MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

CİZYE

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Anlaşmaların İdarecinin Müşriklerden Müslüman Olarak Kendilerine Gelenleri Geri Döndürmek Üzere Olması

 

18675- Şafii der ki: "İlim ehlinden Meğazi konusunda uzman birden fazla kişi şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hudeybiye yılı Kureyşliler ile bir anlaşma yapmıştı. Bu anlaşmaya göre her iki taraf birbirinden emniyette olacak ve Müslümanlardan mürted olarak Kureyş'e iltihak edenler geri verilmeyecekti. Fakat kendilerinden Medine'ye Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen kişi geri döndürülecek, ancak Müslüman olarak Medine'den başka bir yere giden kişiyi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gücü yetse bile geri döndürmeyecekti. ''(--- Şafii, el-Ümm (4/191).

 

18676- Bunlardan hiç biri de bu şarta uyarak Mekke ehlinden başka kimseye Müslüman için bir şey verdiğini zikretmemiştir. Yine bu kişiler: "Doğrusu Biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır"[Fetih, 1-2] ayeti bu anlaşmaları hakkında indiğini söylemiştir. Bazı tefsirciler de: "Bu da: ''Biz sana apaçık bir hüküm verdik'' anlamındadır" şeklinde açıklamıştır.(--- Şafii, el-Ümm (4/191).

 

18677- Şafii der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Mekke halkı arasında anlaşma bu şekilde yapıldı. Ancak Ümmü Külsum binti Ukbe b. Ebi Muayt Müslüman olup muhacir olarak gelince Yüce Allah bu anlaşmayı feshetti ve:

"Ey inananlar! inanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mü min kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar. inkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin:

Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. inkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin; inkarcı erkekler de hicret eden mü min kadınlara verdikleri mehirleri istesinler"[Mumtehine, 10] ayetini indirdi.(--- Şafii, el-Ümm (4/191).

 

18678- Ancak (Ümmü Külsum binti Ukbe Ebi Muayt'ın) iki kardeşi arkasından gelince (ve Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu kendilerine vermesini isteyince) Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu kendilerine vermedi ve Yüce Allah'ın kadınlar konusunda bu anlaşmayı feshettiğini ve onlar hakkında erkeklerden başka bir şekilde hüküm verdiğini bildirdi.(--- Şafii, el-Ümm (4/191).

 

18679- Benim görüşüme göre anlaşmada kadınların geri döndürülmesi de vardı. Eğer öyle bir şart olmasaydı kendilerine gelen kadınların (mehirlerine karşılık) kocalarına bir şey vermezdi. Doğrusunu da Allah bilir.

 

18680- Şafii der ki: Bu ayet ve Tevbe Suresi'ndeki ayete dayanarak: "İdareci caiz olmayan bir şekilde barış yaparsa, ona itaat etmemek itaattir" deriz.(--- Şafii, el-Ümm (4/191).

 

18681- Sonra sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Eğer Müşrikler Müslümanlardan bir adamı ele geçirirse ve bu Müslüman serbest bırakılması halinde kendilerine bir şey göndereceğine dair söz verip yemin ederse, bırakıldığında onlara ne az ne de çok bir şey vermemesi kendisine helaldir. Çünkü zor bir durumda iken (söz verip) yemin etmiştir. İdarecinin de adamın gelmesi halinde onu geri döndüreceği konusunda söz vermesi aynı konumdadır.''(--- Şafii, el-Ümm (4/912).

 

18682- Eğer biri: "Bunun delili nedir?" diyecek olursa şu cevabı veririz:

"Ebu Basir için iki adam gelip kendisini almak isteyince onları bundan men etmemiş ve Ebu Basır'i bu iki adama teslim etmişti. İki adam onu alıp yola koyuldular. Ebu Basır ikisinden birini öldürüp kaçınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna karşı çıkmamış hatta kendisine güzel şeyler söylemişti."(--- Şafii, el-Ümm (4/192).

 

18683- Sonra sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Müşriklerin ellerinde olan esirlerin ve Müslümanların mallarının durumu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hudeybiye ehline çocukları, kardeşleri ve aşiretlerinden olup geri verdiği adamların durumundan farklı idi. Bunlar yanlarından ve başkalarından kendilerine bir zarar gelmemesi açısından korunmakta idi."

 

18684- Kişi Ebu Cendel b. Süheyl'in, babasına ve Ayyaş b. Ebi Rabia'nın, ailesine verilmesini öne sürecek olursa kendisine şöyle denilir: "Babaları ve aileleri kendilerine diğer insanlardan daha şefkatlidir ve onları daha iyi korurlar. Gerekirse kendilerine gelecek her hangi bir kötülük veya eziyete kaşı onları canları pahasına koruyacaklardır. Hem kendilerinin, hem de babalarının dinlerine muhalif olmalarından dolayı kendilerinden intikam alınmak isteniyor ve İslam dinini bırakmaları için kendilerine eziyet ediliyordu. Onların bu şekilde zorda kalmaları üzerine Yüce Allah günahı üzerlerinden kaldırdı ve: "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna (inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır''[Nahl, 106] buyurdu.(--- Şafii, el-Ümm (4/193), ibn Abdilberr, ed-Dürer (195) ve Beyhaki, Deldilu'n-nübüvve (4/172)

 

18685- Başka bir kabileden veya akrabalarından olan Müslüman birini esir alan kişinin onu işkenceler ederek veya aç bırakarak öldürür. Ancak Ebu Cendel'in durumu bununla aynı değildir. Yine Allah, kadınların ırzları emniyette olmayacağı veya erkekler gibi takiyye yapamayacakları ya da haram olmasına rağmen müşrik olan kocaları onlarla ilişkiye girebileceği için onları müşriklere geri verme şeklindeki sulhu geçersiz saymıştır. Ancak erkekler için böylesi bir tehlike mevcut değildir. Doğrusunu da Allah bilir.(--- Şafii, el-Ümm (4/193).

 

18686- Beyhaki der ki: Şafii'nin, Ebu Cendel ve Mekke'den, kendisini koruyacak kimsesi olmayanlar arasındaki farkı belirten şu rivayetini, seleften bazılarının Ebu Cendel hadisinde hata ettiğini belirtmek için naklettim: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerle anlaşma yapınca gelenleri geri çevirme şartını koşmuştu ve Ebu Cendel'i geri çevirerek bu şartı yerine getirmişti. "

 

18687- Şafii de esir konusunda şart koştukları şeyin kendilerine verilmesi, aksi takdirde geri çevrilmesi görüşündedir.

 

18688- Eba Abdirrahman'ın rivayetinde Şafii, Leys'in Ukayl kanalıyla olan şu rivayetini deli göstermiştir: İbn Şihab der ki: Urve b. ez-Zübeyr'in, Mervan b. el-Hakem ve Misver b. Mahreme'den, o ikisinin de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Süheyl b. Amr ile o gün anlaşma yapınca, Süheyl b. Amr'ın koyduğu şartlar arasında: "Bizden biri size gelince bu kişi Müslüman olsa bile onu bize geri vereceksin ve onu bizimle baş başa bırakacaksın" maddesi vardı. Müslümanlar bu anlaşma maddesinden hoşlanmadılar ve seslerini yükselttiler. Ancak Süheyl bu maddede ısrar etti. O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla bu anlaşmayı yapıp Ebu Cendel'i babası Süheyl b. Amr'a iade etti. Yine anlaşma süresi içinde kim geldiyse, Müslüman olsa bile onu iade etti. Aralarında buluğ çağına yeni girmiş olan Ukbe b. Ebi Muayt'ın kızı Ümmü Gülsüm'ün de bulunduğu mümin kadınlar Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Kızın ailesi gelip onu isteyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onlar hakkında inen: "İnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mü min kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar"[Mumtehine, 10] ayeti sebebiyle kızı onlara iade etmedi.

 

Buhari, Sahih'de Yahya b. Bukeyr'den rivayet etmiştir.

 

18689- Aynısını Ma'mer kanalıyla ZührI'den: "Süheyl: ''Bizden biri size gelince bu kişi senin dininden de olsa onu bize geri vereceksin'' dedi" Iafzıyla rivayet etmiştir.

 

18690- Kadınların sulh anlaşmasına dahil olmadıklarını söyleyen kimse, bu rivayeti huccet saymaktadır.

 

18691- Mervan ve Misver b. Mahreme bu hadisi UkayI'ın rivayeti yönünde şöyle anlattılar: Anlaşma yazılırken Ebu Cendel b. Süheyl zincirlerini sürüyerek geldi. Babası onu hapsetmişti ve Ebu Cendel kurtulup kaçmıştı. SüheyI onu görünce: "Ey Muhammed! Bu sana gelmeden önce biz seninle anlaşmayı yapıp bitirmiştik" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledin" karşılığını verdi. Ebu Cendel avazı Çıktığı kadar: "Ey müslümanlar! Beni dinimden döndürmek isteyen müşriklere geri mi döndürüleceğim?" diye bağırınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Ebu Cendel! Sabret ve sabrının mükafatını Allah'tan bekle. Şüphesiz Allah) sana ve seninle beraber olan güçsüzlere mutlaka bir ferahlık ve çıkış yolu yaratacaktır" buyurdu.

 

18692- Sonra Şafii, el-Cedid'de bundan geri dönerek naklettiğimiz yönde her iki durumu birbirinden ayrı tuttu.

 

18693- Ayyaş'tan veya Ebu Ayyaş'tan zikredilen hadis bildiğim kadarıyla Ayyaş b. Ebi Rabia'dan nakledilmiştir. Buradaki şüphe Rabi'ye aittir. Hata ise el-Müzeni'den kaynaklanmaktadır ki bir nüshasında: "İbn Ayyaş" ibaresi geçmiştir. Oysa bu kişi Ayaş b. Ebi Rabla'dır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye daha yeni hicret etmiş iken Ayyaş b. Ebi Rabia da Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına hicret etti. Anne bir kardeşi Ebu Cehl b. Hişam ve başka biri daha kendisine gelip: "Annen yakınlığı ve üzerindeki hakkı adına yanına geri dönmeni istiyor" dediler. Bunun üzerine onlarla birlikte geri döndü. Mekke'ye gelene kadar onu bağlı tuttular.

 

18694- Mücahid ve meğazi müellifi Muhammed b. İshak b. Yesar bunu bu şekilde zikretmişlerdir.

 

18695- Bize göre ancak Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izniyle dönmesi ile Ebu Cendel'in aşiretine geri dönmesiyle aynıdır. Ancak bu, sulh anlaşmasından önce olmuştu. Belki de kendisi geri dönmüştür ve zikrettiğimiz gibi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona engelolmamıştır. Doğrusunu da Allah bilir.

 

18696- Ebu Basır hakkındaki hadiste anlattığı ise mana olarak bizim, "Muhammed b. İshak - Urve" kanalıyla Mervan ve Misver'den zikrettiğimiz yöndedir ve bu ondan daha detaylıdır.

 

18697- Şafii der ki: Yüce Allah, Müslümanlara: "İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın''[Mumtehine, 10] buyurmaktadır.

 

18698- Ayet, Müslümanla evli olan müşrik kadının bain talakla boş olduğunu belirtmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de iddetin bitmesiyle böyle bir kadının boş olacağını belirtmiştir. Erkek ve kadından herhangi birinin müşrik olması durumunda bu hüküm geçerlidir.(--- Şafii, el-Ümm (4/193).

 

18699- Yüce Allah: "Onlara verdiğiniz mehri isteyin! İnkarcı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler"[Mumtehine, 10] buyurmaktadır. -Allah doğrusunu bilir- burada müşriklerin müminlerden olan kadınlarını İslam'da olan kocalarına dönmekten alıkoyan müşrikler kastedilmektedir ki böylesi bir durumda Müslüman kocalarına onların mehirlerini gönderirler. Müslümanların, İslam'ı kabul etmiş kadınların mehrini müşrik kocalarına ödedikleri gibi. Yüce Allah bu şekilde bunu aralarında bir hüküm kılmıştır.

 

18700- Sonra kendileri hakkında bu yönde sabit bir hüküm verdi ve: "Eğer eşlerinizden biri kafirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız, eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının"[Mumtehine, 11] buyurdu. -Allah doğrusunu bilir- burada müşrikler, kendilerine kaçan müminlerin müşrik kadınlarının mehrini vermemeleri durumunda, müminlerin de yanlarına gelen müşriklerin kadınlarının mehrini müşriklere vermeyebileceğini kastetmektedir. Yüz dirhem mehirle bir Müslümanla evlenmiş müşrik kadın kafirlerin yanına kaçarsa, yine yüz dirhem mehirle müşrikle evlenmiş bir kadın Müslümanların yanına gelirse, Müslüman kadının yüz dirhem mehri, müşrik olan kadının mehrine karşılık sayılır. Müşriklere Müslüman erkeğin kendilerine sığınan hanımının mehrini kocasına vermeleri söylenir ve öderlerse, Müslümanlar da kendilerine sığınan kadının mehrini müşriklere verirler.(--- Şafii, el-Ümm (4/193).

 

18701- Sonra Şafii bu konuda açıklamalarda bulundu.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kölenin Darulharbden Müslüman Olarak Çıkıp Gelmesi