MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

SİYER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Cihada Çıkarken İlk Olarak Başlanılması Gereken Kimseler

 

17686- Şafii der ki: Yüce Allah: "Yakınınızda bulunan kafirlerle savaşın"[Tevbe, 123] buyurmaktadır.

 

17687- Şafii der ki: "Yüce Allah Müşriklerle cihad etmeyi farz kıldı."

 

17688- Sonra Yüce Allah cihada hangi müşriklerden başlanılacağım açıklayarak Müslümanlara yakın olanlardan başlanacağını bildirdi. Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Düşmanlardan birinin diğerinden daha çetin veya daha korkutucu olması durumunda daha çetin veya daha korkutucu olan düşman konum olarak kendisine diğerlerinden daha uzak olsa bile idareci savaşa daha çetin ve daha korkutucu alanından başlar. Bir ara Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haris b. Dırar'ın kendisine karşı asker topladığı haberi ulaşınca diğer düşmanların kendisine konum olarak daha yakın olmalarına rağmen Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk olarak kendisine saldırıda bulunmuştur.(--- Şafii, el-Ümm (6/168).

 

17689- Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Bir yılın içinde savaş olmasın halinde en azından da yılda bir defa gazveye çıkardı. Ancak bir mazeretten dolayı bir yol boyunca cihada çıkmama durumu olurdu."

 

17690- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihad kendisine farz kılındıktan sonra her yıl bizzat kendisinin bir veya iki gazveye çıkmış olmasını veya müfreze göndermiş olmasını buna huccet saymıştır. Bazen bir yıl geçtiği halde gazveye çıkmadığı gibi müfreze de göndermediği olurdu. Bu zaman zarfında da insanları İslam'a davet eder veya İslam konusunda onunla görüşenlere delillerini sunardı.

 

17691- Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: Eğer Müslümanların diyarı koruma altında ise her iki adamdan bir kişi cihada çıkar ve diğer kişi savaşa katılan kişinin geride kalan ailesine ve malına vekil olur. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Rumların üzerine gitmek isterken Tebuk'e gideceğini bildirmiş ve: ''Her iki adamdan biri orduya katılsın!" buyurmuştu. Medine de orada bıraktığı kişilerden daha az sayıda insanla korunabiliyordu.(--- Şafii, el-Ümm (6/168).

 

17692- Beyhaki der ki: Bize sabit hadisle rivayet olunduğuna göre Ebu Said el-Hudri bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Lihyan oğullarına bir birlik göndermek istedi ve: "Her iki adamdan biri birliğe katılsın!" buyurdu. Sonra geride kalanlara: ''Savaşa katılan kişinin geride kalan ailesine ve malına hayırlı bir şekilde vekil olan kişi, savaşa çıkanın yarısı kadar sevap alır'' buyurdu.

Müslim, Sahih'de Said b. Mansur kanalıyla İbn Vehb'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, cihad (138/1896).

 

17693- Şafii der ki: "İdareci savaşa ancak dinine güvenerek, cesaretle. akıllıca savaşta neler olabileceğini düşünerek, acele etmeksizin, ahmakça davranmaksızın ve Müslümanları helake götürmeyecek bir şekilde çıkabilir.''

 

17694- Sonra Şafii bu konuda açıklamada bulundu ve şu rivayeti zikretti: Musa b. Enes bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, Enes b. Malik'e: "Bir kaleyi kuşatma altına aldığınız zaman ne yaparsınız?" diye sorunca: "Bir adama deriden bir zırh yapar kaleye göndeririz" karşılığını verdi. Ömer: "Eğer üzerine taş atılırsa ne olacak?" deyince, Enes: "O zaman ölür" cevabını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Öyle yapmayın. Canım elinde olana yemin olsun ki içinde dört bin asker olan bir kaleyi fethedecek olsanız dahi bir Müslümanı kaybetmeyi istemem" dedi. (--- Şafii, el-Ümm (4/169).

 

17695- Şafii der ki: "Ömer b. el-Hattab'ın böyle deyişi ihtiyat ve Müslümanları düşünmesi açısındandır." Sonra Şafii bu konuda açıklamada bulunarak: "İki güzel şeyden (zafer veya şehitlikten) birini ümit ederek kişinin savaşta kendini ölümüne öne atması helaldir" dedi.

 

17696- Şafii der ki: "Öldürüleceğini bilse bile kişinin zırhsız bir şekilde düşman üzerine saldırıya geçmesinde bir sakınca görmüyorum. Çünkü Bedir savaşında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde mübareze (ikili çarpışma) yapılmıştı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu durumda elde edilen sevabı bildirdikten sonra da Ensar'dan zırhsız bir adam müşriklerin üzerine saldırmış ve öldürülmüştü."(--- Şafii, el-Ümm (4/169).

 

17697- Beyhaki der ki: "İbn İshak'ın, Asım b. Ömer b. Katade'den bildirdiğine göre bu kişi Avf b. Afra'dır."

 

17698- Ancak Yüce Allah: ''Kendi kendinizi elinizle tehlikeye atmayın''[Bakara, 195] buyurmaktadır.

 

17699- Tudb'in azatlısı Eslem Ebu İmran bildiriyor: Kostantiniyye'de (İstanbul'da) idik. Komutan olarak Mısırlıların başında Ukbe b. Amir, Şamlıların başında ise Fadale b. Ubeyd vardı. Karışımıza Rumlardan büyük bir ordu çıkınca karşılarında saf aldık. Bu esnada Müslümanlardan biri Rumların saflarına doğru hücum ederek aralarına girdi. Bunun üzerine Müslümanlar: "Sübhanallah! Kendini tehlikeye atıyor!" diye bağırmaya başladılar. Bunu duyan ashabdan Ebu Eyyub el-Ensati kalkıp şöyle dedi: "Ey insanlar! Siz bu ayeti bu şekilde mi yorumluyorsunuz? Oysa bu ayet biz Ensarlı olanlar hakkında nazil oldu. Yüce Allah İslam dinini güçlü. yardımcılarını da kalabalık kılınca kendi aramızda, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duyurmadan: ''Mallarımız bakımsızlıktan telef oldu. Yüce Allah dinini güçlü, yardımcılarını da kalabalık kıldı. Artık mallarımızın başında dursak. bakımını yapıp ıslah etsek!'' diye konuşmaya başladık. Bunun üzerine Yüce Allah bize cevap niteliğinde Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi elinizle tehlikeye atmayın"[Bakara, 195] ayetini indirdi. Kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmak demek, cihadı bırakmamız, mallarımızın başında durup işlerimizle ilgilenmemizdi. Bu sebeple savaşmakla emr olunduk." Ebu Eyyub, vefat edinceye kadar hep Allah yolunda savaştı.(--- Ebu Davud, cihad (2512), Tirmizi, tefsir (2972, "hasen sahih garib") ve Beyhakl, es-Sünenü'l-kübrfi (9/45).

 

17700- Şafii: "Kişi korunmayı tercih etmelidir" diyerek isnadıyla şu rivayeti zikretti: "Saib b. Yezid'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Uhud savaşında üzerinde iki zırh olduğu halde savaşmıştır.''(--- Tirmizi, Şemdil (1/201), Nesai, sire (3/263) ve İbn Mace, ciMd (2/938).

 

17701- Beyhaki der ki: İbrahım b. Beşşar er-Remadı bunu "Süfyan Yezid - es-Saib - Teym oğullarından bir adam" kanalıyla Talha'dan rivayet etmiştir.

 

17702- Ma'kil b. Yesar'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yönettiği Müslümanlara göz kulak olmayan ve onlara nasihatçi / samimi davranmayan kişi onlarla birlikte cennete giremez'' buyurmuştur.(--- Buhari, ahkam (7150) ve Müslimı iman (356-359).

 

17703- Cerır b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanlara merhamet etmeyene Yüce Allah da merhamet etmez'' buyurm uştur.(--- Buhari, edeb (6013) ve Müslim, fedail (5916, 5917).

 

17704-17705- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Dikkat edin! Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz. İnsanların idaresini üstlenen çobandır ve idaresi altında olanlardan sorumludur. Erkek, evinin halkının çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır ve onlardan sorumludur. Köle gendisinin malının çobanıdır ve ondan sorumludur. Dikkat edin! Hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz."

Buhari, İsmail b. Ebi Uveys kanalıyla Malik'ten ve Buhari ile Müslim bunu farklı kanallarla da rivayet etmişlerdir. (--- Buhari, cuma (893) ve Müslim, meğazi (4643,4646).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Savaşa Çıkmak