MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
SİYER |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Müşriklerin Elinde
Bulunan Müslümanların Malı
18175- Rabi der ki:
Şafii'ye, bir kölenin veya bir devenin düşman tarafına kaçmasını sorup:
"(Müslümanlar tarafından) onlara baskın yapılması ve bunların ele
geçirilmesi halinde bunlar ganimetten sayılır mı?" dediğimde:
"Hayır" karşılığını verdi.
18176- Şafii'ye:
"Müslümanlar kendilerine üstün gelip ganimet taksim edilmeden önce
bunların sahibi gelirse?" dediğimde: "Onlar sahiplerinindir"
karşılığını verdi.
18177- Kendisine:
"Eğer bunlar ganimet malları ile taksim edilmiş ise?" dediğimde şu
karşılığı verdi: "Fetva verenler bu konuda ihtilaf etmiştir. Kimisi:
''Bunlar ganimet taksim edilmeden önce de, sonra da aynıdır'' derken, kimisi:
''Bunlar ganimet taksim edilmeden önce sahibinindir. Taksim edilip birinin
payına düştükten sonra sahibinin artık onları alma durumu yoktur'' demektedir.
Kimisi de: ''Ganimet taksim edilmemişse sahipleri onlarda hak sahibidir. Eğer
taksim edilmişse onu değeri karşılığında alma hakkına sahiptir''
demiştir."(--- Şafii, el-Ümm (4/254).
18178- Şafii der ki: Bu
konuda: "Ganimet taksim edilmeden önce de sonra da bunlar
sahiplerinindir" denilmesiyle birlikte gördüğüm kadarıyla sünnet te buna
delalet etmektedir. Kıyasa göre de şüphe etmeksizin kendisinindir. Doğrusunu da
Allah bilir.(--- Şafii, el-Ümm (4/254).
18179- Şafii'ye:
"Bu konudaki sünnet nedir?" dediğimde: "Abdulvehhab
es-Sekafı'nin, ''Eyyub - Ebu Kilabe - Ebu'l-Muhelleb'' kanalıyla bildirdiğine
göre İmran b. Husayn: ''Ensar'dan bir kadın esir alındı. Deveyi de kadını esir
almadan önce ele geçirmişlerdi'' demiştir" karşılığını verdi.
18180- Şafii der ki:
"Sanırım burada Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini
kastetmiştir. Zira hadisin sonu buna delalet etmektedir." Sonra devam
ederek İmran b. Husayn'ın şöyle dediğini nakletti: Deve, kadını esir alanların
yanında idi. Kadını esir alan topluluğun develeri kadının bulunduğu yerde
dinlendiriliyordu. Kadın bir gece bağından kurtuldu ve develerin yanına geldi.
Ancak binmek için hangi deveye yaklaşsa deve böğürüyordu. Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin yanına geldiğinde böğürmemişti. O,
uysal bir deveydi ve böğürmezdi. Kadın devenin arkasına bindi ve onu sürdü.
Bunun üzerine kavim kadını yakalamak için arkasına düştü. O da kaçıp giderken
eğer Allah kendisini bunun üzerinde kurtarırsa onu Allah için kesmeyi adadı.
Sonunda da kurtuldu.
Kadın Medine'ye
ulaştığında insanlar onu gördü ve: "Bu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) devesidir" demeye başladı. Fakat kadın: "Eğer Allah beni
bunun üzerinde kurtarırsa onu kesmeyi adadım" dedi. Oradakiler:
"Hayır Vallahi! Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin almadan
onu kesemezsin" dediler ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gidip: "Filan kadın senin deven üzerinde geldi. Ancak Yüce Allah kendisini
bunun üzerinde kurtarırsa onu kesmeyi adamış" diyerek durumu haber
verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Sübhanallah! Ne kötü bir mükafat! Eğer Yüce Allah kendisini bunun üzerinde
kurtarırsa onu kesmeyi adamış! Masiyet olarak kişinin'' veya: ''Ademoğlunun
sahip olmadığı bir şeyi adaması halinde adağın ifası olmaz'' buyurdu.
Müslim, Sahıh)de İshak
b. İbrahim kanalıyla Abdulvehhab'dan rivayet etmiştir.(--- Müslim, es-sıfatu
ve'l-adab (6481).
18181- İmran b. Husayn der
ki: Bir grup bir saldırı yaparak Ensar'dan bir kadını ve Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini ele geçirdi. Kadın ve deve onların
yanında idi. Kadın bir gece bağından kurtuldu ve bu deveye binerek Medine'ye
geldi. Medineliler, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini
tanımıştı. Kadın: "Eğer Allah beni bunun üzerinde kurtarırsa onu kesmeyi
adadım" dedi. Oradakiler bu durumu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) zikretmeden deveyi kesmesine izin vermedi. Bu durumu Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikrettiklerinde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Onu ne kötü mük8fatlandırmışsın. Eğer Yüce Allah seni bunun
üzerinde kurtarırsa onu kesmeyi adamışsın! Masiyet olarak kişinin sahip
olmadığı bir şeyi adaması halinde adağın ifası olmaz" buyurdu,
18182- Ebu Bekr, Ebu
Zekeriya ve Ebu Said veya sadece biri rivayetinde: "Sonra Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini aldı" demiştir.
18183- Beyhaki der ki:
"Bu ziyade bir sonraki hadiste de zikredilmiştir."
18184- İmran b. Husayn
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Gadba denilen devesi
kayboldu. Bir gün sabah vakti bir kadının deveyi kesmek üzere çöktürdüğünü
gördüler. Bunun üzerine kadını alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gittiler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Neyin var?" diye
sorunca, kadın: "Ben Medine etrafındaki Müslümanlardamm. Müşrikler beni ve
kızımı esir alıp bağladılar. Ben gece vakti ipimi çözdüm ve kızımın da ipini
çözmek istedim. Ancak çözemedim. Sonra develerin yanına gidip en sakin olanını
aldım ve binip oradan kaçtım. Kaçarken de Allah'ın beni onun üzerinde
kurtarması halinde onu kesmeyi adadım" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onu ne kötü mük8fatlandırmışsın. Masiyet
olarak kişinin sahip olmadığı bir şeyi adaması halinde adağın ifası olmaz"
buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini alarak
kadını serbest bıraktı.
18185- Ebu Said'in tek
başına rivayetinde Şafii şöyle demiştir: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) devesini onu müşrikler ele geçirdikten ve müşriklerden sonra bu kadın
ele geçirdikten sonra aldı. Eğer Ensarlı kadın müşriklerden kimsenin olmayan
bir şeyi ele geçirmiş olsaydı bize göre bu şeyin beşte dördü kendisinin olurdu.
Beşte biri de humus ehlinindir. Benden başkası da bu konuda: "Eğer ele
geçirdiği şey kendisinin ise bunda humus yoktur. Zira Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana ulaşan habere göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kadının, kendisine ait olmayan hayvanı adadığı için adağını
geçersiz saymıştır.(--- Şafii, el-Ümm (4/254).
18186- Beyhaki der ki:
Bir kişi: "Daha savaş bölgesinde iken adakta bulunmuş olmasından dolayı
adağı caiz değildir. Çünkü İslam topraklarına çıkmadan deve kendisinin
olmaz" deyince, kendisine: "Dediğine göre kadın İslam topraklarına
geldikten sonra adağı iptalolmuştur. Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kadına devenin bedelini ödeyerek onun adağını iptal etmiştir"
denildi. Ancak değerini ödediği yönünde hiçbir haber olmaması hiç bir şekilde
kadının deveye sahip olmadığına delalet etmektedir. Açık olarak rivayet edilene
göre kadın deve üzerinde kaçmıştır. O gece peşine düşülmüş ancak
yakalanmamıştır. O zaman da deveyi kesmeyi adamıştır. Yüksek ihtimalle de
Müşriklerin İslam topraklarına yakın olmasından dolayı o zaman İslam
topraklarına girmişti. Ancak çölde peşine düşmelerinden korkmuş ve böylesi bir
adakta bulunmuştur. Allah ResUlü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun adağını
iptal etmiş ve sahip olmadığı bir şeyi adadığını bildirmiştir. Kişinin
nikahlanmadan önce boşayacak olursa, boşarken: "Falan kadınla
nikahlanırsam boş olsun" demesi gerekir. Kadın, deveye binip kurtulursa
onu kesmeyi adamıştır. Bu da ancak İslam toprağına deveye sahip bir şekilde
girmesiyle geçerli olur.
18187- Nafi bildiriyor:
"İbn Ömer'in bir kölesi ile bir atı kaçmış ve müşrikler bunları ele
geçirmişti. Sonra Müslümanlar bunları ele geçirince İbn Ömer onların değerini
ödemeden bunlar kendisine geri verilmiştir.''(--- Şafii, el-Ümm (4/254).
18188- Nafi bildiriyor:
İbn Ömer'in bir atı kaçmış ve düşman onu ele geçirmişti. Müslümanlar,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında bu düşmanlara üstün gelince
atı kendisine geri verilmiştir. Yine İbn Ömer'in bir kölesi kaçmış ve Rumların
yanına gitmişti. Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra
Müslümanlar Rum'lara galip gelince Halid b. el-Velid bu köleyi İbn Ömer'e geri
vermiştir.
Buhari, Sahih'de İbn
Numeyr ağzından muallak olarak rivayet etmiştir.(--- Ebu Davud, cihad (2698,
2699) ve İbn Mace, cihad (2/949, 950).
18189- Şafii,
el-Kadim'de şöyle demiştir: "Eğer malın sahibi düşmanlar ise o kendilerine
geri verilmez. Zira Yüce Allah ganimetteki humusu (beşte biri) yolcular ve
yetimler için kılmıştır. Onu İbn Ömer'e geri vermeleri bu malın humusunu
vermeyi terk etmek içindir."
18190- Mahreme b.
Bukeyr, babasından -ki babasının kimden rivayet ettiği kişiyi hatırlamadığı
birinden- bildiriyor: Ebu Bekr es-Sıddık, düşmanın Müslümanların mallarından
bir şeyler ele geçirmiş olması, kendilerine kaçan köle veya hayvanların
bulunması ve sonradan Müslümanların onlara galip gelmesi konusunda: "Malın
sahibi ganimet taksim edilmeden önce de, sonra da onda herkesten daha fazla hak
sahibidir" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (9/111).
18191- Şafii der ki:
"Ganimet taksim edilmiş olsa bile malın sahibi malını geri alır. Ancak bu
mal kendisinden geri alınan kişiye de alınan şeyin değeri humustan
ödenir."
18192- Eba
Abdirrahman'ın rivayetinde Şafii, el-Kadim'de, "Ali b. el-Ca'd - Şerık -
Rukeyn b. er-Rabi - babası" kanalıyla naklettiği rivayette şöyle demiştir:
"Kendisinin bir atı Müşriklerin yanına kaçmış ve sonra (Müslümanlar onlara
üstün gelince ganimet taksim edilerek) bu at humus payına düşmüştür. Bu durumu
Sa'd'a bildirince de Sa'd atı kendisine geri vermiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (9/111).
18193- Başka bir kanalla
mana olarak bir öncekinin aynısı: "Onu Sa'd'ın ahırında buldular"
lafzıyla rivayet edilmiştir.
18194- Rukeyn b.
er-Rabi'nin bildirdiğine göre babası: "Ganimet taksim edildikten ve at
humus payına düştükten sonra onu bize geri verdi" demiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (9/111).
18195- Şafii,
el-Kadim'de şöyle demiştir: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti,
Müslümanın malının ancak gönül hoşluğu ile alınması yönündedir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda: ''Canlarınız ve mallarını birbirinize
haramdır" buyurmuştur. Sonra Şafii bu konuda açıklamalarda bulundu.
18196- Eğer kişi Temım b.
Tarafe'nin: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), müşriklerin ele
geçirmiş olduğu bir deveyi satın alan bir adam hakkında deve sahibinin devesini
ancak değerini ödeyerek alabileceği yönünde hüküm vermişti" şeklindeki
hadisini huccet sayıyor ise kendisine: "Temım b. Tarafe, Allah Resulü'ne
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetişmemiş ve kendisinden hadis
işitmemiştir" denilir.(--- Buhari, et-Tarihu'l-kebir (1/2/151).
18197- Mürselolan bir
hadis te huccet sayılmaz. Çünkü Temım b.
Tarafe'nin bunu kimden
rivayet ettiği belli değildir.
18198- İbn Abbas
bildiriyor: Düşman tarafı bir adamın kölesini ve devesini ele geçirmişti.
Müslümanlar kendilerine üstün gelip (ganimetler arasında) bunları(da) ele
geçirince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu adama: ''Eğer ganimet
taksim edilmeden onları alırsan senindirler. Eğer taksim edildikten sonra
alacak olursan ancak değerlerini ödeyerek alırsın" buyurdu.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (9/111).
18199- Beyhaki der ki:
Ben bunu "Ebu Yusuf - Hasan b. Umare" kanalıyla bu şekilde buldum.
Bir başkası da bunu, "Hasan b. Umare - Abdulmelik ezZerrad - Tavus - İbn
Abbas" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadece
deve olduğu yönünde rivayet etmiştir. Bu hadis, Hasan b. Umare kanalıyla bilinen
bir hadistir. Fakat kendisi metruk ve huccet sayılmayan birisidir.
18200- Mesleme b. Ali
bunu Abdulmelik'ten rivayet etmiştir ve Abdulmelik zayıf birisidir.
18201- Meçhulolan başka
bir isnadla da Abdulmelik'ten rivayet edilmiştir. Bunlardan hiç biri sahih
değildir.
18202- Başka bir kanalla
da İbn Ömer'den rivayet edilmiştir. İbn İshak b.
Abdillah b. Ebi Ferve ve
Yasin b. Muaz ez-Zeyyat bunu lafzında birbirlerine ihtilaf ederek rivayet
etmişlerdir. Her ikisi de metruktur ve huccet sayılmaz.
18203- Şafii,
el-Kadim'de şöyle demiştir: Bu konuda hucceti olan Ömer b. el-Hattab'ın:
"Kişi ganimet taksim edilmeden önce yetişirse o mal kendisinindir. Eğer
taksim edildikten sonra yetişirse artık hiçbir hakkı yoktur. Ancak onu değerini
ödeyerek geri alır" demesini huccet saymıştır.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (9/112).
18204- Şafii der ki:
"Söylenildiğine göre bu, "Şa'bi - Amr - Reca b. Hayve" kanalıyla
Ömer'den mürselolarak rivayet edilmiştir.
18205- Şa'bi'nin
bildirdiğine göre Hz. Ömer: "Kişi düşmanın kendisinden ele geçirdiğine
ganimet olarak taksim edilmeden önce yetişirse o mal kendisinindir. Eğer taksim
edildikten sonra yetişirse artık onu ancak değerini ödeyerek geri alır"
demiştir.
18206- ibn Uleyye veya
Ebu Ubeyde bunu Ömer'den rivayet etmiştir.
Şafii der ki: "Her
ikisi de ne Ömer'e, ne de ona yakın bir zamana yetişmiştir. "
18207- Beyhaki der ki:
"Söylendiğine göre bu hadisi Reca, Kabısa b.
Zueyb kanalıyla Hz.
Ömer'den mürselolarak rivayet etmiştir."
18208- Şafii der ki:
"Mürsel hadis meçhul kişi tarafından rivayet edilmiş demektir. Meçhul
kişiden gelen hadis de huccet sayılmaz. Sa'd'ın hadisi Ömer'den gelen hadisten
daha sabittir. Zira Rukeyn kanalıyla babasından nakledilmektedir, yani Sa'd
böylesi bir şeyi Rukeyn'in babasına vermişti. Ömer'den gelen hadis ise
mürseldir."
18209- Rabi der ki:
Şafii'ye, "Hammad b. Seleme - Katade - Hilas b. Amr" kanalıyla
bildirilene göre Hz. Ali, düşmanın ele geçirmiş olduğu şeyi satın alma
konusunda: "Bu, caizdir" demiştir.
18210- Şafii der ki:
Onlar (Iraklılar): "Malın sahibi muhayyerdir. Eğer isterse onu parasını
ödeyerek alır" demektedir.
18211- Beyhaki der ki:
Hilas'ın, Hz. Ali'den olan rivayeti hadis alimlerine göre zayıf bir hadistir.
Hadis alimleri: "Bu, bir kitaptan alınmıştır ve munkatıdır"
demektedir. Bu konuda Zeyd b. Sabit'ten rivayette bulunulmaktadır. İbn Lehia
bunu isnadıyla rivayet etmiştir, ancak huccet biri değildir.
18212- Beyhaki der ki:
İmran b. Husayn'ın hadisi şüphe etmeksizin sabit (sahih)tir. İbn Ömer'in de hadisi
sabittir. Ancak Yahya b. Zekeriyya b. Ebi Zaide bunu, "Ubeydullah b. Ömer
- Nafi" kanalıyla İbn Ömer'den şöyle rivayet etmiştir: "İbn Ömer'in
bir kölesi düşman tarafına kaçmıştı. Müslümanlar bu düşmanlara galip gelince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimet taksim edilmeden önce köleyi
İbn Ömer'e geri verdi."
18213- Bu da düşmanın
öylesi bir şeyi ele geçirmekle onun sahibi olmadığına delalet etmektedir.
18214- Sa'd b. Ebi
Vakkas'ın hadisi mevsuldur. Ayrıca bu hadis onu ganimet taksim edildikten sonra
geri verdiğine delalet etmektedir ve değerini ödediği yönünde bir rivayet te
gelmemiştir. Bu konudaki diğer rivayetler ise munkatı veya zayıftır. Doğrusunu
da Allah bilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Kişinin Müslüman
Olurken Sahip Olduğu Şeylerin Yine Kendisinin Olması