MÜSNED-İ HANBEL |
KIYAMET ALAMETLERİ VE KIYAMET |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
26- Temim ed-Duri'nin
Deccal'ı Anlatması
1. Fatıma binti Kays
28608 (1) Amir (eş-Şa'bi) anlatıyor: Medine'ye geldim ve Fatıma binti Kays'ın
yanına gittim. O bana, kocasının Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zamanında kendisini boşadığını anlattı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), onun kocasını bir müfreze ile birlikte göndermişti. Fatıma binti Kays
şöyle devam etti: Kocamın erkek kardeşi bana: "Evden çık git"
deyince: "Nafaka ve iddet süresi bitinceye kadar evde kalma hakkım
vardır" dedim. O: "Hayır" dedi (ve bunu kabul etmedi). Bunun
üzerine ben de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip: "Filan
kişi beni boşadı. Kocamın erkek kardeşi beni evden çıkarıp evde barınmama ve
nafaka hakkımı almama engeloldu" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) birini gönderip onu çağırttı ve: ''Fatıma binti Kays ile aranızdaki
mesele nedir?'' diye sordu. O da: "Ey Allah'ın Resulü! Kardeşim onu üç
talakla boşadı" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bak
ey Kays oğullarının kızı! Kocasının evinde barınma ve nafaka alma hakkı, sadece
rid talak ile boşanmış olan kadın için geçerlidir. Ancak kocasının tekrar
kendisine dönmesi mümkün olmayan bir şekilde boşanan kadın için bu hak yoktur.
Bu sebeple evinden çık ve filan kadının evine yerleş'' buyurdu. -Ravi der ki:
Amir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Fatıma'ya:
"İbn ümmü Mektum'un
evine yerleş. Çünkü o kördürı seni göremez. Ben seni evlendirmeden de kimseyle
evlenme'' demiştir.- Kureyşli bir adam benimle evlenmek isteyince, ben de
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip bu husustaki görüşünü
sorduğumda, bana: ''Benim için, o adamdan daha sevimli olan biriyle evlenmez
misin?'' buyurdu. Ben: "Evlenirim ey Allah'ın Resulü! Beni dilediğin
kimseyle evlendirebilirsin" karşılığını verdim. Bunun üzerine beni Usame
b. Zeyd ile evlendirdi.
Amir der ki: "Ben
yanından kalkıp gitmek istediğimde bana: "Otur da sana Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bir hadis anlatayım" diyerek şöyle devam
etti: Günlerden bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıkıp
sıcağın şiddetli olduğu bir zamanda namaz kıldıerdı). Namazdan sonra oturunca
insanlar korkmuştu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey insanlar!
Oturun, ben burada size herhangi bir korku vermek nedeniyle durmuyorum. Ancak
Temim ed-Dari bana gelip bir haber verdi. Sevinçten ve gözümün aydınlanmasından
dolayı öğle istirahatime çekilmedim. Ben de size Peygamberinizin sevincini
bildirmek (sizi sevincime ortak etmek) istedim. Temim'in bana anlattığına göre
amca oğullarından bir grup deniz yolculuğuna çıkmışlar ve açıldıklarında
fırtınaya yakalanmışlar. Fırtınadan dolayı bilmedikleri bir adaya sığınmışlar.
Filikalara binerek adaya çıktıklarında, her tarafı tüylü, kadın mı, erkek mi
olduğunu bilemedikleri bir yaratıkla karşılaşmışlar. Ona selam vermişler o da
selamlarını almış. Sonra ona: ''Bize haber vermeyecek misin?'' demişler. O da:
''Ben size ne haber verecek, ne de sizden haber alacak kimse değilim. Ama
kendisine yaklaşmış olduğunuz şu manastırda sizden haber sormaya ve size haber
vermeye hasret biri vardır'' demiş. Ona:''Sen kimsin?'' dediklerinde: ''Ben
Cessaselyim'' cevabını demiş.
Onlar da gidip manastıra
vardıklarında sıkı bir şekilde bağlanmış olup üzüntüsü belli olan ve çok
yakınıp sızlanan bir adamla karşılaşmışlar. Ona selam vermişler, o da
selamlarını alıp: ''Siz kimlerdensiniz?'' diye sormuş. Onlar da: ''Biz
Araplardanız'' deyince: ''Araplar ne yapıyorlar? Peygamberleri çıktı mı?'' diye
sormuş. Onlar da: ''Evet'' diye cevap verince: ''Ne yaptılar?'' demiş. Onlar
da: ''İyi yaptılar. Ona iman ettiler ve onu tasdik ettiler'' demiş. Bunun üzerine
o: ''Böyle yapmaları onlar için daha hayırlıdır. Onun düşmanları vardı ama
Allah onu onlara karşı galip kıldı. Bugün Arapların ilahı tek, dinleri tek ve
kelimeleri tek midir?'' deyince: ''Evet'' cevabını vermişler. O: ''Zuğar pınarı
ne durumdadır?'' deyince: ''İyi durumdadır. Oranın halkı onun suyunu içiyor ve
onunla ekinlerini suluyor'' demişler.
O: ''Amman ve Beysan
arasındaki hurmalık ne durumdadır?'' diye sorunca: (dyi durumdadır, her yıl
ürün vermektedir'' demişler. O: ''Taberiye gölü ne durumdadır?'' diye sorunca:
''Suyla doludur'' demişler. Bunun üzerine üç defa eşeğin anırması gibi ses
çıkararak yemin edip: ''Eğer buradan çıkarsam Allah'ın topraklarında ayak
basmadık bir yer bırakmayacağım. Ancak Taybe bunun dışındadır. Çünkü benim
hükmüm oraya geçmez'' demiş. '' Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
üç defa: ''Burada sevincim (in sebebi) bitiyor'' deyip: "Taybe,
Medine'dir. Allah, Deccal'ın Haremime girmesini haram kıldı'' buyurdu. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemin edip: "Kendisinden başka
ilah olmayana yemin olsun ki Medine'nin dar olsun geniş olsun bütün yollarında,
düzlük ve tepelerinde kıyamete dek duracak yalın kılıçlı melekler koruyuculuk
yapacaklardır. Bu nedenle Deccal oranın halkı üzerine giremeyecektir'' buyurdu.
Amir der ki: Muharrer b.
Ebi Hureyre ile karşılaşıp ona Fatıma binti Kays'ın bu hadisini anlattığımda:
"Babamın bana bu hadisi Fatıma'nın sana anlattığı gibi anlattığına dair
şahitlik ederim" dedi. Ancak o: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''O (Deccal) doğu tarafındadır'' buyurdu" dedi. Sonra Kasım b.
Muhammed ile ile karşılaşıp ona Fatıma binti Kays'ın bu hadisini anlattığımda:
"Aişe'nin bana bu hadisi Fatıma'nın sana anlattığı gibi anlattığına dair
şahitlik ederim" dedi. Ancak o: ''Onun (Deccalın), Haremeynle yani Mekke
ve Medine'ye girmesi haramdır'' dedi.
[Hasen]
Diğer tahric: Şa'bi'den
bu hadisi Darimi (2280), Müslim, fiten 4/2661 (2942), Ebu Davud 2/287 (2288),
4/2119 (4326), İbn Mace, talak 1/652 (2024), fiten 2/1354 (4074) ve Tirmizi talak
3/475 (1180, "hasen sahih") rivayet ettiler.
28609 (2)- Fatıma binti
Kays bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hızlıca gelip
minbere çıktı. Namaz için ezan okundu. İnsanlar toplanınca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ey insanlar! Sizi ne teşvik
edici, ne de korkutucu bir şeyden dolayı çağırmadım. Ancak Temım ed-Dari'nin
bana haber verdiğine göre Fılistiniden bir grup deniz yolculuğuna çıktılar.
Rüzgar onları denizdeki adalardan birine attı. Adaya çıktıklarında, her tarafı
saçlı bir yaratıkla karşılaştılar. Saçının çok olmasından dolayı bu kimsenin
erkek mi, kadın mı olduğu bilinmemekteydi. Ona: ''Sen kimsin?'' sorduklarında,
O: ''Ben Cessaselyim'' dedi. Ona: ''Bize haber ver'' dediklerinde: ''Ben ne size
haber verecek, ne de sizden haber alacak kimse değilim. Ama şu manastırdaki
fakir kimse size haber verip sizden soracaktır'' dedi.
Manastıra girdiklerinde
demirle bağlanmış kör bir adam gördüler. O: ''Siz kimsiniz?'' deyince: ''Biz
Araplarız'' dediler. ''Aranızdan peygamber çıktı mı?'' diye sorunca: ''Evet''
dediler. ''Araplar ona uydu mu?'' diye sorunca da: ''Evet'' dediler. O: ''Öyle
yapmaları kendileri için daha hayırlıdır'' dedi. Sonra: ''Persler ne yaptı?
Peygamber onlara üstün geldi mi?'' diye sorunca: ''Henüz böyle bir şey olmadı''
dediler. O da: ''Bir gün gelecek ve onlara karşı galip gelecektir'' dedi.
Sonra: ''Zuğar pınarı ne durumdadır?'' deyince: ''Dolu dolu akmaktadır''
dediler. O: ''Beysan hurmalığı ne durumdadır? Meyve verdi mi?'' diye sorunca:
''İlk meyvelerini verdi'' dediler. Bunun üzerine yerinden öyle bir sıçradı ki
(demir) bağından kurtulacağını sandık. Ona: ''Sen kimsin?'' dediğimizde: ''Ben
Deccalım. Mekke ve Taybe dışında yeryüzünün her tarafına varacağım''
karşılığını verdi.'' Sonra ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Müjdelenin ey Müslümanlar! O (Deccal) Taybe'ye giremeyecektir'' buyurdu.
[Sahih]
28610 (3)- Fatıma binti
Kays bildiriyor: Bir gün Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hızlıca
gelip minbere çıktı. Namaz için ezan okundu. İnsanlar toplanınca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Sizi ne teşvik
edici, ne de korkutucu bir şeyden dolayı çağırmadım. Ancak Temim edDarl'nin
bana haber verdiğine göre Fılistin'den bazı insanlar deniz yolculuğuna
çıktılar. Rüzgar onları denizdeki adalardan birine attı. Adaya çıktıklarında,
her tarafı saçlı bir yaratıkla karşılaştılar. Saçının çok olmasından dolayı bu
kimsenin erkek mi, kadın mı olduğu bilinmemekteydi. Ona: "Sen kimsin?"
dediklerinde, o: "Ben Cessase'yim'' dedi. Ona: ''Bize haber ver''
dediklerinde: "Ben ne size haber verecek, ne de sizden haber alacak kimse
değilim. Ama şu manastırdaki fakir kimse size haber verip sizden soracaktır''
dedi.
Manastıra girdiklerinde
demirle bağlanmış kör bir adam gördüler. O: ''Siz kimsiniz?'' deyince:
"Biz Araplarız'' dediler. ''Aranızdan peygamber çıktı mı?'' diye sorunca:
"Evet'' dediler. ''Araplar ona uydu mu?'' diye sorunca da: ''Evet''
dediler. O: ''Öyle yapmaları kendileri için daha hayırlıdır'' dedi. Sonra:
''Persler ne yaptı? Peygamber onlara üstün geldi mi?'' diye sorunca: ''Henüz
böyle bir şey olmadı'' dediler. O da: ''Bir gün gelecek ve onlara karşı galip
gelecektir'' dedi. Sonra: ''2uğar kaynağı ne durumdadır?'' deyince: ''Dolu dolu
akmaktadır'' dediler. O: ''Taberiye gölü ne durumdadır?'' diye sorunca: ''Dolu
dolu akmaktadır'' dediler. O: ''Beysan hurmalığı ne durumdadır? Meyve verdi
mi?'' diye sorunca: ''İlk meyvelerini verdi'' dediler. Bunun üzerine yerinden
öyle bir sıçradı ki (demir) bağından kurtulacağını sandık. Ona: ''Sen kimsin?''
dediğimizde: ''Ben Deccal'ım. Mekke ve Taybe dışında yeryüzünün her tarafına
varacağım'' karşılığını verdi. '' Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Müjdelenin ey Müslümanlar! O (Deccal) Taybe'ye giremeyecektir''
buyurdu.
[Sahih]
28611 (4)- Amir(-i
Şa'bi) der ki: Medine'ye geldim ve Fatıma binti Kays'ın yanına gittim. O bana,
kocasının Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında kendisini
boşadığını anlattı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onun kocasını
bir müfreze ile birlikte göndermişti. Fatıma binti Kays şöyle devam etti:
Kocamın erkek kardeşi bana: "Evden çık git" deyince: "Nafaka ve
iddet süresi bitinceye kadar evde kalma hakkım vardır" dedim. O:
"Hayır" dedi
(ve bunu kabul etmedi). Bunun üzerine ben de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gidip: "Filan kişi beni boşadı. Kocamın erkek kardeşi beni evden
çıkarıp evde barınmama ve nafaka hakkımı almama engeloldu" dedim. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birini gönderip onu çağırttı ve:
"Fatıma binti Kays ile aranızdaki mesele nedir?'' diye sordu. O da:
"Ey Allah'ın Resulü! Kardeşim onu üç talakla boşadı" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bak ey Kays oğullarının kızı!
Kocasının evinde barınma ve nafaka alma hakkı, sadece ric'i talak ile boşanmış
olan kadın için geçerlidir. Ancak kocasının tekmr kendisine dönmesi mümkün
olmayan bir şekilde boşanan kadın için bu hak yoktur. Bu sebeple evinden çık ve
filan kadının evine yerleş" buyurdu. -Ravi der ki: Amir'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Fatıma'ya: "İbn ümmü
Mektum'un evine yerleş. Çünkü o kördürı seni göremez. Ben seni evlendirmeden de
kimseyle evlenme" demiştir.- Kureyşli bir adam benimle evlenmek isteyince,
ben de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip bu husustaki görüşünü
sorduğumda, bana: "Benim için, o adamdan daha sevimli olan biriyle
evlenmez misin?'' buyurdu. Ben: "Evlenirim ey Allah'ın Resulü! Beni
dilediğin kimseyle evlendirebilirsin" karşılığını verdim. Bunun üzerine
beni Usame b. Zeyd ile evlendirdi. Amir der ki: Ben yanından kalkıp gitmek
istediğimde bana: "Otur da sana Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir hadis anlatayım" diyerek şöyle devam etti:
Günlerden bir gün Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıkıp sıcağın şiddetli olduğu bir zamanda
namaz kıldı. Namazdan sonra oturunca insanlar korkmuştu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Oturun, ben burada size herhangi bir
korku vermek nedeniyle durmuyorum. Ancak Temim ed-Darı bana gelip bir haber
verdi. Sevinçten ve gözümün aydınlanmasından dolayı öğle istirahatime
çekilmedim. Ben de size Peygamberinizin sevincini bildirmek (sizi sevincime
ortak etmek) istedim. Temim'in bana anlattığına göre amca oğullarından bir grup
deniz yolculuğuna çıkmışlar ve açıldıklarında (ırtınaya yakalanmışlar.
Fırtınadan dolayı bilmedikleri bir adaya sığınmışlar. Filikalara binerek adaya
çıktıklarında, her tarafı tüylü, kadın mı, erkek mi olduğunu bilemedikleri bir
yaratıkla karşılaşmışlar. Ona selam vermişler, o da selamlarını almış. Sonra
ona: ''Bize haber vermeyecek misin?'' demişler. O da: ''Ben size ne haber
verecek, ne de sizden haber alacak kimse değilim. Ama kendisine yaklaşmış
olduğunuz şu manastırda sizden haber sormaya ve size haber vermeye hasret biri
vardır'' demiş. Ona: ''Sen kimsin?'' dediklerinde: ''Ben Cessaselyim'' cevabını
vermış.
Onlar da gidip manastıra
vardıklarında sıkı bir şekilde bağlanmış olup üzüntüsü belli olan ve çok
yakınıp sızlanan bir adamla karşılaşmışlar. Ona selam vermişler, o da
selamlarını alıp: ''Siz kimlerdensiniz?'' diye sormuş. Onlar da: ''Biz
Araplardanız'' deyince: ''Araplar ne yapıyorlar? Peygamberleri çıktı mı?'' diye
sormuş. Onlar da: '' Evet'' diye cevap verince: ''Ne yaptılar?'' demiş. Onlar
da: ''İyi yaptılar. Ona iman ettiler ve onu tasdik ettiler'' demiş. Bunun
üzerine o: ''Böyle yapmaları onlar için daha hayırlıdır. Onun düşmanları vardı,
ama Allah onu onlara karşı galip kıldı. Bugün Arapların ilahı tek, dinleri tek
ve kelimeleri tek midir?'' deyince: ''Evet'' cevabını vermişler. O: ''Zuğar
kaynağı ne durumdadır?'' deyince: ''İyi durumdadır. Oranın halkı onun suyunu
içiyor ve onunla ekinlerini suluyor'' demişler. O: ''Amman ve Beysan arasındaki
hurmalık ne durumdadır?'' diye sorunca: ''İyi durumdadır, her yıl ürün
vermektedir'' demişler. O: ''Taberiye gölü ne durumdadır?'' diye sorunca:
''Suyla doludur'' demişler. Bunun üzerine üç defa eşeğin anırması gibi ses
çıkararak yemin edip: ''Eğer buradan çıkarsam Allah'ın topraklarında ayak
basmadık bir yer bırakmayacağım. Ancak Taybe bunun dışındadır. Çünkü benim
hükmüm oraya geçmez'' demiş.'' Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
üç defa: ''Burada sevincim (in sebebi) bitiyor'' deyip: ''Taybe, Medine'dir.
Allah, Deccal'ın oraya girmesini haram kıldı'' buyurdu. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemin edip: ''Kendisinden başka ilah olmayana
yemin olsun ki Medine'nin dar olsun geniş olsun bütün yollarında, düzlük ve
tepelerinde kıyamete dek duracak yalın kılıçlı melekler koruyuculuk
yapacaklardır. Bu nedenle Deccal oranın halkı üzerine giremeyecektir'' buyurdu.
Amir der ki: Muharrer b.
Ebi Hureyre ile karşılaşıp ona Fatıma binti Kays'ın bu hadisini anlattığımda:
"Babamın bana bu hadisi Fatıma'nın sana anlattığı gibi anlattığına dair
şahitlik ederim" dedi. Ancak o: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''O (Deccal!) doğu tarafındadır'' buyurdu" dedi. Sonra Kasım b.
Muhammed ile karşılaşıp ona Fatıma binti Kays'ın bu hadisini anlattığımda:
"Aişe'nin bana bu hadisi Fatıma'nın sana anlattığı gibi anlattığı na dair
şahitlik ederim" dedi. Ancak o: ''Onun (Deccalın) Haremeynle yani Mekke ve
Medine'ye girmesi haramdır'' ibaresini kuUandı.
[Hasen]
28612 (5)- Fatıma binti
Kays bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hızlıca gelip
minbere çıktı. Namaz için ezan okundu. İnsanlar toplanınca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ey insanlar! Sizi ne teşvik
edici, ne de korkutucu bir haber vermek için çağırmadım. Ancak Temim
ed-Dari'nin bana haber verdiğine göre Fılistin'den bir grup deniz yolculuğuna
çıktılar. Rüzgar onları denizdeki adalardan birine attı. Adaya çıktıklarında,
her tarafı saçlı bir yaratıkla karşılaştılar. Saçının çok olmasından dolayı bu
kimsenin erkek mi, kadın mı olduğu bilinmemekteydi. Ona: ''Sen kimsin?''
dediklerinde, o: ''Ben Cessliselyim'' dedi. Ona: ''Bize haber ver''
dediklerinde: ''Ben ne size haber verecek, ne de sizden haber alacak kimse
değilim. Ama şu manastırdaki fakir kimse size haber verip sizden soracaktır''
dedi.
Manastıra girdiklerinde
demirle bağlanmış kör bir adam gördüler. O: ''Siz kimsiniz?'' deyince: ''Biz
Araplarız'' dediler. ''Aranızdan peygamber çıktı mı?'' diye sorunca: ''Evet''
dediler. ''Araplar ona uydu mu?'' diye sorunca da: ''Evet'' dediler. O: ''Öyle
yapmaları kendileri için daha hayırlıdır'' dedi. Sonra: ''Persler ne yaptı?
Peygamber onlara üstün geldi mi?'' diye sorunca: ''Henüz böyle bir şey olmadı''
dediler. O da: ''Bir gün gelecek ve onlara karşı galip gelecektir'' dedi.
Sonra: ''Zuğar kaynağı ne durumdadır?'' deyince: ''Dolu dolu akmaktadır''
dediler. O: ''Beysan hurmalığı ne durumdadır? Meyve verdi mi?'' diye sorunca:
''İlk meyvelerini verdi'' dediler. Bunun üzerine yerinden öyle bir sıçradı ki
(demir) bağından kurtulacağını sandık. Ona: ''Sen kimsin?'' dediğimizde: ''Ben
Decclitım. Mekke ve Taybe dışında yeryüzünün her tarafına varacağım''
karşılığını verdi. '' Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Müjdelenin ey Müslümanlar! O (Decclil) Taybe'ye giremeyecektir'' buyurdu.
[Sahih]