MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
DİYETLER |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Akilenin Diyet
Ödemesini Gerektiren Durumlar
16287- Şafii der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cenin konusunda diyet olarak akilenin
bir köle veya bir cariye ödemesine hükmetmiştir. Hatayla öldürme konularında tam
diyetin verildiği durumlarda akilenin tam diyet, tam diyetin onda birinin
yarısı eden durumlarda akilenin tam diyetin onda birinin yarısının ödemesine
hükmettiğine göre bir dirhemlik de olsa hatayla olan her türlü öldürmede aynı
hüküm verilir. Doğrusunu Allah bilir.(--- Şafii, el-Ümm (6/103).
16288- Ebu Hanıfe ise
şöyle demiştir: "Akile tam diyetin onda birinin yarısı ve daha fazla olan
diyetleri öder. Çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), tam diyetin
onda birinin yarısından daha az tutan konularda onlara yönelik bir hüküm
verdiği mahfuz değildir.(--- Şafii, el-Ümm (6/103).
16289- Bu konuda Ebu
Hanıfe'ye şu cevabı verebiliriz: rivayetlere dayanıp: "Aksi yönde bir
rivayet gelmedikten sonra yaralamalarda diyetini yaralayanın malında kılarım"
diyorsan, buna dayanarak: "Tam diyet veya tam diyetin onda birinin yarısı
kadar olan durumlarda diyeti caninin akilesi öder. Tam diyetten az, tam diyetin
onda birinin yarısından daha fazla olan durumlarda ise diyet caninin kendi
malından ödenir" demen lazım gelir. Bu şekilde kıyas yapmaktan uzak durmuş
olursun.
Sonrasında Şafii
sözlerine devam edip şöyle der: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hür kişinin hatalı bir şekilde öldürülmesinde diyeti akilenin ödeyeceğine
hükmetmişse biz tam diyetten daha az olan durumlarda da diyetin aynı şekilde
akilesi tarafından ödenmesine hükmederiz. Doğrusunu da Allah bilir.''(---
Şafii, el-Ümm (6/103).
16290- Şafii der ki:
Başkası ise tam diyetin üçte biri ve üzeri olan durumlarda ancak akilenin ödeme
yapacağını söyleyip Yahya b. Said'in:
"Önceki uygulamada
akile sadece tam diyetin üçte biri ve üzeri olan durumlarda ödeme yapardı"
dediğini zikretti.
16291- Ona: "Önceki
yöneticilerden bazıları sözlerine itibar edilen ve onlara uyulan kişilerden
olabilir. Bazıları da kendilerine itibar edilmeyen ve kendilerine uyulmayan
kişiler olabilirler. Senin sözüne itibar ettiğin kişi bunlardan
hangisinden?" diye sorduk.
16292- Adam:
"Sanırım sözüne itibar edilen değerli birinden" karşılığını verdi.
16293- Bunun üzerine
adama şöyle dedim: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), tam
diyetin onda birinin yarısına ulaşan durumlarda ödemeyi akilenin yapmasına
yönelik kesin olan hükmünü bırakıp uzak durmamız gereken zanna mı dayanalım?
Şayet böylesi bir durumda sadece kıyas yapmak gerekli olsaydı yine de zannı
kıyasa tercih etmezdik."
16294- Şafii sözlerine
şöyle devam eder: Bu konuda sabit olan sünnet Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), tam diyetin onda birinin yarısına ulaşan durumlarda ödemeyi
akilenin yapmasına hükmettiğidir. Bu kadarlık bir diyetin akileye
yüklenmeyeceğini söyleyenler de kime muhalif olduklarına bir baksınlar.
16295- Şayet:
"Sabit hadislere itibar ettiğin gibi munkatı rivayetlere de itibar
ediyorsun" derse, İbn Ebi Zi'b'in Zühri'den bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), namazda gülen bir adamın hem abdestini, hem de
namazını yenilemesini söylemiştir.
16296- O da Zühri'nin,
birilerinden rivayetlerinde ezberinin ne kadar sağlam olduğunu iyi bilir.
16297- Süfyan, İbnu'I-Münkedir'den
bildirir: Adamın biri Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve:
"Benim malım ve çoluk çocuğum var. Babamın da malları ve çoluk çocuğu var,
ancak mallarımı alıp çoluk çocuğuna vermek istiyor" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen de, malın da babana aitsiniz"
karşılığını verdi.
16298- Şafii der ki:
Adam bu iki hadise de aykırı davranmakta! Oysa belki de ikisi bir arada
düşünüldüğünde munkatı bir rivayetten daha öte bir şey ifade edebilir.
16299- Şayet birisi
munkatı olan bir rivayeti tesbit etmede hata etmişse bu adamımız da bu
hatasında ona ortak olmakta, muttasıl olan bir rivayeti reddederek de kendine
has bir tutum sergilemektedir. Muttasıl bir rivayet nasıl reddedilebilir?
munkatı bir rivayet de istediğinde sabit istediğinde de merdud nasılolabilir?
İlmi metot anlaşılan bu adamın yanında hadis konusunda işlemiyor.
16300- Şafii der ki:
Öldürmeler üç çeşittir. Bunlar da kasıtlı öldürme, kasıtlı öldürmeye benzeyen
hatalı öldürme ve hatalı öldürmedir.
16301- Hatalı
öldürmelerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diyetin, öldürülmenin
gerçekleştiği gün itibariyle üç sene içinde ödenmesine hükmetmiştir. Bildiğim
kadarıyla da bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur.
16302- Şafii sözlerine
devam edip sonunda şöyle der: "Alimlerden bir grup kasıtlı öldürmeye
benzeyen öldürmelerde de diyetin bu şekilde ödeneceğini söylemiştir.
16303- Kasıtlı öldürmede
ise diyete hükmedildiği zaman tamamı katilin kendi malından verilir.
16304- Babanın kendi
oğlunu öldürmesi gibi olan ve kısası gerektirmeyen kasıtlı öldürmelerde de
diyet katilin kendi malından ve taksit yapılmadan ödenir. Ömer b. el-Hattab,
Katade el-Müdlici'nin oğlu konusunda böyle yapmış, babadan diyetin tümünü bir
ödemede almıştır.(--- Malik, Muvatta (2/867), Abdurrezzak, Musannef (9/401),
Ahmed, Müsned (1/16) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (8/72).
16305- Beyhaki der ki:
Şafii bu şekilde hatalı öldürmelerde Resulullah'ın, (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) diyetin taksitle üç sene içinde ödenmesine hükmettiğini söylemiştir.
Sözlerinden de anladığımız bu uygulamanın belli kişilerden değil genelden
geldiğidir.
16306- er-Risale
kitabında hatalı öldürmelerde diyetin akileye yüklenmesini Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayandırması, bunun üç taksitle üç yıl içinde
ödenmesi konusunu da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra
gelenlere dayandırması belli kişilerden gelen rivayetlere daha uygun olduğu
için daha makbuldür. Doğruya ulaşmak, Allah'ın sayesindedir.
16307- er-Risale
kitabında Şafii der ki: "Alimlerin genelinden öğrendiğimize göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hür bir müslümanın hür bir müslümanı
hatayla öldürmesinde katilin akilesinin diyet olarak yüz deve vermesine
hükmetmiştir. Yine onlardan öğrendiğimize göre bu diyet her sene belirli
yaşlarda ve diyetin üçte biri olmak üzere üç sene zarfında ödenir.''(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/109) ile es-Sünenü's-suğra (3/251).
16308- Beyhaki der ki:
Rivayet edildiğine göre Şa'bi şöyle demiştir: "Ömer b. el-Hattab tam diyetin
üç yıl içinde, tam diyetin üçte ikisinin iki yıl içinde, tam diyetin yarısının
iki yıl içinde, tam diyetin üçte birinin de bir yıl içinde ödenmesine
hükmetti."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/109-110) ile
es-Sünenü's-suğra (3/251).
16309- Yezid b. Ebi
Habib'in bildirdiğine göre de Hz. Ali, hatalı öldürmelerde diyetin üç yıl
içinde ödenmesine hükmetmiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/110).
16310- Her iki rivayetin
de isnadı mürseldir. Rivayet edildiğine göre Yahya b. Said de: "Diyetin üç
yıllık bir süre içinde taksitle ödenmesi sünnettendir" demiştir.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/110).
16311- Ma'rur
bildiriyor: "Hz. Ömer tam diyetin üç yıl içinde, tam diyetin yarısının iki
yıl içinde, daha az tutan diyetlerin ise bir yıl içinde ödenmesine hükmetti.
''(--- Abdurrezzak, Musannef (9/420) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/109).
16312- Şayet rivayet
sahih ise -Allah doğrusunu bilir- bundan kastı, tam diyetin yarısı ve bu
aralıkta olan diyetin iki yıl içinde ödeneceğidir. Bu da tam diyetin üçte biri
ile üçte ikisi arasında olan miktardır. Tam diyetin üçte biri ve daha az olan
miktar ise bir yıl içinde ödenir. Şa'bi'nin rivayeti de bunun şahididir. Söz
konusu rivayet Sünen kitabında zikredilmiştir.
16313- Şafii der ki:
Akileden olan her bir kişinin diyet ödemede kendisine düşen asgari miktarı
ödemesi konusunda herhangi bir ihtilaf olduğunu bilmiyorum. Diğerlerinin
mezhebine göre ise akileden durumu iyi olarak bilinen kişilerin diyette bir
dinar, diğerlerinin ise yarım dinar ödemesi gerekir.(--- Şafii, el-Ümm (6/116).
16314- Şafii der ki:
Müslümanlardan biri hata ile kendi kendini yaraladığı zaman ne kendisinin, ne
de akilesinin diyet ödemesi gerekmez. Kişi kendine verdiği zararlardan dolayı
sorumlu tutulmaz.
16315- Rivayet
edildiğine göre Müslümanlardan bir adam sanırım Hayber savaşında müşriklerden
birine kılıç salladı. Ancak salladığı kılıç geri dönüp kendini yaraladı. Konu
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taşınınca kendi kendini
yaralamasından dolayı herhangi bir diyete hükmetmedi.
16316- Seleme b.
el-Ekva' der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hayber
savaşına çıktık ... "
Seleme söz konusu hadisi
zikredip şöyle devam eder: Düşmanlarla karşı karşıya geldik. Amir b.
el-Ekva'nın kılıcı biraz kısaydı. Bir Yahudinin ayağına vurmak isterken kılıcın
ucu geri dönüp kendi dizini yaraladı. Bu yaradan dolayı da öldü. Savaş sonrası
dönüşe geçtiğimizde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni üzgün gördü.
''Neyin var?'' diye sorunca: "Anam babam sana feda olsun! Amir'in
amellerinin heba olduğunu söylüyorlar" dedi. ''Kim söylüyor?" diye
sorunca: "Filan kişiler" karşılığını verdim. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu söyleyen yanılıyor!"
buyurdu ve iki parmağını bir araya getirip şöyle devam etti: "Sevabını iki
katıyla alacaktır. Zira cihad eden bir mücahid olarak can verdi ve Araplar
içinde benzeri pek az bulunur."
Buhari ve Müslim,
Sahih'lerinde tahric etmişlerdir.(--- Buhari, meğtizi (4196) ve Müslim, meğtizi
(4587).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: