MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
DİYETLER |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kasame
16350- Sehl b. Ebi Hasme
ve kabilesinin büyükleri bildiriyor: Abdullah b. Sehl ile Muhayyisa maruz
kaldıkları fakirlikten dolayı Hayber'e gittiler. Oraya vardıklarında her biri
kendi ihtiyacını görmek üzere bir tarafa gitti. Bir süre sonra Muhayyisa'ya birileri
gelip Abdullah b. Sehl'in öldürüldüğünü ve bir çukura veya bir kuyuya
atıldığını söyledi. Bunun üzerine Muhayyisa, Yahudilere gelip: "Vallahi
onu siz öldürdünüz!" dedi. Onlar ise: "Vallahi onu biz
öldürmedik" karşılığını verdiler. Muhayyisa kabilesine dönüp olanları
anlattı.
Sonrasında Muhayyisa,
abisi Huvayyisa ve maktulün kardeşi Abdurrahman b. Sehl, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi. Muhayyisa, Hayber'de kendisi
bulunduğu için kendi konuşmak isteyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona: "Büyük olan konuşsun, büyüğün konuşsun" buyurdu ve yaş
olarak daha büyük olanın konuşmasını istedi. Bunun üzerine önce Huvayyisa,
ondan sonra da Muhayyisa konuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ya arkadaşınızın diyetini öderler veya savaş için hazırlansınlar"
hükmünü verdi ve bu yönde Hayber Yahudilerine bir mektup yazdı. Onlar da:
" Vallahi onu bizler öldürmedik" şeklinde bir cevap gönderdiler.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Huvayyisa, Muhayyisa ve Abdurrahman'a: "(Arkadaşınızı
onların öldürdüğüne dair) yemin ederseniz katili öldürmeyi hak edersiniz"
buyurunca onlar: "Yemin etmeyiz" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "O zaman Yahudiler (onu öldürmediklerine dair) yemin
etsinler" buyurunca: "Kabul etmeyiz! Zira onlar Müslüman değil"
karşılığını verdiler. Bunun üzerine arkadaşlarının diyetini Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisi verdi. Onlara yüz tane deve gönderip,
develer evlerine kadar ulaştırıldı.
Daha sonraları Sehl:
"O develerin içinden kırmızı dişi bir deve de beni tepmişti" derdi-
(--- Malik, Muvatta (2/877), Şafii, el-Ümm (6/90) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/113).
16351- Buhari de
Sahih'de Abdullah b. Yusuf ve İbn Ebi Uveys kanalıyla Malik'ten rivayet etmiş,
isnadında da ŞafiI'nin dediği gibi: "Sehl b. Ebi Hasme ve kabilesinin
büyükleri bildiriyor" demiştir. İbn Vehb, Ma'n ve başkaları da bunu
Malik'ten rivayet ederlerken böyle demişlerdir.
16352- Müslim de
"İshak b. Mansur - Bişr b. Ömer - Malik" kanalıyla rivayet etmiştir.
İsnadında ise İbn Bukeyr'in dediği gibi: "Sehl b. Ebi Hasme, kabilesinin
büyüklerinden bazı adamlardan bildiriyor" ibaresi geçmiştir.
16353- İbn Bukeyr bunu
Malik'ten rivayet ederken: "Sehl b. Ebi Hasme, kabilesinin büyüklerinden
bazı adamlardan bildiriyor" demiştir.
16354- Sehl b. Ebi Hasme
bildiriyor: Abdullah b. Sehl ile Muhayyisa b. Mes'ud, Hayber'e gittiler ve her
biri kendi ihtiyacını görmek üzere birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl
orada öldürüldü. Döndükten sonra Muhayyisa, maktulün kardeşi Abdurrahman ve
Huvayyisa b. Mes'ud, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip
Abdullah b. Sehl'in öldürüldüğünü söylediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onlara: "Katili veya öldüren kişiyi almak için elli kişi (onu
Yahudilerden birinin öldürdüğüne dair) yemin eder misiniz?" diye sorunca:
"Ey Allah'ın Resulü! Olaya şahit olmadık ve olayanında orada
değildik" karşılığını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O zaman Yahudilerden elli kişi öldürmediğine dair yemin eder ve bu
iddianızdan kurtulurlar'' buyurunca onlar: "Ey Allah'ın Resulü! Kafir olan
bir topluluğun yeminini nasıl kabul edelim?" karşılığını verdiler. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun diyetini kendi yanından
verdi.
Beşır b. Yesar der ki:
Sehl: "Bize verilen o develerden biri de beni ahırda tepmişti" dedi.
Müslim, Sahih'de
Muhammed b. el-Müsenna kanalıyla AbdulvehMb'dan rivayet etmiştir.
16355- Başka bir kanalla
Sehl b. Ebi Hasme, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısını
bildirir.(--- Şafii, el-Ümm (6/90).
16356- Şafii der ki:
Ancak İbn Uyeyne bunu rivayet ederken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) önce Ensar'dan mı, yoksa Yahudilerden mi yemin etmesini istediğini
netleştirmemiştir. Ona Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce
Ensar'dan yemin istediği söylendiğinde: "O zaman öyledir" derdi veya
buna benzer bir şeyler söylerdi.(--- Şafii, el-Ümm (6/90).
16357- Sehl b. Ebi Hasme
anlatıyor: Abdullah b. Sehl, Hayber kuyularından metruk bir kuyunun içinde ölü
olarak bulundu. Kardeşi Abdurrahman b. Sehl ile Huvayyisa ve Muhayyisa bu konu
için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiler. Abdurrahman
konuşmak isteyince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Senden
büyükleri var) büyüğün konuşsun'' buyurdu. Bunun üzerine Muhayyisa sözü aldı
ve: "Ey Allah'ın Resulü! Abdullah b. Sehl'i ölü olarak bulduk. Yahudiler
de kafir ve hain kişilerdir. Abdullah'ı onlar öldürdü" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: ''Katili veya öldüren kişiyi almak için
elli kişi (onu Yahudilerden birinin öldürdüğüne dair) yemin eder misiniz?"
diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Görmediğimiz ve gerçekleşirken şahit
almadığımız bir şey hakkında nasıl yemin edelim?" karşılığını verdiler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman Yahudilerden elli kişi
öldürmediğine dair yemin eder ve bu iddianızdan kurtulurlar'' buyurunca, onlar:
"Müşrik olan bir topluluğun yeminini nasıl kabul edelim?" karşılığını
verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun
diyetini kendi yanından verdi. Bize verilen o develerden biri de beni
tepmişti.(--- Şafii, el-Ümm (6/90).
16358- Şafii der ki:
Süfyan hadisi bu şekilde naklederdi. Bazen de: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), önce Ensar'dan mı, yoksa Yahudilerden mi yemin etmesini
istediğini bilmiyorum" derdi.
16359- Ona:
"İnsanlar bu olayı naklederken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
önce Ensar'dan yemin istediğini söylüyorlar" denilince de: "O zaman
öyledir" derdi. Bazen de bu konuda tereddüt etmeden bunu rivayet ederdi.
16360- Beyhaki der ki:
Müslim bunu "Süfyan - Amr en-Nakid" kanalıyla rivayet etmiştir. Yahya
b. Said kanalıyla rivayet ederken de metnini tümüyle zikretmeyip cemaatin
rivayetine havale etmiştir. Buhari ve Müslim bunu Leys b. Sa'd - Hammad b. Zeyd
ile Bişr b. İsmail'den, onlar da Yahya b. Said'den, o da Buşeyr b. b.
Yesar'dan, o da Sehl b. Ebi Hasme'den rivayet etmişlerdir. Hammad ise bunu
rivayet ederken: "Sehl b. Ebi Hasme ve Rafi' b. Hadic bildiriyor"
demiştir. Ancak hepsi de yeminin önce Ensar'dan istendiği konusunda
müttefiktirler.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/114).
16361- Buşeyr b. Yesar
bildiriyor: Abdullah b. Sehl el-Ensari ile Muhayyisa b. Mes'ud Hayber'e
gittiler ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere dağıldılar. Orada Abdullah b. SehI
öldürülünce Muhayyisa geri döndü. Sonra Muhayyisa, kardeşi Huvayyisa ve
maktulün kardeşi Abdurrahman b. Sehl birlikte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına geldiler. Abdurrahman kardeşi adına konuşmak isteyince, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Büyüğün konuşsun! Büyük olan
konuşsun!" buyurdu. Bunun üzerine Muhayyisa veya Huvayyisa sözü olup
Abdullah b. Sehl'in başına gelenleri anlattı.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara: "Katili veya öldüren kişiyi almak için elli kişi
(onu Yahudilerden birinin öldürdüğüne dair) yemin eder misiniz?" diye
sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Olayı görmemiş ve ona şahit olmamışken nasıl
yemin edelim?" karşılığını verdiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "O zaman Yahudilerden elli kişi öldürmediğine dair yemin edip
iddianızdan kurtulsun" buyurunca onlar: "Ey Allah'ın Resulü! Kafir
birilerinin yeminini nasıl kabul edelim?" karşılığını verdiler.
Malik der ki: Yahya bunu
naklederken Buşeyr b. Yesar'ın: "Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onun diyetini kendi yanından verdi" dediğini
zikretti.(--- Malik, Muvatta (2/878).
--- Malik, Muvatta (2/879).
16362- Beyhaki der ki:
Süleyman b. Bilal ve Huşeym b. Beşır bunu Yahya b. Said'den, o da Buşeyr b.
Yesar'dan "ahbarehu (= haber verdi)" slygasıyla rivayet etmiştir.
16363- Süleyman der ki:
"Yahya b. Said, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından
yetiştiği kişilerden rivayette bulunur."
16364- Buşeyr b. Yesar
der ki: Sehl bana: "Diyet olarak verilen o zekat develerinden biri beni
tepmişti" dedi.
Her iki hadisi Müslim,
Sahih'de tahric etmiştir. Bu rivayetlerde de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yemini önce Ensar'dan istediği konusunda ittifak vardır.
16365- Ebu Uveys
el-Medenı ise bunu Yahya b. Said'den, o da Buşeyr'den, o da Rafi b. Hadic, Sehl
b. Ebi Hasme ve Süveyd b. en-Nu'man'dan rivayet etmiştir.
16366- Muhammed b. İshak
b. Yesar da bunu Zühri'den; Beşır b. Ebi Keysan da Sehl b. Ebi Hasme'den
cemaatin rivayetine benzer bir şekilde aktarmış, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) önce iddia sahiplerinden yemin isteyip: "Katilin ismini
verip onun öldürdüğüne dair elli yemin ederseniz onu size teslim ederiz''
buyurduğunu zikretmiştir.
16368-16367- Said b.
Ubeyd, Buşeyr b. Yesar'dan bildiriyor: Ensar'dan Sehl b. Ebi Hasme adında bir
adam bana şunu anlattı: Kabilemizden birkaç kişi Hayber'e gitti ve her biri kendi
işini görmek için dağıldılar. Bir süre sonra içlerinden birini ölü olarak
gördüler. Adamı yanlarında ölü buldukları kişilere: "Arkadaşımızı siz mi
öldürdünüz?" diye sorunca, onlar: "Ne öldürdük, ne de öldüreni
biliyoruz" dediler. Bunun üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına gittiler ve: Ey Allah'ın Resulü! Hayber'e gittikten sonra
arkadaşlarımızdan birinin öldürülmüş olduğunu gördük" dediler. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öldüren kişi konusunda kanıt getirebilir
misiniz?" diye sordu. "Elimizde kanıt yok" dediler. "Onlar
öldürmediklerine dair yemin etsinler mi?" diye sorunca: "Yahudilerin
yeminlerini kabul etmeyiz" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ölen kişinin kanının heder olmasını istemediği için diyetini zekat
develerinden yüz deve olarak verdi.
Buhari, Ebu Nuaym'dan ve
Müslim ise başka bir kanalla Said'den rivayet etmiş, ancak Yahya'nın rivayetine
uymadığı için metninin tümünü zikretmemiştir.(--- Buhari, diyet (6898) ve
Müslim, kasame (4269).
16369- Müslim der ki:
"Said'in rivayeti hatalıdır. Yahya b. Said'in ezberi de Said'den daha
iyidir."
16370- Beyhaki der ki:
Said'in rivayeti Yahya b. Said'in Buşeyr'den olan rivayetine muhalif
olmayabilir. Zira Yahya b. Said'İn de açıkladığı gibi kanıt zayıflığında yemin
istenerek kanıtın güçlü kılınması istenmiş olabilir. Ya da bu rivayette olduğu
gibi onlardan kanıt istemiş olabilir. Ya da Yahya b. Said'in rivayetinde olduğu
gibi ellerinde kanıt olmayınca onlardan yemin istemiş olabilir. Ya da her iki rivayette
de zikredildiği gibi iddia sahipleri yemin etmekten kaçındıkları için bu yönde
Yahudilerden yemin istenmiş olabilir. Doğrusunu da Allah bilir.
16371- Bu yorumumuzu da
Katade'nin şu rivayeti desteklemektedir: Ömer b. Abdilazız kasame yoluyla kısas
yapmaya itiraz edince Süleyman b. Yesar şöyle demiştir: Kasame haktır ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla hükmetmiştir.
Ensar'dan bir grup
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturuyordu. İçlerinden biri
önden Çıktı. Diğerleri de çıkınca o arkadaşlarını kanlar içinde (ölü olarak)
buldular. Bunun üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geri
dönüp: "Yahudiler bizden birini öldürdü" dediler ve Yahudilerden bir
adamın adını verdiler. Ancak ellerinde herhangi bir kanıt da yoktu. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adamın onu öldürdüğüne dair bana
iki şahit getirin) onu bağlı bir şekilde size teslim edeyim'' buyurdu, ancak
kanıtları olmadığı için getiremediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O zaman içinizden elli kişi onu öldürdüğüne dair yemin etsin ve adamı
bağlı bir şekilde size teslim edeyim'' buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü!
Görmediğimiz bir şey konusunda yemin etmek istemeyiz" dediler. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yahudilerden de adamı öldürmediklerine
dair elli yemin almak istedi, ancak Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Yahudiler
hepimizi öldürseler de umursamaz ve yapmadıklarına dair yemin ederler"
dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diyeti kendi ödedi.
16373- Bu olayı
destekleyen diğer rivayet: Amr b. Şuayb, babası kanalıyla dedesinden
bildiriyor: "İbn Muhayyisa bir sabah vakti Hayber kapılarında ölü olarak
bulundu. Diğer gün kardeşi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
geldi ve: ''Ey Allah'ın Resulü! Dün sabah vakti kardeşimi Hayber kapılarında
ölü olarak bulduk'' dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onu öldüren
kişiye yönelik iki şahit getirin, onu bağlı bir şekilde sana teslim edeyim''
buyurdu. Muhayyisa'nın kardeşi: ''İki şahidi nereden bulayım?'' karşılığını
verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onların öldürdüğüne dair
elli yemin eder misin?'' diye sordu ... "
Sonrasında ravi,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), maktulün akrabası tarafından yemin
gelmeyince Yahudilerden yemin istemesini, maktulün akrabasının onların yeminini
kabul etmemesini zikreder ve sonunda: "Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), İbn Muhayyisa'nın diyetini kendi yanından
verdi" der.(--- Nesai, diyet (4720).
16375-16374- İbn
Şihab'ın bildirdiğine göre İbnu'I-Müseyyeb şöyle demiştir: "Kasame
konusunda şimdiye kadar olan uygulama, iddia sahiplerinden elli adamın yemin
etmesinin istenmesi şeklindedir. İçlerinden birinin yemin etmekten geri durması
halinde kan davasında lehlerine hüküm verilmez.''(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/122).
16376- Said b.
el-Müseyyeb ve Süleyman b. Yesar'dan yaptığımız bu rivayet, yemine kimden
başlanacağı konusunda yine onlardan gelen fakat sabit rivayetlere muhalif olan
diğer rivayetlerinden evladır.
16377- Kasameye
dayanarak kısas yapma konusunda ise ihtilaf vardır ve ilerde zikredilecektir.
16378- Şafii der ki: Bu
konuda benimle münazara eden kişi: "Sizin hadisiniz İbnu'l-Müseyyeb ile
İbn Buceyd'in hadislerine muhalif düşüyor" deyince, ona: "Sen
İbnu'l-Müseyyeb ile İbn Buceyd'in hadislerine itibar ettin mi ki?" diye
sordum.
16379- Yine ona:
"Bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen hadislerin
farklılık gösterdiğini söylüyorsun. Bu hadislerden herhangi birine itibar ettin
mi?" diye sordum. Adam: "Hayır" karşılığını verdi.
16380- Ona: "Kasame
konusunda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakledilen bütün
hadislere muhalefet ettin" dedim. Adam bana: "İbnu'lMüseyyeb'in bu
konudaki hadisine neden itibar etmiyorsun?" diye sorunca, ona: "Çünkü
munkatı bir rivayettir. Muttasıl rivayete uymak da tercihe şayandır. Ensarlı
olanlar da kendilerinden olan birinin hadislerini başkalarından daha iyi
bilirler" dedim.
16381- Bana: "İbn
Buceyd'in bu konudaki hadisine neden itibar etmiyorsun?" diye sorunca,
ona: "Çünkü Sehl'in hadisi gibi sabit değildir" dedim.
16382- Şafii der ki:
Ömer b. Habıb'in Muhammed b. İshak'tan, onun da Muhammed b. İbrahım b. el-Haris
et-Teymi'den bildirdiğine göre Harise oğullarından biri olan Abdurrahman b.
Buceyd b. Kayzı -Muhammed b. İbrahım: "Vallahi Sehl, Abdurrahman b.
Buceyd'den daha alim biri değildi, sadece yaşça ondan büyüktü" demiştir-
şöyle demiştir: Vallahi olay bu şekilde olmamıştı. Sehl bu konuda yanılmıştır.
Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yahudilere ''Öldürenin kim
olduğunu bilmediğinize dair yemin edin'' dememiştir. Ensar bu konuda Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile konuşunca Hayber Yahudilerine: ''Evlerinizin
arasında bir maktul bulundu, onun diyetini ödeyin'' şeklinde bir mektup yazmış,
onlar da yeminle onu öldürmediklerine ve katilini de bilmediklerine dair bir
cevap yazmışlardı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun
diyetini kendi yanından vermiştir."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/120-121).
16383- Şafii der ki:
Adam bana: "Neden İbn Buceyd'in rivayetine itibar etmiyorsun?" diye
sordu.
16384- Adama şöyle
dedim: "İbn Buceyd'in Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey
işittiğini bilmiyorum. Bir şey işitmemişse de bu konudaki rivayeti mürsel
demektir ve ne sen, ne de biz mürsel rivayetleri sabit görmeyiz. Ancak Sehl'in
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bulunduğunu ve onu
işittiğini biliyorum. Bu konuda aktardığı rivayetin sabit bir rivayete
benzemesi ve bahsettiğim sebeplerden dolayı Sehl'in rivayetine itibar
ettim."
16385- Adam bana:
"İbn Şihab'ın bu konudaki rivayetine neden itibar etmiyorsun?" diye
sorunca da şöyle dedim: "İbn Şihab'ın da rivayeti mürseldir. Maktul olan
kişi Ensarlı biridir. Her iki ravi de güvenilir olsa dahi Ensar'dan olanlar bu
konuyu Ensarlı olmayanlardan daha iyi bilir. Ancak bizim yanımızda her iki ravi
de güvenilirdir.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/121).
16386- Beyhakl der ki:
Şafii'nin, İbn Şihab ez-Zühri'nin söz konusu rivayetinden kastı, Ma'mer'in Ebu
Seleme ve Süleyman b. Yesar'dan, onların da Ensar'dan bazı adamlardan
naklettiği şu rivayettir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu olayda
önce Yahudilerden başlayıp onlara: ''(Öldürmediğinize dair) içinizden elli kişi
yemin eder mi?" diye sorunca, Yahudiler yemin etmeyi kabul etmedi. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), diyeti hak etmeleri için Ensar'dan bu
konuda yemin etmesini isteyince: "Ey Allah'ın Resulü! Bilmediğimiz bir
konuda mı yemin edelim?" karşılığını verdiler. maktul kendi bölgelerinde
bulunduğu için de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diyeti Yahudilerin
vermesine hükmetti.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/121-122).
16387- İbn Cüreyc ve
başkası ise muhalefet edip bunu Zühri'den, o da Ebu Seleme ile Süleyman'dan,
onlar da ashabdan birinden veya birilerinden şöyle bildirmiştir:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kasame olayını Cahiliye'de
uygulandığı gibi bırakmış ve Ensar'dan bazılarının Yahudiler tarafından
öldürüldüğünü iddia ettikleri maktulleri konusunda aralarında kasame ile
hükmetmiştir.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/122).
16388- Bazıları ise bunu
rivayet ederken: "Cahiliye döneminde kan davalarında kasame olayı vardı.
Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kasame olayını Cahiliye'de
uygulandığı gibi bıraktı" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/122).
16389- Bu konuda Sehl b.
Ebi Hasme'den gelen rivayetile diğer rivayetlere baktığımızda Sehl'in bu kıssa
hakkındaki rivayeti, anlatım bakımından daha sağlamdır ve muttasıldır.
Şafii'nin dediği gibi tüm ravileri güvenilir ise muttasıl olan bir rivayet
diğerlerinden tercihe şayandır.
16390- Şa'bi bildiriyor:
Ömer b. el-Hattab, Hayvan ile Vadia oğulları arasında olan bir bölgede ölü
bulunan biri hakkında ölünün bulunduğu yerin iki kasabaya olan uzaklığının
ölçülmesine, hangi kasabaya daha yakın ise o kasabadan elli adamın seçilip
Mekke'de kendisiyle buluşmalarına yönelik bir mektup yazdı. Bu elli kişi geldiğinde
Ömer onları Hicr'e soktu ve yemin ettirdi. Sonra diyet ödemelerine hükmetti.
"Mallarımız yemin etmemize, yeminlerimiz de malımızın elimizden gitmesine
engelolamadı" dediklerinde, Ömer: "Hüküm bu şekildedir"
karşılığını verdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/124) ve Abdurrezzak,
Musannef ( 10/35).
16391- Şafii der ki:
Süfyan'dan başkası ise bunu Asım el-Ahvel kanalıyla Şa'bi'den rivayet ederken
Ömer b. el-Hattab'ın: "Bu şekilde kanlarınızın dökülmesinin önüne
geçtiniz. Zira Müslüman adamın kanı heder sayılacak değildir" dediğini
zikreder.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/124).
16392- Şafii, bu olayda
Ömer'in verdiği hükümden farklı bir hükmün olduğu konusunda girdiği tartışmada
muhaliflerine cevaplar vermiştir. Bu konuda Şafii'ye: "Bu yöndeki hadis
senin yanında sabit midir?" diye sorulunca şöyle demiştir: Hayır! Bunu
Şa'bi, Haris el-A'var'dan rivayet etmiştir. Haris de meçhul biridir.
16393- Oysa sabit bir
isnadla bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize
bildirildiğine göre bu olayda Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce
iddia sahiplerinden yemin etmelerini istemiştir. Yemin etmemeleri üzerine de
onlara: "O zaman Yahudiler (onu öldürmediklerine dair edecekleri) elli
yeminle bu iddianızdan kurtulurlar'' buyurmuştur. Hz, Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ''Kurtulurlar'' buyurduğuna göre yemin etmeleri durumunda
herhangi bir şey ödemekle mükellef olmayacakları anlamına gelmektedir. Ancak
iddia sahipleri olan Ensar, Yahudilerin edecekleri yemini kabul etmeyeceklerini
söyleyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diyeti kendi yanından
vermiş, adam kendi bölgelerinde öldürülmesine rağmen Yahudilere herhangi bir
sorumluluk yüklememiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/124).
16394- Rabi der ki:
Alimlerden birinin Cerir kanalıyla Muğıre'den bana bildirdiğine göre Şa'bi:
"Haris el-A'var yalancı biridir" demiştir.
16395- Aynısı
"Mücalid - Şa'bi- Mesruk - Ömer" kanalıyla da rivayet edilmiştir.
Mücalid de huccet biri değildir.(--- Abdurrezzak, Musannef (18266).
16396- Aynısını
Mutarrif, Ebu İshak kanalıyla Haris b. el-Ezma'dan rivayet etmiştir.
16397- Ali b.
el-Medın!'nin Ebu Zeyd'den bildirdiğine göre Şu'be şöyle demiştir: Ebu
İshak'ın, Haris b. el-Ezma'nın "Vadia ile Hayvan arasında bir ölü bulundu
... " şeklindeki hadisini rivayet ettiğini işittim. Ona: "Ey Ebu
İshak! Bu hadisi sana kim rivayet etti?" diye sorduğumda: "Bunu bana
Mücalid, Şa'b!'den, o da Haris b. el-Ezma'dan rivayet etti" dedi.
16398- Bu şekilde Ebu
İshak'ın rivayeti yine Mücalid'e çıkmış oldu.
Hadisin Mücalid'den
rivayetinde de isnadında ihtilaflar olmuştur. Mücalid huccet biri değildir.
Doğrusunu Allah bilir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/124-125).
16399- Bukeyr b. Ma'ruf
bildiriyor: Mukatil b. Hayyan, "Öldürülenler hakkında size kısas farz
kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın ... "[Bakara,
178] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Araplardan iki kabile henüz İslam
gelmeden önce Cahiliye döneminde kavga ettiler. Bu iki kabileden biri de
diğerinden daha saygındI. Müslüman olunca öldürülen her bir kadın karşılığında
karşı taraftan bir erkek öldürülmeden, öldürülen her bir köle karşılığında da
karşı taraftan hür bir kişiyi öldürmeden barışmayacaklarına dair Allah adına
yeminler ettiler. Bu ayet nazil olunca da ayetin verdiği hükmü kabul edip razı
oldular."
Mukatil: "Ben ayete
yönelik bu yorumu bir gruptan öğrendim" demiş ve söz konusu açıklamayı
nakletmiştir. Ravi Muaz b. Musa bu grubun içinden Mücahid, Dahhak ve Hasan'ı
aklında tutmuştur.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/26).
16400- Şafii der ki:
Başkaları da bu konuda buna benzer şeyler söylemişlerdir. Çünkü Yüce Allah her
bir kişiyi kendi suçundan dolayı sorumlu tutmuş, kişinin suçunu başkasına
yüklememiştir. Hür biri hür birine karşılık şayet onun katiliyse öldürülür.
Köle biri köle birine karşılık şayet onun katiliyse öldürülür. Bir kadın bir
kadına karşılık şayet onun katiliyse öldürülür. Yani sırf saygınlığından dolayı
birine karşı katili olmayan başka biri öldürülmez. Resulullah'ın da (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Allah'ın en azılı düşmanlarından biri de katilden
başkasını öldüren kişidir" buyurduğu rivayet edilmiştir.
16401- Şafii:
"Erkeğin kadına karşılık kısas olarak öldürüleceği konusuna muhalif olan
birini bilmiyorum. Bu da bize gösteriyor ki, şayet bu ayetin hükmü
özelolmasaydı tefsir alimlerden bazılarının dediği gibi kadına karşılık erkek
öldürülmezdi" demiş ve bu konuda açıklamalar getirmiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/26).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Kadına Karşılık
Erkeğin Öldürülmesi