MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

SİYER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Güçsüz ve Başka Rahatsızlıkları Olması Sebebiyle Mazur Sayılan Kişi

 

17648- Ebu Said'in rivayetinde Şafii, şöyle demiştir: Yüce Allah cihad hakkında:        "Güçsüzlere, hastalara ve sarf     edecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamber'ine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur. İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlayandır, merhamet edendir''[Tevbe, 91] buyurmaktadır.

 

17649- Yine Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızin evlerinde veya halalarınızin evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selam verin. İşte Allah, düşünesiniz diye ayetleri size böyle açıklar."[Nur, 61]

 

17650- Şafii der ki: "....." ifadesi ile oturan (yürüyemeyen) kişi kastedilmektedir. Ancak bu, çoğunlukla kişinin sadece bir ayağının sakat olması olarak bilinmektedir. Söylendiğine göre bu ayet, böylesi kişilerin cihada katılmamasında bir sakınca olmadığı hakkında nazil olmuştur. Bu da dediklerinden başka bir mana taşımamaktadır" Sonrasında Şafii bu konuda açıklamalarda bulundu.(--- Şafii, el-Ümm (4/162).

 

17651- Bera b. kib'den gelen sabit (sahih) hadis şöyledir: "Müminlerden yerlerinde oturanlar ile mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz''[Nisa, 95] ayeti nazil olduğu zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Zeyd'i çağırdı ve Zeyd bunu bir kürek kemiğine yazdı. İbn Ümmü Mektum gözlerinin görmemesinden şikayette bulununca, Yüce Allah: "Özürsüz olarak''[Nisa, 95] buyruğunu indirdi.

 

Buhari bunu Ebu'l-Velld'den rivayet etmiştir.(--- Buhari, cihad (2831).

 

17652- Abdullah b. Ebi Katade el-Ensari, babasından bildiriyor: Adamın biri Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Allah yolunda sabrederek, karşılığını Allah'tan bekleyerek, kaçmadan ön saflarda (çarpışıp) öldürülürsem Yüce Allah günahlarımı bağışlar mı?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet (bağışlar)" buyurdu. Adam arkasını dönüp giderken onu çağırıp veya çağırtıp: "Ne demiştin?" diye sordu. Adam sorusunu tekrarlayınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Borçlu olmadıktan sonra evet! Cibrıl bana böyle söyledi'' buyurdu.

Müslim başka bir kanalla Yahya b. Said'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, cihad (6/352).

 

17653- Ebu Katade bildiriyor: Adamın biri Allah ResUlü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın ResUlü! Bu kılıcımla Allah yolunda sabrederek, karşılığını Allah'tan bekleyerek, kaçmadan ön saflarda çarpışıp öldürülürsem Yüce Allah günahlarımı bağışlar mı?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet (bağışlar)" buyurdu. Adam gideceği sırada da: ''Gel bakalım, Cibrfl: ''Borçlu olması bunun dışındadır'' demektedir" buyurdu.

Müslim, Said b. Mansur'dan rivayet etmiştir.(--- Müslim, ciMd (6/333).

 

17654- Şafii şöyle demiştir: "Eğer borç kişiyi şehit olması halinde bile cennetten alıkoyuyorsa, o zaman açık olarak görülmektedir ki borçlu kişi alacakimm izni olmadan cihada çıkmamalıdır.''(--- Şafii, el-Ümm (4/163).

 

17655- Sonra Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Yine kişi ancak anne babasının izni ile cihada çıkabilir. Eğer anne babası Müslüman değil ise onlara itaat ederek cihadı bırakmaz ve onların din ehline karşı cihad eder. Yani onları dinlemeyip cihad etmesi gerekmektedir.''

 

17656- Abdullah b. Amr'dan gelen sabit hadis şöyledir: Adamın biri Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip cihad için izin istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Annen baban hayatta mı?" diye sorunca, adam: "Evet!" dedi. Bunun üzerine Allah ResUlü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): (''Hizmetlerini görerek) cihadını onlarla yap!" buyurdu.

Başka bir kanalla da Abdullah b. Amr'dan: "Adamın biri cihada çıkmak üzere izin istemek için Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi" şeklinde rivayet edilmiştir.

Buhari ve Müslim, Sahih'de Şu'be kanalıyla rivayet etmişlerdir.(--- Buhari, edeb (5972) ve Müslim, edeb (7/621).

 

17657- Ata b. es-Saib'in, babası kanalıyla bildirdiğine göre Abdullah b. Amr bu hadiste şöyle demiştir: "Adam: ''Annem ve babamı arkamda ağlar halde bıraktım'' dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Geri dön ve onları ağlattığın gibi güldür'' buyurdu."(--- Ebu Davud, cihad (2528), Nesai, biat (6/298) ve İbn Mace, cihad (2/929).

 

17658- Ebu Said el-Hudri rivayetinde şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana izin verdiler mi?" diye sorunca, adam: "Hayır" karşılığını verdi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Geri dön ve onlardan izin al" buyurdu.(--- Ebu Davud, cihad (2530) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübril (9/26).

 

17659- Şafii der ki: "Eğer anne babası Müslüman değil ise onlara itaat ederek cihadı bırakmaz ve onların din ehline karşı cihad eder.''(--- Şafii, el-Ümm (4/163).

 

17660- Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: "İbn Utbe b. Rabia, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte cihad ederken babası Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı cihad etmekteydi. İbn Utbe'nin babası, oğlunun Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte cihad etmesinden hoşlanmadığı konusunda hiçbir şüphem yoktur."

 

17661- Abdullah b. Abdillah b. Ubey de, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte cihad ederken babası Uhud savaşında Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte çıkmamıştı. Kendisi de başkaları da oğullarının Allah ResUlü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaat ederek kendisi ile birlikte cihad etmelerinden hoşlanmadıkları için onlardan yüz çevirmekteydi.(--- Şafii, el-Ümm (4/163).

 

17662- Şafii der ki: "Kişinin birinden ücret alarak savaşa çıkması caiz değildir. Eğer çıkarsa geri dönüp aldığını geri vermesi gerekir. Ancak idarecinin verdiği şey kendi hakkı olduğu için bunu caiz görürüm."

 

17663- Beyhaki der ki: "Bu durumda kişi savaştığında cihadı kendi nefsi için yapmış olur. Bu şekilde de başkasının adına payalması caiz değildir."

 

17664- Bize bildirilene göre İbn Ömer'e ücret karşılığında birini kendi yerine savaşa gönderme konusunu sorulunca: "Yüce Allah'ın bana vereceği bedel dışında bunun için hiç kimseden rüşvet almam" karşılığını vermiştir.(--- Abdurrezzak, Musannef (S /230) ve Beylım, es-Sünenü'l-kübra (9/27).

 

17665- Abdullah b. Amr'ın hadisi ise şöyledir: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Cihada katılan kişiye bu cihadının sevabı verilir. Cihada giden birini donatan kişiye de onu donatmasının sevabı yanında cihada çıkan kişinin sevabı kadar sevap verilir'' buyurdu." Allah doğrusunu bilir; burada bu şeylerin kişinin bir şart koşmadan savaşa çıkacak kişiyi donatması ve bu kişinin kendisine verilen şeylerle savaşması halinde olması kastedilmektedir.

 

17666- Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim Yüce Allah yolunda savaşa çıkacak kişiyi donatırsa, kendi savaşa katılmış gibi olur. Savaşa katılan kişinin geride kalan ailesine hayırlı bir şekilde vekil olan kişi de savaşa katılmış gibi olur.''(--- Buhari, cihad (2843) ve Müslim, cihad (6/347).

 

17667- Şafii der ki: "İdarecinin askerleri uzun süre orduda tutma yetkisi yoktur. Eğer askerleri uzun süre orduda tutarsa askerlerin kendisine karşı çıkıp geri dönmesi caizdir.''(--- Şafii, el-Ümm (4/165).

 

17668- Sonrasında Şafii bunun açıklamasını yaptı.

 

17669- Abdurrahman el-Bağdadi'nin rivayetinde Şafii, el-Kadim'de, şu hadisi huccet saymıştır. Biz de bunu yemin konusunda "İbrahım b. Sa'd - İbn Şihab" kanalıyla İbn Ka'b b. Malik'ten şöyle rivayet etmiştik: "Ensar'dan bir grup kendilerinden bazı kimseler ile birlikte Ömer'le konuşup Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birliklerin yerine başkalarını gönderme uygulamasını bildirdiler."

 

17670- Sözkonusu hadisi Ebu Davud, Sünen'de isnadıyla Abdullah b. Ka'b b. Malik'ten bildiriyor: Ensar'dan bir ordu, komutanlarıyla birlikte İran topraklarındaydılar. Hz. Ömer her yıl (sınır bölgelerinde bulunan askerlerin yerine) arkadan bir ordu gönderirdi; fakat o yıl meşguliyetten dolayı bir birlik göndermeyince süreleri dolan birlik geriye döndü. Bunun üzerine Ömer onlara sert bir şekilde çıkışıp, onları cezalandıracağını söyleyince, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından olan bu askerler: "Ey Ömer! Bizimle ilgilenmedin ve Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim hakkımızda emrettiği şeyi, yani (sınırdaki) birliklerin yerine başkalarını gönderme uygulamasını bıraktın!" karşılığını verdiler.(--- Ebu Davud, imaret (2960) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (9/29).

 

17671- Ebu Firas der ki: "Askerlerin orduda kalma süresini uzatıp onları fitneye düşürmeyin."(--- Ebu Davud, diyat (4537) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (9/29).

 

17672- Şafii der ki: "Askerleri uzun süre orduda tutmak sorumluluğa haksızlık, fesat ve fitnedir. İdareci her altı ayda bir (sınır bölgelerinde bulunan askerlerin yerine) arkadan başka bir ordu göndermelidir. Önceki idareciler de böyle yapmaktaydı."

 

17673- Beyhaki der ki: bize bildirilene göre Ömer b. el-Hattab, (kızı) Hafsa'ya: "Bir kadın kocasının yokluğuna en çok ne kadar dayanabilir?" diye sorunca, Hafsa: "Altı veya dört ay" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Askerleri orduda bundan daha fazla bir süre tutmayacağım" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (9/29).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kendisine Farz Olmadığı Halde Kişinin Savaşa Katılması