musannef

Abdurrezzak

KİTABU’L-CAMİ Ma’mer b. Raşid el-Ezdi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Gösteriş Yapan Ve Gösteriş İçin Giysisini Yerde Sürüyen Ve Lüks

 

Şöhret Giysisi

 

19976- Şehr b. Havşeb der ki: "Gösteriş için giysi giyen veya gösteriş için bineğe binen kişiden, Yüce Allah dünyada kendisine karşı cömert davransa da (kıyamet gününde) yüz çevirir."

 

Tahric: Taberani, İbn Mes'ud'dan rivayet etti.

 

 

 

19977- İbn Sirin bildiriyor: "Adamın biri Ömer b. el-Hattab'ın yanına girdi. Üzerinde de parlak bir giysi vardı. Hz. Ömer'in emriyle bu giysi insanların ellerinde dolaşıp parça parça edildi."

Ma'mer der ki: "Sanırım bu giysi ipektendi"

 

 

 

19978- Leys bildiriyor: Tavus, kişinin sarığının ucunu sakalının altına koymak yerine başına dolaması konusunda: "Şeytan da sarığını bu şekilde sarar" dedi.

 

 

 

19979- İbn Ömer der ki: "Dünyada iken gösteriş giysisi giyen kişiye kıyamet gününde Yüce Allah zillet giysisi giydirir.''

 

Tahric: Ahmed; Ebu Davud ve İbn Mace başka bir lafızla rivayet ettiler.

 

 

 

izarı Yerlere Sarkıtma

 

19980- Zeyd b. Eslem der ki: İbn Ömer'den işittiğime göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "izarmı (peştemalini) kibir içinde yerde sürüyen kişiye Yüce Allah nazar etmez" buyurmuştur.

 

Yine İbn Ömer'den şunu işittim: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerimde ipekten bir izar gördü. "Kimsin?" diye sorunca: "Ben, Abdullah'ım" dedim. Allah Resulü: "Gerçekten Abdullah isen izarmı yukarıya doğru kaldırır (kısaltır)sın" buyurdu. izarımı yukarıya doğru çektiğimde: "Biraz daha" dedi. Bunun üzerine dizlerime gelecek şekilde izarımı yukarıya çektim. Sonra Hz. Ebu Bekr'e döndü ve: "izarmı (peştemalini) kibir içinde yerde sürüyen kişiye Yüce Allah nazar etmez" buyurdu. Hz. Ebu Bekr: "Benim de izarım bazen yere doğru sarkıyor" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Sen onlardan (kibirlenenlerden) biri değilsin" buyurdu. 

 

Tahric: Malik; Buhari; Müslim; Tirmizi (3/46) ve başkaları, İbn Ömer kanalıyla rivayet ettiler. Ahmed rivayet etti.

 

 

 

19981- Ebü Hureyre' nin bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah izarmı yere kadar ulaşacak şekilde uzatana nazar etmez" buyurmuştur.

 

Tahric: Buhari ve Müslim rivayet ettiler.

 

 

 

19982- Ebü Temime et-Teymı anlatıyor: Bedevinin biri Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Neye davet ediyorsun?" diye sordu. Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Tarlan kuruyup kıraç kaldıği zaman kendisine dua etmen halinde ekinlerini yeniden bitirecek olana davet ediyorum. Başına bir musibet geldiği zaman kendisine dua etmen halinde seni bu musibetten kurtaracak olana davet ediyorum. ıssız bir yerde bir şeyi yitirdiğin zaman kendisine dua etmen halinde yitiğini sana geri döndürecek olana davet ediyorum" cevabını verdi. Bedevi: "Ne yapmamı istiyorsun?" diye sorunca da Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Kimseye sövme. Yapılan hiçbir iyiliği değersiz görme. Din kardeşin seninle konuştuğu zaman ona güler yüzle cevap ver. Kabından su istediği zaman suyu ondan esirgeme. izar giydiğin zaman uzunluğu topuklar ile diz arasında bir yerde olsun. Sakın onu yere ulaşacak kadar uzatma. Zira izan yere kadar salmak kibirdendir ve Yüce Allah kibirlenmeyi sevmez. "

 

Tahric: Ebu Davud (4384), Cabir b. Süleym kanalıyla ve Tirmizi (2722) rivayet ettiler.

 

 

 

19983- Ebü Hureyre der ki: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adamın biri giydiği cübbeyle böbürlenirken, giyim kuşamıyla kendini beğenmiş ve izarını da yere kadar salmışken yerin dibine batırıldı. Şu an kendisi batırıldığı yerde debelenip durmaktadır" veya: "Batırıldığı çukurda kıyamete dek aşağıya doğru düşecektir" buyurdu.

 

Tahric: Buhari (7/183) ve Müslim (2088) Muhammed b. Ziyad kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

19984- İbn Ömer der ki: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İzarmı (peştemalini) kibir içinde yerde sürüyen kişiye Yüce Allah kıyamet gününde nazar etmez" buyurdu. Ümmü Seleme: "Ya Resülallah! Kadınlar etek uçlarını nereye kadar salmalılar?" diye sorduğunda, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir karış (erkeklerden) daha fazla uzatsınıar" buyurdu. Ümmü Seleme: "O zaman ayakları açıkta kalır" dediğinde ise Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir arşından fazla olmamak kaydıyla daha da uzatabilirler" buyurdu.

 

Tahric: Tirmizi (3/47), Abdurrezzak kanalıyla ve Nesai rivayet ettiler.

 

 

 

19985- Hasan(-ı Basri) bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Fatıma'ya bir izar giydirdi. Etek uçlarını da erkeklerinkinden bir karış daha uzun yaptı ve: "Bu şekilde olmalı!" buyurdu.

Ma'mer der ki: Amr b. Ubeyd'in bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Fatıma'nın izarını erkeklerinkinden bir karış daha uzun yaptı ve: "Kadınlarda etek boyu bu kadar olmalıdır" buyurdu.

 

Tahric: Tirmizi (3/48), Ümmü'I-Hasan kanalıyla Ümmü Seleme'den ve Mecmau'z-Zevaid'de (5/127) geçtiği üzere Taberani rivayet ettiler.

 

 

 

19986- Şimr b. Atiyye, Esed oğullarından Hureym adında bir adamdan bildirir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "iki şey sende olmadığı zaman çok iyi biri olursun" buyurunca, ben: "Bunlardan birini bana söylemen yeterlidir" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlardan biri izarmı yere kadar salmaman, diğeri saçlarını çok kısa tutmamandır" buyurunca, ben: "Sorun değil! Vallahi ikisini de yapmam" dedim.

 

Tahric: Ahmed ve Taberarıl, Hureym b. Fatik kanalıyla rivayet ettiler. bak: Mecmau'z-Zevaid (5/122, 123).

 

 

 

19987- Ebu Hureyre der ki: "izarın topuklardan aşağısı cehennem ateşindedir. ''

 

Tahric: Buharl, Ebu Hureyre'den merru olarak rivayet ettiler.

 

 

 

19988- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: "izar topukların üzerinde, gömlek izarın üzerinde, hırka da gömleğin üzerinde olmalıdır."

 

 

 

19989- Zühri'nin kardeşi Abdullah b. Müslim der ki: "ibn Ömer'in izarının baldırıarının ortasına kadar ulaştığını, gömleğinin izarın üzerinde, hırkasının da gömleğin üzerinde olduğunu gördüm."

 

 

 

19990- Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına: "izarlarınızı yukarıda tutun! Yukarıya, yukarıya çekin!" buyurdu. Ashab izarlarını dizlerine kadar çekince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "indirin! indirin! indirin!" buyurdu. izarlarını baldırıarının orta yerine kadar indirdiklerinde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Melekleri gördüm, onların da giysileri" veya: "izarları buraya kadardı" buyurdu.

 

 

 

19991- Abdulaziz der ki: Nafi'ye: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "izarın topuklardan aşağısı cehennem ateşindedir" buyurmuştur. Ateşe girecek olan izar mı, yoksa topuklardan aşağısı mı?" diye sorduğumda: "izarın ne suçu var ki?" karşılığını verdi.

 

 

 

19992- Eyyub der ki: "Eskiden izarın uzun tutulması gösteriş aracı olarak görülürdü. Ancak şimdi kısa tutulması gösterişten sayılıyor."

 

 

 

Lüks içinde Yaşamak ve Yağ Yemek

 

19993- İbn Sirin der ki: Bizler henüz çocukken yanımıza adamın biri oturdu ve şöyle dedi: "Filan zaman Ömer b. el-Hattab bize şöyle bir mektup yazdı: "izar, rida, nalın giyin. Nalınlarınıza tasma yapın. Kendinizi dinç tutun, ama lüksten sakının. Arap olmayanlar gibi giyinmeyin."

 

 

 

19994- Katade bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, Ebu Musa el-Eş'ari'ye şöyle bir mektup yazdı: "izar ve rida giyinin. Şalvar ve ayakkabılarınızı çıkarıp yalınayak da yürüyün. Nalınlarınıza tasma yapıp öyle giyin. Yiyecek ve giyeceklerinizde sade olun. Eskileri de giyin. Yiğit ve dinç olmaya çalışın ki sizler yiğit olanların oğullarısınız. Ok talimi yapın, bineklerinizi iyice besleyin. Atın üzerine sıçrayarak binmeyi öğrenin. Yüzünüzü güneşe doğru çevirin, zira güneş Arapların hamamlarındadır. Arap olmayanlar gibi giyinmekten ve onlar gibi lüks içinde yaşamaktan sakının! Atanız Hz. ismail gibi giyinin."

 

Tahric: İzaletü'l-Hafa'da (s. 138, 207) geçtiği üzere Beğavı, Ebu Osman en-Nehdi kanalıyla; İsmam, "Şu'be-Ebu Osman" kanalıyla; Haris b. Ebi Usame, Müsned'inde (2/47); Beyhaki (10/14); Taberanı ve başkası, Ka'ka' b. Ebi Hadred kanalıyla merfu olarak rivayet ettiler. Bak: Heysemi (5/136) ve Fethu'l-Bliri (1/221).

 

 

 

19995- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: Ömer b. el-Hattab, Yezid b. Ebi Süfyan'ın karnını açtığını gördü. Karın derisinin çok narin olduğunu görünce elindeki sopasını vurmak için kaldırdı ve ona: "Kafır birinin derisi mi?" dedi. Kendisine: "Şam bölgesi yaşam için çok uygun bir bölgedir" denilince susup bir şey yapmadı. 

 

Tahric: İbnu'l-Mübarek, s. 203 (577), "kısa bir metinle" rivayet etti.

 

 

 

19996- Katade'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin en hayırlı nesli içinde bulunduğum nesildir. Sonra onlardan sonra gelenler; sonra da onlardan sonra gelenlerdir. Daha sonra ise yalanetlık başini alıp gider. istenmediği halde yemin eder, istenmediği halde şahitlikte bulunulur. Adak adayıp bunu ifa etmezler ve göbekliler çoğalır.''

 

Tahric: Buhari; Müslim ve farklı kanallarla Tirmizi (3/207, 256) rivayet ettiler.

 

 

 

19997- MeymOn b. Mihran der ki: İbn Mes'ud bir yemeğe davet edildi.

Önce getirilen tiritten yedi. Sonra kızartılmış et getirildi, ondan da yedi. Sonra meyve getirildi, onlardan da yedi. Ardından dalehreh denilen bir yemek getirilince: "Tirit getirdiniz yedik. Ardından kızarmış et getirdiniz onu da yedik. Sonra meyve getirdiniz, ondan da yedik. Şimdi de bu yemeği getiriyorsunuz. Gösteriş için mi yapıyorsunuz!" dedi ve ondan yemedi.

 

 

 

19998- Humeyd b. Hilal der ki: Ubeydullah b. Ömer, kardeşi Abdullah'ın yanına girince üzerinde et bulunan tirit getirildi. Ubeydullah: "Üzerine yağ koymazsanız bundan yemem!" dedi. Abdullah: "Babamın yağlı yemeği yasakladığını bilmiyor musun?" diye çıkışınca, oradakiler: "Kardeşine istediği yemeği ver" dediler. Bunun üzerine etli tiritin içine yağ da konuldu. Bu şekilde yemeği yerlerken içeriye Hz. Ömer girdi. Elini yemeğe uzatıp bir lokma yedi. Sonra başını kaldırıp oradakilerin yüzüne baktı. Ardından elindeki sopayı kaldırıp Ubeydullah'a vurdu. Yemeği yapan cariyeye de vurmak istedi, ancak cariye: "Benim suçum ne? Bana emredileni yaptım!" dedi. Hz. Ömer bu şekilde oradan çıktı, ama Abdullah'a da bir şey demedi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Rüzgar, Yağmur, Gökgürültüsü