MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

NAMAZ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Sadece Namaza Başlarken Eller Kaldırılır Diyenler

 

3260- Bu görüşte olanlar, Yezid b. Ebi Ziyad'ın hadisini, bu konuda Ali ve İbn Mes'ud'dan olan rivayetleri ve İbrahım en-Nehal'nin Vail b. Hucr'un hadisinin münker olduğunu söylemesini delil göstermiştir.

 

3261- Şafii, bütün bunlara cevap vermiştir.

 

3262- Yezid b. Ebi Ziyad'ın hadisi şöyledir: Bera b. kib der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaza başlarken ellerini kaldırdığını gördüm."

 

3263- Hadisi Yezid'den nakleden Süfyan der ki: Daha sonra Kufe'ye geldim ve orada Yezid'i gördüm. Onun bu hadisi naklettiğini ve hadise: "Sonra bir daha ellerini kaldırmıyordu" sözünü eklediğini gördüm. Zannedersem bunu Yezid'e böyle telkin ediyorlardı.

 

3264- Süfyan der ki: Yezid'in hadisi ilk şekliyle naklettiğini işittim. Daha sonra bu şekilde veya: "Sonra bir daha ellerini kaldırmıyordu" sözünü ekleyerek naklettiğini işittim. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (2/76) ve Zeylai, Nasbu'r-raye (1/402).

 

3265- Şafii der ki: Süfyan, Yezid'in hadiste yanıldığını düşünüp: "Zannedersem bu cümleyi Yezid'e böyle telkin ediyorlardı" der. Ancak Süfyan, Yezid'in hıfzının böyle olmadığı görüşündedir.

 

3266- Ahmed b. Hanbel der ki: Bu hadis zayıftır. Yezid b. Ebi Ziyad bu hadisi naklederken bir süre: "Sonra ellerini kaldırmazdı" cümlesini kullanmadı. Kendisine bu telkin edilince de söylemeye başladı.

 

3267- Beyhaki der ki: Bu kelimenin kendisine telkin edildiğinin delili, Süfyan es-Sevrı, Şu'be b. el-Haccac, Huşeym b. Beşır, Züheyr b. Muaviye, Halid b. Abdillah, Abdullah b. İdrıs ve bunlar gibilerinin kendisinden bunu nakletmemeleridir. Bu ibareyi Yezid'den, daha sonraları değişip hıfzı zayıflayınca rivayette bulunanlar nakletmişlerdir.

 

3268- Yahya b. Main de Yezid b. Ebi Ziyad'ın zayıf olduğunu söylerdi.

 

3269- Muhammed b. Abdurrahman b. Ebi Leyla bunu kardeşi İsa kanalıyla onun babası Abdurrahman'dan, o da Bera'dan rivayet etmiştir.

 

3270- Muhammed b. Abdirrahman hadis alimleri tarafından Yezid b. Ebi Ziyad'dan daha zayıf bulunmuştur.

 

3271- Bu hadisin isnadında ihtilaf edilmiştir. Kimi bu şekilde naklederken, kimi de "Muhammed b. Abdirrahman - Hakem - İbn Ebi Leyla" kanalıyla, kimisi de; "Muhammed b. Abdirrahman - Yezid b. Ebi Ziyad - İbn Ebi Leyla" kanalıyla rivayet etmiştir. Her halükarda hadis Yezid'e nisbet edilmiştir.

 

3272- Abdullah b. Ahmed b. Hanbel der ki: Babam, Hakem'in ve İsa'nın hadisinin münker olduğunu söyler ve: "Bu, Yezid b. Ebi Ziyad'ın hadisidir" derdi.

 

3273- Muhammed b. Abdillah b. Numeyr der ki: "İbn Ebi Leyla'nın kitabına baktım; hadisi Yezid b. Ebi Ziyad'dan rivayet ettiğini gördüm."

 

3274- Ahmed b. Hanbel: "İbn Ebi Leyla'nın hıfzı kötüdür, Yezid b. Ebi Ziyad da hafız değildir" demiştir.

 

3275- Şafii der ki: Bu görüşte olanlardan birine: "Hadis alimlerine göre Zühri'nin, Salim kanalıyla babasından olan hadisleri mi yoksa Yezid'in hadisi mi daha sahihtir?" diye sorduğumda: "Zühri'nin hadisi daha sahihtir" cevabını verdi. Ben de şöyle dedim: "Zühri'yle beraber Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından on bir kişi vardır. Bunlar arasında Ebu Humeyd esSaidı de vardır. Vail b. Hucr'un Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklettiği hadisin tamamı vasfettiğim gibidir. On üç hadis bir hadisten evladır. Aramızdaki meseleyle ilgili bizde tek hadis olsa bile ve sendeki: ''İftitah tekbirinden sonra ellerini kaldırmazdı'' hadis te sıhhat bakımından bizdeki: ''İftitah tekbirinden sonra rükuya giderken ve kalkarken tekbir getirirdi'' şeklindeki hadise denk olsa, bizdeki hadisle amel etmek daha uygun olur. Çünkü bizdeki hadiste senin hadisinin ravisinin hıfzetmediği ziyade vardır. Bizim delilimiz senin delilinden daha kuvvetli, hadisimizin senedi daha sahih olduğu, hadis hafızları da Yezid'e rivayetindeki ilavenin telkin edildiğini söyledikleri halde sen nasıl bizim hadisi bırakıp sendeki hadisle amel edersin?" (--- Müslim, salat (1/301).

 

3276- Hz. Ali'nin hadisini ise Asım b. Kuleyb, babasından şu şekilde nakletmiştir: "Hz. Ali namaz kılarken ilk tekbirde ellerini kaldırır, sonra kaldırmazdı. " (--- Tahavi (s. 132).

 

3277- DarimI: "Bu hadis zayıf olan bu isnadla Ali'den nakledilmiştir" demiştir.

 

3278- Abdurrahman b. Hurmuz el-A'rec'in Ubeydullah b. Ebi Rafi' kanalıyla Hz. Ali'den bildirdiğine göre kendisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükuya giderken ve rükudan kalkarken ellerini kaldırdığını görmüştür.

 

3279- Hz. Ali'nin, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığını bırakıp kendi görüşüyle hareket etmesi düşünülemez. Ancak Ebu Bekr en-Nehşeli rivayeti huccet kabul edilen biri değildir. Kendisinin naklettiği bir şeyi, başkası da nakletmedikçe onunla amel edilmez.

 

3280- Abdullah b. Mes'ud'un hadisini ise Alkame şu şekilde nakletmiştir: Abdullah b. Mes'ud: "Sizin için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıldığı gibi namaz kılayım mı?" dedi ve ellerini sadece bir defa kaldırarak namaz kıldı. (--- Tirmizi, salat (257) ve Ahmed, Müsned (1/442).

 

3281- Abdullah b. el-Mübarek der ki: Abdullah b. Mes'ud'un: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk tekbirde ellerini kaldırdı, sonra kaldırmadı" şeklindeki hadisi bende sabit değildir. Bende sabit olan, rüku ederken ve rükudan kalkınca ellerini kaldırdığı şeklindedir.

 

3282- Bunu, Ubeydullah el-Ömerı, Malik, Ma'mer, Süfyan ve Muhammed b. Ebi Hafsa, Zühri kanalıyla Salim'den, o babasından, o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakletmişlerdir. (--- Müslim, salat (837).

 

3283- Beyhaki der ki: Ebu Abdillah el-Hafız bu hadisi şu ilaveyle nakletmiştir: Sonra Abdullah b. el-Mübarek: "Hadislerin çokluğu ve senetlerin güvenilirliği sebebiyle, sanki Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılarken ellerini kaldırdığını görür gibiyim" dedi.

 

3284- BeyhaKi der ki: Abdullah b. İdrıs bunu Asım b. Kuleyb'den nakledip, namaza başlamak için tekbir getirirken ellerini kaldırdığını zikretti. Bundan sonra da ne kaldırılmasından, ne de kaldırılmamasından bahsetmedi ve rükuya giderken elleri birbirine kapayıp dizler arasına koymayı söyledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırmış; ancak ravi, namazın diğer sünnetlerini zikretmediği gibi bunu da zikretmemiş olabilir.

 

3285- Bu, rükuda ellerin kaldırılması emredilmeden uygulanıyor olabilir.

Sonra rükuya gidince ellerini dizlerininarasına koymak neshedilmiş ve sünnet olarak uygulanmaya başlanan rükuya giderken ve rükudan kalkarken elleri kaldırmak olmuştur. Bütün bunlar, Abdullah (b. Mes'ud) için gizli kalmıştır.

 

3286-3287- Beyhaki der ki: Abdullah b. Mes'ud dedi ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in ve Ömer'in arkasında namaz kıldım, sadece namaza başlarken ellerini kaldırdılar." (--- Darakutni, Sünen (1/295) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (2/79).

 

 

3288- Ebu Abdillah der ki: "Hadisin isnadı zayıftır. Muhammed b. Cabir ile İshak b. Ebi İsrail'in hadisleri zayıftır."

 

3289- Bu konudaki rivayet; Hammad b. Ebi Süleyman kanalıyla İbrahım'den, onun da İbn Mes'ud'dan nakledilen mevkuf hadisi mürseldir. Hammad b. Seleme hadisi Hammad'dan bu şekilde rivayet etmiştir.

 

3290- Ebu'l-Hasan es-Darekutni el-Hafız bu manada bir değerlendirmede bulunmuştur.

 

3291- Şafii'nin, el-Kadim'de der ki: Bir kişi şöyle demiştir: "Siz görüşünüzü İbn Ömer'den naklettiniz. Ancak Ali ve İbn Mes'ud'dan sabit olan, ellerini sadece namaza başlarken kaldırdıklarıdır. Bunlar Resulullah'l (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbn Ömer'den daha iyi tanırlar. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Namazda benim arkamda akil, baliğ ve olgun kimseler dursun'' buyurmuştur." İbn Ömer o zaman böyle değildi. (--- Müslim, salat (949).

 

3292- Şafii der ki: Bu sözün sahibi, İbn Ömer'den nakletti diyen herkesin İbn Ömer'in bunu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet ettiğini düşünmemesini istemiş ve Ali ve İbn Mes'ud, Resulullah'l (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbn Ömer'den daha iyi bilir demiştir.

 

3293- "Ali ve İbn Mes'ud'dan böyle bir şey sabit değildir" demesine gelince, bu rivayeti Asım b. Kuleyb, babasından nakletmiştir. Bu kişi Asım b. Kuleyb'in babasından olan rivayetini almıştır; ancak Asım'ın, babası kanalıyla Vail b. Hucr'dan naklettiği; Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbn Ömer'in dediği gibi ellerini kaldırdığıyla ilgili hadisi almamıştır.

 

3294- Eğer Ali ve İbn Mes'ud'dan böyle bir şey sabit olsa bile, Resulullah'l (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir defa ellerini kaldırdığını görmemiş olabilirler. Eğer kişi:

"Bu durumda bunların Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan ezberleri ortadan kalkar ve İbn Ömer'in bu konudaki hıfzı daha sağlam olur" derse bu onun için huccet olur. Çünkü Dahhak b. Süfyan, Muhacir ve Ensar'dan bunu hıfzetmiştir. Başkasının bu konudaki hıfzı ondan daha iyi olabilir. Delil kabul edilecek olan: "Yaptığını gördüm" diyenin sözüdür. Çünkü bu kişi olaya bizzat şahit olmuştur. Bu durumda olayı görmeyenin bu konudaki sözü delil kabul edilemez.

 

3295- Bu hadisleri ve şahit olanların rivayetlerini bize karşı delil olarak kullanarak: "Falan kişi yapmadı" diyenin sözü huccet kabul edilmez. Ancak: "Yaptı" diyenin sözü huccet kabul edilir. Çünkü bizzat buna şahit olmuştur. Diğeri ise bunu görmemiş veya unutmuş olabilir.

 

3296- İbn Ömer dışında birden çok kişi bunu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakletmiştir. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namazda benim arkamda ak il) baliğ ve olgun kimseler dursun'' buyruğunu ileri sürüp İbn Ömer'in arka saflarda olduğunu söyleyenlere gelince:

 

3297- Bize göre İbn Ömer akil, baliğ ve olgundu. Böyle olmasa bile İbn Ömer, bunu anlayabilecek biriydi.

 

3298- Bir başkasının Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha yakın olması, İbn Ömer'in akil baliğ olmasına, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sohbetinde bulunması ve onun kaynı olması, bütün müslümanların ondan razı olması sebebiyle hak kazandığı faziletten bir şey eksiltmez.

 

3299- SunabihP, Hz. Ebu Bekr'in arkasında namaz kıldı. Muhacir ve Ensar da onun arkasında durdular. Şüphesiz Muhacir ve Ensar ile birlikte başkaları da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında durup namaz kılıyordu. İbn Ömer ve şahit olarak rivayet ettikleri orada duranlardan veya rivayetleri eleştirilenlerden ya da yanılması muhtemelolanlardan daha düşük bir derecede değildir.

 

3300- Beyhaki der ki: "Şafii'nin söylediklerinde, merfu olarak nakledilen haberleri reddedenlere yeterli cevap vardır."

 

3301- İbrahım en-Nehal'nin, Vail b. Hucr'un hadisini bırakması ve: "Sence İbn Hucr, Ali ve Abdullah'tan daha mı alimdir?" demesi ve: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüku ve secdeye giderken bir defa ellerini kaldırdı; ancak sonra bunu bırakmış olabilir" demesine gelince Şafii şöyle karşılık verdi:

 

3302- Şafii buna açık bir şekilde şöyle cevap vermiştir: "Vail b. Hucr eğer güvenilirse ve Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey nakletmiş, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazıları da başka bir şey demiş olsalardı, dediği gibi yapmak daha uygun olurdu."

 

3303- İbrahım, Hz. Ali ile Abdullah b. Mes'ud'dan bir şey nakletmişse, bu rivayeti kabul edilemez. Çünkü İbrahım bunlardan hiçbirini görmemiştir. Vail'in bedevi olduğu da söyleniyor.

 

3304- Şafii şöyle dedi: "İbrahim'in rivayette bulunduğu, Mirba' ed-Dabbi, Kazea ve Sehm b. Mincab'dan yaptığı rivayettir mi daha makbuldür yoksa Vail b. Hucr'dan yapılan rivayet mi? Bildiğiniz gibi Vail, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sohbetinde bulunmuştur. Biliyorsunuz ki diğerlerinin hiç birinin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sohbetinde bulunduğuyla ilgili rivayet yoktur." Karşı görüşte olan kişi: "Aksine Vail b. Hucr'un rivayeti daha makbuldür" karşılığını verdi.

 

3305-3306- Şafii şöyle dedi: "Nasılolur da sahabeden birinin hadisi reddedilip ondan daha aşağıda olanın hadisi nakledilir. Biz, ellerin kaldırılmasıyla ilgili rivayetleri birçok kişiden naklettik. Ancak Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda en fazla rivayette bulunan kişi Vail b. Hucr'dur. Vail de hadisleri kabul edilmeye ehil biridir."

 

3307- Beyhaki der ki: Vail b. Hucr'un: "Sonra kışın gittiğimde ellerini pelerinleriyle birlikte kaldırdıklarını gördüm" sözü, İbrahım'in: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüku ve secdeye giderken bir defa ellerini kaldırdı; ancak sonra bunu bırakmış olabilir" sözüne cevaptır.

 

3308- Tahavi'nin kitabında, İbn Ömer'in hadisinin mensuh olduğunu Ebu Bekr b. Ayyaş'ın Husayn kanalıyla Mücahid'den naklettiği: "İbn Ömer'in arkasında namaz kıldım, ellerini sadece namaza başlarken kaldırdı" hadisini delil gösterdiğini okudum.

 

3309- Mücahid der ki: "İbn Ömer'in iftitah tekbiri dışında ellerini kaldırdığını görmedim."

 

3310- Muhammed b. İsmaIl el-Buhari ve başka hadis hafızları Ebu Bekr b. Ayyaş'ın hadisiyle ilgili olarak: "Bunu delil kabul eden kişi, eğer bunun huccet sayılmayacağını bilseydi, sabit olan başka rivayeti bırakıp bunu kabul etmezdi" dediler.

 

3311- Muhammed b. İsmaIl el-Buhari der ki: "Ebu Bekr b. Ayyaş'ın, Husayn kanalıyla Mücahid'den, onun da İbn Ömer'den bu konuda yaptığı rivayette Mücahid'e muhalefet edilmiştir."

 

3312- Veki'nin bildirdiğine göre Rabı b. Subayh: "Mücahid'in namazda (rükuya giderken ve rükudan kalkınca) ellerini kaldırdığın! gördüm" demiştir.

 

3313- Abdurrahman b. Mehdi'nin bildirdiğine göre Rabı: "Mücahid'in namazda rükuya giderken ve rükudan kalkınca ellerini kaldırdığını gördüm" demiştir.

 

3314- Leys'in bildirdiğine göre Mücahid, namazda ellerini kaldırırdı. Bu rivayet, ilim ehline göre daha mahfuzdur.

 

3315- Sadaka der ki: "Mücahid'in ellerini sadece iftitah tekbirinde kaldırdığını söyleyen kişinin arkadaşı daha sonra değişmiştir." Burada Sadaka, Ebu Bekr b. Ayyaş'ı kasdetmektedir.

 

3316- Buhari der ki: Rabı ve Leys'in rivayetleri, Tavus, Salim, Nafi', Ebu'zZübeyr, Muharib b. Disar ve başkalarının rivayetiyle beraber daha üstündür. Onlar: "İbn Ömer'in, namaza başlarken, rükuya giderken ve rükudan kalkınca ellerini kaldırdığını gördük" demişlerdir.

 

3317- Beyhaki der ki: "Bu hadisi daha önceleri Ebu Bekr b. Ayyaş, Husayn kanalıyla İbrahım'den, o da İbn Mes'ud'dan mürsel ve mevkuf olarak rivayet ederdi. Daha sonra hıfzı zayıflayınca karıştırmaya ve bunun tersini rivayet etmeye başladı."

 

3318- Böylesi zayıf bir hadisle İbn Ömer'in hadisinin neshedildiği nasıl iddia edilebilir?

 

3319- Bu iki hadisi bir araya getirmek mümkündür. Eğer rivayet sabitse, o İbn Ömer'in ellerini kaldırdığını görmemiş, başkası görmüş olabilir. Veya İbn Ömer bir defa unutarak ellerini kaldırmamış olabilir. İbn Ömer'in öğrencileri defalarca ellerini kaldırdığını görmüşlerdir. Bu da bunun sünnet olduğunu, bir defa da olsa terketmesi de bunun farz olmadığını gösterir.

 

3320- Ellerin kaldırılmayacağını iddia eden, tersini söyleyenlerin, rükuya giderken, rükudan kalkarken, Tahiyyat'tan kıyama kalkarken elleri kaldırmanın farz olarak kabul ettiğini söyleyip, İbn Ömer'den bunu rivayet ederek, İbn Ömer'in bunu neshedildiği için terk ettiğine delil göstermiştir.

 

3321- İbn Ömer'den yapılan bu rivayet zayıftır. Hiç kimse elleri kaldırmanın farz olduğunu söylememiştir ki, iddia edildiği gibi neshedilmiş olsun.

 

3322- Sonra Hz. Ali'nin, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetlerini kapsayan hadisini, hadis alimlerine göre olmayacak sebeplerle zayıf saymıştır.

 

3323- Bazı raviler bunu A'rec'den uzun bir şekilde, bazıları da diğer hadislerde yaptıkları gibi muhtasar olarak bir kısmını rivayet etmiştir. Ancak hiç kimse bu hadisin zayıf olduğunu söylememiştir.

 

3324- Sonra Abdulhamıd b. Cafer'in zayıf olduğunu, Muhammed b. Amr b. Ata'nın Ebu Humeyd ile karşılaşmadığını söyleyerek, Ebu Humeyd esSaidl'nin hadisinin zayıf olduğunu söylemiştir. Onun hadisinde, Ebu Humeyd ve Ebu Katade hazır bulunduğunu, Ebu Katade'nin ise çok daha önceleri vefat ettiğini, çünkü Ali b. Ebi Talib zamanında şehit olduğunu, namazını Ali'nin kıldırdığını söylemiştir. Muhammed b. Amr b. Ata, Ebu Humeyd'den çok küçüktür. Aralarında bir adam vardır. Bazı raviler bu sebeple rükuya giderken ve kalkınca getirilen tekbirleri ve Ebu Humeyd'in teşehhüde oturma şekliyle ilgili rivayeti kabul etmemiştir.

 

3325- Abdulhamıd b. Cafer'in hadisinin zayıf olduğunu iddia etmesi asılsızdır. Yahya b. Main, bütün rivayetlerinde onun güvenilir olduğunu söylemiştir. Ahmed b. Hanbel de onu güvenilir bulmuş, Müslim b. el-Haccac, Sahih'te onu huccet kabul etmiştir.

 

3326- Hadisin kopuk olduğu yönündeki iddiası da doğru değildir.

 

3327- Buhari Tarih'te, Ebu Humeyd, Ebu Katade ve İbn Abbas'ı dinlediğini, Musa b. Abdillah b. Yezid'in naklettiğine göre Ali'nin, Ebu Katade'nin cenaze namazını yedi tekbirle kıldırdığını, Ebu Katade'nin Bedir savaşına katıldığını söylemiştir.

 

3328- Şa'bi de bunu kopuk isnadla nakledip: "Altı tekbirle kıldırdı" demiştir.

 

3329- Ebu Katade b. el-Haris b. Rib'l'nin hicri elli dört yılına kadar yaşadığı tarihçilere göre hatalıdır.

 

3330- Leys (b. Sa'd) der ki: "Ebu Katade b. el-Haris b. Rib'ı b. en-Nu'man el-Ensari, elli dört yılında vefat etti."

 

3331- Ebu İsa et-Tirmizi de aynı şeyi söylemiştir.

 

3332- Ebu Abdillah b. Mende el-Hafız da Ma'rifetu's-Sahabe adlı kitabında aynı şeyi söylemiştir.

 

3333- Yakıdl'nin, Yahya b. Abdillah b. Ebi Katade'den bildirdiğine göre Ebü Katade (hicretin) elli beş(inci) yılında Medine'de yetmiş yaşında vefat etti.

 

3334- Buna delalet eden rivayetlerden biri de şudur: Ebü Seleme b.

Abdirrahman b. Avf, Abdullah b. Ebi Katade, Amr b. Süleym ez-Zurakı ve Abdullah b. Ebi Rebah el-Ensari, Ebü Katade'den rivayette bulunmuş Hz. Ali döneminden sonraki ilim sahipleridir. Bunların, Hz. Ali döneminde vefat edenlerden hiç birinden hadis dinledikleri sabit değildir.

 

3335- Abdullah b. Muhammed b. Akıl'in bildirdiğine göre Muaviye b. Ebi Süfyan, Medine'ye gelince Ensar onu karşıladılar; ancak Ebü Katade onu karşılayanlar arasında yoktu. Daha sonra yanına girdi ve aralarında tarihçilerin zikrettiği o meşhur konuşma geçti. Muaviye emirliği döneminde Medine'ye ilk olarak hac için kırk dört yılında geldi. Bu da Hz. Ali'nin halifeliğinden sonradır.

 

3336- Buhari'nin Tarih'inde isnadı ile şu bilgi yer almıştır: Abdullah b.

Abdirrahman b. Abdillah b. Ka'b b. Malik'in bildirdiğine göre Mervan b. elHakem, Medine valisiyken Ebu Katade'ye haber gönderip: "Yarın benimle gel de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabının yerlerini bana göster" dedi. Ebu Katade, Mervan ile gidip onun isteğini yerine getirdi.

 

3337- Mervan b. el-Hakem, Muaviye zamanında Medine valisiydi. Sonra kırk sekiz yılında görevden alınıp yerine Said b. el-As getirildi. Elli dört yılında da Said b. el-As azledilip Mervan b. el-Hakem yeniden Medine valisi yapıldı.

 

3338- Cenaiz kitabında bize rivayet olunduğu üzere İbn Cüreyc ve Usame b. Zeyd kanalıyla İbn Ömer'in azatlısı Nafi'nin bildirdiğine göre Hz. Ali'nin kızı, Hz. Ömer'in hanımı Ümmü Gülsüm'ün ve oğlu Zeyd b. Ömer'in cenazesi yan yana konuldu. O zaman imam Said b. el-As idi. O zaman halk arasında İbn Abbas, Ebu Hureyre ve Ebu Katade vardı. çocuğun cenazesi imamın önüne konulduktan sonra onlara soruldu. Onlar: "Sünnet budur" cevabını verdiler.

 

3339- Said b. el-As'ın valiliğinin kırk sekiz yılından, elli dört yılına kadar olduğunu söylemiştik.

 

3340- Bu sahih hadiste, Nafi'; Ebu Katade'nin, Said b. el-As'ın, Medine valiliği döneminde cenaze namazını kıldırdığı bu cenazede bulunduğunu söylemiştir. Bütün bunlar, Musa b. Abdillah ve ona mutabaat edenlerin, Ebu Katade'nin Hz. Ali'nin hilafeti döneminde vefat ettiği şeklindeki rivayetlerinin hatalı olduğunu göstermektedir.

 

3341- Bu yanlışlık ravilerin Ebu Katade'yi, ondan önce vefat eden Katade b. en-Nu'man veya başkasıyla karıştırmaları olabilir.

 

3342- Katade b. en-Nu'man, zikrettiğimiz dönemden önce vefat etmiştir ve bu kişi Bedir savaşına katılmıştır.

 

3343- Ancak el-Yakıdı, Katade'nin Ömer'in hilafeti döneminde vefat ettiğini ve namazını Ömer'in kıldığını söylemiştir.

 

3344- Bu ravi, Ebu Katade'nin namazını Hz. Ali'nin kıldırdığını söylemiştir.

 

3345- el-Yakıdı, Ebu Katade'nin Bedir savaşına katıldığını söylemiştir. Ancak Ebu Katade el-Haris b. Rib'ı Bedir savaşına katılmamıştır.

 

3346- Bedir savaşına katılan sahabenin isimleri, Urve b. ez-Zübeyr'in, Zühri'nin, Musa b. Ukbe'nin, Muhammed b. İshak b. Yesar'ın ve megazi alimlerinden olan başkalarının kitablarında yazılıdır. Bütün bu kitaplara baktım; ancak hiçbirinde Ebu Katade'nin Bedir savaşına katıldığına dair bir şey göremedim.

 

3347- el-Yakıdı: "Ebu Katade'nin namazını Hz. Ali kıldı" sözüyle hata etmiştir veya: "Ebu Katade Bedir ehlindendir" sözüyle hata etmiştir. Çünkü güvenilir olanların Ebu Katade'nin Bedir savaşına katılmadığıyla ilgili rivayetlerine rağmen şaz olan bir rivayete nasıl itibar edilir?

 

3348- Eğer Abdulhamıd b. Cafer'in, Muhammed b. Ömer b. Ata'dan olan rivayetinde Ebu Katade'nin zikredilmesi yanlışsa, bu yanlışın sebebi bu ravının Ebu Katade'nin vefat tarihinin olduğundan erken tarihte gerçekleştiğini iddia etmesidir.

 

3349- Ebu Humeyd es-Saidl'nin rivayeti de buna delildir. Çünkü onun kendisinden hadis dinlediği konusunda şüphe yoktur.

 

3350- Muhammed b. Amr b. Halhale, Abdulhamıd b. Cafer'in, Muhammed b. Amr b. Ata'dan olan rivayetine muvafakat etmiştir. Ebu Humeyd es-Saidl'den hadis dinlediği de teşehhüdde oturmanın keyfiyeti konusunda geçmektedir.

 

3351- İsnadda Muhammed b. Amr b. Ata ile Ebu Humeyd es-Saidı arasına bir ravi ekleyenin bu hareketi hadisi zayıflatmaz. Çünkü bunu yapan iki kişiden biri Ata b. Halid'dir. Malik b. Enes bu kişinin hadislerine güvenmezdi. Diğeri ise İsa b. Abdillah'tır. Bu kişi Abdulhamıd b. Cafer kadar meşhur değildir. Bu kişinin isminde ihtilaf edilmiştir. Kimi İsa b. Abdillah b. Malik derken, kimi İsa b. Abdirrahman, kimi de Abdullah b. İsa demiştir.

 

3352- Yine bu hadisin senedinde ihtilaf edilmiş ve "Hasan b. el-H ur - İsa b. Abdillah - Muhammed b. Amr b. Ata - Abbas veya Ayyaş b. Sehl Ebu Humeyd" kanalıyla rivayet edilmiştir.

 

3353- Ayrıca "Utbe b. Ebi Hakım - Abdullah b. İsa - Abbas b. Sehl esSaidı - Ebu Humeyd" kanalıyla nakledilmiştir. Bu isnadda Muhammed b. Amr b. Ata yoktur. Ebu Humeyd'in bu hadisi "Fuleyh b. Süleyman -Abbas b. Sehl - Ebu Humeyd" kanalıyla nakledilmiştir. Abdullah b. el-Mübarek, Fuleyh'in, Abbas'tan hadis dinlediğini söylediği gibi, İsa b. Abbas b. Sehl'den de dinlediğini söylemiştir. Aralarında Muhammed b. Amr b. Ata'nın zikredilmesi yanılgıdır.

 

3354- Şafii'nin el-Kadim'inde, İshak b. Abdillah'ın Abbas b. Sehl'den, onun Ebu Humeyd'den ve adını verdiği bir sahabeden ismini verdiği bir kişiden naklettiği hadisi delil göstermiştir.

 

3355- Biz de Fuleyh b. Süleyman'ın, Abbas b. Sehl'den olan rivayetiyle Şafii'nin dediğini destekledik.

 

3356- Bu delilden yüz çevirmek ve onunla amel etmeyip Abdulhamıd b. Cafer'in rivayetini zayıf göstermeye çalışmak, alışageldiği şeyleri terk edip sünnete uymak isteyen birinin yapacağı iş değildir. Doğruya Allah ulaştırır.

 

3357- Yahya b. Main, Abdulhamıd b. Cafer'in güvenilir olduğunu söylemiştir. Yahya der ki: "Abdulhamıd b. Cafer, Muhammed b. Amr b. Ata'dan hadis nakleder."

 

3358- Muhammed b. İsmail b. el-Buhari der ki: Muhammed b. Amr b. Ata b. Abbas b. Alkame el-Amirı el-Kureşı, el-Medenı; Ebu Humeyd es-Saidı, Ebu Katade ve İbn Abbas'tan hadis dinlemiştir. Ondan da Abdulhamıd, Musa b. Ukbe, Muhammed b. Amr b. Cafer b. Halhale ve Zühri rivayette bulunmuştur.

 

3359- Beyhaki der ki: "Bunlardan bahsetmemin sebebi, Ebu Humeyd'İn hadisinin birçok sünneti ihtiva etmesidir. ResUlullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen bu sabit sünnetleri terketmek için geçerli hiçbir mazeretinin olmayacağı, ileri sürülecek bahanelerin de kabul edilemeyeceğinin bilinmesi gerekir. Doğruya Allah ulaştırır."

 

3360- Rabi' der ki: Şafii'ye: "Rükuya giderken elleri kaldırmanın manası nedir?" diye sorduğumda: "Namaza başlarken elleri kaldırmakla aynı manadadır. Allah'ı tazİm ve sevap maksadıyla sünnete uymaktır. Yine Safa, Merve ve başka yerlerde elleri kaldırmakla aynı manadadır" cevabını verdi.

 

3361- Nafi'nin bildirdiğine göre İbn Ömer rükuya giderken ve rükudan kalkınca elerini kaldırmayan birini görünce ona çakıl taşı atardı.

 

3362- İshak der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından olan Ukbe b. Amir el-Cühenı: "Kişi rükuya giderken ve rükudan kalkınca ellerini kaldırırsa, her kaldırışı için on sevap alır" dedi.

 

3363- İbn Ömer'in bu hadisi, onun günlerden bir gün bir nedenle ellerini kaldırmadığına istinaden elleri kaldırmanın neshedildiğini söyleyen bu hocanın iddiasının boş olduğunun delilidir. Üstelik bu rivayet, hadis hafızlarının eleştirisine de uğramıştır. İbn Ömer'in elleri kaldırmakla ilgili rivayetleri, aksine olanlardan çok daha meşhurdur.

 

3364- İshak el-Hanzali'nin Ukbe b. Amir'den naklettiği, elleri kaldırmakla ilgili Şafii'nin söylediklerini ve bunu yapmakla alınacak sevabı anlatan sözlerini tekid etmektedir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Rükuda Elleri Dizlere Koymak ve Tatbikin (Dizler Arasında Elleri Kapamanın) Neshedilmesi