MÜSNED-İ HANBEL |
SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
38- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in, Abduleşhel Kabilesinden Bazılarını islam'a
Davet Etmesi
1. Mahmud b. Lebid
25038- Mahmud b. Lebid der ki: Ebu'l-Hayser Enes b. Rafi' Mekke'ye,
aralarında İyas b. Muaz'ın da bulunduğu Abduleşhel'den bazı gençlerle,
Kureyşlilerle Hazrec kabilesine karşı anlaşma yapmak için geldi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların geldiğini duyunca yanlarına gidip oturdu
ve: ''Buraya geldiğiniz şeyden daha hayırlı bir şey ister misiniz?'' buyurdu.
Onlar: "Nedir?" diye sorunca, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Benl Alah'ın elçisiyim. Allah beni kullara, onları Allah'a kulluk etmeye ve
ona hiçbir şeyi ortak koşmamaya davet etmem için gönderdi. Bana kitap
indirildi'' buyurdu ve onlara İslam'ı anlatıp Kur'an okudu. Genç biri olan İyas
b. Muaz: "Ey kavmim! VAllahi bu, sebebiyle geldiğiniz şeyden daha
hayırlıdır" deyince, Ebu'lHayser Enes b. Rafi' Batha'nın toprağından bir
avuç alıp İyas b. Muaz'ın yüzüne attı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanlarından kalktı, onlar da Medine'ye gittiler. Bundan sonra Evs ve Hazrec
kabileleri arasında Buas savaşı meydana geldi. Fazla geçmeden İyas b. Muaz
öldü. Mahmud b. Lebid der ki: "Kavmimden, İyas vefat ederken yanında olan
bir kişinin bana bildirdiğine göre, vefat edene karar onun, tehlil, tekbir,
hamd ve tesbih ettiğini duyduklarım söyledi. Onun Müslüman olarak ölmesinde
kavmi kuşku duymamaktadır. Nitekim o, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) o mecliste dinlediklerinden sonra İsli:ım'ı kendisine şiar edinmiş
olmalıydı."
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari, Tarih 1/421 (1417), Taberani, M.
el-Kebir 1/276 (805) ve Hakim (3/180 "sahih") rivayet ettiler.
Heysemi (9855) der ki:
"Bu hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberani rivayet etmiş olup, ravileri
güvenilir kimselerdir."
25039- Hz. Aişe der ki:
"Buas günü, Allah'ın kendi Resulü için hazırladığı bir gündür ki, bunun
neticesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiğinde, (Evs
ile Hazrecliler'in) cemiyetleri dağılmış ve ileri gelenleri öldürülmüştü.
Bunlar, İslam'a girerek Allah ve Resulünün yanında yer almışlardır."
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
7/110 (3777) rivayet etti.
3. Cabir b. AbdIDah
25040 (1) Cabir der ki: Resulutlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Mekke'de on yıl kaldı ve bu süre zarfında Hac mevsiminde Mina'da, Ukaz ve
Mecenne pazarında halkın peşinden gidip: ''Kim beni barındırır? Kim, Rabbimin
risaletini tebliğ etmem için bana yardım eder de buna karşılık cenneti hak
eder?'' derdi. Hatta Yemen veya Mısır'dan bir kişi Mekke'ye gelmek için yola
çıkacağı zaman kavmi ona gidip: "Kureyşli olan falan kişinin seni yoldan
çıkarmasından sakın" derdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise onların
arasında gezerken, onlar parmaklarıyla Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gösteriderdi. Allah bizi Yesrib'den gönderdi. Onu barındırdık ve tasdik
ettik. Bizden bir kişi çıkıp ona iman eder, ondan Kur'an dinler ve ailesine döner,
ailesi de Müslüman olurdu. Bu şekilde Ensar'ın evlerinde içinde Müslüman olup
bunu açıklamayan hiçbir ev kalmadı. Birgün bir araya gelip: "Ne zamana
kadar Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin dağlarında korku
içinde bırakacağız?" dedik ve hac mevsiminde aramızdan yetmiş kişi yola
çıkıp yanına gitti. Onunla Akabe tepesinin patika yollarında buluşmak uzere
sözleştik ve birer ikişer orada toplandık. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Sana
ne üzerine biat edeceğiz?" diye sorduğumuzda şöyle cevap verdi: ''İstekli
ve isteksiz halinizde işitip itaat etmek, bolluk ve darlıkta infakta bulunmak,
iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah yolunda kınayanın kınamasından
korkmadan hakkı söylemek, bana yardım etmek, yanınıza geldiğimde, kendinizi,
hanımlarınızı ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi beni korumak üzere biat
edeceksiniz. Buna karşılık size cennet vardır. '' Bunun üzerine kalkıp ona biat
ettik. Oradakilerin en küçüğü olan Es'ad b. Zürare Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) elini tutup şöyle dedi: "Yavaş olun ey Yesrib halkı! Biz
develerimizin ciğerine vura vura buraya kadar onun Allah'ın elçisi olduğunu
bildiğimiz için koşup geldik. Bu gün ona yardım etmek, bütün Araplarla ayrılığa
düşmek, en hayırlılarınızın öldürülmesi ve kılıçların sizi ısırması anlamına
gelmektedir. Siz buna sabrederseniz, mükafatınız da Allah'a aittir. Eğer
başınıza bir şey gelmesinden korkuyorsanız bunu şimdiden açıklayın. çünkü bu,
Allah katında sizi mazeretli yapar." Onlar da: "Bırak bizi ey Es'ad!
Vallahi biz bu biattan asla vazgeçmeyiz" dediler ve hepimiz kalkıp ona
biat ettik. Bizden söz alıp şartlarını koştu, buna karşılık ta Cenneti vaad
etti.
[Sahih]
Diğer tahric: Bezzar
(Keşf 1756), İbn Hibban (6274), Hakim (2/624) ve Beyhaki (8/146) rivayet
ettiler. Heysemi (9882) der ki: " Ben derim ki: Sünen sahipleri de bu
hadisin bir bölümünü rivayet ettiler Bu hadisi Ahmed b. Hanbel ve "Vallahi
biz bu biatı terk etmeyiz ve bozmayız" ibaresiyle Bezzar rivayet etmiştir.
Ahmed'in ravileri, Sahih'in ravileridir."
25041 (2)- Bu hadis
başka bir kanalla Cabir b. Abdullah'tan nakledilmiştir ancak farklı olarak
"Kişi Yemen'den bir şehirden gelince ... ", " ... Araplarla
ayrılığa düşmek ... " ibaresi geçmektedir. Sa'd'ın sözünde ise: "Eğer
kendiniz hakkında korkuyorsanız ... " ve biatla ilgili olarak: " ...
biattan asla ayrılmayız" ibaresi yer almıştır.
[Sahih]
25042 (3)- Bu hadis
başka bir kanalla Cabir b. Abdillah'tan nakledilmiştir, ancak farklı olarak
"Kişi Mısır veya Yemen'in bir yerinden gelince ... ", " ...
Araplarla ayrılığa düşmek..." ibaresi geçmektedir. Sa'd'ın sözünde ise:
"Eğer kendiniz hakkında korkuyorsanız ... " ve biatla ilgili olarak:
" ... biattan asla ayrılmayız" ibaresi geçmiştir.
[Sahih]
25043 (4)- Cabir b.
Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de on yıl
kaldı ve bu süre zarfında Mecenne, Ukaz ve Mina'da hacıların peşinden gidip:
''Kim beni barındırır? Kim, Rabbimin risaletini tebliğ etmem için bana yardım
eder de buna karşılık cenneti hak eder?'' derdi, ama kendisini barındıracak ve
yardım edecek kimseyi bulamazdı. Hatta Mudar'dan veya Yemen'den bir kişi
akrabasını ziyaret için Mekke'ye geleceği zaman kavmi yanına gidip:
"Kureyşli olan falan kişinin seni yoldan çıkarmasından sakın"
derlerdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise onların arasında gezerken,
onlar parmaklarıyla Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gösterirlerdi.
Allah bizi Yesrib'den gönderdi. Onu barındırdık ve tasdik ettik. Bizden bir
kişi çıkıp ona iman eder, ondan Kur'an dinler ve ailesine döner, ailesi de
Müslüman olurdu. Bu şekilde Ensar'ın evlerinde içinde Müslüman olup bunu
açıklamayan hiçbir ev kalmadı. Birgün yetmiş kişi bir araya gelip: "Ne
zamana kadar Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin dağlarında
korku içinde bırakacağız?" dedik ve hac mevsiminde aramızdan yetmiş kişi
yola çıkıp yanına gitti. Onunla Akabe tepesinin patika yollarında buluşmak
üzere sözleştik. Amcası Abbas şöyle dedi: "Yeğenim! Yanına gelen şu
topluluğun ne olduğunu bilmiyorum. Ben, Yesrib halkını iyi tanırım."
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında birer ikişer orada
toplandık. Abbas yüzümüze bakınca: "Ben bunları tanımıyorum. Bunlar genç
insanlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ey
Allah'ın Resulü! Sana ne üzerine biat edeceğiz?" diye sorduğumuzda şöyle
cevap verdi: ''İstekli ve isteksiz halinizde işitip itaat etmek, bolluk ve
darlıkta infakta bulunmak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah
yolunda kınayanın kınamasından korkmadan hakkı söylemek, Yesribe geldiğim zaman
bana yardım etmek, kendinizi, hanımlarınızı ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi
beni korumak üzere biat edeceksiniz. Buna karşılık size cennet vardır. '' Bunun
üzerine ona biat etmek için kalktık. Yetmiş kişinin en küçüğü olan Es'ad b.
Zürare Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elini tutup şöyle dedi:
"Yavaş olun ey Yesrib halkı! Biz develerimizin ciğerine vura vura buraya
kadar onun Allah'ın elçisi olduğunu bildiğimiz için koşup geldik. Bu gün onun
yurdundan çıkarılması (ona yardım etmek) bütün Araplarla ayrılığa düşmek, en
hayırlılarınızın öldürülmesi ve kılıçların sizi ısırması anlamına gelmektedir.
Eğer, size değecek kılıçlara, hayırlılarınızın öldürülmesine ve Araplardan ayrı
düşmeye sabredebilecekseniz, biat ediniz. Mükafatınız da Allah'a aittir. Eğer
başınıza bir şey gelmesinden korkuyorsanız bunu şimdiden açıklayın. çünkü bu,
Allah katında sizi mazur yapar." Onlar da: "Bırak bizi ey Es'ad!
Vallahi biz bu biattan asla vazgeçmeyiz" dediler ve teker teker kalkıp ona
biat ettik. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizden Abbas'ın
koştuğu şart üzere biat aldı ve buna karşılık ta Cennet'i vaad etti.
[Sahih]
25044 (5)- Cabir b.
Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde kendini
halka arz ediyor ve: ''Beni kavmine götürecek olan yok mu? Kureyşliler,
Rabbimin sözünü tebliğ etmeme engel oldular'' diyordu. Bu sırada Hemdan'dan bir
adam gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen kimlerdensin?''
diye sordu. Adam: "Hemdan (kabilesin)den" cevabını verince, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kavminin beni koruyacak gücü var mı ?'' diye
sordu. Adam: "Evet" dedikten sonra kavminin, verdiği ahdi
tanımamasından korkup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir daha geldi
ve: "Kavmime gidip söyleyeyim, gelecek yıl sana gelirim" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Olur'' deyince adam gitti. Receb
ayında da Ensar'dan bir grup geldi.
[Sahih]
Diğer tahric: Bu kanalla
Darimi (3354), Ebu Davud (4734), İbn Mace (201) ve Tirmizi (3935) rivayet
ettiler.
25045 (6)- Cabir b.
Abdullah der ki: Abbas, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elinden
tutmuş, Allah'ın Resulü de bizden ahit alıyordu. Ahit almayı bitirince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aldım ve verdim (sizden aldığım
ahide karşı Cenne(i vaad ettim)'' buyurdu. Ebu'z-Zübeyr der ki: O gün Cabir'e:
"Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nasıl biat ettiniz, ölüm üzere
mi?" diye sordum: "Hayır. Kaçmamak üzere biat ettik" cevabını
verdi. Ben: "Ağacın altında biat edildiği günü gördün mü?" diye
sorunca: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettiğimizde ben
Ömer b. el-Hattab'ın elini tutmuştum" dedi. Ben: "Kaç
kişiydiniz?" diye sorunca: "Bin dört yüz kişiydik. Ced b. Kays
dışındaki herkes ona biat etti, sadece o bir devenin karnında saklandı. O gün
her yedi kişiye bir deve kestik" cevabını verdi.
[Sahih]
Diğer tahric: Darimi
(2454), Müslim (4836-8) ve Tirmizi (1594) rivayet ettiler. 25328 (8)'de tekrar
edecektir.
25046 (7)- Ebu'z-Zübeyr
der ki: Cabir'e Akabe biatını sorduğumda şöyle dedi: "Orada yetmiş kişi
hazır bulunduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilerle (biatın
şartları konusunda) anlaştı. Abbas b. Abdilmuttalib'in elini tutmuşken, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aldım ve verdim (sizden aldığım ahide karşı
Cennet'i vaad ettim)'' buyurdu.
[Hasen]
Heysemi (9889) der ki:
"Bu hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup, ravilerinden kendisinde
biraz zayıflık bulunan İbn Lehl'a'nın rivayetleri hasendir."
25047 (8)- Ebu'z-Zübeyr
der ki: Cabir'e Akabe biatını sorduğumda şöyle dedi: "Orada yetmiş kişi
hazır bulunduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilerle (biatın
şartları konusunda) anlaştı. Abbas b. Abdilmuttalib'in elini tutmuşken, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aldım ve verdim (sizden aldığım ahide karşı
Cennet'i vaad ettim)'' buyurdu.
[Hasen]
4. Ka'b b. Malik
25048- Akabe günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e biat
edenlerden olan Ka'b b. Malik anlatıyor: Müşrik olan kavmimizin hacılarıyla
birlikte Medine'den yola çıktık. Namaz kıldık. Dinimizin hükümlerini anladık.
Beraberimizde Bera b. Ma'rur da vardı. O, bizim liderimiz ve büYüğümüzdü.
Yolculuğa yönelip Medine'den çıktığımızda Bera b. Ma'rur, bize şöyle dedi:
"Ey millet! Bende bir fikir ve görüş hasıl oldu. Bu görüşüme muvafakat
edip etmeyeceğinizi bilemiyorum." Biz: "Görüşün nedir?" diye
sorunca, Bed: "Ben, Kabe'yi arkama alarak değil de, Kabe'ye yönelerek
namaz kılmayı düşünüyorum" cevabını verdi. Biz: "VAllahi Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Şam'dan başka bir yere yönelerek namaz
kıldığını duymadık. Biz, ona muhalif hareketlerde bulunmak istemiyoruz"
deyince ise: "Ben Kabe'ye yönelerek namaz kılacağım" karşılığını
verdi. Biz de: "Ama biz böyle yapmayız" dedik. Namaz vakti geldiğinde
biz Şam'a, o ise Kabe'ye yönelerek namaz kı lı yordu. Mekke'ye varıncaya kadar
namazlarımızı bu şekilde kıldık. Bu yaptığından dolayı onu kınadık, ama o,
Kabe'den başka bir yere yönelmemekte ısrar etti. Mekke'ye geldiğimizde Bera,
bana şöyle dedi: "Yeğen, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e git ve
bu yolculuk esnasında yaptığımın hükmünü ona sor. çünkü bu hususta, kalbime
şüphe düştü. Zira bu hususta, sizin bana muhalefet ettiğinizi gördüm."
Çıkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yerini sormaya başladık. Onu
tanımıyorduk. Daha önce görmüşlüğümüz de yoktu. Mekkelilerden bir adama
rastladık. Ona, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduk. Adam:
"Siz, onu tanıyor musunuz?" karşılığını verdi. Biz: "Hayır"
deyince: "Amcası Abbas b. Abdilmuttalib'i tanıyor musunuz?" diye
sordu. Biz: "Evet" cevabını verdik. Abbas'ı önceden tanırdık. çünkü
öteden beri ticaret maksadıyla hep bize gelirdi. Adam bize: "Siz,
Mescid(-i Haram)a girdiğinizde Abbas'ın yanında oturan adam, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) olacaktır" dedi. Mescid'e girdiğimizde Abbas ile
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in beraber oturduğunu gördük. Onlara
selam verip yanlarına oturduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Abbas'a: ''Ey Ebu'I-Fad'' Şu iki adamı tanıyor musun?'' diye sorunca, Abbas:
"Evet. Bu, kavminin efendisi Bera b. Ma'rur, diğeri de Ka'b b.
Malik'tir" cevabını verdi.
Allah'a andalsun ki
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Şair mi?'' sözünü ve onun da:
"Evet" sözünü hiç unutmam. Bera b. Ma'rur ona şöyle dedi: "Ey
Allah'ın Nebi'i! Bu seferime çıktım ve Allah, beni İslam'a kavuşturdu. Ben, bu
binayı (Kabe'yi) arkama almamayı uygun gördüm ve ona doğru yönelip namaz
kıldım. Arkadaşlarım ise, bu hususta bana muhalefet ettiler. Bundan dolayı
içimde bir şüphe meydana geldi. Ey Allah'ın Resulü! Sen buna ne dersin?"
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen, bir kıble üzereydin. Onda
sebat etseydin yal'' buyurdu.
Bunun üzerine Bera,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yöneldiği kıbleye yani Şam'a
yönelmeye ve bizimle birlikte aynı istikamete doğru namaz kılmaya başladı.
Ailesinin iddiasına göre o, ölünceye kadar Kabe'ye yönelerek namaz kılmıştır.
Ama gerçek böyle değildir. Bu durumu biz, onlardan daha iyi biliyoruz.
Ka'b b. Malik şöyle
devam etti: Sonra hac yapmak için yola çıktık.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile Akabe'de• bayram günlerinde buluşmak üzere sözleştik.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile sözleştiğimiz gece, hac işlerini
bitirdik. Yanımızda Abdullah b. Amr b. Haram Ebu Cabir de vardı. O, bizim
liderlerimizden biri idi. Onu yanımıza aldık. Durumumuzu, bizimle birlikte olan
kavmimizin müşriklerinden gizliyorduk. Onunla konuşup dedik ki: "Ey Ebu
Cabir! Sen, efendilerimizden birisin, eşrafımızdansın. Biz seni içinde
bulunduğun halden dolayı, yarın Cehennem'in odunu olmandan uzaklaştırmak
istiyoruz." Böyle dedikten sonra onu İslam'a davet ettim ve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Akabe'de bizimle buluşmak üzere sözleştiğini
kendisine bildirdim. O da Müslüman oldu ve bizimle birlikte Akabe'de hazır
bulunarak temsilcimiz oldu.
O gece, kavmimizle
birlikte eşyalarımızın yanında uyuduk. Gecenin üçte biri geçtiğinde Nebi
(sallallahu aleyhi vesBllem) ile sözleştiğimiz yere gittik. Bağırtlak kuşunun
yuvasından çıkması gibi gizlice Akabe'deki boğazda toplandık. Yetmiş kişi idik.
Bizimle birlikte iki de kadın vardı. Bunlar, BEbu Mazin b. en-Neccar'ın
kadınlarından olan Ummu Umare Nesibe binti Ka'b ve BEbu Seleme kadınlarından
olan Esma binti Amr b. Adiy b. Sabit idi.
Boğazda toplanıp
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beklemeye başladık. Hz.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), amcası Abbas b. Abdilmuttalib'le birlikte geldi. O zaman Abbas,
henüz kavminin dini üzere idi. Ancak yeğeninin işinde hazır bulunmayı ve onu
güvence altına almayı arzu ediyordu. Oturduğumuz zaman ilk konuşan Abbas b.
Abdilmuttalib oldu ve şöyle dedi: "Ey Hazrec topluluğu! -o zaman Araplar,
Ensar'a hem Evs, hem de Hazrec kabilelerine birlikte Hazrecliler diye hitap
ederlerdi- Doğrusu bildiğiniz gibi, Muhammed bizdendir ve biz, onu kavmimizden
korumuşuzdur. O, millet ve memleketi içinde izzet ve emniyet içindedir."
Biz:
"Söylediklerini duyduk. Sen anlat ey Allah'ın Resulü! Kendin için ve
Rabbin için istediğin sözü bizden al" deyince, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) konuştu. Kur'an okudu ve Allah'a davet etti. İnsanları,
İslam'a imrendirip teşvik etti. Sonra da şöyle buyurdu: ''Kadınla rınızı ve
çocuklarınızı koruduğunuz şeylere karşı; beni de korumanız üzere sizinle
biatleşiyorum. '' Bera b. Ma'rur, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
elini tuttuktan sonra: "Evet, seni hak Nebi olarak gönderene yemin ederim
ki, seni, kadınlarımızı koruduğumuz gibi koruyacağız. Ey Allah'ın Resulü!
Bizimle biatleş. çünkü Allah'a yemin ederim ki, biz savaş erbabı kimseleriz. Bu
kabiliyet, atalarımızdan bize miras olarak gelmiştir" dedi. Bera, Allah'ın
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile konuşurken Abduleşhel ile anlaşmalı
olan Ebu'l-Heysem b. etTeyyınan araya girip şöyle şöyle dedi: "Ey Allah'ın
Resulü! Bizimle bazı adamlar arasında bağlar vardıL Biz, bu bağları
koparacağız. Böyle yaptığımız takdirde sonra Allah, seni güçlendirip iktidara
getirirse, bizi bırakıp kavmine döner misin?" Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), bu soru karşısında gülümsedikten sonra şöyle buyurdu:
''Hayır, aksine. Kanınız kanımdır. Hareminiz haremimdir. Ben sizdenimı siz de
bendensiniz. Sizin savaştıklarınızia savaşırım. Barıştıklarınızia da
barışırım.'' Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aranızdan bana
on iki temsilci çıkarın ki, kavimlerinin üzerine otorite olsunlar'' buyurdu.
Bunun üzerine orada hazır bulunan Hazrecliler dokuz, Evsliler de üç temsilci
çıkardılar.
Ka'b b. Malik şöyle
devam etti: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk biat eden Bera b.
Ma'rur oldu. Sonra oradakiler biat ettiler. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) biat ettiğimiz zaman şeytan Akabe'nin başından, şimdiye kadar işittiğim
seslerden çok daha etkili bir sesle şöyle seslendi: "Ey Cubacib (evler)
halkı! Dinden çıkmış kimselerin de beraberinde bulunduğu bu çok yerilmiş
kişiden haberiniz yok mudur? Sizinle savaşmak üzere toplanmışlardır."
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bu, Ezebbu'l-Akabe'dirı Ezyeb'in
oğludur. Duyuyor musun ey Allah'ın düşmanı? Sırası gelince seninle de
uğraşacağım.'' Böyle dedikten sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize:
''Eşyalarınızın yanına gidin'' diye talimat verdi. Bunun üzerine Abbas b. Ubade
b. Nadle, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Seni hak ile
gönderen Allah'a yemin ederim ki, eğer dilersen yarın Mina halkının etrafını
kılıçlarımızla doldururuz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Bununla emrolunmadım'' buyurdu. Biz de eşyalarımızın yanına döndük ve sabaha
kadar uyuduk. Sabalı olunca Kureyş büyüklerinden bir grup gelerek yanımıza
girip şöyle dediler: "Ey Hazrec topluluğu, duyduk ki siz, bu arkadaşımıza
gelmişsiniz. Onu aramızdan çıkartmak istiyor ve onunla bize karşı savaşmak
üzere biatleşiyormuşsunuz, VAllahi bir toplulukla savaşmayı istemeyeceksek, en
çok sizinle savaşmayı istemeyiz." Bunun üzerine kavmimizin müşriklerinden
orada bulunanlar, ortaya atılarak böyle bir şeyin olmadığına ve bunu
bilmediklerine dair Allah'a yemin ettiler.
Aslında doğru
söylemişlerdi. çünkü biatten haberleri yoktu. Biz de birbirimize bakıyorduk.
Sonra Kureyşliler kalkıp gittiler. Aralarında Haris b. Hişam b. el-Muğire
el-Mahzumi de vardı. Ayaklarında bir çift yeni ayakkabı vardı. Ben bir söz
söyledim. Sanki bu sözle o kavme ortak oluyordum: "Ey Ebu Cabir! Sen,
bizim için bir efendisin, Kureyşli gencin ayakkabıları gibi bir çift ayakkabı
alamaz mısın?" dedim. Haris, bu sözümü işitti ve ayaklarından ayakkabılarını
çıkarttı. Sonra onları bana verip:
"Vallahi, bunları
sen giyeceksin" dedi. Ebu Cabir ise: "Yapma, vallahi genci
sıkıyorsun. Onun ayakkabılarını geri ver" dedi. Ben dedim ki:
"Vallahi onları geri vermeyeceğim. Vallahi bu iyi bir şanstır. Şansım
doğru çıkarsa, onu ondan zorla da olsa alacağım."
İşte bu, Ka'b b.
Malik'in Akabe biatı ile orada yaşadıklarına dair hadisidir.
[Sahih]
Diğer tahric: Taberi
Tarih (2/360), İbn Hibban (7011), Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de (19/175) Ebu
Nuaym, Deltlil (107, 109), Hakim (2/613, 3/252) ve Beyhaki, Delail (2/445)
rivayet ettiler. Heysemi (9881) der ki: "Bu hadisi Ahmed b. Hanbel ve
yakın ifadelerle Taberani rivayet etmiş olup, Ahmed b. Hanbel'in ravileri, İbn
İshak hariç Sahih'in ravileridir. O da bu hadisi şeyhinden işittiğini açıkça
söylemiştir."
5. Ebu Mes'ud
25049 (1) Amir( -i Şa'bi) anlatı yar: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) amcası Abbas ile beraber, Akabe'de ağacın altında olan Ensar'dan yetmiş
kişinin yanına gitti ve: ''Konuşmacılarınız konuşsun, ama uzatmasın. Çünkü
müşrikler sizi gözetlemektedir. Eğer sizin benimle buluştuğunuzu anlarlarsa
bunu herkese açıklarlar'' buyurdu. Ebu Umame: "Ey Muhammed! Rabbin için
dilediğini iste. Sonra kendin ve ashabın için dilediğini iste. Sonra istediklerinizi
yaptığımız takdirde Allah'ın bize sevap olarak ne vereceğini bildir" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Sizden Rabbim için
istediğimi Ona kulluk etmeniz ve hiçbir şeyi Ona ortak koşmamanızdır. Kendim ve
ashabım için istediğim, bizi barındırıp yardım ettmeniz ve kendinizi
koruduğunuz şeylerden bizi de korumanızdır. '' Onlar: "Bunu yaparsak bize
ne var?" diye sorunca: "Size Cennet vardır" cevabını verdi.
Bunun üzerine: "O zaman istediğini kabul ediyoruz" dediler.
[Mürsel]
Heysemi (9887) der ki:
"Ahmed b. Hanbel bu hadisi bu şekilde mürselolarak rivayet etmiş olup
ravileri Sahih'in ravileridir. Müellif, bundan sonra Şa'bı kanalıyla Ebu Mes'üd
Ukbe b. Amr'a uzanan ravi zincirini ve bir önceki metni tekrar etmeyerek "Ebu
Mes'üd, onların yaşça en küçüğüydü" ibaresini vermekle yetinmiştir. Burada
da aynı şekilde zayıflığı bulunan ve hadisleri hasen sayılan Müd.hd yer
almıştır."
25050 (2)- Aynı manada
bir hadis başka bir kanalla Ebu Mes'ud elEnsari'den nakledilmiştir, ancak farklı
olarak: "Ebu Mes'ud, yaşça en küçükleriydi" ibaresi yer almıştır.
[Hasen]
6. Ubade b. es-Samit
25051 (1) Akabe biatında seçilmiş yedi kişiden biri olan Ubade b.
es-Samit der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), zor ve kolay
hallerimizde, sevinçli ve kederli günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin
ehli yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamak, nerede olursak olalım hakkı
söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat
etmiştik."
Süfyan der ki: Bazıları
bu hadise: "(İdarecide) açıkça küfrüne işaret eden şeyler görmedikçe ...
" ibaresini eklemiştir.
[Sahih]
Diğer tahric: Malik
(1287), Buhari (7199), Müslim (4796-8), İbn Mace (2866) ve Nesai (7/138)
rivayet ettiler.
25052 (2)- Akabe
biatında seçilmiş kişilerden biri olan Ubade b. es-
Samit der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e savaş üzere biat ettik."
Ubade, birinci Akabe biatında kadınlarla beraber Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) biat eden on iki kişiden biridir. O zaman Nebi'e (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), "Zor ve kolay hallerimizde, sevinçli ve kederli
günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin ehli yöneticiyle emirlik konusunda
tartışmamak, nerede olursak olalım hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir
kınayanın kınamasından korkmamak üzere" şeklinde biat etmişlerdi.
[Sahih]
25053 (3)- Ubade b.
es-Samit der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, sevinçli ve
kederli günlerimizde, zor ve kolay hallerimizde, dinleyip itaat etmek, başkası
bize tercih edilse bile sabretmek, nerede olursak olalım adaleti söyleyip Allah
uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat etmiştik."
[Sahih]
25054 (4)- Akabe
biatında seçilmiş yedi kişiden biri olan Ubade b. es-
Samit der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, zor ve kolay hallerimizde,
sevinçli ve kederli günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin ehli yöneticiyle
emirlik konusunda tartışmamak, nerede olursak olalım hakkı söyleyip Allah
uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat etmiştİk."
[Sahih]
25055 (5)- Ubade b.
es-Samit'in bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''Zorluk ve kolaylık anında, sevinçli ve kederli zamanında, başkası sana tercih
edilse bile işitip itaat et. Halkı olsan bile yöneticiyle emirlik konusunda
tartışmamaya bak. ''
[Sahih]
Diğer tahric: Bu kanalla
Buhari (7055) ve Müslim (4799) rivayet ettiler.
25055 (5)- Ubade b.
es-Samit'in bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''Zorluk ve kolaylık anında, sevinçli ve kederli zamanında, başkası sana tercih
edilse bile işitip itaat et. Halkı olsan bile yöneticiyle emirlik konusunda
tartışmamaya bak.''
27193 (2)'de tekrar
edecektir.
25056 (6)- Bu hadis
başka bir kanalla Ubade'den nakledilıniştir ancak farklı olarak: ''Sana açıkça
bir günahı emretmedikçe, işitip itaat et" ibaresi yer almıştır.
[Sahih]
25058 (8)- Ubilde b.
es-Silmit der ki: "Ben, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e biat
eden seçilmiş kişilerden biriyim. Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a
ortak koşmamak, zina yapmamak, çalmamak, Allah'ın haram kıldığı cana kıymamak,
yağma yapmamak üzere biat ettik. Bunlardan birini yapacak olursak ta Allah'ın
hakkımızda vereceği hükme razı olacaktık."
[Sahih]
Diğer tahric: Bu kanalla
Buhari (3893, 6873) ve Müslim (4484) rivayet ettiler.
25059 (9)- Ubade b.
es-Samit anlatıyor: Birinci Akabe biatında olanlar arasında ben de vardım. On
iki kişiydik ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e kadınlardan biat
aldığı gibi biat ettik. Bu olay savaş farz kılınmadan önce gerçekleşmişti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, Allah'a ortak koşmamak, çalmamak,
zina yapmamak, çocuklarımızı öldürmemek, kendiliğimizden uyduracağımız bir
yalanla (kimseye) iftira etmemek, hiç bir iyilikte ona isyan etmemek üzere biat
ettik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: ''Bunu yerine getirirseniz size
cennet vardır, bu şartlardan birini çiğnerseniz, işiniz Allah'a kalmıştır.
Dilerse size azab eder, dilerse affeder'' buyurdu.
[Sahih]
25060 (10)- İsmail b.
Ubeyd el-Ensari hadisi aktarıp şöyle dedi: Ubade, Ebu Hureyre'ye: "Ey Ebu
Hureyre! Biz Resulullah'a biat ederken sen yanımızda değildin. Biz, Nebi'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) istekli ve isteksiz halimizde işitip itaat etmek,
bolluk ve darlıkta infakta bulunmak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak,
Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmadan hakkı söylemek, Medine'ye
geldiği zaman Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardım etmek,
kendimizi, hanımlarınuzı ve çocuklarımızı koruduğumuz gibi onu da korumak üzere
biat ettik. Buna karşılık bize Cennet vardı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu konularda biat ettik. Bu biatından dönen, kendi aleyhine dönmüş
olur. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiği biata sadık kalana ise
Allah, verdiği sözü yerine getirir." Muaviye, Osman b. Affan'a mektup
yazıp: "Ubade b. es-Samit, Şam halkını bana karşı kışkırttı. Ya onu yanına
çağırsın veya ben onu Şam'dan uzaklaştınrım" dedi. Hz. Osman da cevap
olarak: "Ubade'yi Medine'deki yurduna geri gönder" diye yazdı.
Muaviye, Ubade'yi Medine'ye gönderdi ve Ubade Medine'ye gelince, evde olan Hz.
Osman'ın yanına girdi. Evde öncekilerden, sadece bir sahabi veya tabii vardı.
Hz. Osman, evin bir köşesinde oturmuştu ve karşısına aniden çıkan Ubade'yi
görünce ona dönüp: "Ey Ubade b. es-Samit! Bizden ne istiyorsun?"
dedi. Ubade halkın arasında durup dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: ''Sizden sonra idareyi, kötü
göreceğiniz şeyleri güzelı güzel göreceğiniz şeyleri de kötü gösterecekler.
Allah'a isyan eden kişiye itaat yoktur. Rabbinize bu hususta mazeret
getirmeyin. ''
[Hasen]
27239 (2)'de tekrar
etmiştir.
25061 (11)- İbn İshak
der ki: "Ubade b. es-Samit b. Kays b. Esram b. Fihr b. Sa'lebe b. Ganem b.
Avf b. el-Hazrec, birinci Akabe'de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
biat eden on iki kişiden biriydi."
[Sahih]
25062 (12)- Yahya b. Ebi
Kesir der ki: "Bana bildirildiğine göre Akabe biatında on iki temsilci
vardı ve bunlardan biri de Ubade'ydi."
[Sahih]