MÜSNED-İ HANBEL |
SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
165- Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Cömertliği ve Kendisinden isteyeni Boş
Çevirmemesi
1. Sehl b. Sa'd
25880 (1) Sehl b. Sa'd es-Saidi bildiriyor: Bir kadın, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir bürde (=aba) getirdi. -Ravi der ki: Sehl:
"Bürdenin ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorunca, oradakiler:
"Evet (biliyoruz, aba ince dokuma ihram gibi dikişsiz) bir kumaştır"
cevabını verdi. Sehl de: "Evet" dedi.- Kadın: "Ey Allah'ın
Resulü! Bunu sana kendi elimle dokudum. Bunu sana giydirmek için geldim"
dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onu aldı. Zaten böyle bir
şeye ihtiyacı vardı. Sonra Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu izar
olarak giyip yanımıza çıktı. Sonra filan oğlu filan -Sehl bu kişinin adını
zikretti- gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bu aba ne güzeldir! Bunu bana
giydir" dedi. Bunun üzerine Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Tamam''
diyerek eve girip abayı dürdü ve adama gönderdi. Orada bulunanlar:
"Vallahi sen iyi etmedin. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona
ihtiyacı vardı ki onu giydi. Sonra sen kendisinin bir şey isteyen hiç kimseyi
reddetmediğini bildiğin halde bunu ondan istedin" dediler. Adam da:
"Vallahi ben bunu giymek için istemedim. Ancak öldüğüm zaman kefenim olsun
diye istedim" dedi. Vefat ettiği zaman da bu, onun kefeni oldu.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
3/143 (1277), Nesai 8/204 (5321) ve İbn Mace 2/1177 (3555) rivayet ettiler.
2. Enes b. Malik
25881 (1) Enes b. Malik bildiriyor: Ensar'dan bir takım kimseler bazı
hurma ağaçların mahsulünü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e tahsis
ediyorlardı. Bu uygulama Kurayza ve Nadir'i fethedinceye kadar sürdü.
Muhacirler oradan payalıp ona ihtiyaçları kalmayınca, Hz. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) verdikleri hurma ağaçlarını sahipleri olan Ensar'a geri
veriyordu. Benim ailem de bana Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gitmemi ve ondan vaktiyle Hz. Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vermiş
oldukları hurmaları veya bir kısmını geri istememi emrettiler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bizim vaktiyle kendisine verdiğimiz hurma
ağaçlarını ümmü Eymen'e vermişti. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o
hurma ağaçlarını bana verdi. Tam bu sırada ümmü Eymen gelip elbiseyi boynuna
dolayarak: "Olmaz! Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki,
Nebi onları bana vermişken size geri vermez" veya bu manada bir şey demeye
başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Benim şu malım
onun yerine senin olsun'' diyor, ümmü Eymen de yine: "Olmaz Vallahi!"
diyordu. Bu durum, sanırım Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ona
verdiğinin on katını veya buna yakın bir şey verene kadar devam etti.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari:7
/410 (4120) ve Müslim 3/1392 (1771) rivayet ettiler.
3. Enes
25882 (1) Enes der ki: Bir dilenci Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bir hurma
verilmesini emretti. Dilenci onu almadı veya onu attı. Başka bir dilenci
gelince ona da bir hurma verilmesini emretti. Dilenci (memnun bir ifade ile):
"Sübhanallah! Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hurma ha!
(Ne kadar güzel)" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) cariyeye: ''ümmü Seleme'ye git ve yanındaki kırk dirhemi ona ver''
buyurdu.
[Hasen]
Diğer tahric: Beyhaki
6/521 (9134) rivayet etti. Heysemi (13649) der ki: "Ahmed rivayet
etmiştir. Umara b. Zazan hariç -ki cemaat onu güvenilir görmüş, Darekutnı ise
zayıf addetmiştir- ricali, Sahih ricalidir."
25883 (2)- Enes der ki:
Bir dilenci Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bir hurma verilmesini emretti. Ancak dilenci
onu attı. Başka bir dilenci gelince ona da bir hurma verilmesini emretti.
Dilenci (memnun bir ifade ile): "Sübhanallah! Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir hurma ha! (Ne kadar güzel)" dedi. Bunun üzerine Hz.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye: ''ümmü Seleme'ye git ve yanındaki
kırk dirhemi ona ver'' buyurdu.
[Sahih]
4. Mikdad b. el-Esved
25884 (1) Mikdad b. el-Esved der ki: İki arkadaşımla birlikte
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gittik. Şiddetli bir açlığa
maruz kalmıştık. Kime müracaat ettiysek bizi davet etmedi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi beraberinde götürdü. Yanında dört
keçi vardı. Bana: ''Ey Mikdad! Bunları sağ ve aramızda dört payolarak taksim
et'' buyurdu. Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecikmişti. Ben
kendi kendime: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ensar'dan bir
kişinin yanına gitmiş doyana kadar yenıiş ve kana kana içmiş olabilir. Ben onun
payını da içsem" dedim. Hep öyle düşünüyordum ki sonunda kalkıp Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in payını içtim. Sonra da süt kabını kapattım. Bu
işi yaptıktan sonra üzülerek: "Şimdi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) aç bir şekilde gelip bir şey bulamaz" dedim ve örtündünı. Bu
şekilde düşünürken Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içeri girip uyanık
olan kişinin işitebileceği, uyuyan kimsenin de işitemiyeceği bir şekilde selam
verdi. Sonra süt kabının yanına gidip örtüyü açtı ve kabın boş olduğunu gördü.
Bunun üzerine: ''Allahım! Bana yedirene sen de yedir, bana içirene sen de
içir'' diye dua etti. Ben bu duayı fırsat bilip hemen bıçağı aldım ve keçilerin
yanına gidip hangisinin daha semiz olduğuna bakmaya başladım. Elimi hangisinin
memesine attıysam sütle dolu buldum. Ben de süt sağıp kabı doldurdum. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip: "İç, ey Allah'ın
Resulü!" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını kaldırıp:
''Ey Mikdad! Bu yaptığın hatadan sonra sana ne oldu?'' buyurdu. Ben yine:
"İç, ey Allah'ın Resulü! Sonra size söylerim" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) doyana kadar içtikten sonra sütü bana verdi. Ben
de içtim. Sonra: "Şimdi söyle'' buyurdu. Ben de durumu kendisine anlattım.
Bunun üzerine: ''Bu, semadan inen berekettir. Niçin uyuyan arkadaşlarımızı
uyandırmak için bana haber vermedin? Onlara da paylarım içirirdik'' buyurdu.
Ben de: "Sizinle birlikte berekete kavuştuktan sonra başkasının buna
nailolup olmadığına pek aldırmam" dedim.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
3/1635 (2055) ve Tirmizi 5/70 (2719) rivayet ettiler.
25885 (2)- Mikdad der
ki: Ben ve iki arkadaşım (Medine'ye) geldik.
Açlıktan dolayı kulaklarımız
duymaz, gözlerimiz görmez olmuştu. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabına vardık, ama kimse bizi kabul etmedi. Bunun üzerine
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittik. Bizi ailesinin
yanına götürdü. Baktık ki, yanlarında üç keçi bulunmakta. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: "Bu keçileri sağıp aramızda taksim
edin'' buyurdu. Biz keçileri sağıyor ve herkes payına düşeni içiyordu.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de payını kaldırıyorduk. O, gece
gelip öyle selam verirdi ki uyuyan kişiyi uyandırmaz, sadece uyanık kişi onu
işitirdi. Sonra Mescid'e gidip namaz kılardı. Sonra da gelip sütünü içerdi. Bir
gece şeytan bana gelip (vesvese ederek): "Muhammed, Ensar'ın yanına gider
ve ona ikramda bulunurlar. Orada nasiplenir, bu azıcık süte ihtiyacı yoktur.
Onun sütünü
de iç" dedi. Şeytan
durmadan bana böyle vesvese veriyordu. Sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sütünü de içtim. Ancak içtikten ve onu tekrar çıkaramayacağımı
anladıktan sonra şeytan bana pişmanlık duygusu verip: "Vay haline! Sen ne
yaptın! Muhammed'in sütünü içtin. Az sonra gelip sütünü bulamayınca sana beddua
eder, sen de onun bedduası sebebiyle helak olup dünya ve ahiretini
kaybedersin" diye vesvese vermeye başladı. üzerimde yünden bir örtü vardı.
Onu başıma çektiğim zaman ayaklarım, ayaklarıma çektiğim zaman başım açıkta
kalıyordu. Bu sebeple uyuyamadım. Ancak arkadaşlarım uyumuştu. Derken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip önceden olduğu gibi selam verdi.
Sonra Mescid'e gidip namaz kıldı. Sonra sütün yanına geldi ve kabın üstünü
açtı. Fakat kabda bir şey bulamamıştı. Başına semaya kaldırdı -ben kendi
kendime: "İşte şimde bana beddua edecek ve helak olacağım" dedim- ve:
''Allahım! Bana yedirene sen de ye dir. Bana içirene sen de içir'' diye dua
etti. Ben de üzerimdeki örtüyü üzerime alıp kalktım ve bıçağı alarak keçilerin
yanına gittim. Sonra hangisinin daha semiz olduğunu kontrol etmeye başladım.
Birirıi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için kesecektim. Baktım ki
hepsinin memeleri süt dolu. Bunun üzerine Muhammed'in ailesinin süt sağdığı
kabı alıp süt sağarak doldurdum. Hatta üstü köpükle kaplanıncaya dek doldurdum.
Sonra sütle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Mikdildi Siz bu gece sütünüzü
içmediniz mi?'' diye sorunca, ben: "Ey Allah'ın Resulü! İç" dedim.
Hz. Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem} içtikten sonra kabı bana uzattı. Ben
yine: "Ey Allah'ın Resulü! İç" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yine içti ve kabı bana verdi. Ben de kabı alıp kalan sütü içtim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in doyduğunu ve biraz önceki duaya
mazhar olduğumu düşünerek, sevincihaden yere düşünceye kadar güldüm. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Mikdad! Bu yaptığın hatalardan bir
tanesidir'' buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Ben, şöyle oldum ve
şöyle yaptım" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu, ancak
Allah'ın rahmetidir. Niçin şu iki arkadaşını uyandırmak için bana haber
vermedin? Onlar da ondan bir şeyler içerlerdi'' buyurdu. Ben de: "Serıi
hak olarak gönderene yemin olsun ki sen bu rahmetten payını aldıktan sonra ben
de seninle birlikte ondan payımı aldıktan sonra başkasının alıp almadığına aldırmam"
dedim.
[Sahih]
25886 (3)- Mikdad b. el
Esved anlatıyor: Medine'ye geldiğimiz zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bizi onar kişilik gruplar halinde ayırdı. Yani her eve on kişilik bir
grup misafir olacaktı. Ben de Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gidecek olan on kişi içindeydim. Bizim sütünü sağdığımız sadece bir
keçimiz vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geciktiği zaman biz
sütümüzü içer ve Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) payını
ayırırdık. Bir gece yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecikmişti ve
biz uyumuştuk. Ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bayağı gecikmiş
ve belki biri onu davet etmiştir, artık bu gece gelmez diye düşünmüştüm. Bu
sebeple de payına ayırmış olduğumuz sütü içtim. Gecenin bir vakti geçtiği zaman
Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip eve girdi. Fakat ben sütü içtikten
sonra uyuyamamıştım. İçeri girdiği zaman kısık bir sesle selam verdi. Sonra süt
kabına doğru gitti. Kabın boş olduğunu görünce sustu. Sonra: ''Allahım! Bu gece
bize yemek yedirene sen yedir'' diye dua etti. Bunun üzerine sıçrayarak kalkıp
bıçağı aldım ve keçiye yöneldim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Sana ne oldu?'' diye sorunca: "(Keçiyi) keseceğim" dedim. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır, bana keçiyi getir'' buyurduo Ben de
keçiyi yanına getirdim. Keçinin memesini sıvazladı ve biraz süt çıktı. Sonra
onu içip uyudu.
[Sahih]
Diğer tahric: Taberani,
el-Mu'cemu'l-kebir'de (20/569) ve Ebu Nuaym, Hilye'de (1/174) rivayet ettiler.
25887 (4)- Mikdad b.
el-Esved anlatıyor: Bir arkadaşımla birlikte Medine'ye geldik. Ama kime
müracaat ettiysek bizi davet etmedi. Bunun üzerine Allah Resulü'ne (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gidip durumu anlatınca bizi evine götürdü. Yanında dört keçi
bulunmaktaydı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Mikdad! Bu
keçileri sağ ve sütünü dörde ayır. Her kişiye de kendi payını ver'' buyurdu.
Ben de öyle yapmaktaydım. Bir gece Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
payını ayırdım. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecikmiş ve ben yatağıma
uzanmıştım. Kendi kendime: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Ensar'dan bir ailenin yanına gitmiştir. Kalkıp şu sütü içsem" diyordu m.
Sürekli olarak bunu düşünüyordum ki sonunda kalkıp kendisine ayırmış olduğum
payı içtim. Süt mideme ulaşıp yerleştiğinde yaptığımdan dolayı üzülmeye
başladım. Yine kendi kendime: "Şimdi Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) aç ve susuz olarak gelip kabda bir şey bulamaz" demeye başladım.
Sonra örtüyü yüzüme çektim. Bu sırada Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi ve uyanık olan kişinin işitebileceği uyuyan kimsenin
işitemiyeceği bir şekilde selam verdi. Sonra kabın üstünü açtı ve kabın boş
olduğunu gördü. Bunun üzerine başını göğe kaldırıp: ''Allahım! Bana içirene sen
de içir. Bana yedirene sen de yedir'' diye dua etti. Bu duasını fırsat bilerek
bıçağı alıp keçilere yaklaştım. Kesmek için hangisinin daha semiz olduğunu
kontrol etmeye başladım. Elim birinin memelerine değdi. Baktım ki süt dolu.
Diğerine baktığımda yine memeleri süt doluydu. Diğerlerine baktığımda yine
memeleri süt doluydu. Bunun üzerine bir kaba süt sağıp Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim ve: "İç!" dedim. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne olduğunu söyle ey Mikdad!''
buyurunca, ben: "İç, sonra söylerim" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Bu hatalarından biridir ey Mikdad! '' buyurdu ve sütü
içti. Sonra bana: ''(Al) iç'' buyurdu. Ben yine: "Ey Allah'ın Resulü!
İç!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kanana kadar içti.
Sonra ben de alıp içtim. Sonra da olanları anlattım. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Ne dedin! '' deyince: "Şöyle şöyle oldu" dedim.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu, semadan inen bir
berekettir. Bana durumu haber verseydin de arkadaşlarına da içirseydim''
buyurdu. Ben de: "Eğer bereketi birlikte içtiysek diğerlerine
aldırmam" dedim.
[Sahih]
5. Cabir b. Abdillah
25888 (1) Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den kendisinden ne istendiyse asla: "Hayır" dememiştir.
[Sahih]
Diğer tahric: Humeydi
2/515 (1228), İbn Ebi Şeybe (11/15), Buhari (6034), Müslim (6084-5) ve İbn Sa'd
(1/93) rivayet ettiler.
6. Cabir b. Abdillah
25889 (1) Cabir b. Abdillah der ki: Ben evimin gölgesinde iken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradan geçti. Kendisini gördüğümde
yerimden sıçrayarak kalktım ve arkasında yürümeye başladım. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana: ''Yaklaş!'' buyurunca, ben de yaklaştım.
Elimden tuttu ve eşlerinden ümmü Seleme'nin veya Zeyneb binti Cahş'ın adasının
yanına geldi. İçeri girdi ve sonra benim girmeme izin verdi. Eşinin üzerinde
örtü vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanınızda yemek var
mıdır?'' diye sorunca:
"Evet"
dediler. Sonra üç ekmek getirildi ve sofranın üzerine konuldu. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Katık olarak bir şey yok mu?'' diye sorunca:
"Hayır yoktur, fakat biraz sirke vardır" dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman getirin'' buyurdu. Sirkeyi
getirdiklerinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ekmeklerden birini
kendi önüne birini de benim önüme koydu. üçüncüyü de bölüp yarısını kendi önüne
diğer yarısını da benim önüme koydu.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(2052) rivayet etti.
7. İbn Abbas
25890 (1) İbn Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) insanların en cömerdi idi. En fazla cömert olduğu zamanlar Ramazan
ayında Cibril ile buluştuğu zamanlardı. Cibril her gece gelip kendisine
Kur'an'ı öğret irdi.
[Sahih]
Diğer tahric: Ebu Ya'la
(2552) rivayet etti. 9888 (4)'te tekrar etmiştir.
8. Laklt b. Sabire
25891 (1) Asım b. Lakit b. Sabira, Muntefik oğullarının elçisi olarak
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelen babasından veya dedesinden
bildiriyor: Ben ve bir arkadaşım Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanına geldik, ama onu evde bulamadık. Aişe bize hurma ve bulamaç ikram etti.
Çok geçmeden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hızlıca gelerek: ''Size
bir şey yedirildi mi?" diye sordu. Biz: "Evet, ey Allah'ın Resulü!
" dedik. Bu sırada elinde bir yavru olan çoban, sürüyü ağı la sürüyordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğum mu yaptı?" diye
sordu. Çoban: "Evet" cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Öyleyse bize bir koyun kes" dedi ve bize doğru dönüp:
"Sakın bunu sizin için kestiğimizi zannetmeyin. Bizim yüz koyunumuz var ve
sayının bunun üzerine çıkmasını istemiyoruz. Çoban bize bir yavru doğurtunca,
ona emrederiz ve doğan yavrunun yerine bize bir koyun keser'' dedi. Ben:
"Ey Allah'ın Resulü! Bana abdesti anlat!" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Abdesti güzelce alı parmakların arasına suyu eriştir.
Oruçlu değilsen burnuna suyu iyice çek" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın
Resulü! Bir hanımım var (deyip hanımının ağzının bozuk olduğunu)" dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu boşa" buyurunca, ben:
"Onunla aramızda bir hukuk ve çocuk var" karşılığını verdim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona, diline sahip olmasını
emret, eğer onda hayır varsa dediğini yapar. Karını, cariyeni döver gibi
dövme'' buyurdu.
Diğer tahric: Aynı
uzunlukla Abdurrezzak (80) ve Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de (19/479); kısa
metinle Ebu Davud (144) ve Hakim, Müstedrek'te (1/148) rivayet ettiler.
18125 (2)'de geçti
9. Safvan b. Umeyye
25892 (1) Safvan b. Umeyye der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) insanlardan en çok nefret ettiğim bir kimse iken Huneyn günü ganimet
mallarından bana o kadar çok verdi ki, insanlardan en çok sevdiğim kimse
oldu."
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
4/1806 (2313) ve Tirmizi 3/44 (666) rivayet ettiler.
10. Ebu Useyd
25893 (1) Ebu Useyd şöyle derdi: "Bedir savaşında İbn Ayiz
elMerzuban'ın kılıcı elime geçmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ganimetten herkesin elinde bulunanı geri getirmesini emredince onu getirip
ganimet malları arasına bıraktım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisinden bir şey istendiği zaman bu isteği geri çevirmezdi. Erkam b.
Ebi'l-Erkam el-Mahzumi kılıcı görüp tanıdı ve onu Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den istedi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kılıcı ona verdi.
[Hasen]
Heysemi (14179) der ki:
"Ben derim ki: Ahmed bu hadisi uzun bir hadis içinde rivayet etmiştir. O
hadis Bedir gazvesi bahsinde geçmişti. Ravileri güvenilir ravilerdir. Ancak
Abdullah b. Ebi Bekir, Ebu Useyd'den hadis işitmemiştir. En doğrusunu Allah
bilir."
11. Enes
25894 (1) Enes bildiriyor: Adamın biri Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den isteyince, kendisine iki dağ arasını dolduran bir koyun sürüsü
verdi. Adam kabilesine dönüp: "Ey kavmim! Müslüman olun! Vallahi Muhammed,
fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ihsanlarda bulunuyor" dedi.
Kimisi sırf dünyalık elde etmek için müslüman oluyordu. Ancak çok geçmeden
müslümanlık onlara, dünyadan ve içindekilerden daha sevimli veya daha değerli
geliyordu.
[Sahih]
284 (4)'te tekrar
etmiştir.