadı muttasıldır. Bize göre de muttasıl hadis daha
sabit olandır. Size göre de muttasıl hadis munkatı hadisten daha sabittir. Söz
konusu hadiste munkatı bir hadistir.(--- Şafii, el-Ümm (6/247).
20336- Şafii der ki:
"Süleyman b. Yesar ve Urve'nin, Hz. Ömer'den mürsel olarak rivayet
ettikleri Mübarek b. Fadale'nin, Hasan'dan rivayet ettiğinden daha iyidir. Zira
Hasan'ın mürselolan rivayetleri kavi değildir. Mübarek b. Fadale de ilim ehline
göre huccet sayılacak biri değildir."(--- Şafii, el-Ümm (6/247).
20337- Avf aynısını
Ebu'I-Muhelleb kanalıyla Ömer'den munkatı olarak rivayet etmiştir.
20338- Hiçbir hadisçi
Süleyman b. Yesar ve Urve'nin mürsel hadislerinin Ebu'l-Muhelleb ve Hasan'ın
mürsel hadislerinden (sıhhat açısından) daha uygun olması konusunda şüphe
etmemektedir.
20339- Katade'nin,
İbnu'l-Müseyyeb'den olan rivayeti munkatıdır. Ancak Hicazlıların, Urve ve
Hasan'dan olan rivayeti buna muhaliftir.
20340- Eslem
el-Mankari'nin, Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr kanalıyla Abdurrahman b. Avf kıssası
hakkındaki hadisi daha sabittir. Hicazlılar da Hz. Ömer'in hükümlerini
başkalarından daha iyi bilirler.
20341- Yahya b.
Abdirrahman b. Hatib, babasından bildiriyor: İki adam Ömer b. el-Hattab'a gelip
Cahiliye döneminde doğan bir çocuğun kendilerinin olduğunu iddia etti. Biri:
"Bu, benim oğlumdur" derken diğeri de: "Hayır, bu benim
oğlumdur" diyordu. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab, Mustalik oğullarından
bir kaif çağırdı. Kaif gelip (hem çocuğa, hem de) onlara baktı ve: "İkisi
bu çocukta ortaktır (her ikisinin de olabilir)" dedi. Bu kararından dolayı
Ömer kalkıp onu yere düşürünceye kadar kamçısıyla vurdu. Sonra da:
"Vallahi bu konuda yanlış bir görüş bildirdin" dedi. Sonra çocuğun
annesini çağırıp durumu ona sorunca, kadın: "Bu iki adamdan biri bir
müddet benimle birlikte oldu. Gördüğüm kadarıyla da hamile kalmıştım. Ancak
benden kan gelince hamile olmadığımı düşündüm. Sonra da diğer adam benimle
birlikte oldum. Vallahi, bu çocuğun da hangisinden olduğunu bilmiyorum"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer çocuğa: "İstediğinle birlikte
git" dedi. Çocuk ta kalkıp bu iki kişiden birinin peşine takıldı. Sanki
şimdi çocuğun ikisinden birinin peşine takılıp gittiğini görür gibiyim. Sonra
Ömer: "Allah Mustalik oğullarının kardeşinin canını alsın" dedi.(---
BeyhakI, es-Sünenü'l-kübra (10/263).
20342- Ebu Usame bunu
Hişam'dan mevsul olarak rivayet etmiştir. Bu rivayette de Abdurrahman b.
Hatib'in bu olaya şahit olduğu zikredilmiştir. Ancak rivayetinde bizim
dediğimiz dışında bir şey yoktur. Mustalik oğullarından olan bu kaif:
"İkisi bu çocukta ortaktır (her ikisinin de olabilir)" demekle,
çocuğun ikisine de benzediğini, ancak hangisinden olduğunu bilmediğini
belirtmek istemiştir. Ömer de bu şüphe üzerine çocuğa ikisinden birini veli
kabul etmesini söylemiştir. Biz böyle demekteyiz ve Allah'a hamd olsun bu
konuda bir şeye muhalefet etmemekteyiz. Basralıların rivayeti mahfuz bir
rivayetise, o zaman kaiflik ve benzerlik ile hüküm verme konusunda bir
huccettir. Ömer çocuğun iki kişiden olduğu görüşünde olsa bile çocuğu benzediği
kişiye nispet etme görüşünde idi. Ancak daha sonra çocuğun iki kişinin suyundan
olmayacağını anlamış ve çocuğu benzediği kişiye nispet etmiştir. Benzerlik
olmaması halinde de kaifin kavli ile hüküm kılmıştır.
20343- Burada Hz.
Ömer'den bu konuda gelen ve çelişkili gibi görülen rivayetler
birleştirilmiştir. Başarı Allah'tandır.
20344- Ancak Hz. Ali'den
çocuğu ikisine nispet etmesi ve çocuğu onlardan geriye kalanlara varis
kılmasını Simak adı belirlenmeyen meçhul biri kanalıyla Hz. Ali'den rivayet
etmiştir. Kabus'un, Ebu Zabyan kanalıyla Hz. Ali'den olan rivayeti de huccet
değildir.(--- BeyhakI, es-Sünenü'l-kübra (10/267, 268).
20345- Hz. Ali'den merfu
olarak başka bir hüküm rivayet edilmiştir.
20346- Şa'bi bildiriyor:
(Bir gün) üç kişi bir çocuk konusunda Hz. Ali'nin yanına gelip davalaştılar.
Hz. Ali onlardan çocuğun (gönüllü olarak) birine verilmesini istedi. Fakat
onlar bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Hz. Ali: ''Sizler (ihtilafa düşen)
ortaklarsınız" dedi ve aralarında kura çekti. çocuğu da kurada çıkan
kişiye verdi. Ancak kurada çıkan kişinin diyetin üçte ikisini ödemesi yönünde
hüküm kıldı. Sonra bu durumu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zikrettiğinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İsabet
etmişsin'' veya: "Güzel yapmışsın'' buyurdu.(--- Ebu Davud, talak
(2269-2271), İbn Mace, ahkam (2348) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/268).
20347- Zeyd b. Erkam
anlatıyor: (Bir gün) Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
otururken Yemenli bir adam gelip şöyle dedi: "Yemenli üç kişi aynı
temizlik döneminde ilişkiye girdikleri bir kadından doğan çocuk konusunda Hz.
Ali'nin yanına gelip davalaştılar. Ali onlardan ikisine, diğer arkadaşlarını
göstererek: ''çocuğu ona gönüllü olarak veriniz'' deyince, onlar bunu kabul
etmedi. Sonra içlerinden başka birini göstererek diğer ikisine: ''çocuğu ona
gönüllü olarak veriniz'' dedi. Ancak onlar da bunu kabul etmedi. Bu sefer diğer
birini göstererek kalan iki kişiye: ''çocuğu ona gönüllü olarak veriniz''
deyince, onlar da bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Hz. Ali: ''Sizler ihtilafa
düşen ortaklarsınız. Aranızda kura çekeceğim ve kurada kim çıkarsa çocuğu o
alacak ve diğer iki kişiye diyetin üçte ikisini ödeyecektir'' dedi. Sonra
aralarında kura çekti ve çocuğu kurada çıkan kişiye verdi." Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişleri görünecek kadar güldü.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/268).
20348- Ebu'I-Ham veya
İbnu'I-Halil bildiriyor: "Üç kişi aynı temizlik döneminde ilişkiye
girdikleri bir kadından doğan ve kimden olduğunu bilmedikleri çocuk konusunda
Hz. Ali'nin yanında davalaştı. Hz. Ali aralarında kura çekmelerini ve kurada
çıkan kişinin diğer iki kişiye diyetin üçte ikisini ödeyerek çocuğu almasını
emretti.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/268).
20349- Şafii der ki:
"Onlar (Iraklılar) bu görüşte değildir. Oysa onlar bunu Hz. Ali
vasıtasıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen sabit bir
hadis olarak görmekte ve buna muhalefet etmektedir. Bizim yanımızda bu, Allah
Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen sabit bir hadis olsaydı biz de
bu görüşte olurduk."
20350- Beyhaki der ki:
"Bu hadisin isnadında ve merfu olması konusunda ihtilaf vardır. Bunu Sünen
kitabının açıklamasında zikretmiştik."
20351- Şafii der ki:
"Biz de böylesi bir durumda kaifin çağrılması (ve görüşünün alınması)
görüşündeyiz. Eğer kaifler onu birine benzetirse çocuk onun oğlu olur. Eğer söz
konusu kişilerin hepsine benzetirse çocuk baliğ olup kendini onlardan istediği
kişiye nispet edene kadar onlardan miras olarak bir şeyalmaz."
20352- Şafii bu
rivayetleri el-Kadım'de zikretmiş ve şöyle demiştir: "Şayet bu
rivayetleri(n sabit rivayetler olduğunu) bilseydik onlara itibar eder ve bunlar
huccet sayılırdı. Ancak biz onların (Iraklıların) sabit görüp bıraktıkları bu
rivayetleri kendilerine karşı huccet saydık."
20353- Ebu Sevr'in
bildirdiğine göre Ebu Abdillah (yani Şafii): "Kaif bulunmadığı ve ortada
kanıt olmadığı takdirde aralarında kura çekilir" demiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübnl (10/267).
20354- Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Hz. Aişe bildiriyor: Cahiliye döneminde dört
çeşit evlilik vardı. Biri; bugün de yapıldığı gibi kişinin birinin kızına talip
olması, mehrini de verdikten sonra onunla evlenmesidir. Bir diğer evlenme
türünde kadın, hayızından temizlendiği zaman kocası ona: "Filan kişiye
gidip ondan hamile kal" derdi. Kadın söz konusu kişiyle ilişkiye girdikten
sonra hamileliği belli olana kadar kocası onunla ilişkiye girmezdi. Hamile
olduğu belli olunca da artık kocası isterse onunla ilişkiye girerdi. Bu da
çocuğun asil biri olarak doğması için yapılırdı. Bu tür bir evlilik türüne
"İstibda' (gebe kalma) evliliği" denilirdi.
Bir diğer evlilik
türünde ise on kişiden az olmak kaydıyla toplanan erkekler bir kadının yanına
girip tümü onunla ilişkiye girerdi. Kadın hamile kalıp doğurduktan ve
doğurmasının üzerinden birkaç gün geçtikten sonra birlikte olduğu bu erkeklere
gelmeleri için haber gönderirdi. Bu erkeklerden hiç biri de gelmekten geri
kalamazdı. Erkekler kadının yanında toplandıklarında onlara: "Sizinle
aramda olanları biliyorsunuz. O ilişkiden dolayı da çocuk doğurdum. Ey filan bu
çocuk senindir!" der ve dilediği adamın ismini söyleyerek çocuğu ona
nispet ederdi.
Dördüncü bir evlilik
türü de, birçok erkek toplanıp bir kadının yanına giderdi. Kadın da yanına
gelenlerden hiç birine engelolmazdı. Bunlar da fahişelerdi. Onları isteyenlerin
yanlarına rahat girebilmesi için de işaret olarak kapılarına bir bez parçası
asarlardı. Böylesi bir kadın hamile kalıp doğurduğu zaman da onunla ilişkiye
girenlerin tümü yanında toplanırdı. Sonra bu konuda bilirkişi olan birini
çağırır, aradaki benzerliğe göre çocuğu içlerinden birine nispet eder, onun
çocuğu olarak çağrılırdı. Bu kişi de buna itiraz edemezdi. Yüce Allah,
Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hak ile gönderdiği zaman bugün
Müslümanların da yaptığı evlilik türü dışında Cahiliye döneminde yapılan
evlilik türlerinin tümünü geçersiz sayıp kaldırdı.(--- Ebu Avane (4040),
Darakutni, Sünen (3/216, 217) ve Tahavi, Şerh müşkili'l-asar (4784)
Buhari, Sahih'de Ahmed
b. Salih'ten rivayet etmiştir.(--- Buhari, nikah (7/19).
20355- Bu hadise
dayanarak kaifliğin neshedildiğini söyleyen kimse hadisin illetli olduğunu kabul
etmiş olur. Ancak bu hadiste bunun neshedildiğine dair bir şey yoktur. Hadiste
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderilince biri dışında Cahiliye
nikahlarını iptal etmesi vardır. Sonra Hz. Aişe iptal edilmeyen bu nikah
şeklini açıkladı.
20356- Bu da veli
olmadan nikahın caiz olmadığına delalet etmektedir.
Hadiste zikredildiği
gibi kaifin sözü ile çocuğun birine nispet edilmesi batıldır. Çünkü Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu nikahların iptal edildiği yönünde hüküm
verdikten sonra kişi ancak zina etmiş olur ve böylesi bir çocuk kadınla zina
eden kişilere nispet edilemez. Ancak (Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu hükmünden önce yaşanmış olması halinde) kaifin çocuğu onlardan
birine benzetmesi halinde birine nispet edilir. Aksi taktirde ne hepsine, ne de
kaifin benzetmesiyle birine olsa bile nispet edilemez. Doğrusunu da Allah
bilir.
20357- Süleyman b. Yesar
şöyle rivayet eder: Ömer b. el-Hattab Cahiliye döneminde doğan çocukları İslam
geldiğinde kim: "Benimdir" derse onun nesebine katıyordu. Bunu da
daha önceleri böylesi bir nikahın geçerli olacağını düşündükleri için böyle
yapardı. Ancak şimdi Müslüman biri böyle yapacak olursa çocuğu onun nesebine
katmamaktadır. Bu rivayete şahit olan kişi bunu huccet sayamaz. Ancak huccet
sayılabilecek olan hadisin tamamını daha önce zikretmiştik.
20358- Şafii der ki:
Tefsir ehlinden bir kişi Yüce Allah'ın: "Allah, bir adamın içinde iki kalp
yaratmadı"[Ahzab, 4] buyruğunu: "İslam döneminde bir kişiye iki baba
yaratmamıştır" şeklinde açıklamıştır. Yüce Allah'ın: "Evlatlıkları
babalarına nisbet edin, bu Allah katında en doğru olandır''[Ahzab, 5] buyruğunu
da buna delil göstermiştir.(--- Şafii, el-Ümm (6/246).
20359- Beyhaki der ki:
Ma'mer, Zühri kanalıyla bu ayet hakkında der ki: "Bize bildirildiğine göre
bu ayet, Zeyd b. Harise hakkında nazil olmuştur. Bu kendisine misal verilerek:
''Başkasının oğlu senin oğlun olmaz'' buyrulmuştur. ''(--- Suyütı,
ed-Dürru'l-mensur (6/562).
20360- Bu da mana olarak
Şafii'nin tefsir ehlinden bir kişiden naklederek anlattığına yakındır.
20361- Mukatil b.
Hayyan, Zeyd b. Harise'nin evlatlık edinilmesini anlatıp Yüce Allah'ın bu
konudaki: "Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmad!"[Ahzab, 4]
buyruğunu: "(İslam döneminde) bir kişiye iki baba yaratmadı" şeklinde
açıklamıştır. Böylece Zeyd'in, Harise ve Muhammed diye iki babası olmadığını
bildirmiştir.
20362- Şafii, kaifleri
zikrederek şöyle dedi: Adamın biri bir çocuğu kucağına alarak bir kaifin
kapısına gelip durdu. Onu başka çocuklarla birlikte kaife gösterecekti. Bu
sırada kaifin küçük kızı çıkarak: "Ne istiyorsunuz?" diye sordu. Biz
de: "Filan kişiyi soruyoruz" karşılığını verdik. Bunun üzerine kız:
"Ben onun
kızıyım" dedi. Sonra kaife göstermek istedikleri çocuğu kastederek:
"Sanırım bu çocuğun kimin oğlu olduğunu öğrenmek istiyorsunuz. Bu senin
oğlundur" dedi. Kız gidince babası geldi ve: "Ne istiyorsunuz?"
dedi. Ona: "Bu çocuklardan hangisinin bunun oğlu olduğunu söylemeni
istiyoruz" dedik. Kaif: "Kızım size ne dedi?" diye sorunca:
"Allah için bize kızının bu konuda bilgisi olup olmadığını açıkla"
karşılığını verdik. Adam: "Gelin" dedi ve bizi yavruları olan
koyunlarla dolu bir avluya götürdü. Yavruları annelerinden ayırarak her yavruyu
başka bir koyunun yanına koydu. Sonra küçük kızını çağırarak: "Ey
kızcağızım! Şu koyunlara bir bakıver" dedi. Bunun üzerine kız: "Ey
Babacığım! Vallahi hiçbir koyunun yanında kendi yavrusu yoktur" dedi.
Adam: "Her yavruyu annesi yanına koy" deyince, kız birer birer
yavruları alıp annelerinin yanına koymaya başladı. Sonra babası çocuk hakkında
söylediği konuda kızına muvafakat etti.
20363- el-Müzeni'nin
rivayetinde Şafii şöyle demiştir: "Çocuk daha küçük iken veya bunak ise ve
anne babasından biri Müslüman olursa çocuk Müslüman olana nispet edilir."
Sonra Şafii huccet olarak sözlerine devam edip şöyle dedi: "Müslüman kimse
onda daha önceliklidir. Çünkü Yüce Allah islam'ı bütün dinlerden daha üstün
kılmıştır. Üstün olanın da hükmün lehine olması daha uygundur."
20364- Ömer b.
el-Hattab'dan bu manada bir rivayet nakledilmiştir. Hasan da bunu Ömer'den
mürselolarak rivayet etmiştir. Aynısı bize Şureyh, Hasan ve Şa'bi'den rivayet
edilmiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (10/268, 269).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Karı Kocanın Ev
Eşyaları Konusunda Anlaşmazlığa Düşmesi