MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

HADLER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Zina Eden Bekara Kamçı ve Sürgün Cezası

 

16716- Ebu Hureyre, Zeyd b. Halid ve Şibl bildiriyor: Adamın biri oğlunun bir adamın karısıyla zina ettiğini söyledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aranızda Allah'ın Kitab'ına göre hüküm vereceğim" buyurdu. Sonrasında adamın oğluna yüz kamçı attırdı ve bir yıl sürgüne gönderdi. Uneys'e de söz konusu kadının yanına gitmesini, zina ettiğini itiraf etmesi halinde recmetmesini söyledi. Kadın zina ettiğini itiraf edince recmedildi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/222).

 

16717- Buhari, Sahih'de Şibl'i zikretmeden Malik ve İbn Uyeyne'den rivayet etmiştir. Hadis alimleri İbn Uyeyne'nin isnadında Şibl'i zikrederek hata ettiğini söylemişlerdir. İbn Uyeyne ise: "Biz hadisi Zühri'nin bizzat ağzından böyle işittik ve sağlam bir şekilde de aklımızda tuttuk" demiştir. Doğrusunu Allah bilir.

 

16718- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), zina eden bekar biri konusunda: "Kendisine haddin uygulanmasının yanında Medine'den bir yıllığına sürgün edilir" şeklinde hüküm verdi.

 

16719- İbn Şihab der ki: "Hz. Ömer böylesi bir durumda kişileri Medine'den Basra'ya veya Hayber'e sürgüne gönderirdi."

Buhari, Sahıh'de Yahya b. Bukeyr'den rivayet etmiştir.(--- Buhari, muharibin (6833).

 

16720- Şafii der ki: "Ubade b. es-Samit de Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen zina eden bekara kamçı atılıp sürgün edileceğini rivayet etmiştir."(--- Şafii, el-Ümm (8/133, 134).

 

16721- Beyhaki der ki: Ubade'nin rivayetinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın bu yöndeki ceza ve emrini bildirmesi zikredilmiştir.

 

16722- Ebu Hureyre'nin sadece kendisinin naklettiği rivayette Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın emriyle bu konuda genel bir fetva verdiği zikredilir.

 

16723- Zeyd b. Halid ve Ebu Hureyre'nin naklettikleri rivayette ise bir davada verdiği hüküm zikredilir.

 

16724- Bu da bize bu konudaki sünnetin sabitliğini göstermektedir.

 

16725- Safiyye binti Ebi Ubeyd bildiriyor: "Ebu Bekr'e bir kızla ilişkiye giren ve onu hamile bırakan bir adam getirildi. Adam bu yaptığını kendisi de itiraf etti. Bekar olduğu için de Ebu Bekr onu bir yıl sürgün etti.''(--- Malik, hudud (13) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/223).

 

16726- Malik bunu Muvatta'da Nafi'den rivayet ederken: "Ebu Bekr'in emriyle adama kamçı atıldı ve Fedek'e sürgün edildi" ibaresi geçmiştir.

 

16727- İbn Ömer bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), zina eden bekarlara kamçı attırıp sürgün etmiştir. Ebu Bekr ve Ömer de kamçı atıp sürgün etmişlerdir."(--- Tirmizi, hudud (1438) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/223).

 

16728- Ebu Said el-Eşec ise bunu İbn İdrıs'ten mevkuf olarak rivayet etmiştir.

 

16729- İbn Ömer der ki: "Ebu Bekr ve Ömer, zina eden bekarlara kamçı atıp sürgün etmişlerdir."

 

16730- Ravi Ebu Said der ki: "Ebu Kureyb bu rivayetinde yalanla itham edilmiştir."

 

16731- Beyhaki der ki: Ebu Kureyb hafız güvenilir biridir. Yahya b. Eksem de bunu İbn İdrıs'ten merfu olarak rivayet ederek Ebu Kureyb'e mutabaat etmiştir. Ebu Bekr ve Ömer'den rivayeti sahihtir. Başka bir kanalla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayeti de sahihtiL

 

16732- Ubey b. Ka'b der ki: "Zina eden bekarlara kamçı atılır ve sürgün edilirler. Zina eden evliler ise recmedilirler.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/223).

 

16733- Ebu Avane de bunu Firas'tan rivayet ederek mutabaat etmiştir.

 

16734- Şa'bi bildiriyor: "Hz. Ali (zina eden bekarlara kamçı atıp Kufe'den) Basra'ya sürgün etmiştir.''(--- Abdurrezzak, Musannef (7/351) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/223).

 

16735- Ebu İshak'ın, hocalarından bildirdiğine göre Hz. Ali (zina eden bekarlara kamçı atıp Kufe'den) Basra'ya sürgün etmiştir.

Aynı isnadla İbrahım'in bildirdiğine göre Abdullah (b. Mes'ud), ümmü veledin, efendisi öldükten sonra zina etmesi konusunda: "Kamçı atılır ve sürgün edilir" demiştir.(--- Şafii, el-Ümm (7/180).

 

16736- Şafii der ki: Ancak Iraklılar bunu kabul etmezler ve: "Zinadan olsun başka bir şeyden olsun ceza olarak sürgün olmaz" derler.

 

16737- Bizim görüşümüz ise şudur: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetine göre sürgün edilir. Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali, Abdullah, Ubey b. Ka'b, Ebu'd-Derda ve Ömer b. Abdilazız de böylesi bir durumda sürgün cezası verileceğini söylemiş ve rivayet etmişlerdir.(--- Şafii, el-Ümm (7/180).

 

16738- Biri bana: "Hiç kimseyi ceza olarak sürgün etmem" deyince) ona:

"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sürgün ettiği sabitken) Ebu Bekr, Ömer, Osman) Ali ve İbn Mes'ud sürgün etmişken ve bu güne kadar da insanlar sürgün ediyorken sen nasıl sürgünü kabul etmiyorsun?" diye sordum.

 

16739- Adam: "Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bir kadın yanında mahremi biri bulunmadan üç günlük bir yolculuğa çıkamaz'' buyurmuştur" dedi.

 

16740- Adama şu cevabı verdim: "Söz konusu hadis kadının zorunlu olmayan yolculukları içindir. Kadının şehirde yabancı bir erkekle yalnız kalması yasaklanmış, evine bağlı olması istenmiş ve: ''Fitneye maruz kalmaman veya fitneye sebep olmaman için namazını evinde kılman senin için daha iyidir'' denilmiştir. Ancak bu, yolculuğa çıkmasının yasak olduğu anlamına gelmiyor."

 

16741- Şafii buna uzunca bir cevap verdikten sonra sonunda şöyle der: Adama: "Kadın bir çölde olsa ve bulunduğu yere en yakın kadı üç günlük veya daha uzak bir mesafede olsa, biri de bu kadından bir hak iddia etse veya bir suç işlediğini söylese ne yapmalıdır?" diye sordum.

 

16742- Adam: "Kadın kadıya götürülür" dedi.

 

16743- Adama: "Yanında mahremi olan biri bulunmadan mı?" diye sordum.

 

16744- Adam: "Evet!" karşılığını verdi.

 

16745- Adama: "O zaman yanında mahremi olmadan kadının üç günlük veya daha fazla bir yolculuğa çıkmasına cevaz vermiş oldun" dedim.

 

16746- Adam: "Çünkü bu zorunlu olan bir yolculuktur" karşılığını verdi.

 

16747- Bunun üzerine adama şöyle dedim: "Sana göre zorunlu olan bir yolculuk için kadının bu şekilde yolculuk etmesine cevaz veriyorsun. Ancak

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın emriyle ortaya koyduğu bir sünnetle bu kadının yolculuk etmesine cevaz vermiyorsun."(--- Şafii, el-Ümm (6/134).

 

16748- Şafii sözlerine devam edip sonunda şöyle der: Adama: "Peki yolculuklarında yanında mahremi olması gerekmeyen bir adamın ceza olarak sürgün edilmesini neden kabul etmiyorsun?" diye sordum.

 

16749- Adam: "Çünkü Ömer birini sürgün etli. Sonra da: ''Bundan sonra kimseyi sürgün etmeyeceğim'' dedi" karşılığını verdi.

 

16750- Bunun üzerine adama şöyle dedim: "Hz. Ömer içkiden dolayı sürgün etmişti. Sünnetle ise zina edenler ve muhannes olanlar sürgün edilir. Yüce Allah'ın Kitab'ında Müslümanlarla savaş halinde olan muharibler de sürgün edilir. Bu muhariblerin sürgünü de onlara has bir sürgündür. Şayet Ömer içki konusunda sürgün cezasını uygun görüp sonradan bunu bırakmışsa, içki zina gibi değildir. Bizatihi Ömer de zina konusunda sürgün etmiştir. Sen Ömer'in zina konusundaki sürgününe neden itibar etmiyorsun? Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünün yanında başka hiç kimsenin sözünün huccet olmadığı konusunda seninle hemfikiriz.''(--- Şafii, el-Ümm (6/135).

 

16751- Beyhaki der ki: Rivayetleri kendi mezhebine göre yorumlayan kişi (Tahavı), bekarın sürgün edilmesi konusunda zikrettiğimiz rivayetlere Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin hadislerine dayanarak muhalefet edip şöyle demiştir: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) muhsan (evli) olmayan cariyenin zina etmesinin hükmü sorulunca: ''Zina ederse ona kamçı atın. Bir daha zina ederse yine ona kamçı atın. Bir daha zina etmesi halinde yine ona kamçı atın ve bir ip karşılığında olsa dahi onu satın'' buyurmuştur."(--- Buhari, hudud (6867) ve Müslim, hudud (4367).

 

16752- Devamında şöyle demiştir: "Uneys'in rivayetinde geçtiği üzere Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına kamçı atılması konusunda bir şey dememesi recmedilecek kişiye kamçı atmanın kaldırıldığını göstermektedir. Bu cariye konusunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sürgünü zikretmemesi de sürgünün kaldırıldığını göstermektedir."

 

16753- Beyhaki der ki: Bu hoca bu görüşüyle Ubade b. es-Samit, Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin zina eden bekarın sürgün edilmesi konusunda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan rivayetlerine muhalif olmuştur. Aynı şekilde Raşid halifelerin bu konudaki uygulama ve görüşlerine, bu konuda başkalarından naklettiğimiz rivayetlere de muhalif düşmüştür. Bunda da zina eden cariye konusunda Zeyd ve Ebu Hureyre'nin naklettiği Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zina ederse ona kamçı atın" sözüne dayanmıştır. Oysa bu cariye konusunda Zeyd ve Ebu Hureyre'nin naklettiği bu hadise bile muhalif düşmüştür. Zira onların naklettiği bu hadis efendilerin zina eden cariyelerine kamçı atabileceklerini göstermektedir. Oysa kendisi efendilere öylesi bir hakkı tanımaz ve bu konuda gelen bütün rivayetlere muhalefet eder.

 

16754- Şafii ise bekarın sürgün edilmesi yönünde gelen hadislere itibar eder ve: "Bu hadis de efendinin, zina eden cariyesine kamçı atabileceğini göstermektedir" der.

 

16755- Zina eden cariyenin sürgün edilmesi konusuna gelince Şafii şöyle der: "Hocalarımız zina eden cariye veya kölenin sürgün edilmesi konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Bazıları bunların recmedilmeyeceği gibi sürgün edilmeyeceklerini, sürgün edilseler bile yarım yıl edileceklerini söylemiştir. Ben ise bu konuda Yüce Allah'ın bana doğru olanı göstermesini diliyorum."

 

16756- Şafii bunların sürgün edilmesi konusunda ihtilaf olduğuna işaret etmiştir. Hocalarımızdan bir grup da bunlara sürgün cezası verilmeyeceğini söylemiştir.

 

16757- Ebu'z-Zinad da hocalarından naklen sürgün gerekmediğini bildirmiştir. Malik'in de mezhebi böyledir.

 

16758- Biz de bu yöndeki hadislerin zahirine göre görüş bildirdik ve onların hiçbirine muhalefet etmedik. Sürgün edileceklerini söylesek de bu görüşümüzde var olan bir icmaya muhalif düşmüş olmayız. el-Hilafiyyat eserinin yazarı Ebu Bekr b. el-Münzir'in de bildirdiğine göre Abdullah b. Ömer zina eden bir cariyesine kamçı atmış ve onu Fedek'e sürgün etmiştir.(--- Abdurrezzak, Musannef (7/312).

 

16759- Nafi bildiriyor: "Humus payı cariyelerden sorumlu olan bir köle bu cariyelerden biriyle zorla ilişkiye girdi. Ömer b. el-Hattab bu köleye kamçı attı ve sürgüne gönderdi. Kendisiyle zorla ilişkiye girildiği için de cariyeye kamçı atmadı.''(--- Malik, hudud (ıs) ve Beyhaki, es-$ünenü'l-kübra (8/236).

 

16760- Bu rivayet Malik'in Muvatta'sında zikredilmiştir. Mürsel bir rivayetise İbn Ömer'in azatlısı Nafi güvenilir olan kişilerden rivayette bulunmakla ve Ömer'in ailesinden yaptığı rivayetlerde dakik olmakla meşhurdur.

 

16761- Aynısı Nafi kanalıyla Safiyye binti Ebi Ubeyd'den de rivayet edilmiştir.(--- Malik, Muvatta (2/826).

 

16762- Bu konuda Ali b. Ebi Talib'den de rivayet gelmiştir. Ancak bu rivayetin isnadı konusunda tenkitler vardır.(--- Abdurrezzak, Musannef (7/410).

 

16763- Beyhaki der ki: İbrahim'in bildirdiğine göre Hz. Ali zina eden ümmü veled hakkında: ''Kamçı atılır, ancak sürgün edilmez.'' demiştir.(--- Kenzü'l-ummal (13490) ile el-Muhalıd (11/184).

 

16764- Aynı isnadla İbrahım'in bildirdiğine göre İbn Mes'ud, zina eden ümmü veled hakkında: "Kamçı atılır ve sürgün edilir" demiştir.(--- Şafii, el-Ümm (6/134).

 

16765- Hz. Ali'den olan rivayetin isnadında ihtilaflar vardır. İbn Mes'ud'un sözünü de İbrahım en-Nehai zikrettiğimiz şekilde nakletmiştir. Bu konuda bize muhalif olan kişi ise İbrahım'in Abdullah'tan yaptığı mürsel rivayetleri huccet olarak getirir. Cariye veya kölenin sürgün edilmesi konusu ise hür olan kişinin sürgününe kıyas edilmiştir. Cariye hadisinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sürgünü zikretmemesi birkaç açıdan bunun kaldırıldığı anlamına gelmez.

Birincisi: Bu hadiste kasıt, efendinin cariyesine kamçı atabileceğidir. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadiste sürgünü zikretmediği gibi atılacak kamçı sayısını da zikretmemiştir.

İkincisi: Cariye ile ilgili hadisin, Ebu Hureyre'nin cariyenin sürgünüyle ilgili hadisten sonra gerçekleştiğini gösteren herhangi bir şey yoktur. Olmadığı için de onu neshettiği söylenemez. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uneys'e kadını recmetmesini emretmesi, Uneys'in de kadına kamçı atmadan onu recmetmesi, kamçıdan sonra recmin uygulandığı olaydan daha sonra gerçekleşmiştir. Buna dayanarak recmden önce kamçı atmanın neshedildiğini söyleyebiliriz.

Üçüncüsü: Kişi bir konuda kısaca bir söz söyleyip geri kalanın daha önce söylediği sözlerden anlaşılmasını bekleyebilir. Ancak bir şeyi yapma yönünde bir emir vereceği zaman şayet öncesinde, bunu kısaca söylemesini anlamlı kılacak bir şey söylememişse başta sözünü kısa tutamaz. Uneys kadına kamçı atmadan sadece recmettiğine göre buradan öncesinde recmedilecek kişiye kamçı atmanın kaIdırılmış olduğunu anlıyoruz. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariye konusunda belki de daha önce sürgün konusunu bildirmiş olduğu için sadece kamçı atmayı zikretmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

 

16766- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böylesi bir cariyenin satışını emretmesi, sürgün edilmeyeceğini ya da kamçı atılmayacağını göstermez. Kişi böylesi bir cariyeyi, yaşadığı bölgeden sürgün edildiği başka bir bölgede satabilir. Yaşadığı bölgede de satılabilir.

 

16767- Zina eden bekarın sürgün edilmesi konusunda zikrettiğimiz rivayetlere muhalefet eden biri, cariye ve kölenin sürgün edilmesi konusunda Ömer ve İbn Ömer'den gelen ve zikrettiklerimize muvafık düşen rivayetlere de muhalefet edecektir. Muhalefet etmiş ve onları hür olan erkek ile kadına kıyas ederek bu konudaki cehaletini göstermiştir. Sürgün ve efendinin zina eden cariyesine kamçı atması konusunda ileri gelen alimlere de muhalefet etmiştir. Allah bizleri müslüman alimlere dil uzatmaktan ve önder olan kişiler hakkında çirkin sözler söylemekten korusun.

 

16768- İlginç olan şey ise bunu iddia eden kişi, hadis ve rivayetler konusunda alim biri olduğunu söylüyor ve rivayetleri bırakıp başkalarının sözlerine öncelik veriyor. Hem biz, hem o; Amr b. Şuayb'ın, babası kanalıyla dedesinden rivayet ettiği: "Adamın biri bir köleyi kasıtlı bir şekilde öldürdü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katile yüz kamçı attı, bir ylI sürgüne gönderdi, ganimetlerden olan payını sildi ve bir köle azat etmesini söyledi" rivayetine itibar etmeyiz.

 

16769- Ancak onun bu rivayete neden itibar etmediğini bilmiyoruz. Oysa kendisi isnadı bundan daha zayıf olan rivayetleri sırf kendi görüşlerine uyuyor diye huccet kabul eder. Biz ise isnadını zayıf bulduğumuz için bu hadise itibar etmiyoruz. İsmail'den de rivayetinde ihtilaflar olmuş, ondan bu şekilde rivayet edilmiştir.

 

16770- Said b. MansAr da bunu İshak b. Abdillah b. Ebi Ferve kanalıyla Amr'dan; İshak da İbrahım b. Abdillah b. Huneyn kanalıyla Ali'den rivayet etmiştir.

 

16771- Hem İshak, hem de İsmail zayıf kişilerdir ve rivayetleri huccet kabul edilmez.

 

16772- Bekara sürgünün olmadığını söyleyen sabit rivayetlere itibar ettiğimiz gibi bu rivayet de sabit olsaydı ona itibar ederdik. Bizi doğru olana muvaffak kılan Allah'a hamdolsun.

 

16773- Şafii der ki: Sürgünler üç çeşittir. Bunlardan biri Yüce Allah'ın Kitab'ıyla sabittir. Yüce Allah, muharibler hakkında: "Allah'a ve Resulüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir"[Maide, 33]

buyurmuştur. Böylesi bir sürgünde yakalanana kadar bu kişilerin peşine düşülüp aranırlar. Yakalandıkları zaman da bu yöndeki had kendilerine uygulanır. Ancak yakalanmadan önce tövbe etmeleri halinde bu had üzerlerinden düşer, fakat insanların haklarına yönelik işledikleri suçlardan sorumlu tutulurlar.(--- Şafii, el-Ümm (6/146).

 

16774- Diğer iki sürgün de sünnetle sabittir. Bunlardan biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözüyle sabittir. o da zina eden bekar kişiye yüz kamçı atılması ve bir yıllığına sürgüne gönderilmesidir.

 

16775- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aranızda Allah'ın Kitab'ına göre hüküm vereceğim" buyurduğu ve zina eden bekar kişiye kamçı atılıp sürgüne gönderildiği rivayet edilir.(--- Şafii, el-Ümm (6/146).

 

16776- Diğer sürgün türü de Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürsel olarak rivayet edilir. Nakledildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'de bulunan, birinin ismi Hıt, diğerininki ise Mati' olan iki muhannesi sürgün etmiştir. Bunlardan birini koruluğa sürgün ettiği, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in ve Ömer'in hayatı boyunca da orada kaldığı rivayet edilir. Sıkıntılardan yana şikayette bulununca da zamanın siyasi otoritelerinden biri haftada bir gün Medine'ye girmesine, ihtiyaçlarını gördükten sonra da çıkmasına izin vermiştir.(--- Şafii, el-Umm (6/146) ve Beyhakl, es-$ünenü'l-kübra (8/224).

 

16777- Hocalarımız da bunu böyle bilir, bu konuda da böyle hüküm verirlerdi. Zina konusundaki sürgün rivayeti gibi sabit olmasa da içlerinden hiçbirinin buna muhalif görüş ileri sürdüğünü duymuş değilim.(--- Şafii, el-Ümm (6/146).

 

16778- Beyhaki der ki: Mana olarak aynısını İbn Ayyaş b. Ebi Rabia rivayet etmiştir. İbn Ayyaş bu rivayetinde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadece Cumartesi günleri Medine'ye girmesine, ihtiyaçlarını gördükten sonra da geri yerine gitmesine izin verdi. Bu kişinin ismi de Mati' idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diğer arkadaşları olan Hedm ile Hıt'i de onunla birlikte Medine'den çıkardı" der.

 

16779- İkrime'nin İbn Abbas'tan naklettiği sabit bir hadiste de şöyle geçmektedir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlara benzemeye çalışan erkekler ile erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanet etti ve muhannesleri kastederek: "Onları evlerinizden çıkarın! Filan ile falanı da -muhannesleri- evlerinizden çıkarın" buyurdu.(--- Ebu Davud, edeb (4930) ve Tirmizi, istizan (2784).

 

16780- Başka bir rivayette İbn Abbas'ın: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) muhannes birini (Medine'den) çıkardı. Ömer de böylesi birini (Medine'den) çıkardı" dediği zikredilir.

 

16781- Eyyub'un bildirdiğine göre İkrime şöyle demiştir: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emriyle muhannes biri Medine'den çıkarıldı. Ebu Bekr'in de emriyle muhannes olan biri Medine'den çıkarIldı."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/224).

 

16782- Ebu Hureyre bildiriyor: "Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elleri ve ayakları kınalı bir muhannes getirilince Naki'ye sürülmesini emretti ...''(--- Ebu Davud, edeb (4928) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/224).

 

16783- Sünen Harmele'de geçtiği üzere Şafii, isnadıyla Ümmü Seleme'nin şöyle dediğini bildirir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girdiğinde içeride muhannes biri vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun Abdullah b. Ebi Umeyye'ye: "Ey Abdullah! Yarın öbür gün Yüce Allah size Taif'in fethini ihsan ettiği zaman Gaylan'ın kızmı sana öneririm. Zira önden dört, arkadan da sekiz gibi görünür" dediğini işitince: ''Bunu yanınıza sokmayın!" buyurdu.(--- Buhari, meğazi (4324) ve Müslimı selam (5586).

 

16784- Başka bir kanalla Süfyan aynısını rivayet ederken Ümmü Seleme'nin: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girdiğinde yanımda muhannes biri vardı" dediğini zikreder. Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Böylesi kişiler yanınıza girmesin" buyurduğunu bildirir. Sonunda da Süfyan şöyle der: "İbn Ebi Necih'in bildirdiğine göre muhannes olan bu kişinin adı Hıt idi."

Buhari, Sahih'de Humeydi'den rivayet etmiştir.

 

 

16785- Şafii der ki: "Erkek zina ettiğini bir defa da olsa itiraf ederse, kadının da zina ettiği sabit olursa hem erkeğe, hem de kadına had uygulanır."

 

 

16786- Şafii, bu konuda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda zina konusunda davalaşan iki adamın hadisini delil olarak getirir. Hadisin sonunda da: "Uneys'i de diğer adamın karısının yanına gönderdi, zina ettiğini itiraf etmesi durumunda onu recmetmesini söyledi. Kadın itiraf edince de recmedildi" denilir, ancak itiraf sayısı zikredilmez.

 

16787- Beyhaki der ki: İmran b. Husayn'ın da bildirdiğine göre Cüheyne kabilesinden bir kadın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip zina ettiğini itiraf ettiği, kadının da bu zinadan hamile kaldığı bildirilir', ancak itiraf sayısı zikredilmez.

 

 

16788- Şafii der ki: Bazıları ise buna muhalefet etmiş ve: "Zina ettiğini dört defa itiraf etmeden recmedilmez" demiştir.

 

16789- Bunu diyenler bir adamın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında zina ettiğini dört defa itiraf etmesi konusunda Zühri'nin rivayetini delil olarak getirirler.(--- Malik, Muvatta (2/821).

 

16790- Buna karşılık şöyle deriz: "İbnu'I-Müseyyeb de adamın birkaç defa zinayı itiraf ettiğini, ancak her defasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu geri çevirdiğini rivayet eder. Fakat itiraf sayısını zikretmez."

 

16791- Beyhaki der ki: Zühri'nin hadisi munkatı bir şekilde Muvafta'da zikredilmiştir. Başka bir kanalla mevsul olarak da rivayet edilmiştir.

 

16792- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Eslem kabilesinden bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve zina ettiğini itiraf etti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamdan yüz çevirdi. Adam bir daha zina ettiğini itiraf edince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha yüz çevirdi. Adam bir daha zina ettiğini itiraf edince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha yüz çevirdi. Adam bu şekilde dört defa zina ettiğini itiraf edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sende delilik var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır, yok" dedi. Allah

Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evli misin?" diye sorunca, adam: "Evet!" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emredince adam recmedilip öldürüldü. Öldükten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamı hayırla andı, ancak cenaze namazını kılmadı.(--- Buhari, hudUd (6814) ve Müslim, hudud (4343).

 

16793- Bu hadisi Sünen'de ali bir isnadla tahric ettik.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/22S).

 

16794- Müslim, Sahih'de İshak b. İbrahım kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etmiştir. Buhari de Mahmud b. Gaylan kanalıyla Abdurrezzak'tan:

''Namazını kıldı" lafzıyla tahric etmiştir. Ancak hatalıdır. Çünkü Abdurrezzak'ın bütün öğrencileri bunu ondan: "Namazını kılmadı" şeklinde rivayet etmişlerdir. Yine Zühri'nin bütün öğrencileri bunu ondan: "Namazını kılmadı" şeklinde rivayet etmişlerdir.

 

 

16795- Said b. el-Müseyyeb bildiriyor: Eslem kabilesinden bir adam Ebu Bekr es-Sıddık'a geldi ve: "Zina ettim" dedi. Ebu Bekr adama: "Bunu benden başka kimseye söyledin mi?" diye sorunca, adam: "Hayır!" karşılığını verdi. Ebu Bekr adama: "O zaman Allah'a tövbe et! Allah'ın affına sığınıp bunu gizli tut. Yüce Allah da kullarının tövbesini kabul eder" dedi. Ancak adamın içi rahat etmeyince Ömer b. el-Hattab'ın yanına geldi ve Ebu Bekr'e söylediklerinin aynısını söyledi. Ömer de ona Ebu Bekr'in dediği şeyleri söyledi. Ancak yine içi rahat etmedi. Bu kez Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Zina ettim" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birkaç defa adamdan yüz çevirdi. Adam ısrarla aynı şeyi söyledi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her defasında yüz çevirdi. Adam bu konuda çok ısrarcı olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın ailesine haber gönderip: ''Bunda delilik var mı?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi aklı başında olan biridir" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bekar mı, evli mi?" diye sordu. "Evli" dediklerinde de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrederek adam recmedildi.(--- Buhari, hudud (6815) ve Müslim, hudüd (4341).

 

16796- Zühri bunu İbnu'I-Müseyyeb'den; Ebu Seleme de Eba Hureyre'den, Ebu Seleme'nin Cabir'den olan rivayetinin lafzıyla rivayet etmişler, ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona namaz kılıp kılmadığını zikretmemişlerdir.

 

16797- Ebu Said'in rivayetine göre Şafii şöyle demiştir: Bu da İslam'ın ilk dönemlerindeki bir uygulamadır. Zira ilk dönemlerde Müslümanlar yapmaları gerekenleri tam olarak bilmiyorlardı. Bundan dolayı Resulullah rSallallahu aleyhi ve Sellem) zina ettiğini itiraf eden kişi için kabilesine: "Bunun bir rahatsızlığı var mı? Deliliği bulunuyor mu?" diye sormuştur. Zira Hzo Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yüce Allah'ın gizli bıraktığı bir günahı kişi itiraf ediyorsa bunun cezasını bilmediğindendir diye düşünmüştür. Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Uneys'e: "Ey Uneys! Sen de bu adamın karısına git, eğer zina ettiğini itiraf ederse onu recmet!" buyurmuş, ancak kaç defa itiraf etmesi gerektiğini zikretmemiştir. Ömer de Ebu Vakıd el-Leysi'ye aynı şeyi emretmiş ve kaç defa itiraf etmesi gerektiği yönünde bir şey dememiştir.

 

16798- Süleyman b. Bureyde, babasından bildiriyor: Maiz b. Malik, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yazık sana! Dön de Yüce Allah'tan mağfiret dile ve ona tövbe et!" buyurdu. Maiz dönüp gitti, ancak fazla uzaklaşmadan geri döndü ve: "Ey Allah'ın Resulü! Beni temizle" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: ''Yazık sana! Dön de Yüce Allah'tan mağfiret dile ve ona tövbe et!" karşılığını verdi. Maiz yine dönüp gitti, ancak fazla uzaklaşmadan geri döndü ve: "Ey Allah'ın Resulü! Beni temizle" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine aynı cevabı verdi.

Maiz dördüncüsünde de aynı şeyi söyleyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Seni neyden temizleyeyim?" diye sordu. Maiz: "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bunda delilik var mı?" diye sorunca, oradakiler Maiz'de delilik olmadığını söylediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İçki mi içmiş?" diye sorunca, adamın biri kalktı ve Maiz'in ağzını kokladı. Ancak ondan içki kokusu alamadı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen evli misin?" diye sorunca, Maiz: "Evet" karşılığını verdi. Bunun üzerine Maiz, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emriyle recmedildi.

Müslümanlar onun hakkında ikiye ayrıldılar. Kimisi: "Maiz en kötü ameliyle helak oldu, günahı her bir tarafını sardı" diye düşünürken, kimileri de: "Maiz'in tövbesinden daha üstün bir tövbe yok! Zira Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi, elini onun eline koydu ve: ''Beni taşlayarak öldür'' dedi" diye düşünüyordu. Bu düşüncelerle iki veya üç gün geçirdiler. Sonra oturuyorlarken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına geldi. Selam verip oturdu. Sonra: ''Maiz b. Malik için mağfiret dileyin" buyurdu. Onlar da: "Yüce Allah Maiz b. Malik'i bağışlasın" dediler. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):"O öyle bir tövbe etti ki şayet tövbesi bir topluluk arasında paylaştırılacak olsa hepsi için yeterdi'' buyurdu.

 

Daha sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ezd kabilesinin Gamid oğullarından bir kadın geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Beni temizle" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yazık sana! Dön de Yüce Allah'tan mağfıret dile ve ona tövbe et!'' buyurdu. Kadın ona: "Sanırım Maİz b. Malik'i geri çevirdiğin gibi beni de geri çevirmek istiyorsun" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Ne oldu?'' diye sordu. Kadın: "Zinadan hamile kaldım" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evli misin?'' diye sordu. Kadın: "Evet!" deyince de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Karnındakini doğurana kadar seni recmetmeyiz'' buyurdu.

Kadın doğum yapana kadar Ensar'dan bir adam ona kefiloldu.

Doğurunca da adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Gamidli kadın doğurdu" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): IlKadını recmedip küçük çocuğunu emzirecek kimsesi olmadan bırakamayız" buyurdu. Ensar'dan bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! çocuğun emzirilmesini ben üstleniyorum" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadını taşlattı.

Müslim, Sahih'de Ebu Kureyb kanalıyla Yahya b. Ya'la b. Haris el-Muharibi'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, hudud (4351).

 

16799- Sabit bir hadisle İkrime'nin bildirdiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Maiz b. Malik'e: ''Belki de öpmüşsündür veya göz kırpmışsındır veya sadece bakmışsındır'' buyurunca -başka bir rivayette "Belki de öpmüşsündür veya sadece dokunmuşsundur" lafzıyla zikredilir- Maiz: "Hayır!" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Onunla cinsel ilişkiye girdin mi?" diye sorunca, Maiz: "Evet!" dedi. İşte o zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) recmedilmesini emrerti.(--- Ebu Davud, hudud (4427).

 

16800- Abdurrahman b. es-Samit bu kıssayı Ebu Hureyre'den rivayet ederken şöyle der: Beşincisinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona döndü ve: ''Kadınla cinsel ilişkiye girdin mi?" diye sordu. Adam: "Evet!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Seninki onunkinin içinde kayboldu mu?" diye sorunca, adam: "Milin sürme kabında, kovanın kuyuda kaybolması gibi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen zinanın ne olduğunu biliyor musun?" diye sorunca, adam: "Evet! Kişinin kendi eşiyle helal bir şekilde ilişkiye girdiği gibi ben onunla haram yoldan ilişkiye girdim" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen bununla ne demek istiyorsun?" diye sorunca, adam: "Beni temizlemeni istiyorum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrederek adam recmedildi.(--- Ebu Davud, hudud (4428).

 

16801- Bu rivayetler de bu konuda Şafii'nin dediğini desteklemektedir.

Şafii'nin dediğine göre Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her defasında adamı geri çevirmesi itiraf sayısının şart olmasından dolayı değil adamın aklından şüphe etmesinden dolayıdır. Adamın aklında bir şeyolmadığını öğrenince de adama zinanın ne olduğunu bilip bilmediğini sordu. Adam zinanın ne olduğunu bildiğini gösterince de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) recmedilmesini emretti. Doğrusunu Allah bilir.

 

16802- Şafii der ki: Kişi zina ettiğini veya içki içtiğini veya hırsızlık yaptığını itiraf ettikten sonra bu itirafını geri çekerse çekmesi kabul edilir. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Maiz b. Malik'in recmedilirken kaçmaya çalıştığını öğrenince: ''Keşke onu bıraksaydınız'' buyurmuştur. Ancak hırsızlık yaptığını itiraf eden kişi konusunda başkasının hakkı olduğu için çaldığı maldan onu sorumlu tutarım.

 

16803- Yezid b. Nuaym b. Hezzal el-Eslemı, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Maİz için: "Bunu götürüp recmedin" buyurdu. Maiz, taşlanmaya başlandığı zaman taşların acısını hissetti ve koşmaya başladı. Abdullah b. Uneys ayak kemiğiyle vurup yere düşürdü. Sonra diğer insanlar da yetişti ve ölene kadar onu taşladılar. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Maiz'in kaçtığı anlatılınca: "Onu bıraksaydınız ya belki tövbe eder) Yüce Allah da onun tövbesini kabul ederdi. Ey Hezzdl! Sen de giysinle onu örtüp korusaydın bu yaptığından daha iyi olurdu'' buyurdu.(--- Mizzi, Tuhfetü'l-eşraf (9/70).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Doğuştan Sakat Olan Kişiye Haddin Uygulanması