MÜSNED-İ HANBEL

ZEKAT

 

5- Zekatı Alırken, Halkın Mallarının En Değerlisini Almaktan Sakınmak ve Zekat Verenin Kendi isteğiyle Malının En Güzelini Vermesi

 

1- Ubey b. Ka'b

 

9141 (1) Ubey b. Ka'b anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni zekat memuru olarak Beliyy, Uzre ve Sa'd b. Huzeym b. Kudaa oğullarına --(ravi) Yakub başka bir yerde: "Kudaa'dan Sa'd b. Huzeym oğullarına" demiştir--  gönderdi. Bunlardan zekatlarını aldım ve son bir kişiye uğradım. Bu adamın ikamet ettiği yer o kabileler arasında, Medine'de olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en yakın olan yerdi. Malını benim için biraraya toplayınca o malda ona ancak bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi deve (zekat vacib) olduğu kanaatine vardım. Bunun üzerine ona zekatının bu kadar olduğunu bildirdim. Adam şöyle karşılık verdi: "Bu yaştaki bir devenin ne sütü olur, ne de yük taşır. Vallahi! Senden önce ne Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ne de onun elçisi malımın başında durmadı (malımı görmedi). Ben de Allah'a malımdan sütü olmayan ve yük taşıyamayan bir deveyi vermem. Ancak şu deve genç ve semizdir, onu al." Ben: "Ben, bana emredilmeyen şeyi almam. İşte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana yakındır. Eğer istersen gidip bana teklif ettiğini ona da teklif edersin. O isterse kabul eder, isterse reddeder" deyince, o da: "Ben de böyle yapacağım" dedi ve bana vermek istediği deveyi alıp benimle yola çıktı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldik. Adam şöyle dedi: "Ey Allah'ın Peygamberi! Elçin, malımın zekatını almak için geldi. Vallahi daha önce ne Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ne de başkası malımın başında durmadı (malımı görmedi). Ona malımı toplayınca, vermem gereken zekatın iki yaşına basmış bir deve yavrusu olduğunu söyledi. Böyle bir deve ne süt verir, ne de yük taşır. Ona genç ve semiz bir deveyi vermeyi teklif edince ise kabul etmedi. İşte ona teklif ettiğim deve de budur. Onunla sana geldim ey Allah'ın Resulü! Onu sen al." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: ''Sana (vacib) olan odur. Ama (ondan daha) iyisini tatavvu olarak verirsen biz de onu senden kabul ederiz ve Allah sana onun sevabını verir" buyurunca adam: "İşte o, budur ey Allah'ın Resulü! Onu sana getirdim, (buyur) al" dedi. Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin alınmasını emretti ve adamın malının bereketli olması için dua etti.

 

[-Sahih-]

 

Diğer tahric: Ebu Davud 2/106 (1583) ve İbn Huzeyme 4/24 (2277) rivayet ettiler.

 

 

 

9142 (2)-Z Yahya b. Abdillah, Umara b. Hazm kanalıyla Ubey b. Ka'b'dan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisini zekat toplamak üzere gönderdiğini nakledip hadisi aktardı ve Umara'nın şöyle dediğini ekledi: "Muaviye zamanında zekatlarını toplamakla görevlendirildim. O adamdan, yanında olan bin beş yüz devenin zekatı olarak beş yaşına giren otuz deve aldım."

 

[-Sahih-]

 

 

 

2- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Zekat Memuru

 

9143- Süveyd b. Gafele der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zekat memuru geldiği zaman gidip yanında oturdum. Şöyle dediğini işittim: "Henüz süt içen hayvanı zekat olarak almamamız bize emredildi. Bunun yanında ayrı ayrı olan malları bir arada hesap etmememiz, toplu olan malları da ayırmamamız emredildi." O sırada adamın biri iri ve yüksekçe bir deve getirip: "Al!" deyince, memur onu almayı kabul etmedi.

 

[Hasen]

 

Diğer tahric: Ebu Davud 2/102 (1580), Nesai 5/30 (2457) ve İbn Mace 1/576 (1801) rivayet ettiler.

 

 

 

9144- es-Sunabihi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zekat develerinin arasında yaşlı bir deve görünce kızdı ve: ''Bu nedir?'' diye sordu. Zekat memuru: "Bunu iki deve karşılığında aldım" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu.

 

[-Sahih-]

 

Heysemi (4/105) senedinde Mücalid b. Sa'd'in olduğunu ve hadisin hasen olduğunu söyledi.

 

 

 

9145- Cerir b. Hazım der ki: Eyyub'un yerinden bir adam yanımızda oturdu ve halkın konuştuğunu duyunca: "Efendim bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle dediğini bildirdi ... " dedi. Ben: "Efendinin ismi nedir?" diye sorunca, Kurre b. Numeyr deyip şöyle devam etti: (Kurre dedi ki) Medine'ye gelip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gittiğimde etrafında insanlar olduğunu gördüm ve ona yaklaşmak istedim; ama yaklaşamayınca kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Numeyri olan şu genç için bağışlanma dile" diye seslendim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): /'Allah seni bağışlasın'' dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Dahhak b. Kays'ı zekat memuru olarak göndermişti. Döndüğünde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdiği zekat mallarını görüp kendisine: ''Yoksa sen/ Hilal b. Amir el-Numeyr b. Amir'e ve Amir b. Rabia'ya gidip onların en güzel mallarını mı aldın?'' diye sordu. Dalıhak: "Ey Allah'ın Resulü! Senin savaş hazırlığı içinde olduğunu duyunca, hem binersin, hem de yük taşırsın diye en iyisini aldım" cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vallahi, bırakıp almadığın benim için aldığından daha sevgilidir. Bunları geri çevir ve zekat olarak mallarının orta halde olanlarından al’’ buyurdu. (Cerir) der ki: "Daha sonra Müslümanların o develeri mücahid develer diye isimlendirdiklerini duydum."

 

[Hasen]

 

Diğer tahric: Taberani, M. el-Kebir'de 19/34 (71) ve Beyhaki (4/102) rivayet ettiler.

Heysemi (3/82) ravilerinin güvenilir olduğunu söyledi.

 

 

 

4- ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Zekat Memuru

 

9146 (1) Müslim b. Sefine anlatıyor: İbn Alkame babamı kabilesinin liderliğine getirdi ve onlardan zekat toplama işini de kendisine verdi. Bunun üzerine babam beni zekatlarını almak üzere onlardan bir gruba gönderdi. Yola düşüp Sa'r adında bir ihtiyarın yanına vardım ve: "Babam beni, koyunlarının zekatını almak üzere sana gönderdi" dedim. Adam bana:

 

"Yeğenim! Hangilerinden alıyorsunuz?" diye sorunca: "İyisini seçip alıyoruz, hatta koyunun memesini bile ölçüyoruz" dedim. Bunun üzerine adam şöyle dedi: "Yeğenim! Bu konuda sana bir şey anlatayım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında sürümle birlikte şu vadilerden birindeydim. O esnada deve üzerinde iki adam çıkıp geldi ve: "Biz Allah Resulü'nün elçileriyiz. Koyunlarının zekatını almak üzere sana gönderildik" dediler. "Ne kadar vermem gerekiyor?" diye sorduğumda: "Bir koyun" dediler. Bunun üzerine sütü bol ve semiz olduğunu bildiğim bir koyunu alıp yanlarına getirdim. Bana: "Bu, gebe bir koyundur. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gebe olan hayvanları almamızı yasakladı" dediler. Ben: "Peki ne alacaksınız?" diye sorunca: "Henüz doğum yapmamış, ama doğum yapacak yaşta olanı" dediler. Ben de henüz doğum yapmamış, ancak doğum yapacak yaşta olan bir koyunu çıkarıp yanlarına getirdim. "Bunu alabiliriz" dediklerinde koyunu onlara verdim. Koyunu develerine koyup oradan uzaklaştılar."

 

Diğer tahric: Beyhaki, Sünen (4/96), Ebu Davud, zekat 2/104 (1583) ve Nesai, zekat 5/32 (2462) rivayet ettiler.

 

Abdullah'ın bildirdiğine göre babası (imam Ahmed): "Veki, ravinin isminin Müslim b. Sefine olduğunu söyledi. Ravh ise bu kişinin Müslim b. Şu'be olduğunu söylemiştir. Doğru olan da budur" demiştir.

 

[-Sahih-]

 

 

 

9147 (2)- Müslim b. Şu'be'nin bildirdiğine göre Alkame, onun babasını kabilesinin liderliğine getirdi. Müslim der ki: "Babam beni kavmimden bir topluluğun zekatını toplamak üzere gönderdi. Yola düşüp Sa'r adında bir ihtiyarın yanına geldim ve: "Babam beni, koyunlarının zekatını almak üzere sana gönderdi" dedim. Adam bana: "Yeğenim! Hangilerinden alıyorsunuz?" diye sorunca: "iyisini seçip alıyoruz" dedim. Bunun üzerine adam şöyle anlattı: Ben sürümle birlikte şu vadilerden birindeyken deve üzerinde iki adam çıkıp geldi ve: "Biz Allah Resulü'nün elçileriyiz. Bizi koyunlarının zekatını almak üzere sana gönderdi" dediler. "Ne kadar vermem gerekiyor?" diye sorduğumda: "Bir koyun" dediler. Bunun üzerine sütü bol ve semız olduğunu bildiğim bir koyunu alıp yanlarına getirdim. Bana: "Bu gebe bir koyundur. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gebe olan hayvanları almamızı yasakladı" dediler. Ben: "Peki ne alacaksınız?" diye sorunca: "Bir yaşına yaklaşmış dişi koyun veya altı aydan daha büyük olan koyun ya da iki yaşını bitirip üç yaşına giren koyun alırız" dediler. Ben de bir yaşına yaklaşmış olan bir koyunu çıkarıp yanlarına getirdim. "Bunu alabiliriz" dediklerinde koyunu onlara verdim. Koyunu develerine koyup gittiler.

 

[Sahih]

 

 

SONRAKİ