MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
MUKADDİME |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Usul-u Fıkh'ın Yanında
Usulu'd-Din Konusunda da Şafii'nin Düşüncesinin Sahih Olması
337- Şafii der ki:
"Kulun, Allah'ın huzuruna, şirk dışında her türlü günahla çıkması, şu hevalarına
uyanların (sapık itikadi mezhep üyelerinin) yaptıklarından biriyle çıkmasından
daha hayırlıdır." (---Beyhakl, ttikad (s. 119).
338- Rabi' der ki:
Şafii'nin: "Kulun, Allah'ın huzuruna, şirk dışında her türlü günahla
çıkması, şu hevalarına uyanların yaptıklarından biriyle çıkmasından daha
hayırlıdır" dediğini işittim. Zira Şafii birilerinin kader konusunda
çekişip tartıştıklarını gördü ve: "Allah'ın Kitab'ında, Allah istemedikçe
kulların hiçbir şey isteyemeyeceği ve Allah'ın dilediğinin olacağı bildirilmiştir.
''Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz''[İnsan, 30] buyruğuyla da kullarına,
dilemenin sadece kendisine ait olduğunu bildirmiştir" dedi. Şafii kadere
inanırdı. (---Ebu Nuaym, Hilye (9/112).
339- Rabi' b. Süleyman
der ki: Şafii'ye kader konusu sorulunca şu beyitleri okudu:
"(Allahım!) Ben
istemesem de senin istediğin olur Sen istemedikçe ben istesem de olmaz
Bildiğince kullarını yarattın Bilgin dahilince yaşar hem çocuk hem yaşlı Kimine
ihsanda bulundun, kimini boş çevirdin Kimine yardım ettin, kimini yardımsız
bıraktın Kimini cehennemlik, kimini cennetlik Kimini güzel, kimini çirkin
yaptın." (--- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (10;/254) ve Beyhaki,
el-Esmau ve's-sifat (172-173) ile es-Sünenü'l-kübra (10/306).
340- Şafii der ki:
"Yüce Allah'ın isimlerinden biri üzerine yemin edip de dönen kişiye
kefaret gerekir. Çünkü Allah'ın ismi mahluk değildir. Kabe, Safa ve Merve gibi
şeyler üzerine yemin eden kişi ise bunlar mahluk oldukları için yemininden
dönse kefaret gerekmez.''
341- Şafii der ki:
"Yüce Allah'ın veya isimlerinden biri üzerine yemin edip de dönen kişiye
kefaret gerekir. Allah'tan başka bir şey üzerine yemin edip de dönen kişiye ise
kefaret gerekmez.'' (--- Şafii, el-Ümm (7/55).
342- Şafii der ki: Kişi yemin
niyeti taşısın veya taşımasın: "Allah'ın hakkı üzerine" veya
"Allah'ın azameti üzerine" veya "Allah'ın yüceliği üzerine"
veya "Allah'ın kudreti üzerine" dediği zaman yemin etmiş olur. Ancak:
"Allah'ın bekası üzerine" dediği zaman sadece yemin niyetiyle
söylemişse yemin sayılır. (--- Şafii, el-Umm (7/56).
343- Ebu Şuayb
bildiriyor: Hafs el-Ferd, Şafii'yle tartışırken: "Kuran mahluktur"
deyince, Şafii ona: "Yüce Allah'ı inkar ettin!" karşılığını verdi.
Daha sonra Hafs benimle karşılaşınca: "Şafii öldürülmemi istiyor"
dedi. (--- Beyhakl, el-Esmau ve's-sifat (252).
344- Rabi' b. Süleyman
der ki: Şafii'ye Kuran sorulunca: "Mahluk olduğunu söyleyen küfre
girer" dedi.
345- Beyhaki der ki:
Bazı hocalarımız kıble ahalisi içinde bu tür görüşlere sahip olanları kafir
olarak görmemişlerdir. Seleften olanların onları tekfir etmelerini de dinden
çıkma olarak değil de bundan daha hafif bir inkar türü olarak görmüşlerdir.
Zira İbn Abbas da: " ... Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin
ta kendileridir"[Maide, 44] buyruğunu açıklarken: "Buradaki küfür
dinden çıkma değil, daha hafif olan bir inkar türüdür'" demiştir.
Doğrusunu da Allah bilir.
346- İbn Hürmüz
el-Kureşi der ki: Şafii'nin, "Hayır! Doğrusu onlar o gün Rablerinden
yoksun kalacaklardır"[Mutaffifin, 15] ayetini açıklarken:
"Öfkelendiği kişiler kendisini görmekten mahrum oluyorlarsa bu demektir ki
razı olduğu kişiler onu görebileceklerdir" dediğini işittim. (--- Beyhakl,
İ'tikad (53).
347- Ebu'n-Necm
el-Kazvıni, Müzeni'ye: "Ey İbrahım! Sen de mi böyle düşünüyorsun?"
diye sorunca, İbrahım: "Evet! Allah'a böyle inanıyorum karşılığını verdi.
Bunun üzerine İsam kalkıp İbrahım'i başından öptü ve: "Ey Şafiilerin
efendisi! Bugün bizlerin yüzünü ağarttın!" dedi.
348- Beyhaki der ki:
Müzenı bu tür konularda fazla konuşmazdı. Farklı isnadlarla bize bildirildiğine
göre de: "Kur'an Allah'ın kelamıdır ve mahluk değildir" demiştir.
(--- Beyhaki, el-Esmau ve's-sifat (252-253).
349- Rabi' b. Süleyman
der ki: Şafii'nin: "İman söz ve ameldiL Artar ve eksilir" dediğini
işittim. (--- Beyhaki, ttikad (84).
350- Ebu Osman Muhammed
b. Muhammed eş-Şafii der ki: Bir gece Şafii'nin Humeydi'ye şöyle dediğini
işittim: "Mürde fırkasından olanlara karşı delil olarak getirilebilecek en
güçlü ayet, Yüce Allah'ın: ''Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak
ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri
emrolunmuştu.
Sağlam din de
budur''[Beyyine, 5] buyruğudur."
351- Şafii der ki:
"Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra insanların en üstünü
Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali'dir."
352- Haris b. Sureyh
el-fettal der ki: İbrahım b. Abdillah el-Hacebi'ni Şafii'ye: "Ebu Bekr'i
Ali'den daha üstün gören Haşimli biri görmüş değilim" dediğini işittim.
Şafii şu karşılığı verdi: "Ali b. Ebi Talib benim amcam oğlu ve dayım
oğludur. Ben Abdu Menaf oğullarındanım, sen ise Abduddar oğullarındansın. Bu
akrabalık kişiye üstünlük getirecek olsaydı üstünlükte ben senden daha
öncelikli olurdum. Ama durum senin düşündüğüm gib' değil."
Bu şekilde "Dayım
oğlu" demiştir. Doğrusu ise "Teyzem oğlu" olmasıdır.
Zira baba tarafından
dedesinin teyzesinin oğludur.
353- Şafii der ki:
"Ebu Bekr'in hilafeti Müslümanların ortaklaşa aldıklar. bir karardı. Ebu
Bekr de Ömer'i halife olarak seçti. Ömer halife seçme işin: altı kişilik şuraya
bıraktı. Bu şura, içlerinden birini halife olarak seçecekti ve Osman'ı
seçtiler."
354- Şafii der ki:
"Müslümanlar Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra yönetim konusunda
zor duruma düştüler. Yeryüzünde Ebu Bekr es-Sıddık'tan daha hayırlı birini
bulamadıkları için onu başlarına geçirdiler."
355-356- Hüseyin b. Ali
der ki: Şafii'nin: "Müslümanlar Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sonra yönetim konusunda zor duruma düştüler. Yeryüzünde Ebu Bekr
es-Sıddık'tan daha hayırlı birini bulamayınca da onu halife olarak
seçtiler" dediğini işittim.
357- Abdullah b. Cafer
b. Ebi Talib dedi ki: "Allah'ın kullarının en hayırlısı, bize karşı en
merhametlisi ve şefkatlisi başımıza geçti."
358- Muhammed b. Cübeyr
b. Mut'im, babasından bildiriyor: Kadının biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) geldi ve yardım olarak bir şeyler istedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kadının daha sonra gelmesini söyledi. Kadın vefatını
kastederek: "Ey Allah'ın Resulü! Gelip de seni bulamazsam ne
yapayım?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ebu Bekr'in yanına git" buyurdu.
Buhari ve Müslim,
Sahih'de İbrahım b. Sa'd'dan rivayet etmişlerdir. (--- Buhari, fadail ve
Müslim, fadail (4/1856-1857).
359- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kendimi bir kuyudan su çekerken gördüm. İbn Ebi Kuhafe geldi. İbn Ebi
Kuhafe -Allah onu bağışlasın- zorlanarak bir veya iki kova su çekti. Sonra Ömer
b. el-Hattab gelip su çekmeye başladı. Kova onun elinde koca bir kaba dönüştü.
Sonunda insanlar (suya kanıp) develerini ahırlarına sürdüler. Ömer gibi
ustalıkla ve hızlıca suyu çeken başka birini görmüş değilim. "
Müslim rivayet ederken:
"Ömer çektiği suyla herkes su ihtiyacını karşıladı ve develerini
ahırlarına sürdüler" eklemesini yapar.
ŞafiI der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu rüyasında görmüştür ve
peygamberlerin rüyası da bir çeşit vahiydir." (--- Bakın: Buhiri, fadail
ve Müslım, fadail (4/1856-1857).
360- Şafi'! der ki:
"Ebu Sekr'in zorlanarak su çekmesi hilafetinin kısa, ölümünün yakın
olacağına, fetihler yerine dinden çıkanlarla savaşmakla uğraşacağına işarettir.
Ömer'in ondan daha fazla su çekmesi de hilafetinin uzun olacağına
işarettir."
361- Hadis Ebu
Abdillah'ın lafzıyladır. Ebu Said ile diğerlerinin hadisi ise: "Ömer gibi
ustalıkla ve hızlıca suyu çeken başka birini görmüş değilim" kısmına
kadardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Allah'a itaat
Konusunda Şafii'nin Gayreti