MÜSNED-İ HANBEL |
AYET VE SURE TEFSİRİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
132- "Hani
Rabbinizden Yardım istiyor, Yalvarıyordunuz. O da, ''Ben Size Ard Arda Bin
Melekle Yardım Ediyorum'' Diye Cevap Vermişti"[Enfal 9] Ayeti
1. Ömer b. el-Hattab
21524 (1) Ömer b. el-Hattab der ki: ''Bedir günü olunca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına baktı. Onlar üçyüz küsur kişiydiler.
Müşrikler'e baktı. Onlar bin ve daha fazla idiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kıbleye yöneldi, sonra kollarını uzattı üzerinde ridası ve izarı vardı.
Sonra şöyle dua etti: ''Allahın! Eğer İslam ahalisinden şu topluluğu helak
edecek olursan, yeryüzünde bir daha sana asla ibadet edilmez," Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Rabbinden o kadar imdat isteyip dua etti ki
sırtından abası düştü. Ebu Bekr yanına gidip abasını alıp giydirdi. Sonra
arkasından ona yapışıp: "Ey Allah'ın Nebii! Rabbine olan yalvarman sana
yeter. Muhakkak ki O vaadini yerine getirecektir" dedi. Bunun üzerine:
"Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, ''Ben size ard
arda bin melekle yardım ediyorum" diye cevap vermişti" ayeti nazil
oldu. O gün olup ta karşılaştıklarında Allah müşrikleri hezimete uğrattı.
Onlardan yetmiş kişi öldürüldü, yetmiş kişi de esir edildi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr, Ali ve Ömer ile istişare etti. Ebu
Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar amca, aşiret ve kardeş oğullarıdır.
Onlardan fidye alman görüşündeyim. Onlardan aldıklarımız, kafirlere karşı bizim
için bir güç olur. Belki de Allah onlara hidayet bahşeder de bizim için destek
olurlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen ne
dersin ey Hattab'ın oğlu?'' diye sorunca, Hz. Ömer şöyle cevap verdi:
"Allah'a yemin olsun ki ben, Ebu Bekr'in görüşünde değilim. Fakat ben,
öyle düşünüyorum ki falancayı Ömer'in bir yakını idi- bana ver de boynunu
vurayım. Ali'ye Akil'i ver boynunu vursun. Hamza'ya falanı -kardeşini- ver
boynunu vursun. Ta ki Allah, müşrikler için kalblerimizde bir yumuşaklık
olmadığını bilsin. Bunlar; onların ileri gelenleri, liderleri ve
kumandanlarıdır." Hz. Ömer der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) benim değil, Ebu Bekr'in söylediğine kulak vererek onlardan fidye aldı.
Ertesi gün olduğunda, beraber oturup ağlamakta olan Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ve Ebu Bekr'in yanına gittim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Neden sen
ve arkadaşın ağlıyorsunuz? Şayet içimde ağlama hissi duyarsam ağlarım. Ağlama
hissi duymazsam sizin ağlamanız karşısında ağlar görünürüm" dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fidye almaları yüzünden
arkadaşlarının başına gelen şey için (ağlıyorum), Sizin azabınız bana şu
ağaçtan -yakın bir ağacı kastediyor- daha yakın olarak arzolundu" buyurdu.
Bu konuyla ilgili olarak: "Hiç bir Nebie yeryüzünde savaşırken zaferler
kazanıncaya kadar esirler alması yaraşmaz. Eğer daha önceden Allah'ın geçmiş
bir hükmü olmasaydı, aldıklarınızdan dolayı size büyük bir azab
dokunurdu"[Enfal 67-68] ayetleri nazil oldu. Daha sonra ganimet almaları
helal oldu. Diğer sene Uhud savaşında, Bedir günü aldıkları ganimet sebebiyle
cezalandırıldılar. Müslümanlardan yetmiş kişi öldürüldü, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in ashabı O'nun yanından kaçtılar, Allah'ın Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ön dişleri kırıldı, başındaki miğfer i parçalandı
ve kanlar yüzüne aktı. Bu konuda Allah: "Onları iki misline uğrattığınız
bir musibete kendiniz uğrayınca: ''Bu nereden?'' dediniz. De ki: O,
kendinizdendir. Doğrusu, Allah herşeye Kadir'dir"[Al-i İmran 165] ayetini
indirdi. Müslümanların uğradığı musibetin sebebi, (daha önceden) fidye
almalarıydı.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(4609-10), Ebu Davud (2690) ve Tirmizi (3081) rivayet ettiler.
25216 (2)'de tekrar
edecektir.
21525 (2)- Ömer b.
el-Hattab anlatıyor: Bedir (savaşı) günü olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ashabına baktı. Onlar üçyüz küsur kişiydiler. Müşriklere baktı.
Onlar bin ve daha fazla idiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıbleye
yöneldi, sonra kollarını uzattı. üzerinde abası ve izarı vardı. Sonra şöyle dua
etti: ''Allahım! Bana vaad ettiğin nerede? Allahım! Bana vaad ettiğini yerine
getir. Allahım! Eğer İslam ahalisinden şu topluluğu helak edecek olursan,
yeryüzünde bir daha sana asla ibadet edilmez. '' Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Rabbinden o kadar imdat isteyip dua etti ki sırtından abası düştü.
Ebu Bekr yanına gidip abasını alıp giydirdi. Sonra arkasından ona sarılıp:
"Ey Allah'ın Nebii! Rabbine olan yalvarman sana yeter. Muhakkak ki O,
vaadini yerine getirecektir" dedi. Bunun üzerine: "Hani Rabbinizden
yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, ''Ben size ard arda bin melekle yardım
ediyorum'' diye cevap vermişti" ayeti nazil oldu. O gün olup ta
karşılaştıklarında Allah müşrikleri yenilgiye uğrattı. Onlardan yetmiş kişi
öldürüldü, yetmiş kişi de esir edildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ebu Bekr, Ali ve Ömer ile istişare etti. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü!
Bunlar (esirler) amca, aşiret ve kardeş oğullarıdır. Onlardan fidye alman
görüşündeyim. Onlardan aldıklarımız, kafirlere karşı bizim için bir güç olur.
Belki de Allah onlara hidayet bahşeder de bizim için destek olurlar" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen ne dersin ey Hattab'ın oğlu?''
diye sorunca, Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Allah'a yemin olsun ki ben, Ebu
Bekr'in görüşünde değilim. Fakat ben, öyle düşünüyorum ki falancayı Ömer'in bir
yakını idi- bana ver de boynunu vurayım. Ali'ye Akil'i ver boynunu vursun.
Hamza'ya falanı -kardeşini- ver boynunu vursun. Ta ki Allah, müşrikler için
kalblerimizde bir yumuşaklık olmadığını bilsin. Bunlar (esirler); onların ileri
gelenleri, liderleri ve kumandanlarıdır." Hz. Ömer der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim değil, Ebu Bekr'in
söylediğine kulak vererek onlardan fidye aldı. Ertesi gün olduğunda, beraber oturup
ağlamakta olan ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in yanına
gittim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Neden sen ve arkadaşın ağlıyorsunuz? Şayet
içimde ağlama hissi duyarsam ağlarım. Ağlama hissi duymazsam sizin ağlamanız
karşısında ağlar görünürüm" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Fidye almaları yüzünden arkadaşlarının başına gelen şey için
(ağlıyorum). Sizin azabınız bana -oradaki yakın bir ağacı kastederek- şu
ağaçtan daha yakın olarak arzolundu'' buyurdu. Bu konuyla ilgili olarak:
"Hiç bir Nebie
yeryüzünde savaşırken zaferler kazanıncaya kadar esirler alması yaraşmaz. Eğer
daha önceden Allah'ın geçmiş bir hükmü olmasaydı, aldıklarınızdan dolayı size
büyük bir azab dokunurdu"[Enfal 67-68] ayetleri nazil oldu. Daha sonra
ganimet almaları helal oldu. Diğer sene Uhud savaşında, Bedir günü aldıkları
ganimet sebebiyle cezalandırıldılar. Müslümanlardan yetmiş kişi öldürüldü,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı onun yanından kaçtılar,
Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ön dişleri kırıldı başındaki
miğferi parçalandı ve kanlar yüzüne aktı. Bu konuda Allah: "Onları iki
misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca: ''Bu nereden?'' dediniz.
De ki: O, kendinizdendir. Doğrusu, Allah herşeye Kadir'dir"[AI-i İmran
165] ayetini indirdi. Müslümanların uğradığı musibetin sebebi, fidye
almalarıydı.
[Sahih]