MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

MUKADDİME

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Rivayetleri Kabul Edilen Kişiler

 

120- Şafii der ki: "Bazı şartları taşımadıkça, sadece belirli kişilerin getirdiği haberler huccet (delil) teşkil etmez."

 

121- Bunlardan biri, rivayeti nakleden kişinin dini açıdan güvenilir, doğru sözlü, naklettiği şeyin bilincinde, hadisin lafızlarının ne anlama geldiğini bilen ve hadisi işittiği gibi harfi harfine aynıyla aktaran biri olmasıdır. Zira lafızlarının tam olarak ne anlama geldiğini bilmeden mana olarak hadisi rivayet ederse helali haram, haramı da helalolacak şekilde aktarabilir. Ancak harfi harfine işittiği gibi nakletmesi durumunda hadis başka anlamlara çekilmeyecektir.

 

122- Diğeri; hadisi ezberinden aktaracaksa ezberinin sağlam olması lazımdır. Kitabından aktaracaksa kitabına doğru bir şekilde kaydetmiş olması lazımdır. Hadisi diğer hadis alimleriyle birlikte aktaracağı zaman da onların rivayetine muvafık olması gereklidir.

 

123- Tedlisten uzak duran biri olmalıdır. Karşılaştığı ancak kendisinden bir şey işitmediği birinden işitmiş gibi rivayette bulunmamalıdır. Ya da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem), güvenilir olan başka kişilerin rivayetine muhalif düşecek şekilde rivayette bulunmamalıdır.

 

124- Bu da son raviden Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) veya Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakleden ilk kişiye kadar mevsul bir şekilde, arada ravi düşmesi bulunmadan olmalıdır. Zira her bir ravi hadisi kendisinden rivayet ettiği kişi ile kendisine aktardığı kişiyi tesbit etmektedir.(---Şafii, er-Risale (s. 370-372).

 

125- Şahitliklerinde çokça yanılan kişinin şahitliğinin kabul edilmemesi gibi rivayetlerinde çokça hata yapıp hadislerini bir kitapta kaydetmemiş olan ravinin hadisleri kabul edilmez.(---Şafii, er-Risale (s. 382) ve Beyhaki, Deldilü'n-nübüvve (1/29).

 

126- Ravi tedlis yapan biri değilse "Filan kişi bana filan kişiden bildirdi" sıygasıyla gelen hadislerini kabul ederim. Bir defalığına bile tedlis yapan ravi, rivayet konusunda kusurlu olduğunu göstermiş demektir. Ancak böylesi bir kusur kişinin hadislerinin reddedilmesine sebep olan yalan gibi değildir. Doğruluk konusunda bir rivayet ise de bu konuda hadis rivayetinde bulunan diğer ravilerden kabul ettiğimiz kadarını ondan kabul ederiz. Biz tedlis yaptığı bilinen birinden bir hadisi ancak "Filan bana bildirdi" veya:

"Filandan şöyle işittim" demesi durumunda kabul ederiz.

 

127- Beyhaki der ki: "Tedlis yapan bir ravinin hadisinin kabul şartları hadis alimlerinin genelinin yanında Şafii'nin zikrettiği yöndedir."

 

128- Hadisin lafızlarının hangi manaları barındırdığı konusunda tam bilgi sahip olmayan kişiler hadisi işittikleri gibi lafzıyla rivayet etmelidir.

 

129-130- -Allah doğrusunu bilir- "Simak b. Harb - Abdurrahman b. Abdillah b. Mes'ud - babası" kanalıyla gelen, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bizden bir söz işitip de işittiği gibi başkasına aktaran kişinin Yüce Allah yüzünü aydınlatsın. Zira sonradan kendisine bir sözüm ulaştırılan kişi onu bizzat işiten kişiden daha iyi kavrayabilir" sözü de bu yöndedir.(---Tirmizi, ilm (2657), Ebu Davud, ilm (3660), İbn Mace, mukaddime (232), Ahmed, Müsned (1/427), İbn Abdilberr, Camiu beyani'l-ilm (1/40), Beyhaki, Delailü'n-nübüvve (1/23), Şafii, er-Risale (s. 401-402), Hakim, Müstedrek (1/87) ve Heysemi, Mecmau'z-zevaid (1/139).

 

131- Kişinin, hadisin lafızlarının hangi manaları barındırdığı konusunda alim biri olması konusunda ise Şafii şöyle der: Tabiundan biri şöyle dedi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazılarıyla görüştüm. Bazı hadislerin manalarında muvafık olup lafızlarında ise muhalif düşmüşlerdi. Birine bunu zikrettiğimde: ''Manasında bir değişiklik gelmediği sürece bir sakıncası yoktur'' dedi."(---Şafii, er-Risale (s. 275).

 

132- Beyhaki der ki: Bize bildirildiğine göre Vasile b. el-Eska': "Bir hadisi size mana olarak rivayet etmemiz de yeterlidir" demiştir.(---Ahmed, İlel (1/17), Darimi, Sünen (1/93), Dulabi, el-Kuna (1/64), Hakim, Müstedrek (3/569), Hatib, el-Kifaye (s. 204) ve Zehebi, Siyeru a'lami'n-nubela (3/259).

 

 

133- Yine rivayet edildiğine göre Muhammed b. Sirin şöyle demiştir: "Bazen bir hadisi on kişiden duyardım. Mana bir, ancak lafızları farklı olurdu."(---Hatib, el-Kifaye (s. 206).

 

134- Bize bildirildiğine göre İbn Avn şöyle demiştir: "Hasan, Şa'bi ve İbrahim hadisleri mana olarak rivayet ederlerdi. Kasım b. Muhammed, Muhammed b. Sirin ve Reca b. Hayve ise hadisleri kelimesi kelimesine lafzıyla rivayet ederlerdi." (---Darimi, Sünen (1/94) ve Hatib, el-Kifaye (s. 206).

 

 

135- Bize bildirildiğine İbn Uyeyne de: ''Amr b. DInar hadisleri mana olarak rivayet ederdi" demiştir.

 

136- İbrahim b. Meysere de hadisleri işittiği gibi aynen rivayet ederdi.(---Hatib, el-Kifdye (s. 206).

 

137- Beyhakl der ki: "Bize bildirildiğine göre seleften bazıları, hadisin lafızlarının hangi manaları barındırdığı konusunda alim biri olunsa da işitildiği şekilde nakledilmesi gerektiği görüşündedir."

 

138- Bizim için de doğrusu budur. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Nice kişi var ki bir ilmi kendisinden daha anlayışlı birine aktarır" buyurmuştur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Adına Yalan Söylemenin Günahı