MÜSNED-İ HANBEL |
CİHAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
DEVAM: 25- Savaştan
Önce islam'a Davet ve Liderin Ordu Komutanına Vasiyeti
3. Bureyde el-Eslemi
13172 (1) Süleyman b. Bmeyde, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir askeri birliğe veya bir orduya komutan tayin ettiği zaman
özelde komutana takvayı öğütler ve yanındakilere hayır tavsiye edip şöyle
buyururdu: "Allah'ın adıyla Allah yolunda, Allah'ı inkar edenlerle
savaşın. Müşriklerden düşmanlarınla karşılaştığın zaman onları şu üç şeyden
birine davet et. Bu üç davetinden hangisini kabul ederlerse etsinler, sen de
onların icabetini kabul et ve onlara dokunma. Onları İslamiyete davet et. Eğer
davetine icabet ederlerse sen de onların icabetini kabul et. Sonra onları kendi
topraklarını bırakıp muhacirlerin topraklarına hicrete davet et. Hicreti kabul
etmeleri durumunda muhacirlerle eşit haklara sahip olduklarını ve muhacirlerin
sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını haber ver. Eğer Müslüman
olmayı kabul ederler, ancak memleketlerini terk edip de hicret etmeyi kabul
etmezlerse onlara çöldeki Müslüman bedeviler konumunda olduklarını, Allah'ın
hükmünün müminlerde olduğu gibi kendilerine uygulanacağını, Müslümanlarla
birlikte savaşa katılmadıkları sürece elde edilen mal ve ganimetIerden bir
payları olmadığını haber ver. Eğer İslam'ı kabul etmezlerse onlardan cizye
iste. Eğer kabul ederlerse onlardan bunu kabul et ve onlara dokunma. Eğer bunu
da kabul etmezlerse Allah'tan yardım dile ve onlarla savaş.''
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(1731) ve Ebu Davud (2612) rivayet ettiler.
13173 (2)- Süleyman b.
Bmeyde, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
orduya veya bir askeri birliğe komutan tayin ettiği zaman özelde komutana
takvayı öğütler ve yanındakilere hayır tavsiye edip şöyle buyururdu: ''Allah'ın
adıyla Allah yolunda, Allah'ı inkar edenlerle savaşın. Ancak ahdi bozmayın,
öldürdüğünüz kimselerin uzuvlarını kesmeyin ve çocukları öldürmeyin.
Müşriklerden düşmanlarınla karşılaştığın zaman onları şu üç şeyden birine davet
et. Bu üç davetinden hangisini kabul ederlerse etsinler, sen de onların
icabetini kabul et ve onlara dokunma. Sonra onları kendi topraklarını bırakıp
muhacirlerin topraklarına hicrete davet et. Hicreti kabul etmeleri durumunda
muhacirlerle eşit haklara sahip olduklarını ve muhacirlerin sorumlu oldukları
şeylerden de sorumlu olduklarını haber ver. Eğer (Nlüstüman olmayı kabul
ederler, ancak) ülkelerini terk edip de hicret etmeyi kabul etmezlerse onlara
çöldeki mümin bedeviler konumunda olduklarını, bedevilerin sorumlu oldukları
şeylerden kendilerinin de sorumlu olduklarını, müslümanlarla birlikte savaşa
katılmadıkları sürece elde edilen mal ve ganimetIerden bir payları olmadığını
haber ver.
Eğer İslam'ı kabul
etmezlerse onlardan cizye iste. Eğer kabul ederlerse onlardan bunu kabul et ve
onlara dokunma. Eğer kabul etmezlerse Allah'tan yardım dile ve onlarla savaş.
Kale içindekileri kuşattığın zaman senden Allah'ın ve Peygamber'inin hükmüne
göre teslim olmayı isterlerse Allah'ın ve Peygamber'inin hükmüne göre teslim
olmalarını kabul etme. Ama senin, atalarının ve arkadaşlarının hükmüne razı
olup teslim olacaklarsa kabul et. Sizin kendi zimmetinizi, babalarınızın ve
arkadaşlarınızın zimmetini bozmanızı Allah'ın ve Resulünün zimmetini
bozmanızdan daha hafıftir. Kale içindekileri kuşattığın zaman senden Allah'ın
hükmüne göre teslim olmayı isterlerse kabul etme. Senin vereceğin hükme göre
teslim al. Çünkü Allah'ın hükmünde isabet edip etmeyeceğini bilemezsin.''
Ravi Abdurrahman der ki:
"Süfyan bana bu veya buna benzer ifadelerle rivayet etti."
Diğer tahric: Müslim
(4542-5), Ebu Davud (2612), İbn Mace (2558), Tirmizi (1408, 1617) ve Nesai,
es-Sünenu'l-kübra'da (8532, 8627, 8712,8731) rivayet ettiler.
4. Selman el-Farisi
13174 (1) Ebu'l-Bahteri bildiriyor: Selman bir kaleye veya şehre kadar
ulaştı. Arkadaşlarına: "Beni bırakın da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den gördüğüm gibi onları davet edeyim" dedi. Sonra onlara şöyle
seslendi: "Ben de sizden bir kişiydim. Ancak Allah beni İslam'a hidayet
etti. Şayet Müslüman olursanız bizim lehimizde ve aleyhimizde olan şeyler sizin
de lehinizde ve aleyhinizde olur. Müslüman olmayı kabul etmezseniz boyun eğerek
cizye verirsiniz. Bunu da kabul etmezseniz sizinle topyekün savaşırız. Zira
''Allah hainleri sevmez.''" üç gün boyunca onları davet etti. Dördüncü
günde de saldırı emri verdi ve orayı kuşattık.
[Hasen]
13175 (2)- Ebu'l-
Bahteri bildiriyor: Selman, İran kalelerinden bir kale yi kuşattı ve arkadaşlarına:
"Beni bırakın da davet hususunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den gördüğüm gibi yapayım" dedi. Sonra onlara şöyle seslendi:
"Ben de sizden bir
kişiydim. Ancak Allah beni İslam ile rızıklandırdı. Arapların bana nasıl itaat
ettiklerini görüyorsunuz. Şayet Müslüman olursanız ve yanımıza hicret ederseniz
bizim lehimizde ve aleyhimizde olan şeyler sizin de lehinizde ve aleyhinizde
olur. Eğer Müslüman olur ve yurdunuzda kalırsanız Bedeviler konumunda
olursunuz. Onların lehinde ve aleyhinde olan sizin de lehinizde ve
aleyhinizdedir. Eğer Müslümanlığı kabul etmeyip cizye vermek isterseniz cizye
verenlerin lehinde ve aleyhinde olan sizin de lehinizde ve aleyhinizdedir. üç
gün boyunca onlara bunu tekrar etti. Sonra arkadaşlarına: "Onlara karşı
saldırıya geçin!" dedi ve kaleyi fethetti.
[Hasen]
13176 (3)- Ebu'l-
Bahteri der ki: Selman el-Farisi, İran kalelerinden bir kaleyi kuşattı.
Arkadaşları kendisine: "Ey Ebu Abdullah! Saldırıya geçmeyecek miyiz?"
dediğinde: "Hayır, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) davet
ettiği gibi davet etmedikçe saldırmayacağız" karşılığını verdi. Sonra
onlara gidip: "Ben Farisı'yim ve sizden bir kişiyim. Araplar bana itaat
etmektedir. Şu üç şeyden birini seçin. Ya Müslüman olursunuz ya küçülmüş bir şekilde
kendi elinizle cizye verirsiniz ya da size karşı savaş açıp sizinle
savaşırız" dedi. Onlar: "Ne Müslüman oluruz, ne de cizye veririz,
sizinle savaşırız" dediler. Bunun üzerine Selman arkadaşlarının yanına
geri döndü. Arkadaşları: "Saldırı ya geçmeyecek miyiz?" deyince:
"Hayır" karşılığını verdi. Onları üç gün boyunca davet etti, ama
kabul etmediler. Sonunda onlarla savaşıp kaleyi fethetti.
[Hasen]