MÜSNED-İ HANBEL |
CİHAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
77- Ehl-i Kitab
Olanlardan ve Mecusilerden Cizye Almak; Müslüman Olana Cizye Yoktur
1. İbn Abbas
13687 (1) İbn Abbas anlatıyor: Ebu TaHb rahatsızlandığında Kureyş ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu ziyarete geldi. Ebu TaHb'in başı ucunda bir
kişi oturacak kadar yer vardı. Ebu Cehil kalkıp oraya oturdu. Oradakiler
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Talib'e şikayette bulunup:
"Kardeşinin oğlu ilahlarımıza hakaret ediyor" dediler. Ebu TaHb:
"Yeğenim! Kavmine ne olmuş ki seni şikayet etmektedir?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey amcam! Ben onlardan öyle bir söz
istiyorum ki, o söz ile Araplar kendilerine boyun eğecek, Acemler de
kendilerine cizye ödeyecektir'' karşılığını verdi. Ebu TaHb: "Bu söz
nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''La ilahe
illallah'' karşılığını verdi. Oradakilerin kalkıp: "Bütün ilahlan tek ilah
yaptın?" demeleri üzerine: "Sad. Öğüt veren Kur'an'a yemin ederim ki,
Küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
Onlardan önce nice nesilleri helak ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık
kurtulma zamanı değildi. Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine
şaştılar ve kafirler: ''Bu pek yalancı bir sihirbazdır! Tanrıları, tek tanrı mı
yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir!'' dediler"[Sad 1-5] ayetleri indi.
[Sahih]
Diğer tahric: Tirmizi
(3232), Nesai, es-Sünenu'l-kübra'da (11436) ve Hakim (2/432) rivayet ettiler.
24967 (l)'de tekrar
edecektir.
13688 (2)- İbn Abbas der
ki: Ebu Talib rahatsızlandığında aralarında Ebu Cehl'in de bulunduğu Kureyş'ten
bir grup onu ziyaret için yanına girdi. Bu grup: "Ey Ebu Talib! Kardeşin
oğlu ilahlarımıza hakaret ediyor, şöyle şöyle diyor, şöyle şöyle yapıyor. Onu
çağırıp böyle yapmamasını söylesen" dediler. Bunun üzerine Ebu Talib
gelmesi için birini gönderdi. Ebu Talib'in yanında sadece bir kişinin
oturabileceği bir yer kalmıştı. Ebu Cehil, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) o boş yere amcasının yanına oturması halinde, amcasının kendisine karşı
kalbinin yumuşayacağından korkup kalktı ve oraya kendisi oturdu. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) içeri girdiği zaman kapının yanından başka oturacak
bir yer bulamadı ve oraya oturdu. Ebu Tahb: "Yeğenim! Neden kavmin seni
şikayet ediyor, onların ilahlarına sövdüğünü ve ileri geri konuştuğunu
söylüyorlar" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey
amcam! Ben onlardan öyle bir söz istiyorum ki, o söz ile Araplar kendilerine
boyun eğecek, Acemler de kendilerine cizye ödeyecektir'' karşılığını verdi. Ebu
Talib: "Evet, babanın hakkı için on kelime söyleriz. O kelime nedir?"
diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''La ilahe illallah''
karşılığını verdi. Bunun üzerine oradakiler giysilerini silkeleyerek ve:
"Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir[Sad 5]
dediler"! diyerek kalktılar. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e: "Sad. o şanlı, şerefli Kur'an'a andolsun (ki o, Allah sözüdür).
Fakat inkar edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler. Biz onlardan önce
nice nesilleri helak ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı
değildi. Kafirler, kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve
şöyle dediler: ''Bu, yalancı bir sihirbazdır. ilahları bir tek ilah mı yaptı?
Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!'' içlerinden ileri gelenler, ''Gidin,
ilahlarınıza tapmaya devam edin. işte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en
son dini inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur'an)
içimizden ona mı indirildi?'' diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim
zikrimden (Kur'an'dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı
tatmadılar"[Sad 1- 8] ayetleri nazil oldu.
[Sahih]
13689 (1)- Amir b. Luey
oğullarının müttefiki olan ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte Bedir savaşında bulunan Amr b. Avf bildiriyor: Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı Bahreyn'e cizye alması için göndermişti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bahreyn ile anlaşma yapıp oraya Ala'
b. Hadrami'yi de vali tayun etmişti. Ebu Ubeyde, Bahreyn'den mal ile geri
döndüğünde Ensar onun döndüğü haberini aldı. Ebu Ubeyde'nin dönüşü sabah namazı
vaktine dek gelmişti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah namazını
kıldıktan sonra gitmek isteyince Ensar önünü kesti. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onların bu halini görünce tebessüm edip: ‘‘Zannedersem Ebu
Ubeyde'nin bir şeyler ile geldiğini duydunuz'' buyurdu. Ensar da: "Evet,
ey Allah'ın Resulü!" diye karşılık verdi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Müjdeler olsun size! Sizi sevindirecek haberi
de bekleyin. Vallahi sizin fakir olmanızdan hiç korkmam. Ancak sizin için korktuğum
şey, dünya nimetlerinin sizden öncekilere serildiği gibi önünüze serilmesi,
onların dünyalık yarışına girdikleri gibi sizin de yarışmanızı onların
oyalandığı gibi sizin de oyalanmanızdır'' buyurdu.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari,
cizye 6/257 (3158), Müslim, zühd 4/2273 (2961) ve İbn Mace 2/1324 (3996)
rivayet ettiler.
13690 (2)- Amir b. Luey
oğullarının müttefiki olan ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte Bedir savaşında bulunan Amr b. Avf bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı..." Sonrasında Amr b. Avf bir
önceki hadisin aynısını aktardı.
[Sahih]
3. Abdurrahman b. Avf
13691 (1) Becale anlatıyor: Ahnef b. Kays'ın amcası Cez' b.
Muaviye'nin katibi idim. Hz. Ömer vefat etmeden bir yıl önce kendisinden bize
bir mektup geldi. Mektupta şunlar yazılıydı: "Sihirbaz olan bütün
erkekleri -sanırım Süfyan: "ve kadınları" dedi- öldürünüz.
Mecusilerden kendi mahremleriyle (dinen haram olan yakınlarıyla evli) olanları
birbirinden ayınnız. Ayrıca Mecusileri (yemek yerken topluca mınldanarak)
okudukları şeyden de men ediniz." Bunun üzerine üç sihirbazı öldürdük.
Kendi mahremiyle evli olanları birbirinden ayırarak evliliklerine son verdik ve
bunu Allah'ın Kitab'ındaki açık hükümlere göre yerine getirdik. Cez' birçok
yemek yaptı ve kılıcı uyluğunun üzerine koydu. Sonra Mecusileri yemeğe çağırdı.
Onlar bir -veya- iki katır yük gümüşü (önüne) attılar. Abdurrahman b. Avf'ın,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in, Hecer Mecusilerinden cizye
aldığına diar şahitlik etmesine kadar Hz. Ömer Mecusilerden cizye almıyordu.
Süfyan ekledi: Bedle,
yetmiş yılında Mus'ab ile birlikte haccetti.
[Sahih]
Diğer tahric: Ebu Ubeyd,
Emval (77), Şafii, Risale 6/96 (1183), Tayalisi (225), Buhari (6/184, 185), Ebu
Davud (4043), Tirmizi (1586) ve Beyhaki, es-Sünenu'I-Kübra (8/247, 248) rivayet
ettiler.
13692 (2)- Aburrahman b.
Avf der ki: "Mecusi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanından çıktığı
zaman ona sordum. O da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisini
cizye vermek ile öldürülmek arasında muhayyer bıraktığını ve kendisinin cizye
vermeyi tercih ettiğini söyledi."
[Zayıf]
Heysemi (9797) der ki:
"Hadisi İmam Ahmed rivayet etmiş olup, ravilerden Süleyman b. Müsa,
Abdurrahman b. Avf'a yetişmemiştir."
13693 (3)- Becale
et-Temimi der ki: "Abdurrahman b. Avf'ın, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in, Hecer mecusilerinden cizye aldığı na dair şahitlik etmesine kadar Hz.
Ömer Mecusilerden cizye almak istemiyordu."
[Sahih]
4. İbn Abbas
13694 (1) İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Bir yerde iki kıblenin olması uygun değildir ve Müslüman kişiye cizye
yükümlülüğü yoktur'' buyurdu.
[Sahih]
Diğer tahric: Tirmizi
(2/9) ve Ebu Davud (3/136) rivayet ettiler.
13695 (2)- İbn Abbas der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bir şehirde iki kıblenin olması
uygun değildir ve Müslüman kişiye cizye yükümlülüğü yoktur'' buyurdu.
[Sahih]
13696 (3)- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bir yerde iki
kıblenin olması uygun değildir ve Müslüman kişiye cızye yükümlülüğü yoktur''
buyurmuştur.
5. Bekr b. Vail ile
Teğlib Oğullarından Kişiler
13697 (1) Bekr b. Vail oğullarından bir kişinin bildirdiğine göre
dayısı şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ey Allah'ın
Resulü! Kavmimden öşür toplayayım mı?" dediğimde: ''Öşürl Yahudiler ve
Hıristiyanlar üzerinedir. İslam ahalisine öşür yükümlülüğü yoktur'' karşılığını
verdi.
[Zayıf]
13698 (2)- Teğlib
oğullarından olan Ebu Umeyye diye bir adamın bildirdiğine göre kendisi
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Müslümanların öşür
yükümlülüğü yoktur. Öşürı Yahudiler ve Hıristiyanlar üzerinedir'' buyurduğunu
işitmiştir.
[Zayıf]
13699 (3)- Bekr b. Vail
oğullarından bir kişinin bildirdiğine göre dayısı şöyle demiştir: Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Kavmimden
öşür toplayayım mı?" dediğimde: ''Öşür Yahudiler ve Hıristiyanlar
üzerinedir. İslam ahalisine öşür yükümlülüğü yoktur'' karşılığını verdi.
[Zayıf]
Diğer tahric: Ebu Davud
(3048) rivayet etti.
15217 (1)'de tekrar
edecektir.
13700 (4)- Harb b.
Ubeydillah es-Sakafi, dayısından bildiriyor: Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) geldim ve ona sorduğum sorulara cevap verdi. Kendisine:
"Kavmimden öşür toplayayım mı?" diye sorunca: ''Öşür! Yahudiler ve
Hıristiyanlar üzerinedir. İslam ahalisine öşür yükümlülüğü yoktur'' karşılığını
verdi.
[Zayıf]
13701 (5)- Teğlib
oğullarından olan Ebu Umeyye diye bir adamın bildirdiğine göre kendisi
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Nlüslümanların öşür
yükümlülüğü yoktur. Öşürı Yahudiler ve Hıristiyanlar üzerinedir'' buyurduğunu işitmiştir.
[Zayıf]
Diğer tahric: Ebu Davud
(3049) rivayet etti.