MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
VASİYETLER |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Malın Üçte Birinin
Veya Daha Azının Vasiyet Edilmesi
12777- Amir b. Sa'd b.
Ebi Vakkas, babasından bildiriyor: Veda haccı yılında yakalandığım ağır
hastalığımda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ziyaretime geldi. Ona:
"Ey Allah'ın Resulü! Gördüğün gibi acılar içindeyim. Malım çok, ama
mirasçı olarak sadece bir tane kızım var. Malımın üçte ikisini sadaka olarak
verebilir miyim?" diye sordum. ''Hayır!" karşılığını verdi.
"Yarısını verebilir miyim?" diye sorduğumda yine: "Hayır!"
karşılığını verdi. Üçte birini vermeyi teklif ettiğimde de Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üçte bir mi? O da çok! Varislerini
varlıklı bırakman, onları insanlara el açan muhtaç bir şekilde bırakmandan daha
hayırlıdır. Yüce Allah'ın rızasını umarak yaptığın her harcamanın, hatta
karının ağzına bir lokma koymanın bile karşılığını alırsın" buyurdu.
Ona: "Ey Allah'ın
Resulü! Arkadaşlarım (Medine'ye) döneceklerı ben burada mı kalacağım?"
diye sorduğumda: "Şayet burada kalır da salih amellerde bulunursan Allah
katında derecen ve merteben yükselecektir. Ama kim bilir belki de uzun bir süre
yaşayacak bazı topluluklar senden faydalanırken bazıları da senden zarar
görecektir. Allahım! Ashabımın hicretini tamama erdir ve onları gerisin geriye
döndürme! Asıl acınacak durumda olan Sa'd b. Havle'dir" karşılığını verdi.
Sa'd b. Havle Mekke'de vefat etiği için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona çok üzülmüştü.
Buhari ve Müslim,
Sahih'de Malik'ten rivayet etmişlerdir.(--- Buhari, cenaiz (1295).
12778- Aynı isnadla
Zühri bunu rivayet ederken Sa'd'ın: "Mekke'nin fethinde yakalandığım sonra
iyileştiğim hastalığımda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ziyaretime
geldi" dediğini zikreder. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah'ın rızasını
umarak salih amellerde bulunduğun zaman ... " buyurduğunu zikreder.
12779- Bu hadisi Buhari
ve Müslimı Sahih'de Süfyan'dan rivayet etmişlerdir. Süfyan rivayet ederken
"Mekke'nin fethinde" diyerek bunu başka bir lafızla rivayet eden
cemaate muhalefet etmiştir.(--- Buhari, iman (56) ve Müslim, vasaya (1628).
12780- Doğrusu ise
Malik, İbrahım, Ma'mer ve Yunus'un Zühri'den rivayet ettikleri gibi bunun Veda
haccında olmasıdır.
12781- Şafii der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vasiyet hakkında Sa'd'a söylediği
daha sonra gelenlerin bu konuda söylediklerine ihtiyaç bırakmamıştır.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona söyledikleri, vasiyet edecek
olan kişinin varislerini varlıklı bırakmasının tercihe bağlı olduğunu
göstermektedir. Bundan dolayı kişi varislerini varlıklı bırakmışsa malının üçte
birini vasiyet edebilir. Varlıklı değillerse de malının üçte birinden fazlasını
vasiyet etmesini kerih görürüm.
12782- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üçte bir mi? O da çok!" sözüne
gelince, malın üçte birinin az bir miktar olmadığını ifade ediyor olabilir ki
ifadeyi bu şekilde anlamak en uygun alanıdır. Zira Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu miktarı kerih görseydi ona bundan daha azını vasiyet
etmesini söylerdi.
12783-12784- Yunus b.
Abdila'la der ki: Şafii: "Taksimatta (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar,
yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve
onlara güzel sözler söyleyin. Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları
takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar. Allah'a karşı
gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler"[Nisa, 8,9] ayetlerini
açıklarken bana şöyle dedi: "Buradaki ı-aksimat miras taksimatıdır. Ölmek
üzere olan kişinin yanına gelen kişiler de kendi çocuklarının muhtaç duruma
düşmelerinden endişe ettikleri gibi ölmek üzere olan o kişinin çocukları için
de aynı endişeyi taşısınlar ve vasiyet konusunda ona doğru olanı
söylesinler."
12785- Beyhaki der ki:
Rivayet edildiğine göre İbn Abbas ile Mücahid bu ayeti açıklarken şöyle
demişlerdir: "Ayette ölmek üzere olan kişinin yanına kabilesinden
birilerinin gelmesi ve vasiyet konusunda varislere zararı dokunacak şekilde onu
yönlendirmesi anlatılmıştır.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/271).
12786- Sonrasında her
ikisi de Şafii'nin ayete yönelik zikrettiği açıklamayı yapmışlardır.
12787-12788-
"Taksimatta (kendilerine pay düşmeyen) akrabaları yetimler ve fakirler
hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara güzel sözler
söyleyin"[Nisa, 8] ayetine gelince İkrime'nin bildirdiğine göre İbn Abbas:
"Hükmü bakidir ve neshedilmemiştir" demiştir.(--- Beyhaki,
Sünenü'l-kübra (6/266).
12789- Ebu Musa
el-Eş'a(ı'nin de aynı şeyi söylediği rivayet edilmiştir.(--- Beyhaki,
Sünenü'l-kübra (6/267).
12791-12790- Ebu Bişr'in
bildirdiğine göre Said b. Cübeyr bu ayeti açıklarken şöyle demiştir:
"Ölüden geriye kalan tereke konusunda iki veli vardır. Biri, mala varis
olan kişidir ki taksimatta hazır bulunan ihtiyaç sahiplerine bir şeyler verir. Diğeri
de, mala varis olmayan velidir. Bu tür kimselere güzel sözler söyleyecek olan
da budur.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12792- Buhari, bunu
şöyle tahric etti: İbn Abbas der ki: "Bazıları bu ayetin neshedildiğini
söylüyorlar. Vallahi neshedilmiş değildir! Sadece insanlar bu ayete yönelik
gevşek davranmışlardır. Ölüden geriye kalan tereke konusunda iki veli vardır.
Biri, mala varis olan kişidir ki taksimatta hazır bulunan ihtiyaç sahiplerine
bir şeyler verir. Diğeri de, mala varis olmayan velidir. Bu tür kimselere güzel
sözler söyleyecek olan da budur. Bu kişi de onlara: ''Mal benim olmadığı için
sana bir şey veremiyarum'' diyerek gönüllerini alır."(--- Buhari, vasaya
(2759).
12793- Rivayet
edildiğine göre Abdurrahman b. Ebi Bekr, Hz. Aişe henüz hayattayken babasının
terekesini taksim etmiş ve orada hazır bulunan ne kadar yoksul veya akraba
varsa hepsine de babasının terekesinden bir şeyler vermiştir. Ardından da bu
ayeti okumuştur.
12794- Kasım der ki:
Bunu İbn Abbas'a zikrettiğimde: "Doğru bir şey yapmamıştır ve öyle bir
hakkı yoktur. Şayet bunu yapacaksa ancak ölenin vasiyetinden yapabilir. Bu ayet
te söz konusu olan vasiyettir ve ayette ölenin bu tür kişilere vasiyette
bulunması tavsiye edilmiştir" dedi.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübril (6/267).
12795- İbnu'I-Münzir de
bu kıssayı naklederken Abdurrahman'ın bu yaptığının Aişe'ye zikredildiğini,
Aişe'nin: "Allah'ın Kitab'ına göre davranmıştır, zira bu ayet neshedilmiş
değildir" dediğini zikreder.
12796- Davud b. Ebi
Hind'in bildirdiğine göre Said b. el-Müseyyeb, "Taksimatta (kendilerine
pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da
maldan bir şeyler verin ve onlara güzel sözler söyleyin"[Nisa, 8] ayetini
açıklarken: "Malın üçte biri olan kısmının taksimatıdır" demiştir.(---
Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12797- Başka bir
rivayette: "Burada vasiyetten olan üçte birin taksim edilmesi
kastedilmektedir" ibaresi geçmiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12798- Başka bir
rivayette: "Kişi öldüğü zaman pay sahiplerine miras vacip olur"
denilmiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12799- Katade'nin
bildirdiğine göre Said b. el-Müseyyeb: "Bu ayeti miras payları ile ilgili
ayetler neshetti" demiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12800- Başka bir rivayette:
"Bu ayet neshedilmiştir" dediği zikredilmiştir.
12801- ikrime de aynı
şeyi söylemiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12802- Ebu Salih der ki:
"Önceleri taksimatta bulunan ancak mirasta payı olmayan büyüklere bir
şeyler verirlerdi. Küçük iseler de güzel sözlerle gönüllerini alırlardı. Miras
ayetlerinin nazil olmasıyla bu uygulama bırakıldı."
12803- Dahhak der ki:
"Bu ayet neshedilmiştir.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12804- Rivayet
edildiğine göre Ata: "Miras ayetleriyle bu ayet neshedildi"
demiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/267).
12805- Ebu Malik de
aynısını söylemiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-Kübra (6/267).
12806- Ebu Salih'in
bildirdiğine göre İbn Abbas bu ayeti açıklarken şöyle demiştir: "Önceleri
mirastan payı olmayan ve taksimatta hazır bulunan kişilere ölenin velilerinin
bir şeyler vermelerine ruhsat verilmişti. Vasiyet ve miras ile ilgili ayetler
ise böylesi bir uygulamayı neshetti, taksimatta böylesi bir uygulama da
bırakıldı."
12807- İbn Abbas:
"Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında
endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar''[Nisa, 9] ayetini açıklarken şöyle
demiştir: "Bu ayet nazil olmadan önce vefat etmek üzere olan kişinin
yanında bulunanlar ona: ''Filana şu vasiyette bulun! Falana şu vasiyette
bulun!'' diyerek mallarının çoğunu vasiyetle tüketir, ölenin çoluk çocuğuna bir
şey kalmazdı. Yüce Allah bunu yapmalarını kerih gördü. Bu ayetin nazil
olmasından sonra da insanlar böylesi bir yönlendirmeyi bıraktı ve vasiyet malın
üçte biri ile sınırlandırıldı."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: