MÜSNED-İ HANBEL

DİĞER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

30- Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in Putperest Krallara ve Başkalarına Gönderdiği Mektuplar

 

1. Cabir

 

26276- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kul sevdiğiyle beraberdir" buyurduğunu işittim. Yine vefatından önce Kisra, Kayser ve her bir zarba yöneticiye mektuplar yolladı.

 

[Hasen]

 

Heysemi (9582) der ki: "Hadisi İmam Ahmed ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani

23115 (1)'de tekrar etmiştir.

 

 

2. Enes

 

26277- Enes bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kisra, Kayser (Bizans kralı Heraklius) ve Duma kralı Ukeydir'e, onları Allah'ın dinine davet eden mektuplar yolladı."

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Tirmizi, istizan 5/68 (2716, "hasen sahih ğarib") rivayet etti.

 

 

3. İbn Abbas

 

26278 (1) İbn Abbas der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kisra'ya yazdığı mektubu Abdullah b. Huzafe ile yolladı. Abdullah bu mektubu Kisra'ya ulaştırmak için Bahreyn valisine verdi. -Yakub'un rivayetinde geçtiğine göre- Bahreyn valisi de bu mektubu Kisra'ya ulaştırdı. Kisra mektubu okuduktan sonra yırtıp parçaladı. -İbnu'l-Müseyyeb'in

rivayet etmiş olup, ravilerden İbn Lehl'a'nın hadisi hasen derecesindedir. Ahmed'in diğer ravileri Sahih'in ravileridir." rivayetinde geçtiğine göre- Bundan dolayı da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların parçalanıp dağılması için Allah'a dua etti."

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (1/143, 8/96) rivayet etti.

 

 

 

26279 (2)- İbn Abbas bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kisra'ya bir mektup yazdı. Mektubu bir adama verip Bahreyn valisine ulaştırmasını istedi. Bahreyn valisi de bu mektubu Kisra'ya ulaştırdı. Kisra mektubu okuduktan sonra yırtıp parçaladı. -İbnu'l-Müseyyeb'in rivayetinde geçtiğine göre- Bundan dolayı da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların parçalanıp dağılması için Allah'a dua etti."

 

[Sahih]

 

 

4. İbn Abbas

 

26280 (1) Abdullah b. Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Rum kayseri Heraklius'a bir mektup yazıp İslam'a davet etti. Bu mektubu Dihye el-Kelbi'ye verip Busra valisine teslim etmesini istedi. Busra valisi de bu mektubu Heraklius'a ulaştıracaktı. Heraklius da Allah tarafından Pers ordularından gelecek tehlike defedilince Humus'tan İlya'ya (Bey tu'l-Makdis'e) kadar halılar üzerinde Yürümüştü. Heraklius, Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gönderdiği mektubu alıpokuyunca: "Resulullah'ın kavminden birini bulun da onun hakkında bazı sorular sorayım" dedi. Kureyş kafirIeri ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arasında yapılan anlaşma (Hudeybiye anlaşması) zamanında bir grup Kureyşli tüccar ile Şam bölgesinde bulunan Ebu Süfyan b. Harb olanları bana şöyle anlattı: "Heraklius'un elçisi bana geldi ve arkadaşlarımla birlikte bizi İlya'ya götürdü. Yanına girdiğimizde başında tacı krallığının meclisinde oturuyordu. Etrafında da Bizansın ileri gelenleri bulunuyordu. Heraklius tercümanına: "İçlerinden Nebi olduğunu söyleyen adama soyca en yakın olanın kim olduğunu sor?" dedi. Tercüman sorunca: "Ben daha yakınım!" dedim. (Tercüman aracılığıyla) bana: "Akrabalık derecen nedir?" diye sorunca: "Amcaoğullarıyız" dedim. Bunun üzerine beni alıp önünde oturttular, arkadaşlarımı da arkama aldılar. Geldiğimiz kafılede de benden başka Abdimenaf oğullarından kimse yoktu.

 

Heraklius: "Onu bana yaklaştırın" deyince, yanına yaklaştım. Arkadaşlarımı da hemen arkamda durdurdu. Sonra tercümanına: "Arkadaşlarına, şu adama Nebi olduğunu söyleyen kişi hakkında sorular soracağımı, yalan söylemesi halinde bunu bildirmelerini söyle" dedi. Oysa arkadaşlarım benim orada yalan söylediğimi daha sonra anlatmalarından çekinmeseydim vallahi Heraklius'a orada yalan cevaplar verecektim. Heraklius, tercümanına: "Bu (Nebi olduğunu söyleyen) adamın asaleti nasılmış, sor" dedi. Sorunca, ben: "Çok asil bir soyu var" karşılığını verdim. "Daha önce sizden öyle bir iddiada bulunan çıktı mı?" diye sorunca:

 

"Hayır!" karşılığını verdim. "Nebi olduğunu söylemeden önce hiç yalan söyler miydi?" diye sorunca: "Hayır!" dedim. "Atalarından kralolan biri var mı?" diye sorunca: "Hayır" dedim. "Ona tabi olanlar toplumun seçkin kişileri mi, yoksa zayıf olanları mı?" diye sorunca: "Zayıf olanları" dedim. "Ona tabi olanlar artıyorlar mı, yoksa azalıyorlar mı?" diye sorunca:

"Artıyorlar" dedim. "İçlerinden Müslüman olduktan sonra yeni dini beğenmeyip geri bu dinden dönen var mı?" diye sorunca: "Hayır!" dedim. "İhanet eden biri mi?" diye sorunca: "Hayır! Ama şu an onunla anlaşma halindeyiz ve bu barış anlaşmasının bozulmasından çekiniyoruz" dedim.

 

Daha sonra arkadaşlarım yalan söylediğimi anlatmasınlar diye de sözlerime yalan olan tek bir kelime dahi katamı yordum. "Onunla savaştınız mı? Ya da O sizinle savaştı mı? " diye sorunca: "Evet!" dedim. "Savaşmanızın sonucu ne oldu?" diye sorunca: "Galibiyet bir onda, bir bizde oldu. Bazen o kazandı, bazen de biz" dedim. "Sizden istediği nedir?" diye sorunca: "Sadece Allah'a kulluk etmemizi, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamamızı, atalarımızın daha önce taptıkları şeylerden uzak durmamızı, namaz kılmamızı, doğru, dürüst, vefalı olup sözlerimizde durmamızı ve emanetleri geri vermemizi istiyor" dedim. ('

Sonra tercümanına bana şunu demesini istedi: "\Ben, sana onun asaletini sordum. Sen, içinizde onun asil bir soyu olduğunu söyledin. Nebiler de kendi kavimlerinin asalet sahibi kişileri arasından çıkarlar. Sana, daha önce içinizden böyle bir iddiada bulunan oldu mu diye sordum. Sen, olmadığını söyledin. Şayet ondan önce biri öyle bir iddiada bulunsaydı o zaman kendinden önce söylenmiş bir şeye uymuş derdik. Bu iddiasından önce yalan söylediğini gördünüz mü diye sordum. Sen, yalanını görmediğinizi söyledin. O halde insanlara yalan söylemeyi bırakıp da Allah adına yalan söyleyecek değildir. Ben sana, ataları arasında daha önce bir kral var mıydı diye sordum. Sen, olmadığını söyledin. Şayet ataları arasında kral olan biri olsaydı, onun da atasının bu krallığını geri istediğini düşünürdük. Ona tabi olanların, toplumun seçkinleri mi yoksa zayıfları mı olduğunu sordum. Sen zayıfları olduğunu söyledin. Nebilerin tabiIeri de her zaman zayıflar olurdu. Ona tabi olanlar artıyor mu, eksiliyorlar mı, diye sordum. Sen, arttıklarını söyledin. İman tamamlanana kadar da zaten hep böyle olur. Dinine giren birinin bu dini beğenmeyip de geri döndüğü oldu mu diye sordum. Sen, olmadığını söyledin. İşte iman da böyle bir şeydir. Kişinin kalbine girdiği zaman hiçbir şeyonu çıkaramaz. İhanet edip etnıediğini sordum. Sen, ihanet eden (vefasız) biri olmadığını söyledin. Nebiler böyledir. Onunla savaşıp savaşmadığınızı sordum. Sen, savaştığınızı, savaşın bazen onun lehine, bazen de sizin lehinize olduğunu, bazen onun sizi yendiğini, bazen de sizin onu yendiğinizi söyledin. Nebiler de hep buna maruz kalırlar. Ama sonuç hep onların lehlerine olur. Sizden istediği şeyin ne olduğunu sordum. Sadece Allah'a kulluk etmenizi, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı, atalarınızın daha önce taptıkları şeylerden uzak durmanızı, doğruluğu, namaz kılmanızı, dürüst, vefalı olup sözlerinizde durmanızı ve emanetleri geri vermenizi istediğini söyledin. Bunlar Nebi olan birinin özellikleridir. Onun yakın bir zamanda zuhur edeceğini biliyordum, ancak sizin içinizden biri olacağını tahmin etmemiştim. Şayet onun hakkında söylediklerin doğru ise şu durduğum yere sahip olması da uzak değildir. Ona kavuşabileceğimi bilsem onunla görüşmek isterdim. Şu an yanında olsaydım ayaklarını yıkardım."

 

Sonra Hz. Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona gönderdiği mektubu getirtip okuttu. İçinde şöyle yazıyordu: ''Bismillahirrahmanirrahim. Allah'ın Resulü Muhammed'den, Rumiarın lideri Heraklius'a. Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun. Sonrasına gelince, Seni İslam dinine davet ediyorum. Müslüman ol ki selamete eresin ve Allah da bunun karşılığında sevabını sana iki katıyla versin! Şayet bundan yüz çevirirsen bil ki sana tabi olanların günahlarının vebali de üzerinde olacaktır! "Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze gelin! Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalIm, Allah'ı bırakıp da birbirimizi ilahlaştırmayalım. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse o zaman ''Şahit olun ki biz Müslümanlarız'' deyin."[Al-i İmran 64] Heraklius sözlerini bitirince yanında bulunan ileri gelenlerin sesleri yükseldi ve bir gürültü koptu. Ne dediklerini bilmiyorum. Emriyle biz oradan çıkarıldık. Çıktığımız zaman arkadaşlarıma: "İbn Ebi Kebşe'nin (Hz. Nebi'in) daveti iyice büyümüş! Beni Asfar'ın (Bizans'ın) kralı bile ondan çekiniyor!" dedim. Ondan sonra da, Allah İslam dinini gönlüme düşürünceye kadar, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in muzaffer olacağına kesin bir şekilde kanaat getirmişimdir."

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (1/3043) rivayet etti.

 

 

 

26281 (2)- Abdullah b. Abbas bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Heraklius'a) bir mektup yazdı." Sonrasında ravi bir önceki hadisi aktarır.

 

[Sahih]

 

 

 

26282 (3)- Başka bir kanalla bu hadisin aynısı nakledilmiştir.

 

 

5. Mirsed b. Zabyan

 

26283- Mirsed b. Zabyan der ki: Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bir mektup geldi, ancak onu okuyacak birini bulamadık. Sonunda Dubay'a oğullarından bir adam bize bu mektubu okudu. İçinde: "Resulullah'tan, Bekr b. Vail kabilesine! MüsIüman olun ki selamete eresiniz'' yazıyordu.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: İbn Sa'd (1/281) rivayet etti. Heysemi (9580) der ki: "Hadisi İmam Ahmed rivayet etmiş olup, ravileri Sahih'in ravileridir."

 

 

6. Bedevilerden Biri

 

26284- Yezid b. Abdillah b. eş-Şıhhir der ki: Hayvan ağılında oturmuşken çöl ahalisinden bir adam geldi. Onu gördüğümüzde: "Bu adam şehir ahalisine benzemiyor" dedik. Adam: "Evet, değilim" karşılığını verdi. Adamda deri veya bez parçası üzerine yazılı bir mektup vardı ve: "Bunu bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yazdı" dedi. İçinde şöyle yazıyordu: ''Bismllaihirrahmanirrahim. Bu, Allah'ın elçisi Muhammed'den (Ukl kabilesinin

bir kolu olan) Züheyr b. Ukayş oğullarına yazılmış bir belgedir. Şayet namazı ( kılar, zekatı verir, müşriklerden ayrılır, ganimetIerde olan beşte birlik bölümü, Nebi'in payım ve safiy hakkmı verirseniz Allah'ın ve ResüIünün güvencesine sahip olursunuz. ''

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Ebu Davud (2999) ve Nesai (7/134) rivayet ettiler.

10659 (5)'te tekrar etmiştir.

 

 

7. Müslim b. el-Haris

 

26285- Haris b. Müslim b. el-Haris et-Temimi, babasından bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana, benden sonraki yöneticilere vasiyet babında bir mektup yazıp mühürledi."

 

[Hasen]

 

Heysemi (8/99, 9/414): "Ahmed ile Taberani rivayet ettiler. Ravileri güvenilirdir" demiştir.

 

 

8. Ala b. el-Hadrami

 

26286- İbnu'l-Ala el-Hadrami bildiriyor: "Babam Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir mektup yazdı. Mektubuna da ilk önce kendi adıyla başladı."

 

Diğer tahric: Ebu Davud (5134) rivayet etti.

26810 (1)'de tekrar edecektir.

 

 

SONRAKİ