MÜSNED-İ HANBEL

NAMAZ KAZASI

 

2- Kişinin Güneş Doğana Kadar Uyuyup Sabah Namazını Kaçırması

 

1. İmran b. Husayn (r.a.)

 

3363 (1) İmran b. Husayn bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculuktayken ashabıyla birlikte gece vakti bir yerde mola verip uyudular. Uyandıklarında da güneş doğmuştu. Güneş iyice yükselip yayıldıktan sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birine ezan okumasını istedi. Önce sabahın iki rekatlık sünnetini kıldılar. Daha sonra da farzını kıldılar. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Buhari 1/447 (344), Müslim 1/474 (682), Nesai 1/258 (623) ve Beyhaki (2/217) rivayet ettiler.

 

 

 

3364 (2)- İmran b. Husayn anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir yolculuktaydık. Gece sonuna doğru bir yerde mola verip uykuya geçtik. Bizi uyandıran da güneşin sıcaklığı oldu. Uyanınca herkes telaş içinde abdest almaya koyuldu. Ancak Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların sakin olmalarını istedi. Sonrasında yeniden yola koyulduk. Güneş iyice yükseldikten sonra bir yerde durduk. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest aldı ve Bilal'a ezanı okumasını söyledi. Ezandan sonra sabahın sünneti olan iki rekatı kıldı. Sonra kamet getirildi ve bize sabah namazının farzını kıldırdı. Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Bu namazı yarın sabah vakti de tekrar kılalım mı?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): IAllah faizi size yasaklayıp kendisi sizden mi alacak?'' karşılığını verdi. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: İbn Huzeyme (994) ve İbn Hibban (1461) rivayet ettiler.

 

 

 

3365 (3)- İmran b. Husayn der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir yolculuk sırasında gece vakti mola verdik ... " Sonrasında ravi bir önceki hadisi zikreder. [-Sahihtir-]

 

 

 

3366 (4)- İmran b. Husayn bildiriyor: Bir yolculuk sırasında Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabıyla birlikte güneş doğana kadar uyuyakalıp sabah namazını kaçırdılar. Kalktıklarında Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ezan okunmasını söyledi. Ezandan sonra sabahın iki rekatlık sünnetini kıldılar. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güneşin iyice yükselmesini bekledi ve sabah namazını öyle kıldırdı. [-Sahihtir-]

 

 

 

3367 (5)- İmran b. Husayn anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuktaydık. Gecenin sonuna doğru bir yerde mola vermişken öyle tatlı bir uyku uyuduk ki yolcu kişi için daha tatlısı olamazdı. Ancak sabah bizi uyandıran güneşin sıcağı oldu. İlk uyanan kişi filan kişi, sonra filan kişi, sonra da filan kişi oldu. -Ravi Ebu Reca. bunların isimlerini vermişken, ravi A vf isimlerini unutmuştur.Dördüncü kişi olarak da Ömer b. el-Hattab uyandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise uyuduğu zaman kendi kendine uyanmadan onu uyandırmazdık. Zira uykusunda neler yaşayacağını bilemezdik. Ömer sinirli ve sert birisiydi. Uyanıp da başlarına geleni (uyuyakalıp namazı kaçırdıklarını) görünce yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Yüksek sesle tekbir getirmeye devam edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun sesine uyandı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca insanlar içine düştükleri durumdan yana ona şikayette bulundular. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Zararı yok. Yola çıkın! '' buyurdu.

 

Yola çıktık, ancak çok fazla gitmeden Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde konakladı. Su isteyip abdest aldı. Ezan okununca da Müslümanlara namazı kıldırdı. Namazdan kalkınca bir adamın kenarda durduğunu ve cemaatle namaza katılmadığını gördü. Ona: ''Ey filan! Neden diğerleriyle birlikte namaza katılmadmV diye sorunca, adam: "Ey Allah'ın Resulü! Cünup oldum, su da yok" karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Toprakla teyemmüm et, senin için yeterli olur.'' buyurdu.

 

Sonrasında tekrar yola koyulduk. İnsanlar suyun azlığından yana şikayette bulununca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde konakladı. Hz. Ali ile filan kişiyi -ravi Ebu Reca bunun ismini vermişken, ravi Avf ismini unutmuştur- çağırdı ve: "Gidin bize su araymr buyurdu. Aramaya gittiklerinde devesine binmiş, devenin her iki yanında bir matara veya bir tulum su bulunan bir kadınla karşılaştılar. Ona: "Su kaynağı nerede?" diye sorduklarında, kadın: "Dün bu vakitlerde suyu doldurmuştum. Erkeklerimiz olmadığı için de doldurmaya ben çıktım" karşılığını verdi. Ona: "O zaman bizimle gel!" dediklerinde, kadın:

"Nereye?" diye sordu. Onlar: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında" dediler. Kadın: "şu atalarının dininden çıktığı (Sabii olduğu) söylenen kişinin yanına mı?" diye sorunca, onlar: "Evet, kastettiğin kişinin yanına gideceğiz" dediler.

 

Kadını alıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına getirdiler ve olanları anlattılar. Sonrasında kadını devesinden indirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap istedi ve mataraların veya tulumların ağzından o kab'a su boşalttı. Ağızlarını geri kapatıp alt deliklerini açtı ve: "Su için ve kaplarınızı da doldurun!" diye bir çağrı yapıldı. Sonra dileyen su içti, dileyen de kaplarını doldurdu. En son cünup olduğunu söyleyen kişiye bir kap su verdi ve ona: ''Git ve bu suyu Üzerine dök buyurdu. Kadın da öyle durmuş suyuna ne yapıldığını seyrediyordu. Allah'a yemin olsun ki su alma işi bittiğinde, tulumlar bize eskisinden de daha dolu gibi geliyordu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kadına bir şeyler toplayın'' buyurdu. Bunun üzerine kimisi hurma, kimisi un, kimisi sevik getirdi. Bu şekilde kadına bolca yiyecek toplandı. Toplanan yiyecekleri bir torbaya doldurdular. Kadını da deveye bindirip bu yiyecek torbasını önüne koydular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına:

''Vallahi senin suyundan bir şey eksiltmiş değiliz, zira Allah bizlere su içirdi'' buyurdu.

Kadın yola düşüp ailesinin yanına geldi. Geç geldiği için de ailesi ona: "Ey filan! Neden geç geldin?" diye sordular. Kadın: "İlginç bir şey oldu. Karşılaştığım iki adam beni atalarının dininden çıktığı söylenen adamın yanına götürdüler. O da suyumu şöyle şöyle yaptı" diyerek olanları anlattı. Sonra işaret parmağı ile orta parmağını birleştirip gökle yeri işaret ederek: "Vallahi ya şu iki arasında ondan daha büyücüsü yok ya da gerçekten o Allah'ın Resulü" dedi. Daha sonraları Müslümanlar bu kadının bulunduğu kabilenin çevresindeki müşrik kabilelere akınlar düzenler, ancak onun kabilesine dokunmazlardı. Bir gün kadın kabilesine: "Gördüğüm kadarıyla Müslümanlar kasıtlı olarak sizlere dokunmuyorlar. Müslüman olmaya ne dersiniz?" deyince sözünü dinlediler ve İslam'a girdiler. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Buhari 1/447 (344) ve Müslim 1/474 (682) rivayet ettiler.

 

 

 

2. Ebu Katade

 

3368 (1) Abdullah b. Rebah, Ebu Katade'den bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir yolculuktayken: ''Yarına kadar su bulamazsanız susuz kalacaksınızlı buyurdu. Bunun üzerine insanlar suya yetişmek için hızlandılar. Ben ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte kaldım. Bir ara bineği üzerindeyken Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyku bastırdı. Bineği üzerinden düşecek gibi oldu. Onu desteklediğimde doğrulup düzeldi. Bir ara yine düşecek kadar yana yatınca bir daha destekledim. Yerinde doğrulunca: "Kim o?'' diye sordu. "Ebu Katade" cevabını verdim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne zamandan beri peşimdesin?'' diye sorunca, ben: "Geceden beri" dedim. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Resulünü koruduğun gibi Allah da seni korusun'' buyurdu. Sonra: ''Mola mı versek?'' dedi ve bir ağaca doğru yöneldi.

Ağacın altında konakladığımızda bana: ''Kimseleri görüyor musun?'' diye sordu. Ben: "İşte bir binekli geldi, iki tane oldu, üç oldu" diyerek yedinci kişi gelene kadar saydım. Geldiklerinde: ''Dikkat edin de sabah namazını kaçırmayalım'' buyurdu. Ancak hepimiz uykuya daldık ve bizi uyandıran güneşin sıcaklığı oldu. Uyanınca da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte uzun sayılmayacak şekilde yol gittik. Sonrasında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mola verdi ve: ''Yanınızda su var mı?'' diye sordu. Ben: "Evet! Yanımda mataram var ve içinde az bir su bulunuyor" dedim. ''Getir'' buyurunca suyu getirdim. ''Fazla su harcamadan abdest alın! Suyu fazla harcamayın'' buyurduktan sonra abdestlerimizi aldık. Az da olsa bir miktar da arttı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Ebu Katade! Bu kalan suyu sakla, zira önemli bir şeye sebep olacak buyurdu. Bilal ezanı okuyunca sabah namazından önceki iki rekatı kıldık. Ardından sabah namazını bize kıldırdı.

 

Sonrasında bineğine binince biz de bindik ve yola koyulduk. Kendi aramızda birbirimize: "Namaz konusunda kusur işledik" derken Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne konuşuyorsunuz? şayet dünyanız ile ilgili bir şeyse sizi ilgilendirir. Ancak dininiz ile ilgili bir şey ise benimle paylaşın'' buyurdu. Biz: "Ey Allah'ın Resulü! Namaz konusunda kusur ettik" dediğimizde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Uykudayken kusur olmaz. Asıl kusur uyanıkken yapılır. Öyle bir şeyolduğu zaman diğer gün kendi vaktinde onu (kaza olarak) kılın'' buyurdu.

 

Sonra: ''Diğerleri sizce ne yapıyor?'' diye sorunca, biz: "Dün bize bu gün için suyu bulamamamız halinde susuz kalacağımızı söylemiştin. Onlar su aramaya çıktılar" dedik. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu: ''Sabah olunca onlar beni aralarında göremediler ve birbirlerine: ''Resulullah önden gidip suyu buldu'' demeye başladılar. İçlerinde Ebu Bekr ve Ömer de var. İkisi: ''Ey insanlar! Resulullah sizleri geride bırakıp da suya sizden önce gidecek değildir'' dediler. şayet Ebu Bekr ile Ömer'in sözünü dinlerlerse doğru yolu bulurlar. '' Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) son cümlesini üç defa tekrarladı.

Öğle sıcağının en şidetli olduğu vakitte yüksek bir yerden onları gördük. Yanlarına vardığımızda: "Ey Allah'ın Resulü! Susuzluktan helak olduk! Boğazımız kuruyup koptu" demeye başladılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sizler helak olmayacaksınız'' karşılığını verdi ve: ''Ey Ebu Katade! Mataranı getir.'' diye devam etti. Matarayı getirdiğimde bana: ''Tasımı da getir" dedi. Gidip tasını da getirdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mataradan tasa dolduruyor ve oradakilere içmeleri için veriyordu. Arada izdiham yaşanınca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Birbirinize saygı gösterin! Hepiniz bu sudan içeceksiniz" buyurdu. Oradakilerin hepsi su içti. Geriye sadece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile ben kaldık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tası doldurup bana da: "Ey Ebu Katade! Sen de iÇ'I buyurunca, ben: "Ey Allah'ın Resulül Önce sen iç" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İnsanIara su ikram eden kişi en son içer" buyurunca alıp içtim. Benden sonra kendisi de içti. Herkes içtikten sonra mataradaki su neredeyse aynıyla duruyordu. O zamanda ise üç yüz kişiydik.

 

Abdullah b. Rebah der ki: "Merkez camiinde ben bu hadisi rivayet ederken İmran b. Husayn beni duydu. "Sen kimsin?" diye sorunca, ben: "Abdullah b. Rebah el-Ensari'yim" karşılığını verdim. İmran: "Buradakiler kendi yaşadıklarını iyi biliyorlar. Ondan dolayı ne diyeceğine dikkat et. Zira o gecede bulunan yedi kişiden biri de bendim" dedi. Hadisi bitirdiğimde ona: "Bu hadisi benden başka aklında tutan kişilerin olduğunu düşünmüyordum" dedim.

Hammad der ki: Bu hadisi Humeyd et-Tavil, Bekr b. Abdullah elMüzeni'den, o da Abdullah b. Rebah'tan, o da Ebu Katade'den aynısını şu ziyadeyle rivayet etti: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti mola verdiği zaman sağ koluna dayanıp uyurdu. Sabah vakti mola verdiği zaman sağ kolunun dirseğini yere dayar, başını da sağ avucuna koyardı" [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Tahavi, Şerh Meani'l-Asar'da (1/401) ve Hakim (1/445)

 

 

 

3369 (2)-Z Başka bir kanalla Ebu Katade'den bir öncekinin aynısı bildirilmiştir. [-Sahihtir-]

 

 

 

3370 (3)-Z Başka bir kanalla Ebu Katade'den bir öncekinin aynısı bildirilmiştir. [-Sahihtir-]

 

 

 

3371 (4)- Abdullah b. Rebah, Ebu Katade'den bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile yolculuklarından birindeyken uykudan dolayı bir ara bineği üzerinde olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) düşecek gibi oldu. Elimle onu desteklediğimde uyandı ve tekrar yolana devam etti. Giderken bir ara yine düşecek gibi oldu. Yine elimle desteklediğimde kendine gelip uyandı ve yola devam etti. Çok geçmedi bir daha düşecek gibi oldu. Elimle desteklediğimde kendine geldi ve: ''Ebu Katade! Sen misin?'' diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Benim" dedim. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Gece boyu bizi koruduğun gibi Allah da seni korusun '' buyurdu. Sonra: ''Gördüğüm kadarıyla sana da zahmet vermişiz. Yoldan çık da dinlenelim'' buyurdu. Bu şekilde yoldan çıktık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini çöktürdü. Her birimiz çöktürdüğü bineğinin ayağına yaslanarak uykuya daldık. Uyandığımızda güneş doğmuştu. "-

 

Abdullah b. Rebah der ki: Ebu Katade, uyanırken kerkenez kuşunun sesini de duyduklarını zikretti ve şöyle devam etti: Uyandığımızda: "Ey Allah'ın Resulü! Helak olduk! Namazı kaçırdık!" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Helak olmadınız! Namazı da kaçırmadınız. Zira uyanık olan namazı kaçırır.'' buyurdu ve: ''Su var mı?'' diye sordu. İçinde su bulunan bir tulum veya matara getirdim. Resulullah (sollollohu oleyhi veıellern) ondan abdest aldıktan sonra bana geri verdi. İçinde hala su vardı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kalan suyu sakla, zira önemli bir şeye sebep olacak'' buyurdu. Sonra Bilal'a emir vererek ezan okundu. İki rekat sünnet namazı kıldıktan sonra yerini değiştirdi. Emriyle Bilal kameti getirdi ve bize sabah namazını kıldırdı.

Bir ara Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şayet Ebu Bekr ile Ömer'in sözünü dinlerlerse zahmetten kurtulmuşı doğrusunu yapmış olurlar. Onları dinlemezlerse de muvaffak alamayacaklardır'' buyurdu. Ebu Bekr ile Ömer de gece vakti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i kaybettiklerinde yanlarındakilere: "Sabah olana kadar elinizdeki suyla idare edip bekleyin" dediler. Ancak sözleri dinlenmedi. Gün sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına vardığında susuzluktan neredeyse öleceklerdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görünce: "Ey Allah'ın Resulü! Susuzluktan öldük!" demeye başladılar.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mataranın getirilmesini söyledi. Daha sonra bir kap istedi. Tastan büyük, kaseden küçük bir kap getidiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kabı koltuk altına koydu, sonra elindeki küçük kaba büyüğünden su dökerek dağıtmaya başladı. Bu şekilde orada su içmeyen hiç kimse kalmadı. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Henüz içmeyen var mlV diye seslendi. Bana matarayı geri verdiğinde içinde hala baştaki kadar su vardı.

 

Abdullah b. Rebah der ki: Katade'ye: "O gün kaç kişiydiniz?" diye sorduğumuzda, Ebu Katade: "Ebu Bekr ile Ömer'in yanında seksen kişi vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında olan bizler ise on iki kişiydik" karşılığını verdi. [-Sahihtir-]

 

Heysemi (1796) der ki: "Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridirler."

 

 

 

3372 (5)- Ebu Katade bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuktaydık. Bir gece: "Ey Allah'ın Resulü! Mola versen de dinlensek iyi olmaz mı?" dediğimizde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

''Uyuyakalıp namazı kaçırmanızdan endişe ediyorum'' buyurdu ve: ''Bizi namaza kim uyandırırV diye sordu. Bilal: "Ey Allah'ın Resulü! Ben uyandırırım" dedi. Bunun üzerine uyumaya koyulduk. Bilal da sırtını devesine yasladı, fakat uykusu ağır basıp o da uyudu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandığında güneş görünmüştü. ''Ey Bilal! Hani bizi uyandıracaktın?'' diye sorunca, Bilal: "Ey Allah'ın Resulü! Seni hakla gönderene yemin olsun ki daha önce hiç böylesine uykum gelmemişti" dedi. Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah dilediği zaman ruhunuzu alır, dilediği zaman da size onu geri verir.'' buyurdu. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emredince herkes ihtiyacını gördü ve abdestini aldı. Güneş iyice yükselince de sabah namazını kıldırdı. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Buhari (595, 7471), Ebu Davud (439-440) ve Nesai (2/105) rivayet ettiler.

 

 

 

3373 (6)- Ebu Katade bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile ashabı (uyuyakalıp namazı kaçırdıklarında) kalkıp namazı kıldıktan sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: ''Bu şekilde namazı kaçırdığınız zaman diğer gün onu kendi vaktinde kılın'' buyurdu. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: İbn Huzeyme 2/96 (990) rivayet etti.

 

3362 (l)'de tekrar etmiştir.

 

 

 

3. Abdullah b. Mes'ud (r.a.)

 

3374 (1) İbn Mes'ud bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti Hudeybiye'den dönüşe geçti. Düz bir bölgede konakladığımızda:

''Namaza kaldırma işini kim üstlenir?'' diye sordu. Bilal: "Ben yaparım" dedi. Allalı Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen uyursun!'' buyurunca, Bilal: "Hayır, uyumam" dedi. Ancak Bilal da uyudu ve ancak güneş doğduktan sonra uyanıldı. Önce filan kişi, sonra filan kişi sonra da Ömer uyandı. Ömer: "Yüksek sesle konuşun (ki Resulullah uyansın)" deyince, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandı ve: ''Normal vaktinde kılıyormuşsunuz gibi kılın'' buyurdu. Herkes namazı kıldıktan sonra da: ''Uyuyakalan veya unutarak namazı kılamayan kişi bu şekilde kılsın'' buyurdu. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Ebu Davud (1/170) rivayet etti.

 

 

 

3375 (2)- Abdullah b. Mes'ud der ki: Hudeybiye dönüşünde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sabah namazına bizi kim kaldırır?'' diye sordu. Kalktım ve: "Ben kaldırırım" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen uyursun'' buyurdu ve bir daha: ''Sabah namazına bizi kim kaldırır?'' diye sordu. Yine kalktım ve: "Ben kaldırırım" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şeyi birkaç defa daha sordu. Her defasında ben kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ben kaldırırım" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Peki sen kaldır.'' buyurdu. Herkes uykuya dalınca ben onları bekledim. Sabaha yakın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ''Sen uyursun'' sözü gerçekleşti ve ben de uyudum. Bizi uyandıran da güneşin sırtımıza vuran sıcağı oldu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktığında her zamanki gibi abdestini aldı ve sabahın iki rekatlık sünnetini kıldı. Sonra bize sabah namazını kıldırdı. Bitirdiği zaman da bize: ''Allah şayet uyumamanızı dileseydi uyumaz ve namazı da kaçırmazdınız. Ancak sizden sonra geleceklere örnek olmanız için uyumanızı diledi. Uyuyakalan veya unutarak namazı kılamayan kişi bu şekilde kılsın'' buyurdu.

 

Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in devesi ile diğerlerinin develeri dağılıp gittiler. İnsanlar develeri aramaya çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in devesi dışında da diğer bütün develer bulunup getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Şu tarafa git '' buyurdu. Dediği tarafa gittiğimde devenin yularının bir ağaca dolandığını ve onu ancak bir insan elinin çözebileceğini gördüm. Deveyi alıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldim ve: "Ey Allah'ın Resulül Seni hakla peygamber olarak gönderene yemin olsun ki devenin yularının bir ağaca dolandığını ve onu ancak bir insan elinin çözebileceğini gördüm" dedim. O yolculuk sırasında da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Fetih Suresi nazil oldu. [-Sahihtir-]

 

Heysemi, Mecmau'z-Zevaid'de (1/318, 319) der ki: "Hadisi Ahmed, Bezzar, Taberani, M. el-Kebir'de ve kısa bir metinle de Ebu Ya'la rivayet ettiler. İsnadında ömrünün son zamanlarında karıştırmaya başlayan Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'udi vardır."

 

 

 

3376 (3)- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuğumuzda gece boyu yol aldıktan sonra: "Ey Allah'ın Resulül Bir yerde konaklasak da hem biz uyuyup dinlensek, hem de hayvanlarımız otlansa iyi olmaz mı?" dediğimizde bunu kabul etti. ''Ama birisi bizleri korusun'' buyurunca, ben: "Ben sizleri korurum" dedim. Ancak onlar uykuya daldıktan sonra bana da uyku bastırdı ve uyudum. Uyandığımda güneş doğmuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bizim konuşmalarımızın sesine uyandı. Uyandıktan sonra emredince Bilal ezanı okudu ve kameti getirdi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize kaçırdığımız sabah namazını kıldırdı.  [-Hasen-]

 

Diğer tahric: Taberani, M. el-Kebir'de (10349) ve İbn Hibban (1580) rivayet ettiler.

 

 

 

3377 (4)- Abdullah b. Mes'ud bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hudeybiye dönüşünde kumluk bir yerde konakladık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sabah namazına bizi kim kaldırır?'' diye sorunca, Bilal: "Ben kaldırırım" dedi. Ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen de uyursun'' buyurdu, Sonrasında herkes uykuya daldı ve ancak güneş doğduktan sonra uyanabildiler. İlk önce içlerinden filan, filan ve Ömer'in de bulunduğu bir topluluk uyandı. Birbirimize:

"Konuşun da Resulullah sesimize uyansın" dediğimizde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de uyandı ve: ''Namaz için her zaman yaptığınızı şimdi de yapın'' buyurdu. Dediği gibi yaptık ve abdest alıp sabah namazını kıldık. Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Uyuyakalan veya unutup da namazı kılamayan kişi böyle yapsın'' buyurdu.

O yolculuk sırasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in devesi kayboldu.

Aramaya çıktığımda devenin yularının bir ağaca takılmış olduğunu gördüm. Onu alıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mutlu bir şekilde devesine bindi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vahiy geldiği zaman sıkıntıya girer, halinden biz bunu anlardık. Bir ara bizden ayrılıp geride durdu. Giysisiyle başını kapattı. Sıkıntıya girdiğini gördüğümüzde kendisine vahiy nazil olduğunu anladık. Yanımıza geldiğinde Fetih Suresi'nin kendisine nazil olduğunu bildirdi. [-Hasen-]

 

Diğer tahric: Ebu Davud (447) rivayet etti.

 

24909 (l)'de tekrar edecektir.

 

 

 

4. Amr b. Umeyye ed-Damri

 

3378 (1) Amr b. Umeyye ed-Damri der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yolculuklarından birindeydik. Gece vakti uyuduğumuzda ancak güneş doğduktan sonra uyandık ve sabah namazını kaçırdık. Uyandıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce sabahın iki rekatlık sünnetini kıldı. Sonra kamet getirilip farzını kıldırdı.’’ [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Ebu Davud (444) rivayet etti.

 

 

 

3379 (2)- Amr b. Umeyye ed-Damri der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yolculuklarından birindeydik. Gece vakti uyuduğumuzda ancak güneş doğduktan sonra uyandık ve sabah namazını kaçırdık. Uyandıktan sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce sabahın iki rekatlık sünnetini kıldı. Sonra kamet getirilip farzını kıldırdı."  [-Sahihtir-]

 

 

 

5. İbn Abbas (r.a.)

 

3380 İbn Abbas der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculuğu sırasında gecenin sonuna doğru mola verip uyudu. Uyandığında güneş doğmuştu. Uyandıktan sonra emredince Bilal ezanı okudu. Ezandan sonra da sabah namazını kıldı. Bu ruhsata (kaza namazına) karşılık dünya ve içindekilerin benim olmasını istemem." [Zayıf]

 

Heysemi, Mecmau'z-Zevaid'de (1/321) der ki: "Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebu Ya'la, Bezzar ve el-Mu'cemu'l-Evsat'ta Taberani rivayet etmiştir. Hadisi Ahmed b. Hanbel, Yezid b. Ebi Ziyad kanalıyla, ismi zikredilmeyen bir ravi vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet ederken, Ebu Ya'la, Bezzar ve Taberani, Yezid b. Ebi Ziyad kanalıyla Temim b. Seleme-Mesruk-İbn Abbas zinciriyle nakletmişlerdir. Ebu Ya'la'nın ravileri güvenilir ravilerdir."

 

 

 

6. Ebu Hureyre (r.a.)

 

3381 Ebu Hureyre der ki: Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir gece mola verdiğimizde uyuyakaldık ve ancak güneş doğduktan sonra uyanabildik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Herkes devesinin başında dursun. Zira bu mekan şeytanın bize uğradığı bir mekandır.'' buyurdu. Buyurduğu gibi de yaptık. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su istedi, abdest aldı. Abdest aldıktan sonra sabah namazının iki rekatlık sünnetini kıldı. Daha sonra kamet getirildi ve sabah namazını kıldırdı. [-Sahihtir-]

 

 

 

7. Cubayr b. Mut'im (r.a.)

 

3382 (Nafi' b. Cubeyr b. Mut'im, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculuğunda: ''Uyuyakalıp sabah namazını kaçırmamamız için bu gece kim nöbet bekler?'' diye sordu. Bilal: "Ben beklerim" dedi ve yüzünü güneşin doğacağı tarafa verip beklemeye koyuldu. Ancak herkes uyuyakaldı ve onları uyandıran güneşin sıcaklığı oldu. Uyandıktan sonra abdest aldılar. Bilal ezan okuduktan sonra sabahın iki rekatlık sÜnnetini kıldılar. Ardından farzını kılıp kaçırdıkları namazı bu şekilde eda etmiş oldular. [-Sahihtir-]

 

Diğer tahric: Müslim, mesacid 1/471 (680), Ebu Davud, salat 1/120 (447), Nesai, mevakit 1/298 (624) ve İbn Mace, salat 1/227 (697) rivayet ettiler.

 

 

 

8. Zn Mihmar

 

3383 Yezid b, Sulayh, Habeşli biri olan ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hizmetinde bulunan Zu Mihmer'den bildiriyor: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir yolculuktaydık. Azığımız az olduğu için yola düşünce hızlı bir şekilde gitmeye başladı. Biri: "Ey Allah'ın Resulü! İnsanlar çok geride kaldı!" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındakilerle birlikte beklemeye koyuldu. Bir süre sonra hepsi bir araya gelince: ''Biraz dinlenip uyumaya ne dersiniz?'' diye sordu. Veya biri ona mola vermeyi teklif edince hep birlikte mola verdiler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): '' (Uyuyakalıp sabah namazını kaçırmamamız için) gece kim nöbet bekler?'' diye sorunca, ben: "Allah beni sana feda kılsın! Ben beklerim" dedim. Bunun üzerine bana devesinin yularını verdi ve:

''Dikkat et de sözünde durmayanlardan olma!'' buyurdu, Resulullahlın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi ile benim devenin yularlarından tuttum ve fazla uzak sayılmayacak bir yere götürüp onları kendi hallerine bıraktım. Oturup onları izlerken gözlerim uykuya yenik düştü. Ancak yüzüme vuran güneşin ışığıyla kendime gelip uyandım. Sağıma soluma baktığımda develerin benden fazla uzaklaşmadıklarını gördüm. Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi ile benim devenin yularlarından tutup diğerlerinden ilk adamın yanına geldim. Onu uyandırıp: "Namazı kıldınız mı?" diye sorduğumda, adam: "Hayır!" dedi. Herkes birbirini uyandırmaya başladı. Sonunda Peygamberimiz de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandı ve: ''Ey Bilal! Matarada su var mı?'' diye sordu. Bilal: "Allah beni sana feda kılsın! Evet, var" dedi.

Bilal su getirince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest aldı. Ancak o kadar az su kullandı ki toprak bile ıslanmadı. Sonra emredince Bilal ezanı okudu. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıpacele etmeden sabah namazının iki rekatlık sünnetini kıldı. Sonra emrederek Bilal kamet getirdi. Yine acele etmeden sabah namazının farzını kıldırdı. Biri: "Ey Allah'ın Resulü! Namaz konusunda kusur ettik" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır! Allah ruhlarımızı aldı, sonra bizlere iade etti. Edince de namazı kıldık'' buyurdu.

 

 

SONRAKİ